> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  > İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması  (Okunma Sayısı 803 defa)
29 Mart 2011, 18:02:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Mart 2011, 18:02:30 »



İhya Edilmiş Arazide Ziraat Yapılmaması:




Bir kimse bir ölü arazinin etrafım taşlarla çevirip orada üç sene ziraat yapmazsa, devlet reisi orayı başkasına verir: Çünkü etrafını taş dizerek çevirmek orayı ihya etmek değildir. Devlet reisi orayı öşür ve haraç gibi faydalar temin etmek maksadıyla ona vermiştir. Eğer bu faydayı sağlayamazsa, ondan alıp başkasına verir ki, bu faydayı sağlasın.

Taşla çevirme diye tercüme ettiğimiz sözün karşılığı olarak Arapça'da (tahcîr) kelimesi kullanılmıştır. Buna da iki sebeple tahcîr denmiştir.

1- Tahcîr; hicr kökünden türemiştir, menetmek mânasındadır. Arazinin etrafı taşla çevrilirse, bu kuşatma duvarı başkasının oraya girmesine mâni olur.

2- Hudutlarını belirten bir alâmet olsun ve orada kimse kendilerine ortak olmasın diye arazinin çevresine taşları koyarlar.

Tahcîr; taş koyarak ve etrafına kuru ağaç dallan dikerek veya hudutlanndaki otlan sökerek veya oradaki diken vb. şeyleri yakarak hudut belirlemesi yapmaktır. Bu, hudut belirlemesidir; ihya değildir. Bu sebeple bir kimse üç seneden evvel araziyi ihya ederse, oraya sahip olur. Çünkü orayı kendisi ihya etmiştir. Nitekim bir kimsenin satın almak için sahibiyle pazarlık etmekde olduğu bir mal için başka bir müşterinin gelip pazarlık etmesi mekruhtur. Ama akid yaparsa, akdi caiz olur.

Ölü arazinin ihyâsı için takdir edilen müddet üç senedir. Bununla alâkalı olarak Hz. Ömer (ra) in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir kimse ölü bir araziyi ihya ederse, o arazi onun olur. Ölü arazinin çevresine sınır belirleyici taşlar koyan (ama ihya etmeyen) kimsenin üç seneden sonra orada hakkı kalmaz.

Bir kimse ölü bir arazide kuyu kazarsa; bunun harimi, yani ona tâbi saha, su çeken hayvanın dönmesi (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed) ve hayvanın çöküp yatması için, Ebû Hanîfe'ye göre her tarafdan kırk zirâdır. Bu kuyunun harimi olan sahada bir başkası kuyu açmaya kalkışırsa, menedilir: Çünkü yumuşak topraklarda yüksek bir noktadaki kuyunun yakınında daha aşağı bir seviyedeki bir yere kuyu kazılırsa, eski kuyunun suyu yeni kazılan aşağıdaki kuyuya intikal eder ve bu da eski kuyunun sahibinin hakkına halel getirir. Böylece kuyunun haliminde başka bir kuyu kazılmaya teşebbüs edilirse, eski kuyunun sahibi bu teşebbüse mâni olabilir.

İmameyn dediler ki; harim; suyu hayvan gücü ile çekilen kuyu için altmış zirâdır. Zührî'nin rivayetine göre; Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: "Pınarın harımı beş yüz zirâdır. Suyu elle çakiîen kuyularda harim; su taşıyacak hayvanın çöküp beklemesi için kırk zirâdır. Ama suyu hayvan gücü ile çekilen kuyunun harimi altmış zirâdır." Çünkü bu kuyudan su çekerken hayvanın biraz ileri gitmeye ihtiyacı vardır. Su çekme ipi de biraz uzayabilir. Ama elle su çekilen kuyuda harime olan ihtiyaç, diğerine nisbetle azdır.

Ebû Hanîfe'nin bu hususdaki görüşünün dayanağı şu hadîs-i şerîfdir: "Bir kuyu kazan kimse kendi da varlarının çöküp dinlenmesi için o kuyunun çevresinde (her tarafdan) kırk zirâiık alana sahip olur.''Bu hadîs-i şerîfde suyu elle çekilen veya hayvanın gücüyle çekilen kuyular şeklinde bir ayırıma gidilmemiştir. Zira kuyunun halimine sahip olmak kıyasa muhaliftir. Çünkü bu ihya fiilinin işlendiği yerden başka bir yerde yapılmaktadır ki, o yer de kazının yapıldığı yerdir. Ancak biz bunu üzerinde iki hadîs-i şerîfın ittifak ettiği bir yerde bıraktık. Hadîs-i şeriflerin üzerinde ihtilâf ettikleri yerlerde ise, biz bunu aslı üzere bıraktık.

Suyu hayvan gücüyle çekilen kuyunun da haliminin altmış değil, kırk zira olması gerekir. Çünkü su, kovanın kendisine bağlı olduğu hayvanı su çekerken düz olarak ileriye doğru gitmeyip kuyunun çevresinde döndürmekle mümkündür.

Ebû Hanîfe dedi ki; 'Zührî'nin rivayet ettiği hadîs-i şerîfde suyu hayvan gücüyle çekilen kuyunun hariminin altmış zira oluşu, suyu çeken hayvanın bağlı olduğu ipin uzunluğundan dolayıdır. Ama bu demek değildir ki, kuyuyu kazan o kadarlık harime sahip olacaktır; kırk zirâdan fazlasına sahip olamaz. Suyu çekmek için yetmiş zirâhk yere ihtiyaç olsa, ipi oraya kadar çekip götürebilir. Ama oraya kadar sahip olamaz.'

Nevâdir'de İmam Muhammed'in şöyle dediği rivayet edilmiştir; 'suyu hayvan gücüyle çekilen kuyunun harimi az da olsa, çok da olsa; su çekme ipinin uzandığı yere kadardır.'

Açılan su kaynaklarının harimi ise, her tarafdan beş yüz zirâdır: Buna dâir bir hadîs-i şerîf geçmişti. Şunu da belirtmeliyiz ki, su kaynağı ziraat için açılır. Şu halde buna ek olarak içinde suyun toplanacağı bir havuza ve suyu tarlalara ulaştıracak arklara, kanallara ihtiyaç vardır. Bu sebeple kaynaklarda, kuyulara göre daha fazla mesafedeki bir harime lüzum vardır.

Su kanallarının harimi de, kaynaklarda olduğu gibidir: Daha evvel denilmişti ki, bu devlet reisinin görüşüne bırakılmıştır. Çünkü ortaya çıkıp görünür duruma gelinceye kadar yatağında kazılan çamurlan kıyıya atabilmek için kanalın da harime ihtiyacı vardır. Ortaya çıkınca da, artık o fışkıran bir pınar gibi olur. Bir görüşe göre bunun, îmameyn'in kavli olduğu söylenmiştir. Suyu ortaya çıkıp görünür hale gelmeden kanalın harimi olmayacağı Ebû Hanîfe'nin kavlidir, diyenler vardır. Çünkü kanal, kıvrılıp dürülen bir nehir gibidir; görünen kısmı nazar-ı itibara alınır.

Başkasının yerinden geçen büyük bir nehrin (Ebû Yûsuf, İmam Muhanımed) delil olmadıkça Ebû Hanîfe'ye göre harimi yoktur. Ölü bir   arazide   açılmış   bir   nehrin   de   aynı şekilde harimi yoktur:

İmameyn bu görüşe muhaliftirler. Âlimlerimizden muhakkik olanlar dediler ki; 'çamurlu kısma varabilmesi için nehrin de ihtiyaç miktarı harimi vardır. Bu hususda ittifak vardır.'

Sonra Ebû Yûsuf dedi ki; 'nehrin harimi; her yandan kendisinin yan genişliği miktanncadır. Zira muteber olan gâlib derecedeki ihtiyaçtır ki, bu da nehir yatağının toprağını her iki kıyısına nakletmekle olur. Şu halde yeterli olan harim miktarı bizim anlattığımızdır.'

İmam Muhammed dedi ki; 'nehrin harimi her yandan kendisinin genişliği miktanncadır. Çünkü yatağındaki kazı toprağını iki yanına atmak bazan mümkün olmayabilir. Bu sebeple kazılan toprağı bir tarafa atma ihtiyacı doğar. Şu halde her iki tarafda harim, nehrin genişliği miktannca takdir edilir.' Havuzun harimi de bu ihtilâfa tâbidir.

İmameyn'in bu mes'eledeki görüşlerinin gerekçesi şudur; harime girmeden havuzdan ve nehirden yararlanmanın imkânı yoktur. Çünkü suyu tarlalara akıtmak için harim sahasında yürümeye ihtiyaç vardır. Bu da normalde suyun içinde yapılabilecek bir,iş değildir. Aynca nehir yatağından çıkarılan çamurun da kıyıya (harime) atılmasına ihtiyaç vardır. Çünkü bu çamurlan başka yere taşımada güçlük vardır. Şu halde kuyu gibi, nehrin de harime ihtiyacı vardır ve olması da gerekir.

Ebû Hanîfe'nin bu mes'eledeki görüşünün gerekçesi ise şudur; evvelce de açıkladığımız gibi, harimin olması kıyasa muhaliftir. Ancak hakkında hadîs-i şerîf olduğu için, kuyunun hariminin varlığını kabullendik. Zira kuyuda harime olan ihtiyaç daha fazladır. Çünkü su çekmeksizin kuyunun suyundan yararlanma imkânı yoktur. Kuyudan su çekmekse, harim olmadan mümkün değildir. Nehre gelince; harimi olmadan da onun suyundan faydalanma imkânı vardır.

Ölü bir arazîde dikilen bir ağacın harimi her tarafından beş zirâdır: Başkası bu sahaya ağaç dikemez. Zira rivayet edildiğine göre; adamın biri sahipsiz bir araziye bir ağaç dikmiş. Sonra bir başkası da gelip o ağacın yanına bir ağaç dikmek istemiş. Adam gidip onuHz. Peygamber (sas) e şikâyet edince, Hz. Peygamber (sas) ağacından bir değenek kesip onunla ağacın dibinden itibaren beş zirâlık bir mesafe ölçmesini emretmiş ve böylece ağaca her tarafdan beş zirâlık bir alanı harim  kılmış;   diğerine   de o mesafenin ötesinde ağaç dikebileceğim

bildirmişti. [4]Başka  bir  rivayette  bu  mesafenin  yedi   zira olduğu

söylenmiştir. El- Muhit'de denildi ki; bu sahih bir hadîs-i şerîfdirve kendisiyle amel edilmesi vâcibdir.

Fırat ve Dicle nehirlerinin terkettikleri yataklarını, onların tekrar   oradan akma ihtimalleri kalmamışsa, ihya etmek caizdir:

Çünkü buralar da ölü araziler gibidir. İmar edenin harimi değil iseler, buralar devlet reisinin elinde bulunurlar. Bu nehirlerin o yataklara dönme ihtimalleri varsa, caiz olmaz: Çünkü ammenin buraya ihtiyacı vardır. Doğrusunu Allah (cc) bilir. [5]




[5] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/468-470.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:26:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması rüya tabiri,İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması mekke canlı, İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması kabe canlı yayın, İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması Üç boyutlu kuran oku İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması kuran ı kerim, İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması peygamber kıssaları,İhya edilmiş arazide ziraat yapılmaması ilitam ders soruları, İhya edilmiş arazide ziraat yapılmamasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes