๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => el-İhtiyar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 07 Nisan 2011, 15:52:47



Konu Başlığı: Cenazenin tabuta konulması ve defni
Gönderen: Sümeyye üzerinde 07 Nisan 2011, 15:52:47
CENAZENİN TABUTA KONULMASI VE DEFNİ


Cenazeyi tabuta koyduklarında tabutun dört ucundan tutulur: Zira İbn. Mes'üd (ra) dedi ki; “Cenazenin, tabutun dört ucundan tutularak taşınması sünnettir.” Böyle yapmakla ölüye hürmet gösterilmiş, yere düşmekden korunmuş ve taşıyanların da yükü hafifletilmiş olur.

Cenaze sür'atle götürülür, ama koşulmaz: Rivayete göre İbn. Mes'ûd (ra) şöyle demiştir;

“Hz. Peygamber (sas) e cenazenin nasıl götürüleceğini sorduk; buyurdu ki, koşmadan götürülür. Çünkü cenazenin arkasından gidilir, arkadan gitmez. Beraberindekiler cenazenin ilerisine geçemezler.”

Mezara vardıklarında cenaze yere konulmadan cemaatin oturması mekrûhdur: Hz. Peygamber (sas) cenazenin üstü toprakla örtülüp yerle aynı seviyeye getirilinceye kadar ayakda beklermiş. Çünkü cenaze kendisine uyulandır. Defin hususunda cemaate ihtiyaç duyulabilir. Ama kendilerine bu hususda ihtiyaç duyulmayacağını bilirlerse, oturmalarının bir sakıncası olmaz.

Mezara götürülürken cenazenin arkasından gitmek efdaldir: Bunun gerekçesini izah eden rivayeti izah etmiştik. Ayrıca bu ibret almak bakımından daha tesirlidir. Ama zamanımızda bunun en iyisi şayet kadınlar da cenazenin ardından yürüyeceklerse erkeklerin, cenazenin önünden gitmeleridir.

Mezar kazılınca bir de lahit, yani kıble tarafında açılan bir oyuntu yapılır: Zira Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:   

“Lahit bize, yarma ise başkalarına mahsusdur.” [226] Çünkü yarma Yahudilerin âdetidir. Onlara muhalefet etmek sünnetin gereğidir.

Ölü bu lahdin içinde kıble tarafına konulur. Koyanlar; bismillahi ve alâ milleti Rasûlillahi derler. Ölü orada sağ tarafı üzerinde kıbleye çevrilir: Zeyd b. Ali b. Hüseyin'in rivayetine göre; dedesi Ali b. ebî Tâlib (ra) şöyle demiştir:

“Muttalib oğullarından bir adam vefat etti; Rasûlullah (sas) onun cenazesine geldi ve buyurdu ki; 'ey Ali! Onu tam olarak kıbleye çevir ve hep birlikde; bismillahi ve alâ milleti Rasûlillahi deyin, onu yan tarafı üzerine yatırın. Yüz üstü mezara atmayın.”

Ölü kadını zevi'l- erhamdan olan yakını; onu mezara defnetmede başkalarına nisbetle öncelik hakkına sahiptir. Böyle bir yakını yoksa, yabancılar defnedebilirler. Kadınlar defin esnasında mezara giremezler. [227]

 
Kadın Cenazelerinin Mezara İndirilmesi:
 




Kadın cenazeler mezara konulurken, mezarın üstü kerpiç ve benzesi bir nesneyle kapatılıncaya kadar bir bezle örtülür. Erkeğin mezarı örtülmez: Kadınlar hakkında böyle bir emir verilmesinin temel sebebi; onların görülmemesi gereken yerlerinin muhafaza edilmesidir. Öyle ki; kadınlar için tabutu güzel bulmuşlardır.

Kerpiç, lahdin üst kısmına gelinceye kadar örtülür: Hz. Peygamber (sas) in mezarı böyle yapılmıştır.

Sonra üzerine toprak çekilir: Bize kadar nakledilegelen mesnun mezar şekli budur.

Ve mezarın üstü toprakla tümsek haline getirilir: Tümsek dört parmak veya bir karış yükseklikde olmalıdır. Buharî'nin Sahih'inde rivayet olunduğuna göre İbn. Abbas (ra) Hz. Peygamber (sas) in mezarını tümsek şeklinde gördüğünü söylemiştir. Mezar yerle aynı seviyede düz olmamalıdır. Mezarı düz yapmak ehl-i kitaba mahsusdur.

Kireç, kiremit ve tahta gibi malzemeler kullanarak mezarları yaptırmak mekrûhdur: Çünkü bu nesneler kalıcılık ve süs içindir. Oysa mezar kalıcılık ve süs yeri değildir. [228]

 
Tek Mezara İki Kişi Defnetmek:
 

Zaruret olmadan aynı mezara iki kişiyi defnetmek de mekrûhdur. Eğer iki kişi bir mezara konulacak olursa, aralarına toprak konularak birbirlerinden ayırd edilirler ki; iki ayrı mezar gibi olsun.

Mezarlara basmak, üzerlerine oturmak, üstlerinde uyumak ve yanlarında namaz kılmak mekrûhdur: Hz. Peygamber (sas) bunları yasaklamıştır. Zira  böyle şeyler yapılmakla, mezara hürmetsizlik edilmiş olur. [229]


Müslümanın, Kâfir Yakınının Ölmesi:

 

Bir müslümanın kâfir olan bir yakını ölünce, onu necis bir elbise gibi yıkayıp bir beze sarar ve bir çukura gömer: Çünkü onunla olan akrabalık bağlarının gereğini yerine getirmekle emrolunmuştur. Böyle yapmakla da emrin gereğini yerine getirmiş olur. Onu canavarlara yem yapmamak için gömmesi gerekir. Ancak üzerine cenaze namazı kılmaz; çünkü üzerine namaz kılmak, onun hakkında şefaatte bulunmak demektir. Oysa o, şefaata müstahak değildir.

Dilerse, onu dindaşlarına teslim eder: Ki, dindaşları kendi ölüleri için yaptıklarını onun için de yapsınlar. [230]





[226] Bu hadîsi Müsned'inde Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.

[227] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/191-192.

[228] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/192.

[229] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/192.

[230] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/193.



Konu Başlığı: Ynt: Cenazenin tabuta konulması ve defni
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Nisan 2020, 03:26:32
Esselâmü Aleyküm. Vesileniz ile defin hakkında bilgiler edinmiş olduk. emeği geçenlerden Rabbim razı olsun inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Cenazenin tabuta konulması ve defni
Gönderen: Mehmed. üzerinde 24 Nisan 2020, 11:10:39
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun