๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Nisan 2011, 15:25:39



Konu Başlığı: Hz. Peygamberin s.a.v. kabrini ziyaret
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Nisan 2011, 15:25:39
HZ. PEYGAMBER (SAS) İN KABRİNİ ZİYARET

 

Usule göre işler yürütülüp, hacılar hacc menasikini tamamlayarak Mescid-i Haram'dan döndüklerinde Hz. Peygamber (sas) in kabrini ziyaret etmek maksadıyla Medine'ye yönelirler. Çünkü bu mendub ve müstehabların en faziletlisidir. Hatta vacibe yakın derecede olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü Hz. Peygamber (sas) insanları kabrini ziyarete teşvik etmiş ve ısrarla davette bulunmuştur. Şöyle ki;

“Genişlik ve imkân bulup da, beni ziyaret etmeyen, bana eziyet etmiş olur.”

“Kabrimi ziyaret edene şefaatim vâcib olur.” [126]   

“Vefatımdan sonra beni ziyaret eden, hayatımda iken beni ziyaret etmiş gibi olur.” [127] Ve daha başka hadîs-i şerifler.

Sonra insanların çoğunun Hz. Peygamber (sas) in kabrini ziyaret etme âdabından ve müstehablarından gafil, teferruat ve cüz'iyyatı hakkında da bilgisiz olduklarını gördüğüm için, menasikden sonra bu kitabda buna dâir bir fasıl açmak ve ziyaret âdabından bir nebze bahsetmek istedim. Şöyle ki; Hz. Peygamber (sas) kabrini ziyarete yönelen kimsenin ona çokça salât ü selâm getirmesi gerekir. Bir hadîs-i şerîfde anlatıldığına göre bu salât ü selâmlar ona gider ve ulaşır. Ziyaretçi Medine şehrinin duvarlarını görünce, salât ü selâm getirip şöyle der; “Allah'ım! Bu Senin Hz. Peygamberinin haremidir. Burayı benim için ateşe karşı bir korunak, azaptan ve kötü hesapdan eman yeri kıl.”

İmkân bulursa Medine'ye girmeden gusleder. Bu mümkün olmadığı takdirde sonra gusleder, güzel kokular sürünür, en güzel elbiselerini giyer. Böyle davranmak hürmete en yakın davranıştır. Sükûnet ve vakarla, mütevaziyane kabr-i şerifin bulunduğu yere girer ve şöyle der: “Allah'ın adıyla, Rasûlullah (sas) ın sünneti üzere. Rabb'im, beni dâhil ettiğin bu mukaddes beldeye esenlik ve hoşnutlukla koy. Çıkaracağın yerden selâmetle çıkar. Bana yüce katından destekleyici kuvvet ihsan eyle. Allah'ım! Muhammed (sas) i ve onun ailesinin şeref ve mertebesini yücelt. Günahımı bağışla ve bana lütuf ve merhametinin kapılarını aç.”

Bundan sonra mescide girer. Hz. Peygamber (sas) in minberinin yanında iki rek'at namaz kılar. Minberin sütunu sağ omuzu hizasına gelecek şekilde durur. Hz. Peygamber (sas) de orada durmuştır. Burası onun kabri ile minberinin arasıdır. Bu hususda o, şöyle buyurmuştur:

“Mezarımla minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de havuzumun üstündedir.” [128]

Ziyaretçi bundan sonra da, bahşettiği muvaffakiyetten dolayı şükür için Allah (cc) a secde eder ve hoşuna giden duaları eder. Sonra kalkıp kabr-i şerife yönelir. Oraya gider ve Hz. Peygamber (sas) in mübarek başının bulunduğu tarafda kıbleye yönelerek durur. Kabrin üç zira kadar yakınına gider, daha fazla yaklaşmaz. Elini türbenin duvarı üzerine koymaz; saygı göstermek gerekir. O çok heybetli, çok muazzamdır. Ziyaretçi kabrin yanında namazda durur gibi durmalıdır. Onun kıymetli ve mübarek şahsını mezarında uyuyor, sesini duyuyor, durumunu biliyor gibi gözünde canlandırmalıdır. Zira o şöyle buyurmuştur:

“Kabrim yanında bana salât ü selâm getireni duyarım.” [129]

Bir haberde denilmiş ki, Hz. Peygamber (sas) in kabri yanında vazifeli bir melek, ümmetinden kendisine selâm gönderenlerin selâmlarını ona tebliğ eder. Bundan sonra ziyaretçi şöyle der: “Selâm sana ey Allah'ın Rasûlü, selâm sana ey Allah'ın Peygamberi, selâm sana ey Allah'ın seçkin kulu, selâm sana ey Allah'ın habibi, selâm sana ey rahmet Peygamberi, selâm sana ey ümmetin şefaatçisi, selâm sana ey peygamberlerin efendisi, selâm sana ey peygamberlerin sonuncusu, selâm sana ey örtünüp bürünen,

selâm  sana ey bürünüp sarınan, selâm sana ey Muhammed, selâm sana ey Ahmed, selâm sana ve tertemiz âline. Onlar ki; Allah (cc) onlardan pisliği gidererek, onları tertemiz kılmıştır. Kavmine Peygamber ve ümmetine Rasûl olarak Allah (cc) seni en üstün mükâfatla mükâfatlandırsın. Şehadet ederim ki, sen rısâleti tebliğ  ettin, emaneti yerine tevdi ettin, ümmetine öğüt verdin, hücceti açıkladın. Allah (cc) yolunda cihad ettin, ömrün sona erip ölüm sana gelinceye dek Allah (cc) ın dini uğruna savaştın. Allah (cc) senin ruhunu, bedenini, kabrini    kıyamete dek devamlı şereflendirip yüceltsin. Ey Allah'ın Rasûlü; biz senin kabrinin ziyaretçileri ve sana gönderilen elçileriz. Çeşitli beldelerden, uzak diyarlardan senin hakkını ödemek, senin geride bıraktığın izlerine bakmak, ziyaretin vesilesiyle hayır ve bereket kazamak, Rabbimizin katında  seni kendimize şefaatçi kılmak için, sana geldik. Günahlar belimizi büktü, omuzlarımızı çökertti. Sen şefaat eden ve şefaati kabul edilensin. Sana şefaat-i uzmâ ve makam-ı mahmûd vaadedilmiştir. Allah (cc) şöyle buyurmuştur: 

“Eğer onlar nefislerine zulmettiklerinde sana gelseler de, Allah (cc) dan bağışlanmayı dileselerdi; Peygamber de onlar için istiğfar etseydi, Allah (cc) ın dâima tevbeleri kabul edici ve çok bağışlayıcı olduğunu görürlerdi.”[130] İşte biz nefislerimize zulmetmiş, günahlarımızdan dolayı mağfiret dilemiş olarak sana geldik. Rabbimiz katında bizim için şefaatçi ol. Bizi zarar görmüş, perişan ve pişman olarak değil, sünnetine bağlı olarak  yaşatıp öldürmesini, kıyamette senin cemaatin içinde hasretmesini, senin havuzuna getirip, senin kâsenle bizi sulamasını O'ndan niyaz eyle! Ey Allah (cc) ın Rasûlü, senden şefaat bekliyoruz, bize şefaat eyle.”

Bu son cümleyi üç defa tekrarlar ve sonra şu âyet-i kerîmeyi okur:

“Rabb'imiz, bizi ve bizden evvel iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla,” [131] Sonra da kendisiyle selâm gönderenlerin selâmını Hz. Peygamber (sas) e sunarak şöyle der; “Ya Rasûlallah, falan oğlu falandan sana selâm. O, kendisi için Rabb'inin katında kendisi için şefaatçi olmanı istiyor. Ona ve bütün müslümanlara karşı şefaatçi ol.”

Bundan sonra orada arkasını kıbleye dönüp, bir zira kadar ilerleyerek, Hz. Ebûbekir (ra) in mezarı başına gelir ve şöyle der; “Selâm sana ey  Allah (cc)ın  halifesi, selâm sana ey Rasûlullah (sas) mağaradaki arkadaşı, selâm sana ey onun seferlerdeki yoldaşı, selâm sana ey onun sırdaşı! Hz. Peygamber'in ümmetine önder olarak, Allah (cc) seni mükâfatların en üstünü ile mükâfatlandırsın. Sen ona en güzel şekilde halifelik yaptın. Onun yolunu ve usulünü en iyi biçimde izledin. Mürtedlerle ve bid'atlarla savaştın. İslâmı zeminine oturttun. Dostluk ve akrabalık bağlarını gözettin. Hep hakkı söyledin. Ömrün sona erip, sana ölüm gelinceye dek, hak sahiplerine hep yardımcı oldun. Allah (cc) ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun. Allah (cc) ım, bizi Ebûbekir'in sevgisi üzere vefat ettir. Onu ziyaret için harcadığımız gayreti boşa çıkarma. Rahmetinle ey Kerîm olan Allah'ım.”

Bundan sonra ilerler ve Hz. Ömer (ra) in mezarının başucunda durur ve şöyle der: “Selâm sana ey mü'minlerin emîri, selâm sana ey İslâmı aşikâr kılan, selâm sana ey putları kıran, Allah (cc) seni en güzel mükâfatla mükâfatlandırsın ve seni halife seçenlerden de razı olsun. Diri iken de, ölü iken de İslama ve müslümanlara yardım ettin. Yetimleri himaye ettin. Dostluk ve akrabalık bağlarını gözettin. İslâm seninle kuvvet buldu. Müslümanların beğenip razı olduğu bir devlet reisi ve doğru yoldaki bir hidayet rehberi oldun. Müslümanların dirlik ve düzenini sağladın; fakirlerini zenginleştirdin, kırıklıkları giderdin. Allah (cc) ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun.”

Sonra yarım zira kadar geri çekilip Hz. Ebûbekir (ra) ile Hz. Ömer (ra) e hitaben şöyle der: “Selâm size ey Rasûlullah (sas) ın yanında yatan arkadaşları, vezirleri, müsteşarları, dinin hükümlerini ikame etmedeki yardımcıları, sonra da müslümanların çıkarlarını gözeten iki zat-ı muhterem. Allah (cc) size mükâfatların en güzelini versin. Size geldik; Rasûlullah (sas) ın bize şefaatçi olması için aracı olmanızı diliyoruz, ki; Rabb'imiz katında bize şefaatçi olsun. Çabamızı, sa'yimizi, gayretimizi kabul buyurmasını, bizi sünnetinin yolunda yaşatıp öldürmesini, bizi onun cemaatinde hasretmesini Rabb'imizden dilesin.”

Bundan sonra ziyaretçi kendi şahsı, anası, babası, kendisinden dua talebinde bulunanlar ve bütün müslümanlar için duâ eder. Bundan sonra da yine ilk başda olduğu gibi Hz. Peygamber (sas) kabri başında durur ve şöyle der: “Allah'ım, Sen;

“Eğer onlar nefislerine zulmettiklerinde sana gelseler de, Allah (cc) dan bağışlanmayı dileselerdi; Peygamber de onlar için istiğfar etseydi, Allah (cc) ın dâima tevbeleri kabul edici ve çok bağışlayıcı olduğunu görürlerdi.”[132] buyurdun.

“Allah'ım Senin sözün haktır. İşte biz de sözünü dinleyip emrine uyarak peygamberinin yüce katında bize şefaatçi olmasını dileyerek huzuruna geldik. Rabb'imiz; bizi, ana ve babalarımızı, bizden evvel iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Rabb'imiz; bize dünyada da iyilik, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.”[133]

“İzzet sahibi olan Rabb'in, onların uygunsuz vasıflandırmalarından münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun. Âlemlerin Rabb 'i olan Allah (cc) a hamd olsun.” [134] Bu duaya dilediği duâları ekleyeceği gibi, bunu dilediği kadar kısaltması da mümkündür. Aklına gelen, okuyabildiği duâları okur. İnşâallah bunda muvafak da olur. Bundan sonra Ebû Lübâbe'nin (tevbesi Allah (cc) tarafından kabul edilinceye dek bağlı kaldığı Hz. Peygamber (sas) in kabri ile minberi arasında bulunan) sütunu yanına gelip iki rek'at namaz kılar, tevbe eder, dilediği duâları okuyarak Allah (cc) a niyazda bulunur.

Sonra Ravza'ya gelir; orası kare bir havuz gibidir. Orada nasibince namaz kılıp duâ eder, çokça tesbihatta bulunur. Allah (cc) a övgüler yapar ve bağış diler. Sonra minberin yanına gelip elini; hutbe okurken Hz. Peygamber (sas) in bereketi ulaşsın diye elini üzerine koyduğu nar ağacının üzerine koyar. (Şimdi böyle bir ağaç yoktur). Hz. Peygamber (sas) e salât ü selâm okur, Allah (cc) a dileklerini arzeder. Gazab ve öfkesinden rahmetine sığınır.

Sonra Hannâme sütununun yanına gelir. Hz. Peygamber (sas) kendisi için minber yaptırıldıktan sonra, hutbeyi minbere çıkıp okuyunca, artık daha önce hutbe okurken elini dayadığı nar ağacını bıraktı diye, o ağaç inlemişti. İşte o ağacın bir parçası bu sütunun içindedir. O inleyince Hz. Peygamber (sas) minberden inip kucaklamış ve o ağacın iniltisi kesilmişti.

Hz. Peygamber (sas) in kabrini ziyaret ettikden sonra Baki mezarlığına gidip ziyaret yerlerine uğramak ve mezarları; hususen şehidlerin efendisi Hz. Hamza (ra) nın mezarını ziyaret etmek müstehabdır. Baki mezarlığında Hz. Abbas (ra) ın kubbesini, onun yanında aynı kubbede bulunan Hasan b. Ali (ra) yi, Zeynelabidin (ra) i, onun oğlu Muhammed el- Bakır (ra) ı,  onun oğlu Cafer-i Sâdık'ı, yine aynı mezarlıkda bulunan Hz. Osman (ra) ın mezannı, Hz. Peygamber (sas) in oğlu İbrahim'in mezarını, Hz. Peygamber (sas) in zevcelerinden bir kısmının mezarlarını, Hz. Peygamber (sas) in halası Safıyye'nin mezarını; bir çok sahabe ve tabiîn mezarlarını ziyaret etmek müstehabdır. Hz. Fâtıma (ra) nın Baki mezarlığındaki mescidinde namaz kılmak müstehabdır.

Perşembe günü Uhud şehidlerini ziyaret etmek müstehab olup, oraya gidildiğinde şöyle denir; “Sabrınıza karşı size selâm olsun. Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir. Selâm size ey mü'minler yurdunda bulunanlar. Biz de, inşâallah peşinizden gelip size kavuşacağız.” Bunun ardından âyete'l-kürsî ile İhlas sûreleri okunur.

Cumartesi günü Kubâ mescidine gitmek müstehabdır. Hz. Peygamber (sas) de bu günlerde o mescidi ziyarete gittiği rivayet edilmiştir. Orada şöyle duâ edilir. “Ey, feryad edip yardım dileyenlerin ve ey imdat dileyenlerin imdadına koşan, ey dara düşmüşleri genişliğe kavuşturan, ey sıkıntıda kalanların duasına icabet eden! Muhammed (sas) i ve ailesini yüceltip şereflendir. Bu makamda Rasûlünün sıkıntısını ve hüznünü giderdiğin gibi, benim de sıkıntımı ve hüznümü gider. Ey lûtfu ve şefkati bol ve ey iyiliği çok olan, ey ihsanı dâim ve merhamet edicilerin en çok merhametlisi olan Allah'ım. [135]




[126] Bu hadîsi Beyhakî, İbn. Adiyy ve Dârekutnî rivayet etmiştir.

[127] Bu hadîsi Beyhakî rivayet etmiştir.

[128] Bu hadîsi Buharî, Müslim, Tirmizî, Neseî ve Ahmed rivayet etmiştir.

[129] Bu hadîsi Beyhakî rivayet etmiştir.

[130] Nisa: 4/64.

[131] Haşr: 59/10.

[132] Nisa: 4/64.

[133] Bakara: 2/201.

[134] Sâffat: 37/180.

 

[135] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları:1/356-361.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Peygamberin s.a.v. kabrini ziyaret
Gönderen: Sevgi. üzerinde 29 Nisan 2020, 05:19:07
Esselâmü Aleyküm. Rabbim bizlere de Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret edebilmeyi nasip etsin inşaAllah🌷


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Peygamberin s.a.v. kabrini ziyaret
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 29 Nisan 2020, 06:36:34
Hacca giden herkes gerekli vazifeleri yaptıktan sonra Efendimiz in kabrini ziyaret etmelidir bunun faziletli çok başkadır