๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => El-Bidaye Ven Nihaye => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 16 Eylül 2010, 23:14:31



Konu Başlığı: Hristiyan Assaf Olayı
Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Eylül 2010, 23:14:31
Hristiyan Assaf Olayı

Hicretin Altıyüzdoksanüçüncü Senesi

Hristiyan Assaf Olayı

Hicretin Altıyüzdoksanüçüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh İmam El-Allame Taceddin Musa.

Hatun Mu´nis.

Sahip Vezir Fahreddin.

Melik Hafız Giyaseddin B. Muhammed.

Kadilkudat Şihabeddin B. Hoyi

A´mâ Emir Alaeddin.

Vezir Şemseddin Muhammed B. Osman.

Hicretin Altıyüzdoksandördüncü Senesi

Melikü´l-Âdil Kutboğa´nın Sultanlığı

Şeyh Cemaleddin Ebü´l-Kasım..

Şeyh Muhibbüddin Et-Taberî El-Mekkî

Yemen Hükümdarı Melik Muzaffer.

Şerefüddin El-Makdisî

Cevheriye Vakfının Sahibi Sadr Necmeddin.

Şeyh Mecdüddin Ebu Muhammed Abdülvehhab.

El-Farusî

Cemal El-Muhakkik.

Sitt Hatun Binti Melik Eşref

Sadr Cemaleddin.

Hicretin Altıyüzdoksanbeşinci Senesi

Hicretin Altıyüzdoksanbeşincî Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh Zeyneddin B. Müncî

Mizze´deki Hamamın Sahibi Mes´udî

Şeyh Halidî

Şeref Hüseyin El-Makdisî ,

Şeyh Ebu Muhammed B. Ebi Hamza El-Mağribî

Sahip Muhyiddin B. Nahhas.

Kadilkudat Takiyyüddin Ebü´l-Kasım..

Hicretin Altıyüzdoksanaltıncı Senesi

Melik Mansur Laçin E S-Silahtarı´nin Sultanlığı

Hicretin Altıyüzdoksanaltıncı Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Mısır´daki Hanbelîlerin Kadilkudatı Îzzeddin Ömer.

Şeyh Afifüddin Ebu Muhammed.

Şeyh Şit B. Şeyh Ali El-Harirî

Şeyh Cemaleddin Abdülvahîd B. Kesir.

Sâmiriye Vakfının Kurucusu.

Nefisiye Vakfının Sahibi Nefissüddin Ebü´l-Fida.

Sârub Ed-Dımaşkî

Hicretin Altıyüzdoksanyedinci Senesi

Hicretin Altıyüzdoksanyedinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh Hasan B. Şeyh Ali El-Harirî

Sadrü´l-Kebir Şihabüddin Ebü´l-Abbas.

Şeyh Şemseddin El-Eykî

Sadr İbn Ukbe.

Şihab El-Âbir.

Hicretin Altıyüzdoksansekizincî Senesi

Mansur Laçin´in Öldürülmesi Ve Muhammed B. Kalavun´un Tahta Geçmesi

Hicretin Altıyüzdoksansekizinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh Nizameddin.

Müfessir Şeyh Cemaleddin Abdullah.

Şeyh Ebu Yakub El-Mağribî

Vezir Taki Tevbe.

Emirü´l-Kebir Şemseddin Beyserî

Sultan Melik Muzaffer.

Melik Evhad.

Kadı Şihabuddin Yusuf

Sahip Nasrüddin Ebü´l-Ganaîm..

Yakut B. Abdullah.

Hicretin Altıyüzdoksandokuzuncu Senesi

Kazan Savaşı

Hicretin Altıyüzdoksandokuzuncu Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Kadı Hüsameddin Ebu´l-Fedail

Kadı İmamüddin Ebu´l-Mealî

Şerefüddîn Ahmed B. Hibetüllah.

Hatip İmam Alim Muvafpaküddin Ebu´l-Mealî

Sadr Şemseddin.

Şeyh Cemaleddin Ebu Muhammed.

Hicretin Yediyüzüncü Senesi

Hicretin Yediyüzüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh Hasan El-Kürdî

Tavaşî Safiyüddîn Cevher Et-Tiflisî

Emir İzzeddin.

Emir Cemaleddin Akkuş Eş-Şerifî

Hicretin Yediyüzbirinci Senesi

Halîfe Hâkîm Bî-Emrîllah´ın Vefatı

Hicretin Yediyüzbirinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Mü´minlerin Emiri Halife Hakim Bi-Emrillah.

Mü´minlerin Emiri Halife Hakim Bi-Emrillah El-Abbasî´nin Oğlu Müstekfi Billahtn Hilafete Geçişi

Emir İzzeddîn.

Şeyh İmam Alim Şerefuddin Ebu´l-Hasan.

Sadr Ziyaüddin.

Alemüddin Ercüvaş

Eberkuhî El-Mîsrî

Mekke Emiri Şerif Ebu Nümey.

Hicretin Yedîyüzikinci Senesi

Denizden Çıkan Aoaip Bir Yaratık.


Hicretin Altıyüzdoksanüçüncü Senesi


Bu sene başında Melik Eşref öldürüldü. Şöyle ki: O, muharrem ayının üçünde ava çıkmıştı. İskenderiye yakınların­da Büruce´ye vardığında muharrem ayının onikisi idi. Orada iken asker­lerinden uzaklaşmış, tenha bir yere çekilmişti. O esnada onu Öldürmek hususunda ittifak etmiş olan bir grup emir ona hücum etti. Ona ilk dar­beyi vuran, naibi Beydera olmuştu. Laçin el-Mansurî, onun hakkında koğuculuk yapmıştı. Sonra Laçin, ramazan ayına kadar gizlendi. Bay­ramda ortaya çıktı. Bedreddin Beyserî ile Şemseddin Kara Sungur el-Mansurî de Melik Eşrefin öldürülme işine iştirak edenlerdendi. Melik Eşref öldürülünce emirler, Beydera´yı hükümdar etme hususunda an­laştılar. Ona Melik Kahir, ya da Evhat adını taktılar. Ancak o da mura­dına eremedi. İkinci gün Kutboğa´nın emriyle öldürüldü. Sonra Zeyned-din Kutboğa ile Alemüddin Sencer eş-Şücaî, kardeşi Muhammed Melik Nasır b. Kalavun´u hükümdarlığa geçirme hususunda anlaştılar. O za­man Muhammed Melik Nasır dokuz yaşından birkaç ay almıştı. Onu muharrem ayının ondördünde memleket tahtına oturttular. Vezir İbn Sel´us, o zaman İskenderiye´de bulunuyordu. Sultanla beraber oraya gitmişti. Esasında sultanla birlikte sefere çıkmış, kendisi İskenderiye´­ye döndüğünde hiçbir şeyden haberi yokken her taraftan bela ve azap ile aniden karşılaşmıştı. Çünkü o büyük emirlere, küçüklere yaraşır mua­melede bulunuyor, saygısızlık ediyordu. Onu yakaladılar. Emirler ara­sında Şücaî ona işkence etme görevini üstlendi. Ona şiddetli dayak çek­ti. O da malı, mülkü, neyi varsa hepsini söyledi. İşkence etmeğe devam ettiler. Nihayet o da malına mülküne el konulduktan sonra safer ayının onunda vefat etti. O esnada Melik Eşrefin cenazesi de getirilerek türbe­sine defnedildi. İnsanlar onun kaybına çok üzüldüler. Öldürülmesini ouyuk bir musibet saydılar. Melik Eşref şehametli, şecaatli, yüksek nımmetli, güzel görünümlü bir kimseydi. Irak´a gaza yapmaya, oraları tatarların elinden almaya niyetlenmiş, bu iş için gerekli hazırlığı yap­mış ve oraya gazaya gidileceğini ülkesinde ilân etmişti. Üç_senelik haki­miyeti süresince Akkâ´yı ve Dmıaşk´ın diğer sahil beldelerini fethetmiş, açiılarm orada ne bir taşını ne de bir işaretini bırakmamış, Rum kale-ını "esni´yi ve diğer yerleri de fetih alanına eklemişti.

Nasırın bey´at emri Dımaşk´a geldiğinde onun adına minberlerde hutbe okundu. Hal böyle devam etti. Emir Kutboğa, onun atabeyi, Şücaî ise büyük müşaviri oldu. Bundan sonra Şücaî aradan birkaç gün geçince Cebel kalesinde öldürülerek kesik başı Kutboğa´ya gönderildi. O da bu kesik başın şehirde dolaştırılıp teşhir edilmesini emretti. İnsanlar bu duruma çok sevindiler. Onun kesik başını getiren adama çok miktarda para verdiler. Artık Kutboğa´nm karşısına dikilecek bir rakip kalma­mıştı. Bununla beraber Kutboğa, gönüllerini hoş tutmak için emirlerle istişarede bulunurdu.

Safer ayında İbn Sel´us´un Ölümünden sonra Bedreddin b. Cemaa kadılıktan azledilerek Takiyyüddin b. Bintül-Eazz, yemden kadılığa getirildi. Bedreddin b. Cemaa ise Mısır´da kendine yetecek miktarda maaş alarak müderrislik görevini sürdürdü ve reis olarak yaşadı. Mı­sır´da vezirlik makamına Taceddin b. Hanna atandı.

Safer ayının yirmibirinde çarşamba günü öğle vakti Sahabîler mih­rabına Kemaleddin Abdurrahman b. Kadı Muhyiddin b. Zeki imam ola­rak atandı. Hatipten sonra namazı kıldırdı. Babü´n-Natifaniyyîn mek­tebine de Ziyaeddin b. Burhaneddin el-İskenderî atandı. Camiü´ş-Şerif nazırlığına Zeyneddin Hasan b. Muhammed b. Adnan tayin edildi. İpek­çiler ise eski çarşılarına iade edildiler. Pamuk pasajı boşaltıldı. Daha ön­ce Tuğcu´nun naibleri, ipekçileri pamuk pasajında çalışmakla yükümlü kılmışlardı.

Dımaşk hatipliğine Şeyh Allame Şerefüddin Ahmed b. Cemaleddin Ahmed b. Nime b. Ahmed el-Makdisî, Muvaffaküddin el-Hamevî´nin az­ledilmesinden sonra atandı. Muvaffaküddin el-Hamevî´yi Hama´ya ça-;i ğırmışlardı. Bunun üzerine Makdisî, receb ayının ortasında cuma günü Dımaşk´ta hutbe irâd etti. Atanma fermanı okundu. Bu göreve atanına* sı, Mısır veziri Taceddin b. Hanna´nın tavsiyesi ile olmuştu. Makdisî, fe­sahat ve belagat sahibi alim ve yüksek şahsiyet sahibi bir kimseydi.

Bu sene receb ayının sonlarında emirler, Emir Zeyneddin Kutboğa ve Melik Nasır Muhammed b. Kalavun´un hükümdarlıklarına bey´at et­tiler. Bu bey´at haberi, ülkenin bütün şehir ve kazalarına duyuruldu. [1]



Hristiyan Assaf Olayı


Bu adam, Süveyda halkındandı. Bir cemaat onun Peygamber (s.a.v.)´e sövdüğüne tanıklık etmişlerdi. Bunun üzerine Assaf, İbn Ah­med b. Hacı Emir Âl-i Ali´ye sığınmıştı. Bu yüzden Şeyh Takiyyüddin b. Teymiye ve Darü´l-Hadis hocası Zeyneddin el-Farikî bir araya gelerek saltanat naibi Emir îzzeddin Aybek el-Hamevî´nin yanma gittiler. Bu konuda onunla görüştüler. O da isteklerini kabul etti. Assafı yanına ge­tirmeleri için görevlilere emir verdi. Bu iki şeyh onun yanından büyük bir kalabalıkla birlikte ayrılıp gittiler. İnsanlar saltanat naibinin yanı-

na getirilmekte olan Hristiyan Assafı bir bedevî ile birlikte gördüler. Ona sövüp saydılar. Bedevî onlara «Hristiyan Assaf sizden daha hayırlı­dır» deyince insanlar her ikisini taşlamaya başladılar. Assaf yaralandı. Büyük bir olay meydana geldi. Saltanat naibi, şeyhleri huzuruna çağır­dı. Şeyh Takiyyüddin ile Şeyh Zeyneddin, naibin yanına gittiler. İkisi de dayak yediler. Azraviye´de göz altına alınmaları emredildi. Hristiyan Assaf gelip Müslüman oldu. Onun İslâm´a girişi sebebiyle bir meclis ku­ruldu. Onunla şahitler arasında düşmanlık tesbit edildi. Cam bağışlan­dı. Sonra Şeyh Takiyyüddin ile Şeyh Zeyneddin´i çağırdı. Onların gönül­lerini alıp serbest bıraktı. Bundan sonra Assaf, Hicaz´a gitti. Medine-tüY-Resul´e yakın bir yerde kardeşinin oğlu tarafından öldürüldü. Şeyh Takiyyüddin b. Teymiye bu olayla ilgili olarak«es-Sarimü´l-Meslul ala Sabbi´r-Resul» adlı kitabını yazdı.

Bu sene şaban ayında Melik Nasır hükümdarlık debdebesiyle Ka­hire şehrinde dolaştı. O gün, görülmeye değer muazzam bir gündü. Bu onun ilk selam töreni idi. Şam´da müjde davulları çalındı. Sultanın ka­rarnameleri oraya geldi. Kararnameler Ümeyye Camii´nin minberinde okundu. Adaletin yayılması, zulmün kaldırılması, sahiplerinin rızası olmadan mülklere ve vakıflara karışılmaması emrediliyordu.

Şaban ayının yirmiikisinde Kadı Cemaleddin el-Kazvinî, Mesruri-ye Medresesi´nde ders verdi. Dersinde kardeşi İmamüddin, Kadilkudat Şihabüddin el-Huyî ve Şeyh Takiyüddin b. Teymiye de hazır bulundu­lar. Cidden görkemli ve muazzam bir dersti.

Berzalî dedi ki: Bu senenin şaban ayında Cisrin´deki vadide büyük bir efsane hayvanının ortaya çıkıp iri bir keçinin kafasını yuttuğuna da­ir haber, her tarafa yayıldı.

Ramazan ayı sonlarında Emir Hüsameddin Laçin ortaya çıktı. Bu, Melik Eşrefin Öldürülüşünden bu yana gizleniyordu. Sultanın yanına giderek özrünü beyan etti. Sultan da özrünü kabul etti. Ona hil´at giydi­rip ikramda bulundu. Melik Eşrefi kendi serbest iradesiyle Öldürmüş değildi.

Bu sene şevval ayında Mühenna b. İsa´nın, Sultan Nasır´a isyan et­tiğine dair haber etrafa yayıldı. Tatarlara katıldığı söyleniyordu.

Zilkade ayının sekizinde çarşamba günü Kadilkudat Şihabüddin b. Huyî´nin vefatı sebebiyle Gazaliye Medresesi´nde Hatip Şerefüddin el-Makdisî ders verdi. Vefat eden Şihabüddin, Şamiyetü´l-Berraniye Med-resesi´ni de bırakmıştı.

Zilhicce ayının ondördünde perşembe günü Şam kadılığına Kadı Bedreddin Ahmed b. Cemaa geldi. Âdiliye´ye indi. Saltanat naibi ve as­kerler bütünüyle onu karşılamaya çıktılar. Şairler onu övdüler. O da hi­tabet naibi Taceddin el-Caberî´yi kendine vekil tayin etti. Kendisi ise Şamiyetü´l-Berraniye Medresesi´nde Şerefüddin el-Makdisî´nin yerine ders verdi. O, Zeyneddin el-Farusî´nin şeyhi idi. Nasıriye Medresesi onun elinden alınmış, orada İbn Cemaa ders vermeye başlamıştı.

Zilhicce ayının yirmisinde de Adiliye Medresesi´nde ders vermişti.

Bu sene Dımaşk´taki köpekler, Vali Cemaleddin Akyay in emri üze­rine çöle götürüldüler. Halka ve kapıcılara bu husuta sıkı talimatlar ve­rildi ve iş sıka tutuldu. [2]



Hicretin Altıyüzdoksanüçüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler


Bu sene Melik Eşref Halil b. Kalavun el-Mansur, Beydera, Şücaî, Şemseddin b. Sel´us gibi meşhur insanlar vefat etmişlerdir. Şu zatlar da bu senede vefat edenler arasındadır: [3]


Şeyh İmam El-Allame Taceddin Musa


Taceddin Musa b. Muhammed b. Mes´ud el-Merağî. Ebu´l-Cevab eş-Şafiî adıyla tanınmıştır. İkbaliye ve diğer medreselerde ders vermiştir. Faziletli ve önde gelen Şafnlerdendi. Fıkıh, usul, nahiv gibi ilimlerde otoriteydi. Güzel bir zekâ sahibiydi. Bu senenin içinde yetmiş yaşını aş­mış iken cumartesi günü aniden vefat etti ve Babü´s-Sağir Mezarlığı´na defnedildi. [4]


Hatun Mu´nis


Hatun Mu´nis bintü´s-Sultan Âdil Ebu Bekir b. Eyyub. Darulkutbi-ye ve Dar-ı ikbal adlarıyla tanınmıştır. Hicretin 603. senesinde doğmuş­tur. Afife el-Farkaniye´den, Aynu´ş-Şems binti Ahmed b. Ebfl-Ferec es-Sekafiye´den icazetli olarak hadis rivayet etmiştir. Bü senenin rebiyüla-hir ayında Kahire´de vefat etti ve Bab-ı Zuveyle Mezarlığı´na defnedildi. [5]


Sahip Vezir Fahreddin


Fahreddin Ebu İshak İbrahim b. Lokman b. Ahmed b. Muhammed el-Benanî el-Mısrî. Tevkî divanının başkanıydı. Meşhur vezirlerin üsta­dı olup, hicretin 612. senesinde doğmuş, hadis rivayet etmiş ve bu sene­nin cemaziyelahir ayı sonlarında Kahire´de vefat etmiştir. [6]


Melik Hafız Giyaseddin B. Muhammed



Melik Said Muineddin b. Melik Emced Behramşah b. Muiz İzzeddin Ferruhşah b. Şahinşah b. Eyyub. Faziletli ve yüksek derecede alim bir kimseydi. Hadis dinledi. Buharî´yi rivayet etti. Alimleri ve yoksulları se­verdi. Bu senenin şaban ayının altısında cuma günü vefat etti. Babü´l-

Feradis dışındaki dedesi (yani annesinin babası) İbn Mukaddem´in me­zarının yanına defnedildi. [7]


Kadilkudat Şihabeddin B. Hoyi



Ebu Abdillah Muhammed b. Kadilkudat Şemseddin Ebü´l-Abbas Ahmed b. Halil b. Saade b. Cafer b. İsa b. Muhammed eş-Şafiî. Aslen Huyludurlar. İlim tahsil etti. Birçok ilimlere vakıf oldu. Çok kitap tasnif etti Kitaplarından birinde yirmi sanata değinmiştir. Ulûmü´l-hadise dair bir eseri manzum olarak hazırlamış, Kifayetü´l-Muhtefİz adlı kita­bı ve başka eserleri de vardır. Çok miktarda hadis dinledi. Hadisi ve ha-disçileri severdi. Küçük yaşta Dimağiye´de ders verdi. Sonra Kudüs ka­dılığına, oradan Besni, sonra Haleb kadılıklarına atandı. Sonra Mahil-le´ye döndü. Oradan Kahire kadılığına tayin edildi. Bunun ardı sıra Adiliye, Gazaliye ve diğer medreselerin müderrisliğiyle birlikte Şam ka­dılığına atandı. Zamanının iyi insanlarından, güzelliklerinden, meşhur ve büyük alimlerindendi. İffetli, nezih, yüksek derecede bir alim, hadisi, hadis ilmini, hadis alimlerini seven bir kimseydi. Şeyhimiz Hafız el-Mizzî onun senetleri birbirine zıt olarak kırk hadis rivayet ettiğini orta­ya koymuştur. Takiyyüddin b. Utbe el-Esvedî el-Es´erdî de onun hadis hocalarının alfabetik sıraya göre adlarım zikretmiş ve bunların 236 ci­varında olduğunu bildirmiştir. Ancak Berzalî, onun hocalarının 300 ci­varında olup, çoğunun adlarının alfabetik fihristte yer almadığını söyle­miştir.

Kadilkudat Şihabeddin, bu senenin ramazan ayının yirmibeşinde perşembe günü altmışyedi yaşındayken vefat etmiş, aynı günde cenaze namazı kılınarak Kasyun Mezarlığı´nda babasının türbesine defnedii-miştir. Yüce ALLAH kendisine rahmet etsin. [8]



A´mâ Emir Alaeddin


Kudüs´ün nazın ve bugün Kudüs´te ayakta duran birçok eserin ba-nisidir. Şeceresi şöyledir: Emirü´l-Kebir Alaeddin Aytekin b. Abdullah es-Salihî en-Necmî. Büyük emirlerdendi. Gözlerini kaybedince Kudüs-ü Şerifte ikamet etti. Orayı imar eden, orayı işleten bir kişi olarak nazırlık görevini yürüttü. Heybetli bir kimseydi. Kararlarına karşı çıkılamazdı. Peygamber (s.a.v.)´in mescidinin yakınındaki tuvaletleri ve abdest al­ma yerini yaptırmıştı. İnsanlar buradan abdest alarak ihtiyaçlarım gö­rerek yararlanmışlardı. Çok kolaylıklar meydana getirmişti. Kudüs´te de çok hankâhlar ve güzel eserler yaptırmıştı. İşleri bizzat kendisi yürü-

urdü. Çok saygm bir şahsiyeti vardı. Bu senenin şevval ayında vefat et-ti. [9]



Vezir Şemseddin Muhammed B. Osman



Şemseddin Muhammed b. Osman b. Ebu´r-Rical et-Tenuhî. İbn Sel´us adıyla tanınmıştır. Melik Eşrefin veziriydi. 1.000 gürzü aşkın darbe yedi ve dayak altında can verdi. Ölümü bu senenin safer ayının onunda vuku bulmuştu. Kurafe Mezarlığı´na defnedildi. Başka bir riva­yette anlatıldığına göre öldükten sonra Şam´a nakledilmiştir.

Önceleri ticaretle uğraşırdı. Sonra Takiyyüddin b. Tevbe aracılı­ğıyla Dımaşk muhtesipliğine atandı. Daha sonra sultan olmadan önce Melik Eşrefle muameleye başladı. Melik Eşref onun adaletli ve dürüst bir kimse olduğunu anladı. Babası Mansur´dan sonra tahta geçen Melik Eşref, hacda iken onu yamna çağırdı ve vezirliğe tayin etti. Büyük emir­lere karşı büyüklük taslar, onları adlarıyla çağırır ve onlara karşı saygı için ayağa kalkmazdı. Üstadı Melik Eşref öldürülünce onu yakalayıp dövdüler. İşkence ettiler. Horladılar. Malına mülküne el koydular. Nihayet onu canından ettiler ve toprağa gömdüler. Daha Önce kendini Süreyya yıldızına kadar yücelmiş bir insan olarak görürken toprağa düştü. Ama Cenâb-ı ALLAH´ın yükselen ve kendini üstün gören bir şeyi al-çaltması haktır. [10]



Hicretin Altıyüzdoksandördüncü Senesi



Bu sene başında Müslümanların halifesi Hakim Bi-Emrillah; İslâm ülkesinin Sultanı Melik Nasır Muhammed b. Kalavun idi. Sulta­nın o zaman yaşı oniki sene birkaç aylıktı. Ülkenin idarecisi ve askerle­rin atabeyi, Emir Zeyneddin Kutboğa, Şam naibi Emir İzzeddin Aybek el-Hamevî, Dımaşk veziri Takiyyüddin Tevbe et-Tikritî, divanların na­zırı Şemseddin el-Azer, Şafîîlerin Kadısı Bedreddin b. Cema´a, Hanefî-lerin Kadısı Hüsameddin er-Razî, Malikîlerin Kadısı Cemaleddin e^-Zevavî, Hanbelîlerin Kadısı Şerefüddin Hasan, muhtesip Şihabüddin Hanefî, nakibüleşraf Zeyneddin b. Adnan, Beytü´1-mal vekili ve Emevî Camii´nin nazın Taceddin eş-Şirazî, belde hatibi Şerefüddin el-Makdisî idi.

Aşura günü, Eşref in*kölelerinden bir grup ayaklanarak sultanın saygınlığını hiçe saydılar ve ona karşı çıkmaya yeltendiler. Silah pazarı­na gelerek oradaki eşyaya elkoydular. Sonra etrafları sarıldı. Kimi idam edildi. Kimi sehpaya asıldı. Diğerlerinin ise elleri ve dilleri kesildi. Cid­den büyük bir olay ve kargaşa meydana geldi. Bunlar 300´e yakın ya da daha fazla kişiydiler. [11]



Melikü´l-Âdil Kutboğa´nın Sultanlığı


Bu senenin muharrem ayının onbirinde, Emir Kutboğa memleket tahtına oturdu. Melik Nasır Muhammed b. Mansur´u hai´ederek onun

evine kapanmasına, evden dışarı çıkmamasına hükmeti. Emirler de onun sultanlığına be/at ettiler. Onu tebrik ettiler. O da muazzam bir zi-vafet verdi. Posta bu haberi ülkenin her tarafına ulaştırdı. Her tarafta kendisine be/at edilip müstakil hükümdar olarak adına hutbeler oku­tuldu. Paralar onun adına bastırıldı. İş tamamlandı. Ülke süslendi. Sevinç davulları çalındı. Kendisine de Melikü´1-Adil lakabı takıldı. O za­man kendisi yaklaşık elli yaşındaydı. Kendisi Ayn Calut savaşından sonra Melik Zahir´in saltanatı zamanında yapılan ilk Humus savaşında esir alınanlardandı. Tatarların bir kolu olan Güveyraniye´dendi. Mı­sır´da Emir Hüsameddin Laçin es-Silahtarî el-Mansurî´yi kendine naib tayin etti. Bu zat, onun kontrolünde memleketin idaresini yürütüyordu. Cezerî´nin tarihinde, emirlerden birinden naklen şöyle bir olaydan bahsettiği görülmektedir:

«Hülaguhan, müneccimine askerlerinin başında bulunan komu­tanlardan hangisinin Mısır diyarına hakim olacağını bildirmesini iste­miş, müneccim de remil atıp hesap yaparak şöyle demişti: «Adı Kutboğa olan bir adamın Mısır´a hakim olacağını görüyorum.» Hülağu, bunun kendi damadı Kutboğa Noyan olduğunu sanarak onu askerlerin başına komutan olarak tayin etmişti. Oysa müneccimin sözünü ettiği kişi, Kut­boğa Noyan değildi. O, önceki kısımlarda da anlattığımız gibi Ayn Calut savaşında öldürülmüştü. Mısır diyarına hakim olan ise, Kutboğa idi. Kutboğa hayırlı emirlerden, yaşantısı mazbut ve adalet sahibi hüküm­darlardandı. İslâm´a yardım etmekte mükemmel rol oynamıştı.

Bu senenin rebiyülevvel ayı başında çarşamba günü Kutboğa salta­nat debdebesiyle saraydan çıkıp Kahire´yi dolaştı. İnsanlar ona duacı ol­dular. Sahip Taceddin b. Hanna´yı vezirlikten azlederek yerine Fahred-din b. Halilî´yi atadı.

Bu senede insanlar Dımaşk´ta Mescidü´l-Kadem yanında yağmur duasına çıktılar. Taceddin Salih el-Caberî, kendisini naib tayin eden Şerefüddin el-Makdisî´nin yerine hutbe irâd etti. Çünkü Şerefüddin el-Makdisî hasta idi. Kadılıktan istifa etmişti. Yağmur duasına cemaziye-levvel ayının beşinde çarşamba günü çıkılmıştı. Yağmur yağmadı. İkin­ci kez cemaziyelahir ayının yedisinde cumartesi günü aynı yerde yağ­mur duasına gidildi.Orada Şerefüddin el-Makdisî insanlara hutbe irâd etti. Burada toplanan insanlar eskisine nisbetle daha çoktular, ama yi­ne yağmur yağmadı.

Receb ayında Cemaleddin b. Şerişî, Kadı Bedreddin b. Cemaa´ya vekâleten mahkemede hüküm verdi.

Bu senede Kadı Şemseddin b. İzz, Muazemiye Medresesi´nde ders verdi. Bu görevi Alaeddin b. Dukak´tan devralmıştı.

Bu senede Kudüs ile Halil Rahman´a, Melik Evhad b. Melik Nasır uavud b. Muazzam sahip oldu.

Bu senenin ramazan ayında Hanbelîlerin büyük imamdan önce na­maz kılmaları kararlaştırıldı. Çünkü onlar daha önce büyük imamdan sonra namaz kılıyorlardı. Sahabe mihrabında bir imanı namaza durdu­ğunda bunlar da aynı anda kendi cemaatleriyle namaz kılıyorlar, böyle­ce bir karışıklık meydana geliyordu. Bunların büyük imamdan önce na­maz kılmaları artık kural haline geldi. Emevi Camii´nin batı tarafındaki üçüncü revakta Meşhed-i Ali sahanlığındaki mihraplarında namaz kı­lacaklardı.

Ben derim ki: Bu kural, hicretin 720. senesinden sonra yine değişti­rilmiştir. Nitekim bu husus ileride de anlatılacaktır. Bu senenin rama­zan ayı sonlarında Kadı Necmeddin b. Sasarî, Şam kadıaskerliği görevi­ne başlamak üzere Mısır diyarından geldi.

Şevval ayının beşinde perşembe günü Kadı Bedreddin b. Cemaa, Emevi Camii´nin mihrabında imam ve hatip olarak Şerefüddin el-Makdisî´nin yerine namaz kıldırdı. Ertesi günde hutbe irâd etti. Hutbesi güzel karşılandı. Okuyuşunu da beğendiler. Bu görevi kadılık ve diğer görevlerine ek olarak sürdürecekti.

Şevval ayı başlarında Mısır diyarından bazı fermanlar geldi. Bun­lar arasında İbn Sasarî´nin, Hatip Makdisi yerine Gazaliye Müderris´li-ğine atandığına dair ferman vardı. Aynca bu fermanlardan birinde be­lirtildiğine göre Eminiye Medresesi´nin müderrisliği Necmeddin b. Sa­sarî´nin yerine İnıamüddin Kazvinî´ye verilmişti. Kardeşi Celaleddin de onun yerine Zahiriyetü´1-Berraniye Medresesi´nde ders vermekle görev­lendirilmişti.

Bu senenin şevval ayında İzzeddin el-Hamevî´nin, Mescidü´1-Ka-sap´da yaptırmış olduğu hamamın onarımı tamamlandı. Bu, en güzel hamamlardandı.

Nuriye Darü´l-Hadisinin hocalığına Şerefüddin el-Makdisî´nin ye­rine Şeyh Alaeddin b. Atar atanıp göreve başladı.

Bu senede Melikü´l-Mücahid Enes b. Malik Âdil Kutboğa hacca git­ti. Bunlar Mekke ve Medine´de ayrıca diğer ziyaretgahlarda çok miktar­da sadakalar dağıttılar. Arefe günü Dımaşk´ta zimmîlerden her hangi birinin ata veya katıra binmesinin yasaklandığı; zimmilerden birinin ata veya katıra binmesi ve bu emre muhalefet etmesi halinde onu gören Müslümanm, malını mülkünü yağmalayabileceği ilan edildi.

Bu sene sonlarında ve müteakip senede Mısır´da şiddetli bir kıtlıkj meydana geldi. Bu yüzden çok insan helak oldu. Zilhicce ayında 20.000! kadar insan öldü.

Bu senede Tatar hanı Kazan b. Ergun b. Abaka b. Töli b. Cengizhan Müslüman oldu. Emir Tüzün´ün huzurunda Müslüman olduğunu açık­ladı. ALLAH ona rahmet etsin. Tatarların tamamı ya da çoğu İslâm´a gir­diler. Kazan Han´ın İslâm´a girdiği günde halkın üzerine altın gümüş ve inci saçıldı. Ona Mahmud adı verildi. Cuma namazına gidip hutbe din­ledi. Birçok kiliseyi yıktı. Gayr-i müslimleri cizye ödemekle yükümlü kıldı. Bağdat´ta ve diğer beldelerde haksızlığa uğrayanlara haklarını ia­de etti. Tatarlarda teşbih ve tehlil sesleri yükseldi. ALLAH´a hamd olsun. Hamd sadece O´na mahsustur.

"hicretin altıyüzdoksandördüncü senesinde vefat eden meşhur şahsiyetler

şkyh ebü´r-rical el-menînî

Şeyh, salih, zahid, âbid Ebü´r-Ricâl b. Mer´a. Bahterü´l-Menin kö-yündendir. Salih bir insan olup harika halleri ve mükaşefeleri vardı. Dı-maşk halkı ve diğer beldelerin insanları, Menin köyünde onu ziyaret ederlerdi. Bazan da kendisi Dımaşk´a gelir, orada ikram görür, misafir edilirdi. Beldesinde bir zaviyesi vardı. Şeytanî sema ayinlerinden uzak­tı. Şeyh Cendel´in Öğrencisiydi. Şeyhi Cendel de büyük ve salih kimse­lerden olup selef-i salihin yolundaydı. Şeyh Ebü´r-Rical bu senenin mu­harrem ayının onunda Menin köyündeki evinde seksen yaşında vefat et­ti. İnsanlar Dımaşk´tan kalkıp onun cenazesine gittiler. Kimi ulaşabil­di, kimi ulaşamadı. Cenaze namazı mezarı üzerinde kılındı. Ve zaviyesi­ne defnedildi. ALLAH rahmet etsin.

Bu senenin rebiyülevvel ayı sonlarında Rasûlullah (