> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  > Altın ve gümüşün zekatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Altın ve gümüşün zekatı  (Okunma Sayısı 1367 defa)
07 Nisan 2011, 15:16:13
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 07 Nisan 2011, 15:16:13 »



ALTIN VE GÜMÜŞÜN ZEKÂTI

 

Altın ve gümüşün; külçe halinde olsun, basılmış olsun, zinet olsun, kap olsun, ticarete niyyet edilsin, edilmesin; nisabı doldurunca, zekâtı verilir: Bu hususda Allah (cc) şöyle buyurmuştur:

“Altın ve gümüşü yığıp da, onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu? (İşte onlara elem verici bir azabı müjdele).” [37] Zekâtın vücûbu altın ve gümüş adına bağlanmıştır. Çünkü yukarıda sayılan külçe, sikke, zinet, kap gibi şeylerin tamamında bu maden vardır. Ayet-i kerîmenin aslında geçen kenz kelimesi ile; zekâtı verilmeyen altın ve gümüş kasdedilmiştir. Zira Câbir (ra) ile İbn. Ömer (ra) in rivayet ettikleri bir hadîs-i şerîfde şöyle buyurulmuştur:

“Zekâtı verilmeyen her mal göz önünde bulunsa bile, kenz (yığıntı) dır. Zekâtı ödenen her mal yerde gömülü de olsa kenz değildir.”

Ümmü Seleme (ra) nin şöyle dediği rivayet edilir; “Ben altın zinet takınırdım.  'Ey Allah (cc) ın Peygamberi, bu kenz midir? diye sordum. Buyurdu ki;  Eğer zekâtını  ödemişsen, kenz değildir.” [38] Şu halde yukarıda geçen  âyet-i kerîmeye şöyle mâna verebiliriz; altın ve gümüşün zekâtını vermeyenleri elem verici bir azab ile müjdele! Hz. Peygamber (sas) ellerinde altın bilezikler bulunan iki kadın gördü; onlara:

“Allah (cc) ın sizi ateşden iki çemberle kuşatmasını ister misiniz? diye sordu. Onlar, “Hayır” deyince;  şu cevabı verdi; “Öyle ise bunların zekâtını verin.” [39] Doğrusu zekât vermeme durumunda şiddetli azab tehdidi vardır ve bu da zekâtın farziyyetinin delilidir.

Ayrı ayrı nisabları noksan olan altın ile gümüş, kıymet itibarıyla birbirlerine katılırlar ( Ebû Yûsuf, İmam Muhammed): Çünkü maliyet ve bedeliyet bakımından ikisi aynı mânayı taşımaktadırlar. Fakirlerin durumu gözetilerek, bunları birbirine katmak gerekir. Ama saime hayvanlarda böyle yapılmaz. Çünkü zekât saime hayvanın kendisi ve sureti ile bağlantılıdır ve saime hayvanların cinsleri muhtelifdir.

Sonra Ebû Hanîfe'ye göre altın ve gümüşden birinin kıymeti diğerine eklenir. İmameyn'e göre ise, bunlardan biri cüz’ olarak diğerine eklenir. Bunun sureti şudur; bir kimsenin on miskal altını ve iki yüz dirhemden az gümüş kabı varsa, bu kapların değeri on miskal altın kadarsa; İmameyn'in hilafına Ebû Hanîfe'ye göre bu kimsenin zekât vermesi gerekir. İmameyn'e göre bu hususda esas, altın ve gümüşün kıymeti değil, miktarıdır. Çünkü nassda belirtilen de budur. Ebû Hanîfe'ye göre esas, cins birliğinin göz önünde bulundurulmasıdır. Cins birliği kıymet ile hesaplanır. Altın ve gümüşden birinin kıymeti nisabı bulursa, zekât vermenin sebebi mevcud olur.

Altın nisabı yirmi miskaldır. Bunun yarım miskali zekât olarak verilir: Bu ölçüyü Hz. Peygamber (sas) in şu sözlerinde görmekteyiz; “Ey Ali! yirmi miskala varmadıkça, altın için zekât vermen gerekmez. Yirmi miskale varınca, o zaman yarım miskal vermen gerekir.” [40]

Yirmi miskalden sonra her dört miskal için iki kırat zekât verilir. Gümüşün nisabı iki yüz dirhemdir. Bunun beş dirhemi zekât olarak verilir: Hz. Peygamber (sas) Amr b. Hazm'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfde şöyle buyurmuştur: “İki yüz dirheme varıncaya kadar gümüşde zekât yoktur. İki yüz dirheme varınca, beş dirhem zekât verilir.”

Sonra her kırk dirhem  için bir dirhem verilir: Bu Ebü Hanîfe'ye göredir. İmameyn dediler ki; “Nisabdan fazla olan altın ve gümüşün zekâtı da kırkda bir ölçüsüne göre hesaplanır.' Öyle ki, bunlara göre iki yüz dirhem gümüşün üzerinde bir dirhem fazla olsa; o bir dirhemin kırkda biri zekât olarak verilir. Yirmi miskal altından fazla olan bir kırat için de aynı miktarda zekât verilir. Zira Hz. Ali (ra) nin rivayetine göre Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

“İki yüz dirhemden beş dirhem zekât verilir. Fazlası da aynı nisbette hesaplanarak zekâtı verilir.” [41] Ebû Hanîfe'nin bu hususdaki dayanağı ise; Hz. Peygamber (sas) in Amr b. Hazm (ra) a yazdığı şu hadîs-i şerîfdir; “İkiyüz dirhemde beş dirhem zekât vardır. Ve her kırk dirhemde de bir dirhem zekât varıir.” Bu hadîs-i şerîfdeki ikinci cümlenin başında ibtidaya delalet eden bir alâmet bulunmamaktadır. Şu halde 'iki yüz dirhemde beş dirhem zekât vardır' cümlesinden sonraki ikinci cümle, 've sonraki her kırk dirhemde de bir dirhem zekât vardır' mânasında anlaşılmalıdır. Çünkü kırk dirhem gümüş yalnız başına olduğunda zekâtdan muaf olan bir miktardır. Ama iki yüzden sonra olduğunda zekâta tâbi bir nisabdır. Daha az miktardaki gümüş ise; hem tek başına olduğunda, hem de iki yüz dirhemden sonra mevcud olduğunda saime hayvanlarda olduğu gibi zekâtdan muafdır. Çünkü zerrenin, habbenin, danik (dirhemin altıda biri) in, dirhemin onda birinin çeyreğini ve sair miktarları hesaplamak zordur. Zorluk ise, dinden uzaklaştırılmıştır.

Diğer madenlerle karışık olan altın ve gümüş paralarda maden çeşitlerinden hangisi diğerlerinden çoksa, hüküm  ona görev verilir. Eğer karışık maden fazlalığı teşkil ediyorsa, bu paralar ticaret malları hükmünde olur. Çoğu gümüş ise gümüşe göre, altın ise altına göre zekât verilir: Çünkü altın ve gümüşe az miktarda başka maden karıştırılmadan para olarak darbedilmeleri mümkün değildir. Altın ve gümüş paralarda çok değil ama, az miktarda yabancı maden mutlaka vardır. Bu durumda ayırıcı ölçüyü yarıdan fazlalığa bağladık. Buna göre züyuf ve nebehrece [42] zekâta tabidirler. Çünkü bunların yarısından fazlası gümüşdür. Setoke [43] ise   zekâta tabi değildir. Çünkü bu paranın yarısından çoğu yabancı madendendir. Ancak bir kimsenin yanında çok miktarda setoke parası var ve bu paralardaki gümüş miktarı nisaba varırsa, ya da bu paralar ticaret için alınmışsa ve kıymeti de iki yüz dirheme varırsa; o zaman zekâta tâbi olur.

Altın ve gümüş paralara karıştırılmış olan yabancı madenler eğer altın veya gümüş ile eşit miktarda ise, zekât vermek gerekmez. Çünkü bunlarda aslolan zekâtın farz olmayışıdır. Zekât vermenin sebebinde ki o da nisabdır şüphe meydana geldiğinden dolayı zekât vermek bu durumda gerekmez. Sarf bahsinde de anlatılacağı gibi, bey'; yani alış-veriş hususunda hüküm bunun hilafınadır. Saime hayvanlara sahip olanların durumu ile arazinin dalyalarla ya da akarsularla sulanması halinde zekât verme sebebinde, yani nisabda şüphe meydana geldiği gibi, bu meselede de şüphe meydana gelmiştir. Bu hususlara ileride gelinecektir.

Dirhemlerde muteber olan; on dirhemin yedi miskal ağırlığında gelmesidir: Bu meselede şu rivayet esas teşkil etmektedir; Hz. Peygamber (sas) in zamanında dirhemler değişik ağırlıkda idiler. Hz. Ömer (ra) bazı dirhemleri on iki kırat, bazılarını da yirmi kırat olarak kabul etti. Bu yüzden insanlar dirhemlerle yaptıkları muamelelerde anlaşmazlığa düşüyorlardı. Ömer (ra) ashabla bu hususda istişare etti; ashabın bazıları ona, “Her dirhemin üçde birini al ve birbirine kat.” dediler. Öyle yaptı; on dört kırat meydana geldi. Sonra bunu bir dirhem olarak itibar etti. Bu yeni dirhemin on tanesi yüz kırk kırat etti ki; bu da yedi miskaldir. Çünkü bir miskal yirmi kırattır.

Mallar ticaret malı olmadıkça ve kıymetleri de altın veya gümüş nakitlerinden birinin nisabına varmadıkça, zekâta tabi değildirler. Ticaret malının kıymeti de altın ve gümüşün kıymetine ilâve edilir: Çünkü zekât ancak aslî ihtiyaçlardan fazla olan ve nemâlanıp ziyadeleşen malda farz olur. Nemâlanma altın ve gümüşde olduğu gibi ya da Allah (cc) ın hazırlamasıyla olur. Allah (cc) bu iki madeni nema için hazırlamıştır. Çünkü aslında bunları eşyanın semeni (bedeli) olarak yaratmıştır. Bu madenlerle yapılan muamele ve tasarruflarda mübadele ve değer takdirine ihtiyaç duyulmaz.

Her ne durumda olursa olsunlar; bu iki maden zekâta tabidirler. Nemâlanma ya da kulun hazırlamasıyla olur ki; bu hayvanları kırda beslemek (dediğimiz isame) ile, ya da ticaret niyyetiyle olur. Bu gibi hallerde nemâlanma zahiren veya gâliben tahakkuk eder.

Ticaret metâında belirlenmiş bir nisab yoktur. Çünkü bununla ilgili olarak belirleyici Şer'î bir hüküm vârid olmuş değildir. Öyle ise bu emtianın değerini takdir etme yoluna baş vurulur: Eldeki ticaret mallarının altın veya gümüş nakidlerden biriyle değeri takdir edilirse, değeri muteber olur. Kişi ticaret malının kıymetini; altın veya gümüş paraların hangisiyle dilerse, onunla takdir eder. Çünkü zekâtın vücûbu ticaret eşyasının maliyetine göredir. Eşyanın kıymeti maliyet örfüne göre belirlenir. Kıymet belirlemede altın veya gümüş paralar hüküm bakımından aynıdırlar. Mal sahibi malının kıymetini bu paralardan dilediğiyle belirler.

Rivayete göre Ebû Hanîfe şöyle demiştir; “Tüccar malının kıymetini fakirlerin daha fazla yararına olacak paralarla belirler.” Yani fakirler açısından hangi parayla nisaba ulaşacaksa, ticaret malının kıymetini onunla belirler. İmam Muhammed'in ise bu hususda şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Tüccar malının kıymetini bulunduğu beldede en çok tedavülde dolaşan para ile belirler. Çünkü bu daha kolaydır.” Doğruyu en iyi bilen Allah (cc) dır. [44]


 

[37] Tevbe: 9/34.

[38] Bu hadîsi Ebû Dâvud rivayet etmiştir.

[39] Bu hadîsi Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, İbn Mâce ve Ahnıed b. Hanbel rivayet etmiştir.

[40] Bu hadîsi Ebû Dâvud rivayet etmiştir.

[41] Bu hadîsi Ebû Dâvud rivayet etmiştir.

[42] Züyuf ve nebehrece; içine yarıdan az miktarda yabancı maden karıştırılmış gümüş para nevileridir.

[43] Seteko; içine yarıdan fazla miktarda yabancı maden karıştırılmış gümüş para nevidir.

 

[44] Vebhe Ez-Zuhayli’nin El-Fıkhu’l- İslami ve Edilletuh adlı eserinde anlattığına göre; ticaret şirketlerinin hisse senetleri, alış verişteki değerleri hesaplanarak verilecektir. Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mav...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Altın ve gümüşün zekatı
« Posted on: 23 Nisan 2024, 20:42:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Altın ve gümüşün zekatı rüya tabiri,Altın ve gümüşün zekatı mekke canlı, Altın ve gümüşün zekatı kabe canlı yayın, Altın ve gümüşün zekatı Üç boyutlu kuran oku Altın ve gümüşün zekatı kuran ı kerim, Altın ve gümüşün zekatı peygamber kıssaları,Altın ve gümüşün zekatı ilitam ders soruları, Altın ve gümüşün zekatıönlisans arapça,
Logged
24 Şubat 2020, 19:01:27
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 24 Şubat 2020, 19:01:27 »

Esselamu aleykum.rabbim bizleri malimizin zekâtını hakkiyla vaktiyle veren kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Şubat 2020, 10:42:40
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 25 Şubat 2020, 10:42:40 »

Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Nisan 2020, 06:26:08
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #3 : 08 Nisan 2020, 06:26:08 »

Aleyküm selâm. Mal varlığı olan kişilerin malının zekatı vermesi gerekir. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes