> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  > Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi  (Okunma Sayısı 964 defa)
29 Mart 2011, 18:17:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Mart 2011, 18:17:59 »



Harcanmış Veya Yok Olumuş Mağsûb Malın İadesi:



Gasbedİlen   mal   harcanmış ve yok edilmişse; misliyattansa, mislini ödemek gerekir. Bu hususda Allah (cc) şöyle buyurmuştur:

"Kim size saldırırsa, siz de misilleme olacak kadar saldırın." (Bakara: 194). Gaspedilen şey yok edilmişse, mislini vermek daha âdilâne olur. Zira mislinde hem maliyet ve hem cins birliği vardır. Misliyattan değilse; meselâ hayvan, ekin, farklı irilikdeki sayılık mallardansa, gasbedildiği gündeki kıymetini ödemek gerekir: Çünkü gasbedilen malın mislini bulmak imkânsız olduğunda; imkân nisbetinde zulmü ortadan kaldırmak, hakkı da sahibine ulaştırmak için, kıymetini ödemek gerekir. Çünkü maliyet bakımından kıymet de aynın yerine geçer. Gâsib, gasbettiğini kendi fiili, başkasının fiili veya semavî bir âfet sebebiyle de geri vermekden âciz kalsa, hüküm değişmeyecek ve o malı gasbettiğinden dolayı mütecaviz sayılacak ve gasbettiğini geri vermesi vâcib olacaktır. Geri vermesi imkânsız hale geldiği için de tazminat ödemekle mükellef olacaktır ve gasbettiği malın gasp günündeki kıymetini ödeyecektir. Çünkü sebep kendisidir ve bu sebeple o mal kendisinin mes'ûliyeti altına girmiştir.

Eğer malın değeri eksilmişse, cüz' külle göre nazar-ı itibara alınarak bu eksikliği tazmin edilir. Gasbedilen mal misliyattan olup piyasada bulunmazsa, mahkeme kararının verildiği gündeki kıymetini ödemek lâzımgelir (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed): Bu Ebû Hanîfe'ye göredir. Ebû Yûsuf; 'gesbettiği gündeki kıymetini ödemek lâzımgelir' demiştir. İmam Muhammed ise, 'mislinin piyasadan kesildiği gündeki kıymetini ödemek lâzımgelir' demiştir. Çünkü ödenmesi gereken o malın mislidir. Piyasadan kesildiği günde ödeme kıymete dönüşür. Öyle ise piyasadan kesildiği gündeki kıymeti nazar-ı itibara alınır.

Ebû Yûsufun görüşüne göre; o malın misli piyasadan çekilince, artık o mal kıyemî mallar sınıfına katılır ve kıymeti esas alınır. Çünkü mûcib sebep, o malın kıymetidir.

Ebû Hanîfe'nin görüşüne göre; gâsıbın gasbettiği malın mislini ödemeyip kıymetini ödemesi, mislinin piyasadan çekilmesi sebebiyle değil de, hâkim kararıyla olur. Taraflar mahkemede dâvalaşmazlarsa, misli piyasada yeniden görülünce, mislini sahibine ödemek lâzımgelir. Hâkim hüküm verince, Ebû Hanîfe'ye göre kıymet muteber olur. Ama kıyemî mallarda hüküm bunun hilâfınadır. Çünkü o mal gasbedildiği günden itibaren kıymeti muteber olup, gâsıpdan kıymetini ödemesi talep edilir.

Gâsıp, gasbedilen malın telef olduğunu iddia etse, hâkim; 'dursaydı, onu açıklardı' diye bir kanaate sahip oluncaya kadar, onu hapseder. Sonra bedelini ödemesine hüküm verir: Çünkü zahire göre gasbedilmiş mal mevcuttur. Oysa, gâsıp bunun aksini iddia etmiştir.

Bunun benzeri bir mes'ele de şudur; satın aldığı malın bedeli müşteriden talep edilir ama, müşteri iflas ettiğini iddia eder. Bu, kısıtlılık bahsinde anlatılmıştı. Hâkim, gasp edeni belirtilen müddet kadar hapisde tuttukdan sonra onun gasbettiği malın bedelini ödemesine hükmeder. Bunun sebebini daha evvel açıklamıştık.

Gasbedilen malın kıymeti hususunda söz, yemini ile beraber gasbedenindir: Çünkü o, fazlalığı inkâr etmektedir. Mal sahibi gasbedilen malda bir fazlalık meydana geldiğine dâir beyyine ortaya koyarsa, hâkim beyyineye göre hüküm verir. Çünkü beyyine bağlayıcı bir hüccettir.

Gasbedilen malın kıymetinin ödenmesine hüküm verilince, gâsıp o mala gasbettiği zamanda mâlik olmuş sayılır: Çünkü gasbedilen şey bir mülkden başka mülke geçmeye kabil bir maldır. Hüküm verilince, gâsıb gasbettiği mala; karşı taraf da gasbedilen malının bedeline mâlik olur ki; bedel ile bedeli olduğu şey bir mülkde bir araya gelmiş olmasın ve gâsıb zarara karşı korunmuş olsun.

Bu durumda gasbedilen mabn kazancı da kendisine verilir: Çünkü kazanç o mala tâbidir. Fakat gasbedilen hayvanın gâsıb elinde doğurduğu yavrular mal sahibinin olur: Çünkü bunların gasbedilen hayvana tâbi oluşları kazanç tâbiiyetinden daha üst bir tâbiiyettir. Görmez misin ki; müdebber ve mükâteb kölelerin çocukları da mükâtep ve müdebberdirler. Ama bunların kazançları müdebber ve mükâteb olmazlar.

Gâsıbın gizlediği mal meydana çıksa ve kıymetinin fazla olduğu görülse;eğer onun kıymetini, yeminden çekinmesi ile veya delile dayanarak yahut mal sahibinin sözüne göre ödemişse, bu fazlalık gasbedene teslim edilir: Zira o, sahibinin rızasıyla o mala mâlik olmuştur. Çünkü sahibi malının kıymetinin o kadar olduğunu iddia etmiştir. Fakat gasbeden malın kıymeti hususunda yemin edip ödemişse, mal sahibi isterse bu ödenmiş olan miktarı kabul eder, isterse malını geri alır ve bedelini geri verir: Çünkü o, bu bedele razı olmamıştır. O ancak zorlanan kimse gibi, hakkına tamamıyla kavuşamadığından dolayı bu kadarını almıştır.

Keza, malı ortaya çıksa ve kıymetinin de ödenen tazminat kadar ya da daha az oduğu anlaşılırsa, aynı hüküm geçerli olur. Çünkü o iddia ettiği kıymet kendisine ödenmediğinden dolayı, buna razı olmamış ve buna binâen kendisi için muhayyerlik hakkı doğmuştur.

Gasbedenin kendi fiiliyle akarın kıymetinde bir eksilme meydana gelirse, eksilen kıymeti ödemesi gerekir. Ama gasbedilen mal kendiliğinden telef olursa, gâsıbın bir tazminat ödemesi gerekmez (İmam Muhammed): İmam Muhammed dedi ki; 'akarlar gasp sebebiyle tazmin edilirler.' Bunun sureti şöyledir; bir kimse sahibinin iznini almadan başkasının evine yerleşip oturur veya başkasının arazisini eker de, sonra o ev harap olur ya da o arazi sular altında kalırsa; İmam Muhammed'e göre mütecaviz bir el, o mülke musallat olmuştur. Bu da mâlikinin o mülk üzerindeki mülkiyetinin zail olması neticesini doğurmuştur. Çünkü aynı zamanda ve aynı mahalde iki mülkiyetin bir araya gelmesi imkânsızdır. Bu sebeple gasp hâdisesi tahakkuk etmiştir. Çünkü menkul mallarda taşıma ile alâkalı her hüküm, gayrimenkul mallarda tahliye ile alâkalıdır. Satın alman malın müşterinin mes'ûliyeti altına girmesi gibi...

Ebû Hanîfe ile Ebû Yûsuf un bu mes'eledeki görüşlerinin gerekçesi şu hadîs-i şerîfdir;   "Her kim başkasına âit bir yerden birkanş miktarı gasbederse, Allah (cc) kıyamet gününde onun boynuna yedi kat yerden bir lâle, bir bukağı geçirir. "[7] Hz. Peygamber (sas) akarların bahsinde cezadan bahsetmiştir, ama tazminattan bahsetmemiştir. Eğer tazminat ödemek vâcib olsaydı, bunu söylerdi. Çünkü gasp fiili, mülk sahibi üzerinde yapılan bir tasarrufdur. Zira gasbedilen akar yine eski yerinde durmakta, yani mâlikinin eli altında bulunduğu yerden başka bir yere gitmemiştir. Mâlik üzerinde yapılan tasarrufsa, tazminat ödemeyi gerektirmez. Meselâ; sahibini malını korumakdan menedip de malının telef olması durumunda menedenin tazminat ödemesi gerekmez.

Şu da var ki; çalınması sebebiyle el kesmeyi gerektirmeyen bir şeyin gasbı durumunda gâsıbın tazminat ödemesi gerekmez; o hür kimse gibidir. Ama başkasının binasını yıkar veya arazisinde çukur kazarsa, tazminat ödemesi gerekir. Çünkü başkasının mülkünde değişiklik meydana getirmiş, malını başka yere nakletmiştir ki, bu da telef etmektir. Gasbı sebebiyle tazminat ödemesi gerekmeyen şey telef edilirse, tazminat ödemesi gerekir ve o hür kimse gibidir.

Bir bina bir kimsenin içinde oturması sebebiyle yıkılırsa, o bina o kimsenin fiili sebebiyle telef olmuştur. Gasbedilen akar için tazminat ödemesi gerekmese bile, telef edilen akar için tazminat ödemesi gerekir. Çünkü itlaf, aynın üzerinde yapılan bir tasarruftur.

Gasbedilen arazi tarım sebebiyle kıymetten düşerse, kıymet azalması tazmin edilir: Bunun sebebini daha evvel açıklamıştık. Gâsıb sermayesini alır, fazlasını sadaka olarak dağıtır: Yani tarlaya ektiği tohumu ve diğer masrafları üründen ahr, artanını da sadaka olarak dağıtır.

Emanet ve iğreti alınan mallar da kullanılır ve kâr sağlanırsa, fazlası sadaka olarak verilir (Ebû Yûsuf): Ebû Yûsuf dedi ki; 'fazlası da ona helâldir. Çünkü o fazlalık zahiren malın aslına mâlik olması sebebiyle, kendisinin mes'ûliyeti altındaki maldan kaynaklanarak meydana gelmiştir. Evvelce anlatılan hükümlere istinaden tazmin edilir mallar, tazminat ödemekle mülk edinilirler. [8]



[8] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/439-444.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:14:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi rüya tabiri,Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi mekke canlı, Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi kabe canlı yayın, Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi Üç boyutlu kuran oku Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi kuran ı kerim, Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi peygamber kıssaları,Harcanmış veya yok olumuş malın iadesi ilitam ders soruları, Harcanmış veya yok olumuş malın iadesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes