> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  > Görme muhayyerliği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Görme muhayyerliği  (Okunma Sayısı 3385 defa)
05 Nisan 2011, 14:49:34
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Nisan 2011, 14:49:34 »



GÖRME MUHAYYERLİĞİ




Bir kimsenin görmediği malı satın alması caizdir ve malı gördüğü zaman muhayyerlik hakkı vardır: Yani gördüğünde dilerse malı alır, dilerse geri verir. Satın alınan malın bedeli bir eşya ise, satıcı da bu eşyayı görmeden malını satmışsa, aynı hak onun için de geçerli olur.

Muhayyerlik hakkı ancak malı görme anında sabit olur. Ama görmeden satış akdini geçerli kılarsa, akid yine de bağlayıcı olmaz. Görmeden evvel sarih ifadeyle; ben muhayyerlik hakkımı iptal ettim dese bile, bu hak yok olmaz. Çünkü bu muhayyerlik şer'an sabit olmuştur; tarafların iptal etmeleriyle yok olmaz. Ama şartla ve ayıp sebebiyle elde edilen muhayyerliklerde hüküm bundan farklıdır. Çünkü bu muhayyerlikler tarafların kastı ve şart koşmalarıyla sabit olmuşlardır.

Görme muhayyerliğine sahip olan kişi malı görmeden evvel de akdi feshedebilir. Çünkü onun muhayyerlik hakkı vardır. Muhayyerlik hakkı her iki bedelde mülkiyetin sübutuna mani olmaz. Sübuta değil, lüzuma (yani akdin muhayyerliğine) mani olur. Satıcı malını mutlak olarak satmış olsa bile, bu böyledir. Veya satıcı müşteri için muhayyerliği şart koşarsa veya müşteri satın aldığı köleyi azad ederse yahut müdebber yaparsa veyahut mükâtep yaparsa yahut da satın aldığı malı başkasının yanına rehin bırakırsa veya başkasına hibe ederse ve de görmeden evvel karşı tarafa teslim ederse; alış veriş akdi bağlayıcı olur.

Müşteri muhayyerlik hakkını satıcı için şart koşarsa veya görmeden satın aldığı malı satışa arzederse; satın alma akdi o malı görmeden evvel bağlayıcı olmaz. Ama gördükden sonra bağlayıcı olur. Çünkü başkasının hakkı o malla ilintili değildir. Ama kendisi o mala razı

olmuştur. Malı görmeden evvel razı olmak muhayyerlik hakkını ortadan kaldırmaz.

Bir kimse görmediği bir malı satarsa, muhayyerlik hakkı kalmaz: Tahavî'nin anlattığına göre; önceleri Ebû Hanîfe bu kimsenin muhayyerlik hakkı olduğunu söylermiş. Çünkü akdin bağlayıcılığı, tarafların akde razı olmalarıyla gerçekleşir. Rıza ise, satılan malın evsafını bilmekle gerçekleşir. Bilmek ise, görmekle olur. Ancak daha sonra Ebû Hanîfe bu görüşden vazgeçerek, şöyle demiştir; görmediği malı satın alan kimsenin muhayyerlik hakkı olmaz. Çünkü nass bu hakkı satın aldığı malın zannettiğinden farklı bir vasıfda olmasından korkulduğu ve aldatılmasını önlemek için müşteri lehine sabit kılmıştır. Eğer satıcı için bu hak tanınmış olsa idi, sattığı malın evsafının zannettiğinden fazla olmasından korkulduğu için tanınmış olacaktı ki, bu da ona muhayyerlik hakkı tanımayı gerekli kılmaz.

Şu misalde de görüleceği gibi; bir kimse bir köleyi hasta bilerek satar ama, sonra onun sıhhatli olduğunu görürse; satış akdi onu bağlar ve muhayyerlik hakkı da olmaz. Rivayet edildiğine göre Hz. Osman (ra) Kûfe'deki bir arazisini Talha b. Ubeydullah (ra) a satmıştı. Hz. Osman (ra) a; “Bu alış verişde aldatılmışsın” dediklerinde o; “Benim muhayyerlik hakkım vardır. Çünkü ben görmediğim bir malı sattım” cevabını vermişti. Öte yandan Talha b. Ubeydullah (ra) a da; “Sen bu alış verişde aldatılmışsın” dediklerinde o da; “Benim muhayyerlik hakkım vardır. Çünkü ben görmediğim bir malı satın aldım” cevabını vermişti. Derken Cübeyr b. Mut'im'in hakemliğine baş vurmuşlar, o da Talha b. Ubeydullah'ın muhayyerlik hakkına sahip olduğuna ashabın huzurunda hükmetmişti. Hz. Osman (ra) ile Talha (ra) nın Cübeyr (ra) in hakemliğine baş vurmaları ve oradaki ashabın hiç birinin bu hükme itiraz etmemesi; onların bu hüküm üzerinde icmâ ettiklerini gösterir.

İnsanın yüzünü, hayvanın yüzünü ve kaba etini, elbise veya ona benzer şeyleri katlı olarak görmekle maksat bilineceğinden, muhayyerlik hakkı sakıt olur: Çünkü her tarafını görmek şart değildir. Ayrıca her tarafını görmek zor olduğundan, görülmesi amaçlanan yerin görülmesi ile yetinilir. İnsanda görülmesi amaçlanan yer, yüzdür. Bilindiği gibi, satılan insanın (kölenin) değeri yüzüne göre artar veya eksilir. Hayvanlarda görülmesi amaçlanan yeri ise, yüzü ve kaba etidir.

Elbiseye gelince; maksat, içi ile dışı aynı olan elbiselerdir. Ama içi ile dışı aynı değilse, o zaman içini görmek gerekir. İçine bakıp bilmek gerekir. Çünkü maksat görüp bilmektir. Satın alınan bir ev ise; o evin binalarını görmek gerekir. Eğer bu mümkün olmazsa, dışını görmekle yetinilir. Eti için satın alınan koyunu elle yoklamak, sütü ve yavrulaması için satın alınan koyununsa, cesedinin tamamıyla beraber, memelerine bakmak gerekir. Satın alınan malların tamamı için bu hüküm muteberdir.

Bir kimse satın aldığı malda akdi kesinleştiren bir tasarrufda bulunur yahut elinde ona bir kusur getirir veya bir kısmını geri vermek mümkün olmaz veyahut ölürse; muhayyerlik hakkı kalkar: Biz bunu açıklamıştık. Çünkü malın bir kısmını geri vermek mümkün olmazsa, kalan kısmını geri vermek satıcının zararına olur. Kusurlu malı geri vermek de böyledir.

Satılan malın geri verme muhayyerliği müddeti zarfında müşterinin elinde ölmesi durumunda muhayyerlik hakkının bâtıl olmasına gelince; anlattığımız sebeplerden dolayı bu müddet içinde o mal müşterinin mülkiyetine girmiş ve onun için görme muhayyerliği hakkı baki kalmıştır. Görme muhayyerliği ise mirasçılara intikal eden bir hak değildir.

Aldığının bir kısmını gören diğer kısmını gördüğünde muhayyerlik hakkına sahip olur: Çünkü bu durumda akid bağlayıcı olsa, müşteri görmediği şeyi satın almak mecburiyetinde kalacaktır ki, bu da nassa aykırıdır. Keza, satın alınan malın bir kısmı için alış veriş akdini kesinleştirmek, malın tamamı için akdi kesinleştirmez. Bunun sebebi evvelce anlatılmıştı. Satın alınan malın bir kısmı için akdi geçerli kılıp diğer kısmını geri vermek sahih olmaz. Bunun sebebini de açıklamıştık.

Numune ile satılan malların bir kısmını görmek, tamamını görmek gibidir: Bunda temel prensip şudur; satılan mal elbise, binek, karpuz, ayva, nar gibi farklı iriliklerdeki sayılabilir nesnelerden ise; görme muhayyerliği satın  alınan malın tamamını görmedikçe, ortadan kalkmaz.

Satın alınan mal numune ile satışa sunulan ölçülebilir, tartılabilir mallardansa, veya ceviz ve yumurta gibi sayılır nesnelerdense; bunların bir kısmını görmek, tamamını görme muhayyerliğini ortadan kaldırır. Zira maksat, satın alınan malın evsafını öğrenmektir ki, bu maksada ulaşılmıştır ve muamelâtta örf bu yönde caridir. Ancak müşteri malın geride kalan kısmının kendisine gösterilen numuneden aşağı kalitede olduğunu görürse, o zaman muhayyerlik hakkı doğar.

Satın alınan mal havuç, şalgam, soğan, sarmısak ve turp gibi; bitiminden sonra yer altında gizli kalan nesnelerden ise; eğer yer altında olduğu biliniyorsa, yapılan alış veriş akdi geçerli olur. Aksi takdirde olmaz. Bir kimse bunları satar, sonra da bunlardan biraz numune koparıp alır ve müşteri de bu numuneyi beğenirse; bu mal soğan gibi ölçeklik mallardansa, veya havuç ve sarmısak gibi tartı ile satılan mallardansa; İmameyn'e göre müşterinin muhayyerliği bâtıl olur. Fetva da bu veçhiledir. Çünkü buna ihtiyaç vardır. Muamele de bu tarzda cereyan etmektedir. Ebû Hanîfe'ye göre bu durumda müşterinin muhayyerliği bâtıl olmaz. Satılan mal turp gibi sayı ile satılan mallardansa, bir kısmının görülmesi müşterinin muhayyerlik hakkını ortadan kaldırmaz. Bunun sebebi daha evvel anlatıldı.

Bir kimse başkasının malını satarsa; satıcı ve müşteri satılan malın durumlarını muhafaza ediyorlarsa; mal sahibi dilerse alış verişi reddeder, isterse geçerli sayar: Şunu bilmeliyiz ki, fuzuli tasarruflar mal sahibinin tasdiki halinde geçerli olurlar. Çünkü bu tasarrufları ehil; yani hür, akıllı ve baliğ kimseler tarafından bir mahalle izafe edilerek çünkü tasarufla alâkalı söz orada söylenmiştir yapılmıştır. Fuzuli tasarrufda mal sahibinin bir zararı yoktur. Çünkü bu tasarruf mal sahibini bağlamaz. Bu tasarrufun yarar ihtimali de vardır. Bu durumda akıllı akdedicinin tasarrufunu sahihleştirmek ve muhtemel yararı elde etmek için bu tasarruf akdi bağlayıcı olur. Zira rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sas) kendisine bir kubanlık koyun alması için Hakim b. Hüzzam (ra) a bir dinar vermiş, o da gidip bununla bir koyun satın almış; sonra o koyunu iki dinara satarak bir dinarıyla bir koyun satın alarak Hz. Peygamber (sas) e gelip bir koyun ve bir de dinar vermişti. Hz. Peygamber (sas) de onun bu yaptıklarını münasip görmüş ve onun için bereket duası etmişti.

Hakim (ra) in bu fiili fuzuli bir tasarrufdu. Çünkü o, Hz. Peygamber (sas) in emri olmaksızın bir koyun satmış, sonra başka bir koyun satın almıştı. Yapılışı esnasında onaylayıcısı bulunan her akdin geçerliliği, o onaylayıcının onayına dayanır. Onaylayıcısı bulunmayan akidler geçerli olmazlar. Hatta fuzuli olarak yapılan talâk, nikahlama, azad etme ve hibe etme akdi deli veya çocuk tarafından yapılırsa, bu akid hiç yapılmamış gibi olur. Fuzuli de olsalar, bunları ancak akıllı ve baliğ kimseler akdedebilirler. Çünkü akdin onaylanması esnasında fuzuli şahıs vekil gibidir; ta ki haklar ona râci olsunlar. Çünkü icazet-i lahika, yani akdin başkası tarafından fuzuli olarak yapılmasından sonra vukûbulacak olan onaylama, vekâlet-i sabıka, yani evvelden verilmiş vekâlet hükmündedir. Çocuk ve deli ne vekâleten ne de kendi adlarına tasarrufda bulunamazlar.

Fuzuli akid yapan kimse bu akdi esas hak sahibinin onaylamasından evvel feshedebilir ki, haklar kendisine râci olmasınlar. Ancak nikâh akdinde bunu yapamaz. Nikâh akdini yaparken kendisi bir elçi olarak bilindiğinden dolayı nikâhla ilgili haklar kendisine râci olmaz.

Akdin onaylanması esnasında satılık nesne ile satıcı ve müşterinin mevcud olmaları gereklidir. Çünkü bu üçü olmaksızın akdin kalıcılığı mümkün olmaz. İcazet (onaylamak) askıdaki akdi geçerli kılmaktır. Yapılan akid takas ise, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Görme muhayyerliği
« Posted on: 24 Nisan 2024, 05:47:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Görme muhayyerliği rüya tabiri,Görme muhayyerliği mekke canlı, Görme muhayyerliği kabe canlı yayın, Görme muhayyerliği Üç boyutlu kuran oku Görme muhayyerliği kuran ı kerim, Görme muhayyerliği peygamber kıssaları,Görme muhayyerliği ilitam ders soruları, Görme muhayyerliğiönlisans arapça,
Logged
27 Nisan 2020, 03:06:00
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #1 : 27 Nisan 2020, 03:06:00 »

Esselâmü Aleyküm. Bir kimsenin görmediği bir malı alması caizdir. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes