> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > El-Bidaye Ven Nihaye >  Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi  (Okunma Sayısı 1297 defa)
02 Şubat 2011, 02:53:53
Esila

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 967


« : 02 Şubat 2011, 02:53:53 »



Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi

Taif Gazvesi

Peygamber (S.A.V.)İn Taiften Dönüşü Ve Hüneyn Gününde Hevazinlilerden Ele Geçirdiği Ganimetleri Mekke´ye Umre İçin Girmeden Önce Cirâne´de Paylaştırması

Malik B. Avf En-Nasrî´nin Rasûlullah (S.A.V.)´In Yanına Gelişi

Adilane Ganimet Taksimi Hususunda Bazı Cahil Ve Münafıkların İtirazları

Rasûlullah (S.A.V.), Cirâne´de İken Süt Kardeşi Şeyma´nın Gelişi

Cirâne Umresi

Ka´b B. Züheyrb. Ebi Sülma´nın Müslüman Oluşu.

Hicretin Sekizinci Senesinde Vuku Bulan Önemli Hadiseler Ve Vefatlar.

Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi

Mazeretleri Dolayısıyla Savaştan Geri Kalan Bekkailer (Ağlayanlar) Ve Diğerlerinin Durumu

Fasıl

Hz.Peygamber in Tebük e Giderken Hicr de Bulunan Semud Kavminin Meskenlerine Ve Köşklerine Uğraması

Hz.Peygamber in Tebük teki Bir Hurma Ağacının Yanında Hutbe İrad Etmesi


Taif Gazvesi


Urve ile Musa b. Ukbe, Zührî1 nin şöyle dediğini rivayet ederler: "Rasûlullah (s.a,v.), hüneyn gününde savaştı ve hicri sekizinci sene­nin şevval ayında Taif i muhasara altına aldı."

Muhammed b. İshak dedi ki: "Sakif in yenilmiş´ ordu birlikleri Ta­ife geldikleri zaman, üzerlerine şehirlerinin kapılarını kilitlediler ve savaş için hazırlıklar yapmaya başladılar.

Ne Hüneyn´de ne de Taif kuşatmasında Urve b. Mesud ve Gaylan b. Seleme hazır bulunmadılar. Onlar Cüreş´te idiler. Debbabe, mancı­nık ve dabur eğitimi yapıyorlardı.

Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Hüneyn´in işini bitirdiği sırada Taife yürüdü. O esnada Ka´b b. Maiik bu hususta şu şiiri söylemişti:

"Tihame´den ve Hayber´den bütün şek ve şüphelere son verdik.

Sonra kılıçları dinlendirdik.

Onları muhayyer kıldık. Eğer konuşurlarsa onların keskinleri şöyle derler:

Devs ve Sakif kabileleriyle savaşacağız.

Yurdunuzun civarında bizden binlerce kişi olarak onları eğer gör­mezseniz ben çocuğa bakıcı değilim.

Vecc vadisinde evlerin çatılarını çıkartırız.

Evleriniz sizden boş kalmış bir hale gelir, viraneye döner.

Bizim için öncü olan atlar,

Ardında yoğun bir topluluk bırakarak size gelirler.

Sizin sahanıza indikleri zaman onlar için onları çöktüren kimse­lerden şiddetli depreten bir ses işittiniz.

Ellerinde keskin kılıçlar olduğu halde düşmanlarından onlarla kucaklaşan kimseleri ölüm için ziyaret ediyorlar.

Tıpkı yıldırımların parlaması gibi, kılıçlar ki, onları Hind demir­cileri halis kılmıştır.

Henüz hiçbir kapı demirini dövmemiştir.

Kahraman kişilerin kan yollarını orada savaşçıların birbirine yaklaştığı sabahı başkasıyla karışmış bir safran sanırsın.

Onlardan gayret gösterenler var mıdır

Bizi fazlasıyla tanımış olan kavimlerden onlara bir öğüt veren yok mudur

Onlara haber ver ki, biz kerim, asaletli atları topladık.

Ve biz, onların kalelerinin surlarını saflar halinde kuşatan bir or­du ile onlara gittik.

Onların başkam peygamberdir. Dayanıklı, sebatlı, temiz kalbli, sabırlıdır.

Zühd ettiği şeylerden uzak duran kimsedir.

İşin doğrusunu bilen, hüküm, ilim ve yumuşak huyluluk sahibi­dir.

Hafif meşrebli olmayan bir kişiliğe sahihtir.

Peygamberimiz´e itaat ederiz, Rabbe itaat ederiz. O ki, Rahman´dır.

Bize rahmeti bol, zatı yüce ve yüksektir.

Eğer bize barışı teklif ederseniz kabul eder ve sizi bizim için des­tek sayarız.

Verimli topraklarınızı da geçim kaynağımız kılarız.

Eğer barışa yanaşmazsanız sizinle cihad ederiz. Cihadda sabır gösteririz.

Bizim işimiz kararsız ve zayıf olmaz. Biz hayatta kaldığımız sürece kılıçlarımızla cenk ederiz. Veya siz zorla ve itaatle islâm´a dönersiniz. Cihad eder ve bizimle karşılaşan kimselere aldırış etmeyiz. İster eski malı mahvetmiş olalım, ister yeni meydana gelmiş ola­nını mahvedelim.

Birçok topluluk vardır ki, bizim yanımızda toplandılar. Onlardan halis asıllı olanlar vardır. Onlarla antlaşma yapmış olanları vardır.

Kendileri için kafi bir kuvvet görmez olarak bize geldiler.

Böylece biz kulakları ve burunları kestik.

Her yumuşak ve parlak Hind kılıçlarıyla ki, onlarla onları şiddet­li bir şekilde sürüyorduk. .

Allah´ın emrinden ve İslâm´dan dolayı.

Nihayet din doğru bir şekilde bâtıla meyletmeksizin kalır.

Lat, Uzza ve Ved unutulur.

Onlardan gerdanlıkları ve küpeleri soyarız.

Böylece onlar ikrar etmiş ve sükuna ermiş oldular.

Kim kötülüklerden kaçınmazsa alçaklığı kabul eder."

İbn İshak dedi ki: Kinane b. Abdi Yaleyl b. Amr b. Umeyr es-Sa-kafî de, Abbas´m yukarıdaki şiirine şu cevabî şiiri okudu:

Ben derim ki: Bu zat, Rasûlullah (s.a.v.)´a bilahare Sakif kabilesi heyeti ile birlikte gelmiş, onlarla beraber Müslüman olmuştur. Medainî´nin iddia ettiğine göre Müslüman olmamış, aksine Bizans´a git­miş, orada Hristiyan olmuş ve Hristiyan olarak ölmüştür. Şiiri şudur:

"Kim bizimle savaşmayı arzu eder olduğu halde bizi arıyorsa, biz bir meşhur yurttayız ki, oradan katiyen ayrılmayız.

Orada babaları bundan önce gördüğün şey üzere bulduk ve bizim için oraların kuyuları ve üzüm bağları kaldı.

Bundan önce Amr b. Amir bizi denedi.

Böylece onun fikir ve akıl sahibi adamı ona haber verdi.

O biliyor ki, şayet gerçeği söylerse şöyle diyecektir: Biz, büyüklük taslamasından dolayı yanaklar bir tarafa eğildiği zaman onları düzel­tiriz.

Onları doğrulturuz. Tâ ki, onların sert ve şiddetli olanı yumuşasın.

Ve apaçık haktan Ötürü zalimler bilinip tanınsın.

Yakan kimsenin mirasından bizim üzerimizde yumuşak zırhlar vardır.

Tıpkı yıldızların süslediği göğün rengi gibidir.

Bir şiddet zamanı kınlarından sıyrıldıkları zaman keskin kılıçlar­la onu bizden kaldırırız.

Ve o kılıçları kınlarına koymayız."

İbn İshak dedi ki: Şeddad b. Arız el-Cüşemî, Rasûlullah (s.a.v.)´m Taife yürümesi hakkında şöyle dedi:

"Lafa yardım etmeyiniz. Çünkü Allah onu mahvedecektir. Nasıl olur da yardım etmeyen kimseye yardım edilir Bir şey ki, dağda yakıldı, alevlendi ve başlarının yanında savaşıl­madı. O şey heder olur.

Şüphesiz ki, Rasûl sizin beldelerinize indiği zaman eman kalkar. Ve oralarda oralılardan hiçbir beşer yoktur."

İbn İshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) Hüneyn´den Taife, Kahle-i Yemani´ye üzerinden yola çıktı. Sonra Karne vardı. Oradan Müleyh üzerinden yürüdü. Sonra Leyye´den olan Buhreti´r-Ruğa üzerinden gitti ve orada bir mescid bina etti. O mescidin içinde namaz kıldı. Amr b. Şuayb´m bana anlattığına göre oraya indiği sırada bir kanın kısasını aldı. Bu, İslâm´da karşılığında kısas tatbik edilen ilk kan da­vası oldu. Beni Leys´ten bir adam, Hüzeyl kabilesinden bir adamı Öl­dürmüştü. O da onun karşılığında onu Öldürdü. Rasûlullah (s.a.v.), kendisi Leyye´de iken Malik b. Avf m kalesinin yıkılmasını emretti ve kale yıkıldı.

Sonra Dayyıka denilen bir yolda yürüdü. Rasûlullah (s.a.v.), o yo­la yöneldiği zaman "Bu yolun adı nedir " diye sordu. Ona:

- Bu Dayyıka yoludur, denildi. Bunun üzerine buyurdu ki:

- Hayır, aksine bu yüsradır. (Yani darlık yolu değil, kolaylık yolu­dur.)

Sonra orada Nahb yolu üzerine çıktı. Nihayet bir sedir ağacının altına indi ki, ona sadire denilirdi. Sakif ten bir adamın malına yakın idi. Rasûlullah (s.a.v.), ona şu haberi gönderdi: "Ya çıkar yanımıza ge­lirsin veya senin üzerine bahçeni harap edip yıkarız."

O da çıkıp gelmeye yanaşmadı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), o bahçenin harap edilmesini emretti.

İbn İshak, İsmail b. Ümeyye kanalı ile Abdullah b. Ömer´in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kendisiyle birlikte Taif yolculuğuna çıktı­ğımızda Rasûlullah (s.a.v.)´m -hep birlikte bir mezarın yanından geç­tiğimiz esnada- şöyle dediğini işittim:

"Bu, Ebu Riğal´in mezarıdır. O Sakiflilerin babası idi. Semud kav-mindendi. Bu haremde bulunuyor ve burayı savunuyordu. Harem dı­şına çıktığı zaman kavmine isabet eden intikam, bu mekanda ona da isabet etti ve burada defnedildi. Bunun işareti de şudur ki, kendisiyle birlikte altından imal edilmiş bir dal mezara gömülmüştür. İsterseniz mezarı açın, açtığınız takdirde o dalı göreceksiniz."

İnsanlar koşup mezarı açtılar ve altın dalı çıkardılar.

Bundan sonra Rasûlullah (s.a.v.), yola devam etti. Taife yakın bir yere gelince konakladı. Burada onun ashabından bazıları oklarla öl­dürüldüler. Bunun sebebi, askerlerin Taif bahçelerine yaklaşmış ol­malarıydı. Böylece oklar onlara erişiyordu. Bunun üzerine Rasûlul­lah, askerlerini -İslâm´a girmelerinden sonra Sakiflilerin inşa ettiği-mescidin yerine doğru geri çekti. Bu mescidi, bilahare Amr b. Ümey­ye b. Vehb inşa etmişti. Mescidde öyle bir direk vardı ki, her sabah güneş doğduğunda -anlatıldığına göre- o direkten bir ses duyulurdu.

Rasûlullah, Taiflileri yirmi gece kadar kuşatma altında tuttu. İbn Hişam´m ifadesine göre yirmiyedi gece müddetle kuşatma altında tutmuştur."

Urve ile Musa b. Ukbe, Zührî´nin şöyle dediğini rivayet etmişler­dir: "Rasûlullah (s.a.v.), daha sonra Taife gitti...Esirleri Cirâne´de bı­raktı. Mekkelilerin çadırları onlarla doldu. Rasûlullah (s.a.v.), Taif kalesinin yanındaki tepede yirmi küsur gece kaldı ki, karşılıklı ola­rak kale gerisinde savaşsınlar. Ama Ebu Bekre b. Mesruh (Ziyad´m ana tarafından kardeşi) dışında onlardan herhangi bir kimse, Rasû-lullah´m karşısına çıkmadı. Rasûlullah da onu azad etti. Ama çok ya­ralanma oldu. Taiflileri k...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 21:27:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi rüya tabiri, Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi mekke canlı, Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi kabe canlı yayın, Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi Üç boyutlu kuran oku Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi kuran ı kerim, Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi peygamber kıssaları, Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesi ilitam ders soruları, Hicri Dokuzuncu Sene Tebük Gazvesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes