๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Nisan 2011, 12:43:07



Konu Başlığı: Cuma namazını devlet reisinin kıldırması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Nisan 2011, 12:43:07
Cuma Namazını Devlet Reisi veya Vekilinin Kıldırması:


Cuma namazını devlet reisi veya vekili kıldırır (İmam Şâfıî): Çünkü böyle olmazsa, her cemaat kendine bir imam seçer. Bir imamın arkasında namaz kılma hususunda ittifak etmezler ve bu sebeple de aralarında çekişme meydana gelir. Bazan bu yüzden belki de vakit geçer ve cuma namazını kılamazlar. Ayrıca bu fitne ve kargaşaya da yol açar. Ama sultanın veya vekilinin kıldırması halinde böyle anlaşmazlıklar meydana gelmez.

Cuma namazının vakti; öğle namazının vaktidir: Enes (ra) in bu hususda söylediği söz şudur; “Biz Rasûlullah (sas) ile beraber cuma namazını güneşin tepe noktasında batı tarafına meyletmeye başladığı esnada kılardık.” [182] Cuma namazı öğle namazının  yerine geçtiğinden dolayı,  öğle namazının mükellefiyeti üzerimizden kalkmakta ve Cuma namazı da öğle namazının vaktinde kılınmaktadır.

Hutbesiz cuma namazı caiz değildir: Zira Allah (cc) buyurdu ki;

“Hemen Allah (cc) ı anmaya koşun.” [183] Ancak farz olan bir şeye koşulup gidilir. Hz. Peygamber (sas) cuma namazını hutbesiz kılmış değildir. Hz. Âişe (ra) demiş ki; cuma namazının (dörtten iki rek'ate) kısaltılması hutbeden dolayıdır ve hutbe namazdan evvel okunur. Bu hususda icmâ vardır. Hz. Peygamber (sas) böyle yapmıştır. Ondan sonra imamlar da günümüze kadar böyle yapagelmişlerdir.

İmam iki hutbe okur: Arkasını kıbleye döner, ayakda ve cemaate karşı okur.

Ve ikisinin arasında az bir oturuşla fasıla verir: Hz. Peygamber (sas) in ve ondan sonra imamların böyle yaptıkları haber verilmiştir.

Hutbede sadece Allah (cc) ı zikretse de caiz olur (İmam Şâfıî, İmam ebû Yûsuf, İmam Muhammed): Sübhânallah ve benzeri bir şey söylese de caiz olur. Bir mazeret olmadan hatib bunu kasıtlı olarak böyle yaparsa, sünnetten sapmış ve iyi etmemiş olur. İmameyn dediler ki; hutbe denebilecek kadar uzun bir zikirde bulunmak gerekir. Çünkü cuma namazında hutbe (yani cemaate hitapda bulunmak) şarttır. Sübhânallah veya elhamdülillah demeğe hutbe adı verilemez. Sübhânallah ve benzeri bir şey söylemekle de hutbe şartı yerine getirilmiş olur, diyen Ebû Hanîfe'nin dayanağı şudur; Sübhânallah veya elhamdülillah demek de hutbedir. Çünkü bunlar çok mânaları kapsarlar. Muteber olansa, kelimeler değil mânalardır. Adamın biri Hz. Peygamber (sas) e gelerek;

“Ey Allah (cc) ın Rasülü! Beni cennete koyacak bir ameli bana öğret” demiş. Hz. Peygamber (sas) de ona şu cevabı vermiştir;

“Hutbeyi kısa tutarsan, mes'eleyi arz etmiş olursun,”

Sübhânallah veya elhamdülillah demeğe hutbe adı verildi. Hutbenin uzunluk sınırı yoktur. Demek ki; câizlik en azına da bağlanabiliyor. Zaten Allah (cc) da buyurmuyor mu;

“Hemen Allah (cc) ı anmaya koşun.” [184] Bu bir zikirdir ve cuma namazı bununla caiz olur.

Hutbenin ayakda ve abdestli olarak okunması daha faziletlidir: Selefden nakledilen farz budur.

Fakat oturarak ve abdestsiz okunursa da caiz olur: Zira rivayet olunduğuna göre Hz. Osman (ra) yaşlandığında hutbeyi oturarak irad edermiş. Kaldı ki, hutbe okumak için abdestli olmak şart değildir. Hutbe zikirdir; onu okumak için kıbleye yönelmek şart değildir. Kur'an-ı kerîm, ezan ve kamet okumak için abdestli olmak şart ise de, hutbe için şart değildir. Yalnız abdestsiz okunması halinde hutbeden sonra namaz için abdest gerekli olduğundan; hutbe ile namaz arasına abdest alma fasılası koymak mekruh olur. Böyle yapan biri iyi bir iş işlememiş ve sünnete muhalefet etmiş olur.

Hutbe okurken, cemaatin orada hazır bulunması şarttır: Çünkü 'cemaat’ kelimesi 'cuma' kelimesinden türemiştir. Bu hususda ihtilaf yoktur. Yalnız cemaat için kaç kişinin mevcut olması gerektiği hususunda ihtilaf etmişlerdir: Ebü Hanîfe dedi ki; imamdan başka üç kişinin bulunması, imam ile diğer üç kişinin de cuma namazından başka namazlarda cemaat olarak kendilerine uyulması caiz olan kimselerden olmaları şarttır.

İmam ebû Yûsuf ile İmam Muhammed dediler ki; imamdan başka iki kişinin bulunması gerekir. Sahih rivayete göre İmam Muhammed bu hususda Ebû Hanîfe ile beraberdir. 'İmamdan başka iki kişinin bulunması gerekir’ diyen Ebû Yûsuf’un dayanağı şudur: İki kişi de cemaattir; çünkü cemaat kelimesi 'ictimâ'dan türemiştir ki, burada içtimâ; yani iki kişinin bir araya gelmesi hadisesi vardır. Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'in dayanağı ise şudur; sahih cem' üçdür. Daha azının cem' sayılıp sayılmadığı hususunda ihtilaf vardır.

Cuma namazının kılınabilmesi için cemaatin hazır olması; üzerinde icmâ edilen bir şarttır. Şu halde bu namaz ihtilaflı şeyle edâ edilemez. İmam Muhammed dedi ki; bir şehirde cuma namazı iki, üç yerde kılmabilir. Ama daha fazla yerde kılınması caiz değildir. Çünkü şehrin etrafı genişleyince, halkın cuma namazı için bir uçdan diğerine gitmesi zorlaşır. Zorluğu gidermek için cuma namazının birden fazla camide kılınmasına müsaade edilmiş ve bu zorluk da, üç camide kılmaya izin verilince, ortadan kalkar.

Cuma kılınacak camilerin 'üç' sayısını, üçden fazlaya çıkarmaya ihtiyaç yoktur. Bu sebepledir ki; Hz. Ali (ra) bayram namazını Medine haricindeki namazgâhda kıldırır, Medine'de de zayıf ve güçsüzlere bayram namazını kıldırması için birini vazifelendirirdi. Çünkü namazgah da şehirden sayılmakdadır. Cuma namazı hakkındaki ihtilafla, bayram namazı hakkındaki ihtilaf aynıdır. Ebû Hanîfe dedi ki; cuma namazı şehirde sadece bir yerde kılınabilir. Çünkü selefden nakledilen tarz budur. Eğer iki yerde kılınması caiz olsaydı; diğer namazlar gibi bütün camilerde kılınmasının caiz olması gerekirdi ki; bu imkânsızdır. İmam Ebû Yûsuf da böyle demiştir. Ancak buna göre cuma namazı iki ayrı yerde kılınıyorsa, o iki yer arasında Bağdat'da olduğu gibi ayırıcı bir nehir bulunması gerekir. Nehrin ayırdığı yerler iki ayrı şehir gibi olur.

Cuma günlerinde İmam ebû Yûsuf Bağdat'ın iki yakasını birleştiren köprüyü keserdi ki, iki taraf arasındaki ulaşım da kesilsin. Çünkü cuma namazı kılınan iki yer arasında nehir olmazsa, o takdirde önce kılan camideki cemaatin cuma namazı sahih olur. Çünkü diğerlerinin bu camie gelmelerinde bir zahmet yoktur. Ayrıca evvel kılmış olanlar şartlarına riâyet ederek, namazlarını vaktinde kılmışlardır. Diğer câmidekilerin, yani sonra kılmış olanların cuma namazları fasiddir. Bunlar öğle namazını kılarlar. Cuma kılan iki camideki cemaat namazlarını aynı anda kılmışlar veya hangisi daha evvel kıldığını bilmiyorsa; evleviyyet olmadığı için, her iki cemaatin de cuma namazı fasid olur ve şüphe sebebiyle mes'ûliyetten kurtulamazlar. [185]

 
Kendisine Cuma Namazı Farz Olmayanların Bu Namazı Kılmaları:
 

Kendisine cuma namazı farz olmayan bir kimse cuma namazını kılarsa, öğle namazı yerine geçer. Böyle birinin cuma namazını kıldırması da caiz olur: Mazeretleri olduğu için, kolaylık ve ruhsat olsun diye, böylelerinden cuma namazını kılma mükellefiyeti kaldırılmıştır. Ama cemaate gelirlerse, mazeretleri ortadan kalkmış olur ki; seferinin oruç tutmasının caiz oluşu gibi, bunların da cuma namazını kılmaları caiz olur. Cemaate gelip hazır olduklarında cuma namazını kılmaları artık farz olur. Diğer namazlarda olduğu gibi bu durumda Cuma namazını   imam olarak kıldırmaları caiz olur. Çünkü Hz. Peygamber (sas) Mekke'de seferî iken cuma namazını kıldırmıştır.[186]





[182] Bu hadîsi Bulıarî, Ebû Dâvud ve Tirmizî rivayet etmiştir.

[183] Cuma: 62/9.

[184] Cuma: 62/9.

[185] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/165-168.

[186] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/168.



Konu Başlığı: Ynt: Cuma namazını devlet reisinin kıldırması
Gönderen: Sevgi. üzerinde 21 Nisan 2020, 01:55:03
Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Cuma namazını devlet reisinin kıldırması
Gönderen: Mehmed. üzerinde 22 Nisan 2020, 20:31:55
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun