๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 22 Mart 2011, 12:37:46



Konu Başlığı: Hîn zaman dehr kelimeleriyle edilen yemin
Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Mart 2011, 12:37:46
Hîn, Zaman, Dehr Kelimeleriyle Edilen Yemin




Hîn, zaman ve dehr kelimeleri mârife (belirli) veya nekire (belirsiz) oldukları zaman altı ayı gösterirler: Bu görüş İbn. Abbâs (ra) ve Saîd b. Müseyyeb (ra) den nakledilmiştir. Hîn kelimesinin tefsirinde orta yol budur. Bunu kabul etmek evlâdır. Zaman da hîn gibidir. Çünkü bu da onun kullanıldığı yerlerde kullanılmaktadır. Meselâ; 'seni bir hînden...' veya; 'zamandan beridir görmüyordum'demek gibi. Burada da hîn ile zaman aynı mânadadırlar. Bu kelimeleri söyleyen kimse bir şeye niyyet ederse, niyyetine göre olur. Çünkü bu da muhtemeldir.

Bir görüşe göre denildi ki; yeminde hîn kelimesini kullanan bir kimse bu kelime ile az bir zamanı kastetmiş olduğunu söylerse, sözü doğru kabul edilir. Ama zaman kelimesi için böyle bir şey söylenemez. Çünkü zaman kelimesi hîn mânasında da kullanılmaktadır.

Bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmuştur:

"Haydi siz akşama ulaştığınızda, sabaha kavuştuğunuzda Allah (cc) ı teşbih edin. "(Rûm: 17). Burada kastedilen sabah ve ikindi namazlarıdır. Zaman kelimesi ile alâkalı bir örf yoktur.

Ebû Yûsufdan rivayet edilen bir görüşe göre; 'zaman' kelimesi mahkemede altı aydan az bir müddet mânasında kabul edilmez.

Ed- dehr kelimesi ise ebedî demektir: Bir hadîs-i şerîfde Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: "Dehr orucu tutan kimse oruç tutmuş sayılmaz. "Yani ömür boyunca oruç tutan kimse oruç tutmuş sayılmaz.

Ebû Hanîfe; 'dehr kelimesi nekire, yani belirsiz olduğu zaman onun ne olduğunu bilmiyorum* der: İmameyn'e göre ise; dehr kelimesi de zaman gibidir. Çünkü bu da onun kullanıldığı yerlerde kullanılmaktadır. Ebû Hanîfe'ye göre zaman kelimesi hakkında örf yoktur. Dolayısıyla bu da dehr kelimesine tâbidir. Lügatler kıyasen bilinemezler. Bunlardaki deliller birbirleri ile çelişmektedirler. Bu hususda durup düşünmek gerekir.

Ebû Yûsuf Ebû Hanîfe'nin şöyle bir görüşünü rivayet etmiştir: Her hangi bir şeye niyyet edilmemesi halinde (belirsiz, nekire olan) dehr kelimesi ile (belirli, mârife olan) ed- dehr kelimesi birbirleri ile müsavidirler. Ama bunu söyleyenin başka hususî bir niyyeti varsa, niyyetine göre muamele olunur.

El- eyyam (yani günler), eş- şuhür (yani aylar), es- sinûn (yani seneler) mârife (belirli) olarak söylendikleri zaman on sayısını gösterirler: Zamanlar kelimesi de böyledir. Bunlar çoğul şeklinde nekire (belirsiz) oldukları zaman üç sayısını gösterirler: İmameyn dediler ki; 'el- eyyam kelimesi yedi günü, eş- şuhûr kelimesi on iki ayı, diğerleri ise ömrün tamamını gösterirler. Çünkü günler yedi ile, aylar ise on iki ile sona ererler ve sonra yeniden başlarlar. Bunlardan başka kelimelerde ise, bilinen bir sayı olmadığından dolayı, ömrün tamamını kapsarlar. Ebû Hanîfe'nin görüşüne göre bu lâfızların lâm-ı tarifli çoğulları en fazla on sayısını gösterirler. Fazlasında lâfız değişikliğe uğrar ve on'dan fazla olamazlar. Bu lâfızların nekire (belirsiz) çoğulları ise, en az cem' sayısını, yani üçü gösterirler. Mebsut'daki bir rivayette ise, Ebû Hanîfe'ye göre bu üç sayısını gösterir. Muhtar olan görüş ise, bizim anlattığımızdır.

'Şu vakte kadar onunla konuşmayacağım' diye yemin ederse, niyyet ettiği vakte kadar onunla konuşmaması gerekir. Ama bununla her hangi bir vakte niyyet etmemişse, onunla bir gün konuşmaması gerekir. Çünkü bu  sayıların  en   azıdır.   Ama;   'şu  vakte  ve şu vakte kadar onunla konuşmayacağım' diye yemin etmişse    ve belli bir vakte niyyeti yoksa, onunla bir gün bir gece konuşmaması gerekir.

Bir kimse; 'hasada kadar onunla konuşmayacağım' diye yemin ederse, ilk biçimi yapınca yemini sona erer. Aynı şekilde; 'hacıların gelişine kadar onunla konuşmayacağım' diye yemin ederse; bir hacı gelince yemininin vakti sona erer. 'Onunla bir seneye yakın konuşmayacağım' diye yemin ederse, aradan altı ay bir gün geçince, yemini vakti sona erer. 'Onunla yakma kadar konuşmayacağım' diye yemin ederse; bir aydan bir gün eksik bir müddet onunla konuşmaması gerekir. 'Onunla uzağa kadar konuşmayacağım' diye yemin ederse; bir aydan fazla bir müddet onunla konuşmaması gerekir.

Ebû Yûsuf dan rivayet edilen bir görüşe göre; bu da hîn kelimesi gibidir (altı aylık bir müddet onunla konuşmaması gerekir). Onunla bir vâdeye kadar konuşmayacağım' diye yemin ederse; bir aydan fazla bir müddet onunla konuşmaması gerekir. 'Onunia acilen konuşmayacağım' diye yemin ederse; onunla bir aydan eksik bir müddet konuşmaması gerekir. Çünkü bir ay vâdenin en azıdır. Onunla; '... küsur konuşmayacağım' diye yemin ederse; onunla üç... konuşmaması gerkir. Çünkü küsur; üçden dokuza kadar sayıyı gösterir. Üçten fazla dokuza kadar bir sayıya niyyet etmemişse; bundan üç ile dokuz arasındaki en az sayı anlaşılır. [40]




[40] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 3/379-381.


Konu Başlığı: Ynt: Hîn zaman dehr kelimeleriyle edilen yemin
Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Temmuz 2020, 16:26:56
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hîn zaman dehr kelimeleriyle edilen yemin
Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Temmuz 2020, 04:01:31
Aleyküm Selâm. Bu faydalı bilgiler için Allah razı olsun kardeşim