Konu Başlığı: Hicretin Üçyüzellıüçüncü Senesi Gönderen: Esila üzerinde 20 Kasım 2010, 00:52:28 Hicretin Üçyüzellıüçüncü Senesi İsmail B. Muhammed B. İsmail B. Salih Ahmed B. Muhammed B. Ziyad. İsmail B. Kaim B. Mehdi Hicretin Üçyüzkırkikinci Senesi Hicretin Üçyüzkırkikinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Ali B. Muhammed B. Ebil-Fehm.. Muhammed B. İbrahim.. Muhammed B. Musa B. Yakub. Hicretin Üçyüzkırküçüncü Senesi Hicretin Üçyüzkırküçüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Hasan B. Ahmed. Ali B. Muhammed B. Ukbe B. Hümam.. Muhammed B. Ali B. Ahmed. Ebü´l-Hayr Et-Tınanî Hicretin Üçyüzkırkdördüncü Senesi Hicretin Üçyüzkırkdördüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Osman B. Ahmed. Muhammed B. Ahmed B. Muhammed B. Ahmed. Muhammed B. Ahmed B. Batte B. İshak El-İsfahanî Muhammed B. Muhammed B. Yusuf B. Haccac. Ebu Bekir B. Haddad. Ebu Yakub El-Ezraî Hicretin Üçyüzkırkbeşinci Senesi Hicretin Üçyüzkırkbeşinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Gulam-I Sa´leb. Muhammed B. Ali B. Ahmed B. Rüstem.. Ahmed B. Muhammed B. İsmail Hicretin Üçyüzkırkaltıncı Senesi Hicretin Üçyüzkırkaltıncı Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Ahmed B. Abdullah B. Hüseyin. Hasan B. Halef B. Şâzan. Ebü´l-Abbas El-Asam.. Hicretin Üçyüzkırkyedinci Senesi Hicretin Üçyüzkırkyedinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Zübeyr B. Abdurrahman. Ebu Said B. Yunus. Nahivci İbn Dürüstveyh. Muhammed B. Hasan. Muhammed B. Ali Hicretin Üçyüzkırksekizinci Senesi Hicretin Üçyüzkırksekizînci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. İbrahim B. Şeyban El-Karmikînî Ebu Bekir En-Neccad. Cafer B. Muhammed B. Nusayr B. Kasım.. Muhammed B. İbrahim B. Yusuf B. Muhammed. Muhammed B. Cafer B. Muhammed B. Fudale. Ebu Muhammed Abdillah B. Ahmed. Hicretin Üçyüzkırkdokuzuncu Senesi Hicretin Üçyüzkırkdokuzuncu Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Kâtip Cafer B. Harb. Hafız Ebu Ali Hassan B. Muhammed B. Ahmed B. Mervan. Hamd B. İbrahim B. Hattab. Abdülvahid B. Ömer B. Muhammed B. Ebi Haşim.. Ebu Ahmed El-Assal Hicretin Üçyüzellinci Senesi Hicretin Üçyüzellinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Nuh B. Abdülmelik Es-Samanî Endülüs Hükümdarı Abdurrahman El-Ümevî Ebu Sehl B. Ziyad El-Kattan. 19 İsmail B. Ali B. İsmail Ahmed B. Muhammed B. Said. Temmam B. Muhammed B. Abbas. Hüseyin B. Kasım.. Abdullah B. İsmail B. İbrahim.. Utbe B. Abdullah. Muhammed B. Ahmed B. Hayyan. Ebualiel-Hazin. Hicretin Üçyüzellibirincî Senesi Hicretin Üçyüzellibirinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler. Hasan B. Muhammed B. Harun. Da´lec B. Ahmed B. Da´lec B. Abdurrahman. Abdülbaki B. Kani´ Tefsirci Ebu Bekir En-Nakkaş. Ebu Bekir El-Harbî Hicretin Üçyüzelliikinci Senesi Ermeni Hükümdarı Nikofor (Domestikos)´Un Biyografisi Hicretin Üçyüzellıüçüncü Senesi İsmail B. Muhammed B. İsmail B. Sal Künyesi Ebu Ali es-Seffar´dır. Muhaddislerdendir. Müberred ile karşılaştı ve onunla arkadaşlık ederek tanındı. Hicretin 247. senesinde doğdu. Hasan b. Arefe´den, Abbas ed-Durî´den ve diğerlerinden hadis dinledi. Aralarında Darekutnî´nin de bulunduğu bir cemaat kendisinden rivayetlerde bulundu. Seksendört sene ramazan orucunu tuttu. Bu senede doksandört yaşında vefat etti. Yüce Allah ona rahmet etsin. [1] Ahmed B. Muhammed B. Ziyad Ahmed b. Muhammed b. Ziyad b. Yunus b. Dirhem Ebu Said b. el-Arabî. Mekke´de yaşadı. Harem şeyhi oldu. Cüneyd b. Muhammed, en-Nurî ve diğerleriyle arkadaşlık etti. Hadis müsnedi ve sofiye ile ilgili kitaplar tasnif etti. [2] İsmail B. Kaim B. Mehdi Mansur el-Ubeydî lakabıyla lakaplandı. Fatımî olduğunu iddia etti. Mağrib ülkesinin hükümdarlığım yaptı. Kahire şehrinin kurucusu Muiz´in babasıdır. Kendisi de Mağrib ülkesinde Mansuriye şehrini kurmuştur. Onunla ilgili olarak Ebu Cafer el-Mervezî şöyle demiştir: «Ebu Yezid el-Haricî´yi bozguna uğrattığı seferine ben de kendisiyle birlikte çıkmıştım. Yolda gitmekte iken bir ara mızrağı yere düştü. İnip yerden kaldırdım ve ona uzattım. Sonra yolda giderken şairin şu sözünü okuyarak onunla şakalaştım: ´Asasını yere bıraktı ve orada ikamet etti. Tıpkı yolcunun dönüş esnasında gözünün aydınlanışı gibi rahatladı." O da bana şöyle dedi: "Niçin Cenâb-ı Allah´ın buyurduğu ayet-i kerimeyi okumadın Şunu okusaydın daha iyi olurdu: "Biz de Musa´ya: "Asam koyuver" dedik, o da koyuverdi: Hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı. Hak tahakkuk etti. Onların yaptıkları boşa gitti. İşte orada yenildiler, küçük düştüler." (ei-A´râf, 117-120.) Ben kendisine dedim ki: - Sen Rasûlullah (s.a.v.)´in kızının oğlusun. Bildiğin şeylerin sadece bir kısmını söyledin. Bense bildiklerimin en üstününü söyledim. Ibn Hallikan dedi ki: «Böyle bir hadise, Abdülmelik b. Mervan hakkında da cereyan etmişti. O, Haccac-ı Zalim´e, Mescid-i Aksa için bir kapı inşa etmesini ve üzerine de kendi adını yazmasını emretmişti. Bu emir üzerine Haccac onun için bir kapı inşa etmiş, sonra da kendi adına da bir kapı inşa ettirmişti. Kapı inşaatı tamamlandıktan sona Abdülmelik´in adına yaptırılan kapının üzerine bir yıldırım düşmüş ve kapıyı yakmıştı. Bunun üzerine Abdülmelik Irak´ta bulunan Haccac´a bir mektup yazarak bu konuda ne düşündüğünü sormuş, Haccac da ona şu cevabı göndermişti: "Ben ve senin durumu yüce Allah´ın şu ayet-i kerimesinde verdiği misale benzemektedir: "Ey Muhammed! Onlara, Adem´in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat: İkisi birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kabul edilmeyen; Andolsun seni öldüreceğim´ deyince kardeşi: Allah ancak sakınanların takdimesini kabul eder1 demişti." (ei-Mâide, 27.) Halife, bu cevabı üzerine Haccac´dan memnun ve hoşnud olmuştu.» Mansur, bu sene görülen şiddetli soğuklardan ötürü ölmüştür. Doğrusunu Allah bilir. [3] Hicretin Üçyüzkırkikinci Senesi Bu senede Halep valisi Seyfü´d-Devle, Bizans topraklarına girdi. Bizanslılardan çok sayıda adam öldürdü. Bir kısmım da esir aldu. Bol miktarda ganimet elde edip salimen geri döndü. Bu senede Mekke´de hacılar arasında anlaşmazlık meydana geldi. Ibn Toğac´m adamlarıyla Muizzü´d-Devle´nin adamları arasında çarpışmalar cereyan etti. Iraklılar, İbn Toğac taraftarlarını mağlub edip Muizzü´d-Devle adına hutbe okuttular. Haccın tamamlanmasından sonra yine ihtilafa düştüler. Iraklılar, yine İbn Toğac´ın adamlarını mağlub ettiler. Horasanlılarla Samaniler arasında çok savaşlar çere- yan etti ki "el-Kâmü" adlı eserinde İbnü´I-Esir bu savaşları bütün sa-fahatıyla detaylı olarak anlatmaktadır. [4] Hicretin Üçyüzkırkikinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Ali B. Muhammed B. Ebil-Fehm Künyesi Ebü´l-Kasım´dır. Tenuh kabilesindendir. Kadı Ebü´l-Ka-sim et-Tenuhî´nin dedesidir. Hatib Bağdadî´nin şeyhidir. Antakya´da doğdu. Bağdat´a geldi ve orada Ebu Hanife´nin mezhebine göre fıkıh öğrendi. Mutezile ekolüne göre kelamı bilirdi. İlm-i nücumu da bilir, şiir okurdu. Ahvaz´da ve diğer şehirlerde kadılık yaptı. Bağavî´den ve diğerlerinden hadis dinledi. Zeki, kavrayışlı, hafızası sağlam bir kimseydi. Henüz onbeş yaşında iken, şair Da´bül´ün kasidesini bir gecede ezberledi ki, bu kaside 600 beyit idi. Ertesi sabah kasideyi ezbere okuyunca babası kalkıp onu kucakladı. Gözlerinin ortasından öptü ve şöyle dedi: "Ey oğulcuğum, bu uzun kasideyi bir gecede ezberlediğini sakın kimseye söyleme ki sana nazar değmesin." İbn Hallikan´ın anlattığına göre Ali b. Muhamed, vezir Mühelle-bî´nin nedimi idi. Seyfü´d-Devle b. Hamdan´m ziyaretine gitti. Sey-fü´d-Devle ona ikram ve ihsanda bulundu. O da Seyfü´d-Devle´ye kendi güzel şiirlerinden bazılarını okudu. Okuduğu şiirlerinden biri şarapla ilgili şu şiiri idi: "Sana gelen sanki güneşten yaratılmış ve gündüzleyin bir bardak içinde zuhur etmiştir. Havadır ama kurudur, sudur ama akar değildir. O kaseyi elinde dolaştıran kişi sanki güneşin zevale veya gündüze meyledişi gibi bir parlaklık saçar. Yasemin zırhına bürünmüş ve yeniden sanki nar çiçeği rengine bürünmüştür." [5] Muhammed B. İbrahim Muhammed b. İbrahim b. Hüseyin b. Hasan b. Abdülhailak Ebü´l-Ferec el-Bağdadî. Şafiî fıkıhçısıydı. İbn Sekre adıyla tanınırdı. Mısır´a yerleşti, orada hadis rivayet etti. Ebü´1-Feth b. Mesrur, ondan hadis rivayet etmiş ve kendisinde biraz gevşeklik (leyyin) bulunduğunu söylemiştir. [6] Muhammed B. Musa B. Yakub Muhammed b. Musa b. Yakub b. Me´mun b. Harun Reşid. Künyesi, Ebu Bekir´di. Hicretin 268. senesinde Mekke valiliğine tayin edildi. Sonra Mısır´a geldi. Orada Ali b. Abdülaziz el-Bağavî´den, İmam IVtalik´in "Muvatta" adlı hadis kitabını okudu ve rivayet etti. Güvenilir bir ravi idi. Bu senenin zilhicce ayında Mısır´da vefat etti. [7] Hicretin Üçyüzkırküçüncü Senesi Bu senede Seyfü´d-Devle b. Hamdan ile Domestikos arasında bir savaş meydana geldi. Domestikos´un adamlarından bir kısmı öldürüldü. Aralarında büyük komutanların bulunduğu bir grup adamı da esir alındı. Öldürülenler arasında Domestikos´un oğlu Konstantin de vardı. Bu savaş bu senenin rebiyülevvel ayında yapıldı. Sonra Domestikos çok asker topladı ve bu senenin şaban ayında Seyfü´d-Devle ile tekrar karşı karşıya geldi. Aralarında büyük savaşlar ve şiddetli çarpışmalar cereyan etti. Zafer Müslümanların oldu. Cenâb-ı Allah, kafirleri yardımsız bırakıp hezimete uğrattı. Onlardan çok sayıda adam öldürüldü ve reislerinden bir grup esir alındı. Esir almanlar arasında Domestikos´un damadı ve kızının oğlu da vardı. Bu senede insanlar çeşitli çok hastalıklara hammaya ve boğaz ağrılarına müptela oldular. Bu senede Horasan ve Maveraünnehir valisi Emir Hamid b. Nuh b. Nasr es-Samanî vefat etti. Kendisinden sonra yerine oğlu Abdül-melik geçti. [8] Hicretin Üçyüzkırküçüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Hasan B. Ahmed Künyesi Ebu Ali´dir. Katiplik yapmıştır. Mısırlıdır. Ebu Ali er-Ruzbarî ve diğerleriyle arkadaşlık yapmıştır. Osman el-Mağribî onun büyük bir insan olduğunu ifade edip şöyle derdi: "Katip Ebu Ali, Allah yolunun yolcularındandır." Hasan b. Ahmed´in Ebu Abdirrahman es-Sülemî tarafından nakledilen güzel sözlerinden biri şudur: "Sevgi rüzgarlarının kokusu, gizleseler bile sevenlerin üzerinden etrafa saçılır, her ne kadar bunu gizleseler de bunun delilleri ortaya çıkar. Her ne kadar üzerini perdeleseler de açığa çıkar." Böyle dedikten sonra da şu şiiri okudu: "İnsanların nefisleri onun zikrini bir sır olarak gizleseler de, Onun kokusu, konuştuklarında ortaya çıkar. Nefesleri o güzel kokuyu çıkarıp ortaya çıkar. Misk kokusunun sırrı rüzgara bırakıldığında hiç gizlenir mi " [9] Ali B. Muhammed B. Ukbe B. Hümam Künyesi Ebü´l-Hasan eş-Şeybanî´dir. Kûfelidir. Bağdat´a geldi ve orada bir cemaatten hadis dinledi. Darekutnî de kendisinden hadis dinleyip rivayet etti. Sika ve adaletli bir ravi idi. Çok Kur´ân okuyan fakih bir kimseydi. Yetmişüç sene müddetle hakimlerin huzurunda şahidlik yaptı. Şahadeti hakimler nezdinde makbuldü. Hamza ez-Zeyyad Camii´nde yetmiş küsur sene müezzinlik yaptı. Daha önce babası da aynı şekilde orada bir o kadar süreyle müezzinlik yapmıştı. [10] Muhammed B. Ali B. Ahmed Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Abbas el-Kerhî. Edip bir kimseydi. Âlim, zahid ve takvalıydı. Her gün Kur´ân´ı hatmederdi. Devamlı oruç tutardı. Abdan´dan ve akranlarından hadis dinleyip rivayet etti. [11] Ebü´l-Hayr Et-Tınanî Abid ve zahid bir kimseydi. Arap asıllıdır. Antakya´nın kazalarına bağlı Tınan köyünde ikamet ederdi. Eli kesik olduğu için kendisine "Akta" (kesik) denilirdi. Daha önce Cenâb-ı Allah´a bir söz vermiş, ama bu sözünü bozmuştu. Bir zaman tesadüfen çölde dolaşmakta, tenhalarda ibadet etmekte iken bir hırsız topluluğuyla birlikte yakalandı ve onlarla beraber eli kesildi. Harika halleri ve kerametleri vardı. Sağlam olan tek eliyle zenbil dokurdu. Adamın biri yanına gitmiş ve onun bu durumunu görünce hayatta olduğu müddetçe bu durumunu kimseye anlatmaması için ondan söz almıştı. Adam da ona bu hususta kesin söz vermiş ve sözüne bağlı kalmıştı. [12] Hicretin Üçyüzkırkdördüncü Senesi İbnü´l-Cevzî dedi ki: Bu senede Bağdat, Vasıt, İsfahan ve Ahvaz şehirlerinde kan, safra ve vebadan oluşan bir hastalık salgın halinde insanlara musallat oldu. Bu yüzden birçok insan öldü. Öyle ki her gün 1.000´e yakın kişi toprağa veriliyordu. Bu senede çok miktarda çekirge baskını oldu. Bunlar sebzeleri, meyveleri ve ağaçlardaki yapraklan yeyip tükettiler. Muharrem ayında Muizzü´d-Devle, kendisinden sonra emirü´l-umera olması için oğlu Ebu Mansur Bahtiyar´ı veliaht tayin etti. Bu senede Azerbaycan taraflarında bir adam ortaya çıkıp gaybı bildiğini iddia etti. Bu kişi, et yemeyi ve hayvani ürünleri haram kılıyordu. Bir defasında adamın biri onu evine konuk etti ve ona iç yağı karıştırılmış bir tarhana çorbası takdim etti. O da bu çorbayı yedi. Ev sahibi, sofrada bulunanların tümünün huzurunda ona dedi ki: "Sen gaybı bildiğini iddia ediyorsun, ama bu çorba senin haram kıldığın iç yağı ile yapılmıştır. Bunu neden bilemedin !" Bundan sonra insanlar onun etrafından dağılıp gittiler. Bu senede Muiz el-Fatımî ile Endülüs hükümdarı Abdurrahman Nasır el-Ümevî arasında çok savaşlar cereyan etti. Bu savaşların tüm safahatını İbnü´1-Esir anlatmıştır. [13] Hicretin Üçyüzkırkdördüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Osman B. Ahmed Osman b. Ahmed b. Abdullah b. Yezid Ebu Amr ed-Dakkak. İbn Semmak adıyla bilinirdi. Hanbel b. İshak ile diğerlerinden hadis rivayet etti. Darekutnî ile diğerleri de kendisinden rivayetlerde bulundular. Sika ve sebatkâr bir ravi idi. Kendi eliyle birçok eserler yazdı. Bu senenin rebiyülevvel ayında vefat etti ve Babü´t-Tibn mezarlığına defnedildi. Cenazesine 50,000 kişi katılmıştı. [14] Muhammed B. Ahmed B. Muhammed B. Ahmed Künyesi Ebu Cafer es-Sümmanî´dir. Kadılık yapmıştır. Hicretin 361. senesinde doğdu. Bağdat´a yerleşti ve orada hadis rivayet etti. Güvenilir, cömert, güzel sözlü ve âlim bir kişiydi. Iraklıların mezhebine tabiydi. Evi âlimlerin toplantı yeriydi. Sonra Musul kadılığına tayin edildi ve bu senenin rebiyülevvel ayında orada vefat etti. [15] Muhammed B. Ahmed B. Batte B. İshak El-İsfahanî Künyesi, Ebu Abdillah´tır. Nisabur´a gidip yerleşti. Sonra İsfahan´a döndü. Burada sözünü ettiğimiz bu zat, Abdullah b. Batte el-Akberî değildir. Çünkü Abdullah b. Batte el-Akberî, bu kişiden önce yaşamış olup Taberanî´nin şeyhidir. Ama kendisinden bahsetmekte olduğumuz ikinci İbn Batte ise Taberanî´den rivayette bulunmuştur ve Hanbelî fakihidir. Dedesi İbn Batte b. İshak Ebu Said de muhaddis-lerden idi. İbnü´l-Cevzî, "el Muntazam" adlı eserinde ondan bahsetmiştir. [16] Muhammed B. Muhammed B. Yusuf B. Haccac Künyesi, Ebü´n-Nadr´dır. Fakihtir. Tus şehrindendir. Âlim, güvenilir ve abid bir şahsiyettir. Gündüzleri oruç tutar, geceleri namaz kılardı. Azığından fazlasını sadaka olarak verirdi. İyiliği emredip kötülüğü yasaklardı. Hadis toplamak amacıyla uzak iklimlere ve beldelere seyahatlerde bulundu. Geceyi üç kısma ayırmıştı. Bir kısmı uyku, bir kısmı eser yazmak, bir kısmı da okumak içindi. Vefatından sonra adamın bir onu rüyasında görmüş ve oria: "Amacına ulaşabildin mi " diye sormuş o da şu cevabı vermişti: "Evet, vallahi Rasûlullah (s.a.v.)´m yanındayız. Hadisle ilgili eserlerimi ona arzettim. O da kabul etti." [17] Ebu Bekir B. Haddad Şafiî fikıhçısıdır. Asıl adı Muhammed b. Ahıned b. Muhammed Ebu Bekir b. Haddad´dır. Şafiî imamlarındandır. Neseî´den rivayetlerde bulunmuş ve: "Ben onu kendimle Aziz ve Celil olan Allah arasında bir hüccet olarak benimseyip kabul ettim." demiştir. İbn Had-dad, füruatla ilgilenen bir fakihti. Muhaddis, nahivci, ibaresi fasih, görüşü keskin ve füruata dikkatle nazar eden bir zattı. Füruatla ilgili benzersiz bir eseri vardır. Ebu Ubeyd b. Harbeveyh´e vekaleten Mısır kadılığı yaptı. "Tabakatü´ş-Şafiiyye" adlı kitapta kendisinden bahsetmişiz dir. [18] Ebu Yakub El-Ezraî İshak b. İbrahim b. Haşim b. Yakub en-Nehdî. İbn Asakir dedi ki: «Ebu Yakub el-Ezraî yani İshak b. İbrahim, Ezruat haklmdandır. Ezruat, Belka´ya bağlı bir şehirdir. Sika raviler-den ve Allah´ın salih kullarındandır. Hadis toplamak amacıyla çeşitli memleketlere seyahatlerde bulundu. Hadis toplayıp rivayet etti. Dımışk´ın en önde gelen şahsiyetlerinden, abidlerinden ve âlimlerinden bir cemaat da kendisinden hadis rivayet etti.» İbn Asakir, onun salihliğine ve harikulade bir şahsiyet olduğuna delalet eden bazı durumlarını ve sözlerini nakletmiştir. Onun sözlerinden biri şudur: "Cenâb-ı Allah´tan gözlerimi almasını diledim. İşte kör oldum, abdest alırken sıkıntı çektiğimde Cenâb-ı Allah´tan gözlerimi bana tekrar geri vermesini diledim. İşte gözlerimi bana tekrar verdi." Ebu Yakub el-Ezraî, bu senede Dımışk´ta vefat etti. İbn Asakir de bunun sahih olduğunu söylemiştir. Vefat ederken doksan küsur yaşındaydı. [19] Hicretin Üçyüzkırkbeşinci Senesi Bu senede Ruzbihan, Muizzü´d-Devle´ye başkaldırdı, Ahvaz taraflarına çekildi. Daha Önce kendisiyle savaşmakta olan Mühellebî´nin maiyetindeki bir grup asker de bu isyancıya iltihak ettiler. Muizzü´d-Devle bunu duyunca bir türlü inanamadı. Çünkü o Ruzbihan´a iyilikte bulunmuş, zelil olduktan sonra kendisinin kadrini yüceltmişti. Ama daha sonra durumun gerçek olduğunu anlayınca onunla savaşmak üzere yola çıktı. Halife Muti Lillah da, Nasirü´d-Devle b. Hamdan´dan korktuğu için onun peşine takıldı. Onun, oğlu Ebu 1-Merca Cabir´le birlikte bir ordu hazırlayıp harekete geçirdiğini ve ele geçirmek üzere Bağdat´a sevkettiğini duymuştu. Muizzü´d-Devle, hacibi Sebüktekin´i Bağdat´a gönderdi. Kendisi de Ruzbihan´m üzerine hücum etti. İkisi şiddetle savaştılar. Muizzü´d-Devle, Ruzbihan´ı hezimete uğrattı. Adamları darmadağın oldu ve Ruzbihan´ın kendisi, Muizzü´d-Devle tarafından esir alınıp Bağdat´a getirilerek zindana atıldı. Sonra da geceleyin onu zindandan çıkarıp boğdurdu. Çünkü Deylemliler onu zorla zindandan çıkarmaya kasdetnıişlerdi. Böylece Ruzbihan ile kardeşlerinin adı sanı yokoldu. Daha önce o ateş gibi parlamış ve etrafa ün salmıştı. Türkler, Muizzü´d-Devle´nin yanında itibar sahibi oldular. Dey-lemlilerse itibarlarını yitirdiler. Çünkü Ruzbihan ile kardeşleri meselesinde Deylemlilerin hainlikleri ortaya çıkmşıtı. Muizzü´d-Devle bunu anladığı için onları gözden çıkardı. Bu senede Seyfü´d-Devle Bizans´a girdi. Birçok Bizanslıyı öldürdü. Bir kısmını esir alıp Halep´e döndü. Bizanslılar buna çok öfkelendiler. Asker toplayıp Meyyafarikin´e (Silvan´a) hücum ettiler. Bir kısım halkı öldürüp bir kısmını esir aldılar. Evleri yakarak geri döndüler. Deniz yoluyla Tarsus´a doğru gittiler. Orada ahaliden 1.800 kişiyi öldürdüler. Bir kısmım esir alıp köylerin çoğunu yaktılar. Bu senede Hemedan´da şiddetli bir deprem meydana geldi. Bu yüzden evler yıkıldı. Kasr-ı Şirin, bir yıldırım nedeniyle ikiye bölündü. Yıkıntılar altında çok sayıda insan öldü. îsfahanhlarla Kumlular arasında Kumluların sahabelere sövmeleri nedeniyle büyük bir fitne meydana geldi. İsfahanlılar, Kumluların üzerine hücum ederek onlardan çoğunu öldürdüler. Tüccarların mallarını yağmaladılar. Rüknü´d-Devle de Kumlulara karşı gazaba geldi. Çünkü kendisi Şii idi. İsfahan halkı Kumluların çok miktardaki malına el koydular. [20] Hicretin Üçyüzkırkbeşinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Gulam-I Sa´leb Asıl adı, Muhammed b. Abdülvahid b. Ebi Haşim, Ebu Amr ez-Zahid Gulam-ı Sa´leb´dir. Kedimî´den, Musa b. Selh el-Veşşa´dan ve diğer kimselerden hadis rivayet etti. Bir cemat de kendisinden rivayetlerde bulundu. Kendisinden en son rivayette bulunan zat, Kbu Ali b. Şazan´dır. Gulam-ı Sa´leb, çok ilim sahibi, zahid, hafızası sağlam, güçlü bir kimseydi. Ezberlediği hadislerin çoğunu kendisi yazdı, ezberlediklerini hafızasında sağlam bir şekilde muhafaza etti. Çok garip hadisler rivayet ettiğinden ötürü bazı raviler onu yalancılıkla itham ettiler. Kadı Ebu Ömer´in çocuğunu terbiye edip eğitiyordu. Onunla kadı arasında şöyle bir hikaye geçmişti: Gulam-ı Sa´leb Ebu Amr, ezberindeki otuz meseleyi şahidleri ve Arap edebiyatındaki delilleri ile yazdırıyordu. Bu meselelerden bazısı için cidden garip karşılanan iki beyiti şahid olarak gösterdi. Kadı Ebu Ömer, bu beyiti, Ali b. Düreyd ile Îbnü´l-Enbarî ve İbn Muksim´e okudu. Ama onlar da bu iki beyitten hiçbir şey anlamadılar. Hatta İbn Düreyd: "Bunu Ebu Amr kendi kafasından uydurmuştur." dedi. Ebu Amr geldiğinde Kadı Ebu Ömer, İbn Düreyd´in kendisi hakkında söylediklerini ona nakletti. Ebu Amr, kadıdan Arap divanlarına dair kitaplarını kendisine getirmesini istedi. Söz konusu otuz meseleyi araştırdı ve bunlardan her biri için Arap edebiyatından birer şahid buldu. Sonra dedi ki: "O iki garip beyite gelince, efendim Sa´leb senin de hazır bulunduğun bir mecliste bize okumuştu. Babam o beyitleri senin falanca defterine yazmıştı." Kadı Ebu Ömer, o defteri getirtti. Açıp baktıklarında o iki beyiti defterde gördüler. İbn Düreyd bundan haberdar olunca artık zahid bir şahsiyet olan Ebu Amr´a dil uzatmadı. Ölünceye kadar onun adını dahi ağzına almadı. Ebu Amr (Gulam-ı Sa´leb) bu senenin zilkade ayının onüçür.de pazar günü vefat etti, pazartesi günü defnedildi. Maruf el-Kerhî´nin Bağdat´taki mezarının karşı tarafındaki sıraya defnedilmişti. h ona rahmet etsin. [21] Muhammed B. Ali B. Ahmed B. Rüstem Künyesi, Ebu Bekir el-Madraî´dir. Katiplik yapmıştır. Hicretin 255. senesinde Irak´ta doğdu. Babası ve kardeşi Ahmed´le birlikte Mısır´a gitti. Humaraveyh b. Ahmed b. Tolon´un haraç işleri müdürlüğünü yaptı. Daha sonra bu zat, insanların önde gelenlerinden ve büyüklerinden biri oldu. Ahmed b. Abdülcebbar ile onun tabakasında bulunan kimselerden hadis dinledi. Hatib Bağdadî, onun şöyle dediğini rivayet etmiştir: «Banim kapımda katiplerden yaşlı bir adam vardı. Kendisi artık emekli olmuş, vazife yapmıyordu. Bir gün rüyamda babamı gördüm. Bana şöyle diyordu: "Ey oğulcuğum, sen Allah´tan korkmuyor musun Sen kendi keyfine bakıyor, lezzetlerinle meşgul oluyorsun. İnsanlarsa senin kapında açlıktan ve çıplaklıktan ötürü adeta helak olmak üzeredirler. İşte falan adam var ya, onun şalvarı parçalanmıştır. Yenisini alacak güçte değildir. Sen onun durumunu ihmal etme. Onunla ilgilen." Uykudan panik içinde uyandım. O yaşlı adama iyilikte bulunmaya niyetlendim. Sonra tekrar uykuya daldım. Görmüş olduğum rüyayı artık unutmuştum. Bir ara ben hükümet konağına gitmekte iken babamın rüyada bana hatırlattığı o adamın zayıf bir bineğe binmiş olduğunu gördüm. Adam beni görünce bineğinden inmek istedi. Fakat şalvarı yırtık olduğundan ötürü baldırını gördüm. Şalvarsız bir mest giymişti. Bu durumunu görünce rüyayı hatırladım. Adamı yanıma çağırdım ve ona 1.000 dinar ve biraz da giyecek verdim. Ayrıca vazifesi karşılığında ona 200 dinar aylık bağladım. İleride de ona ayrıca iyilikte bulunacağıma dair kendisine söz verdim.» [22] Ahmed B. Muhammed B. İsmail Ahmed b. Muhammed b. İsmail b. İbrahim Tabataba b. İsmail b. İbrahim b. Hasan b. Hasan b. Ali-b. Ebi Talib eş-Şerif el-Haseni er-Ressi Ebü´l-Kasım el-Mısrî. Şairdi. Mısır´daki Talibilerin nakibi idi. Onun şiirlerinden biri şudur: "Kadın bir hayal esintisine dedi ki: Beni ziyaret etti ve geçip gitti. Allah için onun evsafını ver; ne eksik söyle ne de fazlalaştır. Ben de dedim ki: Onu gördüm, keşke susuzluktan ölseydi ve bana Şöyle dedi: Dur, şu suya gelme. Kadın dedi ki: Doğru söyledin. Sevginin ve aşkın vefası onun adetidir. "Ey ciğerimin üzerine" diyene şu serin su verilseydi." Ahmed b. Muhammed, bu senenin bitimine beş gün kala sah cesi vefat etti. [23] Hicretin Üçyüzkırkaltıncı Senesi Bu senede sahabelere sövdükleri için Karmatîlerle Ehl-i Sünnet arasında fitne meydana geldi. İki taraftan da çok sayıda adam Öldürüldü. Bu senede deniz suyu seksen zira´, başka bir rivayete göre bir kulaç kadar alçaîdı. Daha önce görülmeyen bazı dağlar ve adalar ortaya çıktı. Bu senede Irak´ta, Rey´de, Cebel´de, Kum´da ve benzeri yerlerde peşpeşe devam eden birçok depremler meydana geldi ve bunlar kırk gün kadar devam etti. Bir ara sakinleşiyor sonra yeniden sarsıntı meydana geliyordu. Bu sebeple birçok binalar yıkıldı, çok sular yeraltına çekildi. Çok insan canından oldu. Bu senede Muizzü´d-Devle b. Büveyh, Musul´daki Nasirü´d-Devle b. Hamdan ile savaşmak üzere hazırlığa girişti. Nasirü´d-Devle kendisine mektup yazarak her sene belli miktarda mal ve para vermeyi taahhüt etti. Muizzü´d-Devle sustu. Ama Nasirü´d-Devle bu kadar ta-ahhüd altına girmiş iken Muizzü´d-Devle ondan vazgeçmedi. İleride de anlatılacağı gibi ertesi sene onun üzerine tekrar hücuma geçti. Bu senenin ekim ayında insanların vücutlarının muhtelif yerlerinde şişkinlikler, burunlarında ve boğazlarında hastalıklar ve ani ölümler meydana geldi. Öyle ki bir hırsız, bir eve girmek için duvardan bir gedik açmış, bu gedikte ölmüştü. Yine bir kadı, cübbesini giyip mahkemeye çıkmak üzereyken mestlerinden birini giymiş, diğerini daha giyemeden bulunduğu yerde yığılıvermiş ve ölmüştü. [24] Hicretin Üçyüzkırkaltıncı Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Ahmed B. Abdullah B. Hüseyin Künyesi Ebu Hüreyre el-Özrî´dir. Hadis şeyhlerinin huzurunda hadis yazardı. Ebu Müslim el-Keccî´den ve diğerlerinden hadis dinleyip yazmıştır. Güvenilir bir ravidir. Bu senenin rebiyülevvel ayında vefat etti. [25] Hasan B. Halef B. Şâzan Künyesi, Ebu Ali el-Vasıtî´dir. İshak el-Ezrak´dan, Yezid b. Harun´dan ve diğerlerinden hadis rivayet etti. Buharı, Sahih´inde ondan hadis rivayet etmiştir. Hasan b. Halef, bu senede vefat etti. Îbnü´l-Cevzî´nin, "el-Muntazam" adlı eserinde bu senede vefat eden kimselerden bahsederken ondan böyle söz ettiğini gördüm. Doğrusunu Allah bilir. [26] Ebü´l-Abbas El-Asam Asıl adı, Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Makil b. Sinan b. Ab-dillatwel-Ümevî´dir. Emevilerin azatlısıdır. Künyesi Ebü´l-Abbas el-Asam´dır. Hicretin 247. senesinde doğdu. Zühelî´yi gördü, ama ondan hadis dinleyemedi. Babası kendisini İsfahan´a, Mekke´ye Mısır´a, Şam´a, Cezire´ye, Bağdat´a ve diğer şehirlere götürdü. Oralarda birçok hadis âliminden hadis dinledi. Sonra otuz yaşında Horasan´a döndü. Büyük bir mu-haddis oldu, ancak daha sonra kulağı sağırlaştı. Bu hastalığı şiddetlendi. Öyle ki yanında bir eşek anırsa bile duyamazdı. Mescidinde otuz sene müddetle müezzinlik yaptı. Yetmişaltı sene müddetle hadis nakletti. Hadisçilerin dedeleriyle torunlarını bir araya getirdi. Sika, doğru sözlü, güvenilir, zaptı sağlam bir hadisçiydi. Vefatından bir ay Önce gözlerini kaybetti. Ezbere 14.000 hadis ve 7.000 hikaye bilirdi. Doksandokuz yaşında iken vefat etti. [27] Hicretin Üçyüzkırkyedinci Senesi Bu senenin nisan ayında Bağdat´ta ve diğer doğu illerinde deprem meydana geldi. Bu yüzden çok insan öldü. Çok evler yıkıldı. Nisan ayının sonu ile mayıs ayında çok miktarda çekirge ortaya çıktı. Bunlar yaz ürünlerini ve meyvelerini telef ettiler. Bu senede Bizanslılar Diyarbakır ve Silvan şehirlerine girdiler. 1500 kişiyi öldürdüler. Samsat şehrini alıp tahrib ettiler. Bu senenin muharrem ayında Muizzü´d-Devle Musul´a giderek orayı Nasirü´d-Devle´nin elinden aldı. Nasirü´d-Devle peşinden gitti. O da kardeşi Seyfü´d-Devle´nin yanına Halep´e gitti. Sonra Seyfü´d-Devle, Muizzü´d-Devle´ye haber salarak kendisi ile kardeşi arasında bir barış yapılmasını istedi. Nasirü´d-Devle´nin yıllık 2.900.000 dinar vermesi şartıyla aralarında barış antlaşması yapıldı. Antlaşma yapıldıktan sonra Muizzü´d-Devle Bağdat´a döndü. Ülkenin her tarafında Rafizilik yayılmış, Büveyh oğullarıyla Beni Hamdan ve Fatimîler, sahabelere söver olmuşlardı. Bütün Mısır, Şam, Irak, Horasan ve diğer memleketlerin hükümdarları Rafızi olmuşlardı. Hicaz ve diğer ülkelerle Mağrib ülkesi ahalisinin büyük bir kısmı da Rafızi olmuşlardı. Bunların halklarının çoğu sahabelere sövüyor ve onları tekfir ediyorlardı. Bu senede Muiz el-Fatımî, azatlısı komutan Ebü´l-Hasan Cevher´i büyük bir orduyla harekete geçirdi. Beraberinde Ziri b. İnad es-Sinhacî de vardı. Bunlar Mağrib ülkesinin uç taraflarında birçok yerleri fethettiler ve nihayet Atlas Okyanusu´na kadar vardılar. Komutan Cevher, kendisi için okyanustan bir balık avlanmasını emretti Yakalanan balık bir su testisinin içine konularak Muiz el-Fatınıî´ye gönderildi. Komutan Cevher, bundan sonra onun nezdinde itibar sahibi oldu ve kıymeti arttı. Vezir mertebesine yükseldi. [28] Hicretin Üçyüzkırkyedinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Zübeyr B. Abdurrahman Zübeyr b. Abdurrahman b. Muhammed b. Zekeriya b. Salih b. İbrahim. Künyesi, Ebu Abdillah´tır. Esterabadhdır. Hadis toplamak için çeşitli yerlere seyahatlerde bulundu, hadis dinledi. Hasan b. Süf-yan´dan, İbn Huzeyme´den, Ebu Ya´lâ´dan ve diğer bazı kimselerden, hadis dinledi. Hafızası sağlam, doğru sözlü bir hadis hafızı idi. Şerhler ve bab-lar tasnif etti. [29] Ebu Said B. Yunus "Tarihu Mısır" adlı kitabın sahibidir. Asıl adı Abdurrahman b. Yunus b. Abdu 1-A´lâ es-Sadefî´dir. Mısırlıdır. Tarihçidir. Çok hadis rivayet eden bir hadis hafızıdır. İnsanların günlerini, savaşlarım ve tarihlerini iyi bilen bir kişiydi. Mısırlılar ve Mısır´a gelen kimseler için cidden faydalı bir tarihi vardır. Ebü´l-Hasan Ali adında bir oğlu vardı. Bu oğlu müneccimdi. Yıldızların hareketlerini gösteren bir cetveli (zeyc) vardı ki, bu ilimle uğraşan kimseler bu cetvele müracaat ederlerdi. Tıpkı hadisçilerin de onun babasının kavillerine, tarihine müracaat ettikleri gibi. Ebu Said b. Yunus, hicretin 281. senesinde doğdu ve bu senenin cemaziyelahir ayının 26´sında pazartesi günü Kahire´de vefat etti. [30] Nahivci İbn Dürüstveyh Abdullah b. Cafer b. Dürüstveyh b. Merzüban Ebu Muhammed eİ-Farisî. Nahivciydi. Bağdat´a yerleşti. Abbas ed-Dûrî´den, İbn Kuteybe´den ve Müberred´den ders aldı. Darekutnî ve diğer hadis hafiz-ları ondan hadis dinlediler. Birçok kimseler onu Övdüler. Onu övenler arasında Ebu Abdillah b. Mendeh de vardır. İbn Dürüstveyh, bu senenin safer ayında vefat etti. İbn Hallikan, onun faydalı birçok eseri bulunduğunu ve bu eserlerin Arap edebiyatına, nahiv ilmine ve diğer ilimlere dair olduğunu söylemiştir. [31] Muhammed B. Hasan Mıahammed b. Hasan b. Abdullah b. Ali b. Muhammed b. Abdül-melik b. Ebi´ş-Şevarib. Ebü´l-Hasen el-Kuraşi el-Ümevî. Bağdat kadısı idi. Güzel ahlaklı bir kimse olup çokça hadis toplamak uğruna büyük bir gayret sarfetmiştir. Bununla birlikte, idarecilik ve hakimlik yaparken rüşvet aldığı söylenmiştir. Allah rahmet eylesin. [32] Muhammed B. Ali Künyesi, Ebu Abdillah el-Haşimî´dir. Dımışkh olup hatiplik yapmıştır. Öyle sanıyorum ki Dımışk´ın Babu s-Sağir tarafındaki Hare-tü´1-Hatip mıntıkası ona nisbet edilir. İhşid´in döneminde Dımışk hatipliği yaptı. Genç, güzel yüzlü, endamı hoş, ahlâkı olgun bir kimseydi. Bu senenin rebiyülevvel ayının 27´sinde cuma günü vefat etti. Cenazesine saltanat naibi ve sayılamayacak derecede çok insanlar katıldılar. Babu s-Sağir mezarlığına defnedildi. İbn Asakir böyle demiştir. [33] Hicretin Üçyüzkırksekizinci Senesi Bu senede Rafizilerle Ehl-i Sünnet arasında fitne koptu ve bu yüzden çok sayıda insan öldü. Babu t-Tâk´da yangın meydana geldi. Dicle´de Musul hacılarından çoğu boğuldu. Boğulanlar 600 kişi kadardırlar. Bu senede Bizanslılar, Tarsus, Urfa ve çevre mıntıkalara hücum ettiler. Çok kimseleri öldürüp çok kimseleri de esir aldılar. Malları ganimet olarak alıp geri döndüler. Bu senede çok az yağmur yağdı. Kıtlık meydana geldi. Fiyatlar yükseldi. İnsanlar yağmur duasına çıktılar ama yağmur yağmadı. Mart ayında çok miktarda çekirge sürüsü ortaya çıktı. Bunlar sebzeleri yeyip tükettiler. Halkın durumu cidden zorlaştı. Allah´ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Bu senede Muizzü´d-Devle, Musul´dan Bağdat´a döndü. Kızını kardeşi oğlu Müeyyedü´d-Devle ile evlendirdi ve onu beraberinde Bağdat´a götürdü. [34] Hicretin Üçyüzkırksekizînci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler İbrahim B. Şeyban El-Karmikînî Cebel mıntıkasında sofiye şeyhi idi. Ebu Abdillah el-Mağribî ile arkadaşlık etti. Onun güzel sözlerinden biri şudur: "Korku, kalbe girip yerleşirse kalpteki şehvet yerlerini yakar ve kalbin dünyaya rağbetini kovar." [35] Ebu Bekir En-Neccad Ahmed b. Süleyman b. Hasan b. İsrail b. Yunus Ebu Bekir el-Neccad. Fakihti. Hanbelî imamlarmdandı. Hicretin 253. senesinde doğdu. Abdullah b. Ahmed, Ebu Davud, Bağendî, İbn Ebi´d-Dünya ve daha birçok kimselerden ders aldı. Hadis toplamak amacıyla çeşitli yerlere yalınayak ve yaya olarak seyahatlerde bulundu. "Müsned" adlı hadis kitabını derledi. Sünenle ilgili büyük bir kitap tasnif etti. Mansur Camii´nde iki ders halkası vardı. Biri fıkıh dersi için, diğeri de hadis yazdırmak içindi. Darekutnî, İbn Rızkaveyh, İbn Şahin, Ebu Bekir b. Malik el-Katiî ve diğerleri ondan hadis rivayet ettiler. Senenin tümünü oruçlu geçirir, her gece iftarını bir parça ekmekle açar ve bir lokmayı ayırıp bir tarafa bırakırdı. Cuma gecesi olunca, biriktirdiği bu lokmaları yer ve o gecenin ekmeğini de sadaka olarak yoksullara verirdi. Bu senenin zilhicce ayının 20´sinde cuma gecesi doksanbeş yaşında vefat etti. Bişr el-Hafî´nin mezarının yanına defnedildi. Allah ona rahmet etsin. [36] Cafer B. Muhammed B. Nusayr B. Kasım Künyesi Ebu Muhammed el-Havvas´tır. Huldî lakabıyla tanınırdı. Çok hadis dinledi. Çok hadis rivayet etti. Altmış defa hacca gitti. Güvenilir, doğru sözlü, dindar bir kimse idi. [37] Muhammed B. İbrahim B. Yusuf B. Muhammed Künyesi Ebu Ömer ez-Zeccac´dır. Nisaburludur. Ebu Osman, Cü-neyd-i Bağdadî, en-Nurî, Havvas ve diğer bazı zatlarla arkadaşlık yaptı. Mekke´de ikamet etti. Sofiye şeyhi oldu. Altmış defa haccetti. Anlatıldığına göre o, Mekke´de, kırk sene müddetle büyük ve küçük abdestini mutlaka Harem dışına çıkarak bozardı. [38] Muhammed B. Cafer B. Muhammed B. Fudale Muhammed b. Cafer b. Muhammed b. Fudale b. Yezid b. Abdil- Ebu Bekir el-Edmî. Şarkı sözleri yazarıdır. Güzel sesliydi. Kur´ân-ı Kerim´i güzel okurdu. Kur´ân okuduğunda sesi geceleyin çok uzaklardan duyulurdu. Bir defasında Ebü´l-Kasım el-Bağavî ile birlikte hacca gitti. Medine´de iken Mescid-i Nebeviye´ye girdiler. Orada yaşlı ve âma ve bir adamın cemaata yalan ve uydurma haberler anlattığını gördüler. Bağaırî: "Bu adamın sözlerini inkâr etmek gerekir." dedi. Arkadaşlarından biri kendisine şöyle dedi: "Şu anda sen Bağdat´ta değilsin ki bu adamın sözlerini inkâr ettiğin zaman insanlar senin sözlerini kabul etsinler ve seni tanısınlar. Burada seni çok az kimse tanır. Oysa bu adamı dinleyen cemaat kalabalıktır, ama kanaatınıca Ebu Bekir el-Edmî´ye söyle de o Kur´ân okusun. Böylesi daha iyi olur." Ebü´l-Kasım, Ebu Bekir el-Edmî´ye Kur´ân okumasını söyledi, o da okumaya başladı. Daha Euzü Besmele´yi tamamlamadan insanlar o yaşlı ve kör adamın etrafından dağılıp Ebu Bekir´in yanına geldiler, onu dinlemeye başladılar; adamın yanında hiç kimse kalmadı. O da güdücüsünün elinden tutup: "Beni buradan götür. Nimetler işte böylece ortadan yok olurlar." dedi. Ebu Bekir el-Edmî, bu senenin rebiyülevvel ayının bitimine iki gece kala çarşamba günü vefat etti. Vefat ederken seksensekiz yaşındaydı. Vefatından sonra adamın biri onu rüyasında görmüş ve ona: "Allah sana nasıl muamele etti " diye sormuş, o da şu cevabı vermişti. - Beni huzurunda durdurdu, çok zorlu durumlarla karşılaştım. - Dünyada iken güzel sesle Kur´ân okuduğun halde orada zorlu durumlarla mı karşılaştın - Güzel sesle Kur´ân okumak kadar bana zarar veren başka bir şey olmadı. Çünkü ben onu dünyalık için okumuştum. - Peki akıbetin nice oldu - Yüce Allah bana hitaben buyurdu ki: "Ben seksenli yaşlara ulaşmış kimseleri azaplandırmamak için kendi nefsime yemin ettim." [39] Ebu Muhammed Abdillah B. Ahmed Ebu Muhammed Abdillah b. Ahmed b. Ali b. Hasan b. İbrahim b. Tabataba b. İsmail b. İbrahim b. Hasan b. Hasan b. Ali b. Ebi Talib el-Haşimi el-Mısrî. Mısırlıların önde gelen büyük şahsiyetlerindendi. Evinde sürekli helva yapılırdı. Bir adam da helva için orada hep badem kırmakla meşgul olurdu. İnsanlar onun evinden belli miktarda helva alma hakkına sahiptiler. Kimine hergün, kimine cumadan cumaya, kimine de aydan aya helva gönderilirdi. Kâfur İhşid´in her gün ondan iki kâse helva ve bir yufka ekmek alma hakkı vardı. Muiz el-Fatımî, Kahire´ye gelip kendisiyle karşılaştığında ona şöyle sormuştu: - Efendimiz hangi aileye mensuptur - Şehir halkına mensubum! Saraya girdiğinde eşrafı topladı ve kılıcını yarısına kadar kınından çekerek: "İşte benim nesebim budur." dedi. Sonra eşrafın üzerine altm saçtı ve: "İşte, soyum budur." dedi. Onlar da: "Duyduk ve itaat ettik." dediler. Sahih rivayete göre Muiz´e bu sözleri söyleyen kişi bu zatın oğludur ya da başka bir şeriftir. Doğrusunu Allah bilir. Çünkü bu zat bu senede altmışiki yaşında vefat etti. Muiz ise Mısır´a ancak hicretin 362. senesinde gelmişti. Nitekim bu husus ileride de anlatılacaktır. [40] Hicretin Üçyüzkırkdokuzuncu Senesi Bu senede İsa b. Müktefî´nin oğullarından biri Azerbaycan´da ortaya çıktı ve Müstecir Billah lakabını alarak Âl-i Muhammed´den Rı-za´ya bey´at çağrısında bulundu. Çünkü o zaman Merzuban´ın devletinde düzen altüst olmuştu. İki taraf şiddetlice savaştıktan sonra Müstecir´in taraftarları bozguna uğradılar. Kendisi de esir alındı ve öldü. Böylece onun işi sona ermiş oldu. Bu senede Seyfü´d-Devle b. Hamdan, Bizans sınırlarına girerek çok sayıda Bizanslıyı öldürdü, birçok kaleler fethetti ve birçok şehri yaktı. Bazı kimseleri esir aldı. Bir miktar ganimet elde ettikten sonra geri döndü. Bizanslılar onun yolunu kestiler ve geri dönmesine engel oldular. Adamlarım kılıçtan geçirdiler. Kendisi ancak büyük mücadelelerden sonra 300 kadar süvarisi ile birlikte kurtulabildi. Bu senede Bağdat´ta Rafizilerle, Ehl-i Sünnet arasında büyük bir fitne koptu. Bu yüzden çok insan öldü. Bu senenin sonunda Mısır Hakimi İhşid´in oğlu Atogur vefat etti. Ondan sonra yerine kardeşi Ali geçti. Bu senede Ahvaz ile Vasıt şehirlerinin hakimi Ebü´l-Kasım Abdullah b. Ebi Abdillah el-Beridî vefat etti. Bu senede Mısır hacıları Mekke´den dönerlerken bir vadiye konakladıkları bir sırada aniden sel gelip onları yakaladı ve hepsini denize döktü. Bu senede 200.000 kadar Türk Müslümanlığı kabul etti ve bunlara "Türkiman" (Türk+iman) denildi. Sonra bu bileşik kelime hafifletilerek "Türkman" şeklinde telaffuz edildi. [41] Hicretin Üçyüzkırkdokuzuncu Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Kâtip Cafer B. Harb Büyük bir serveti vardı. Vezirlik makamına yakın bir mertebede idi. Bir gün bineğine binmiş ve maiyetiyle yoldan geçmekte iken bir adamın şu ayet-i kerimeyi okuduğunu işitti: "İnananların gönüllerinin Allah´ı anması ve ondan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi " (ei-Hadid, 16.) Bu ayeti duyunca: "Allah´ım, evet zamanı geldi!" diye çığlık attı. Bu çığlığı tekrarladı. Sonra ağlamaya başladı. Bineğinden indi. Elbiselerini üzerinden çıkarıp bir tarafa attı. Dicle suyuna girdi. Vücudunu suyun içinde gizledi. Haksız yere başkalarından gasbetmiş olduğu malları tümüyle hak sahiplerine dağıttı. Artanı da sadaka olarak verdi. Öyle ki, üzerinde hiçbir şey kalmadı. Oradan geçmekte olan bir adam ona iki elbiseyi sadaka olarak verdi. O da o sadaka elbiselerini giyinip nehirden çıktı. Kendini ölünceye kadar ilim ve ibadete vakfetti. Allah rahmet etsin. [42] Hafız Ebu Ali Hafız Ebu Ali b. Ali b. Yezid b. Davud en-Nisaburî. Sağlam hadis hafızlarından ve güzel eserler veren hadis imanılarındandı. Darekutnî: "O, müzehhep bir hadis imamıydı." demiştir. İbn Ukde, ona gösterdiği kadar başka bir kimseye tevazu göstermezdi. Hafız Ebu Ali, bu senenin cemaziyelahir ayında elliiki yaşında vefat etti. [43] Hassan B. Muhammed B. Ahmed B. Mervan Künyesi, Ebü´l-Velid´dir. Kureyşlidir. Şafiî mezhebine mensuptur. Kendi zamanında Horasan´da hadis ehlinin imamıydı. Onların en zahidi ve en atidiydi. Fıkıh ilmini İbn Süreyc´den öğrendi. Hadisi de Hasan b. Süfyan´dan ve diğerlerinden öğrendi. Faydalı eserleri vardır. Biyografisini "Tabakatü´ş-Şafıiye" adlı eserde anlatmışızdır. Bu senenin rebiyülevvel ayının beşinde, cuma gecesi yetmişiki yaşında vefat etti. [44] Hamd B. İbrahim B. Hattab Künyesi, Ebu Süleyman el-Hattabî´dir. Çok hadis dinleyip rivayet etti. Güzel eserler hazırladı. Bunlardan biri "Me´alim" adlı eseridir Bu eserinde Ebu Davud´un Sünen´ini şerhetmiştir. Buharî´nin şerhini yaptığı "el-A´lâm" adlı eser ile "Garibü´l-Hadis" adlı eser de ona aittir Güzel bir zekâsı, derin bir ilmi vardı. Arap edebiyatını, nıa´aniyi ve fıkhı iyi bilirdi. Onun güzel şiirlerinden biri şudur: "Hayatta olduğun sürece bütün insanlarla iyi geçin, çünkü sen idaret etme dünyasındasın. Başkalarıyla iyi geçinen kimse rahat yaşar, iyi geçinmeyen kimse ise kısa bir süre sonra pişmanlıklara arkadaş olur." Ebü´l-Ferec İbn Cevzî de onun biyografisini harfi harfine böyle anlatmıştır. [45] Abdülvahid B. Ömer B. Muhammed B. Ebi Haşim Kıraat ilmini en iyi bilenlerdendi. Bu hususta tasnifatı vardır. Güvenilir ve sika ravilerdendi. İbn Mücahid´den, Ebu Bekir b. Ebi Davud´dan rivayetlerde bulundu. Ebü´l-Hasan el-Hammanî de ondan rivayetlerde bulunmuştur. Bu senenin şevval ayında vefat etti ve Hayzuran mezarlığına defnedildi. [46] Ebu Ahmed El-Assal Hafız Muhammed b. Ahmed b. İbrahim b. Süleyman b. Muham-med. Ebu Ahmed el-Assal el-İsfahanî. Büyük hadis hafızlarından, imamlarından ve önde gelen ulemadandır. Hadis dinleyip rivayet etti, başkaları da ondan hadis dinleyip rivayet ettiler. İbn Mendeh dedi ki: "Dün hadis âliminden hadis dinleyip yazdım ama onun kadar zeki, onun kadar işini muhkem yapan başka birini görmedim." Ebu Ahmed es-Assal, bu senenin ramazan ayında vefat etti. Allah ona rahmet etsin. Doğrusunu, noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah daha iyi bilir. [47] Hicretin Üçyüzellinci Senesi Bu senenin muharrem ayında Muizzü´d-Devle b. Büveyh, idrarını yapmama hastalığına yakalandı. Bundan çok rahatsız olup ızdırap çekti. Arkadaşı Sebüktekin ile veziri Mühellebî´yi bir araya getirdi. Onları barıştırdı ve oğlu Bahtiyara iyi davranmalarını vasiyet etti. Sonra bu hastalıktan şifa buldu ve Ahvaz´a gitmeye niyetlendi. Çünkü bu hastalığının Bağdat´taki hava ve sudan kaynaklandığına inanıyordu. Kendisine Ahvaz´da ikamet etmesini ve havasının temiz ve suyunun berrak olduğu yüksek yerinde bir saray inşa etmesini tavsiye ettiler. Bunun üzerine Muizzü´d-Devle, 13.000.000 dirhem harcayarak bir saray inşa ettirdi. İnşaat masraflarını karşılamak için bazı adamlarından para alma ihtiyacını hissetti. Anlatıldığına göre toplam masraf 2.000.000 dinarı bulmuştu. İnşaat henüz devam etmekte iken ve kendisi oraya yerleşemeden vefat etti. Bu sarayın inşası için Bağdat´taki hilafet alametlerinden, köşklerinden çoğunu yıktı. Yıkılanlar arasında Samarra´daki Maşuk Sarayı da vardı. Mansur ve Rusafe şehirlerindeki köşkleri ve demir kapıları söktürdü. Bu demir kapıları Ahvaz´daki kendi sarayına taşıttı. Ama sevinci tamamlanmadan öldü. O, murdar bir Rafızi idi. Bu senede Kadı Ebü´s-Saib Utbe b. Abdullah öldü. Emlakine el konuldu. Kendisinden sonra yerine oğlu Ebu Abdillah Hüseyin b. Ebi´ş-Şevarib kadı olarak atandı. Yeni kadı Ebu Abdullah, bu görev karşılığında her sene Muizzü´d-Devle´ye 200.000 dirhem vermeyi ta-ahhüd etti. Muizzü´d-Devle de ona hil´at giydirdi. Kadı, beraberine debbabeler ve borazanlar olarak konağına gitti. Kadılığı harç karşılığında devletten ilk alan ve bu görevde rüşvet kabul eden ilk kişi o oldu. Doğrusunu Allah bilir. Bu sebepten ötürü halife Muti Lillah, onun huzuruna girmesine ve heyetle birlikte gelmesine izin vermedi. Sonra Muizzü´d-Devle, güvenlik kuvvetleri komutanlığını ve muhte-sipliği de harç karşılığında başkalarına verdi. Bu senede Antakya´dan bir kafile harekete geçerek Tarsus´u ele geçirmek istedi. Aralarında Antakya valisi de bulunuyordu. Franklar onlara karşı hücuma geçtiler ve onları baştan sona kılıçtan geçirdiler. Sadece vali, bedeninin birkaç yerinden yara alarak kurtulabildi. Bu senede Seyfü´d-Devle´nin kölesi Neca, Bizans ülkesine girdi. Bir kısım Rumu öldürdü, bir kısmını esir aldı. Ganimet elde ederek salimen geri döndü. [48] Hicretin Üçyüzellinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler Nuh B. Abdülmelik Es-Samanî Horasan, Gazne ve Maveraünnehir valisi idi. Atından düştü ve öldü. Kendisinden sonra yönetime kardeşi Mansur b. Nuh es-Samanî geçti. [49] Endülüs Hükümdarı Abdurrahman El-Ümevî Lakabı, Nasır Lidinillah idi. Elli sene, altı ay müddetle halifelik yaptı. Vefat ederken yetmişüç yaşındaydı. Geride onbir çocuk bıraktı. Beyaz tenli, güzel yüzlü, iri bedenli, gövdesi uzun, bacakları kısa bir kimseydi. Mağrib ülkesine giren Emevi evladından ilk olarak "Emirü´1-Mü´minin" lakabını alan kişi o oldu. Irak´taki halifelerin zayıfladıklarını, Fatinıilerin yönetime zorbalıkla el koyduklarını görünce Mağrib´e, oradan da Endülüs´e geçti. Vefatından yirmiüç sene önce Emirü´l-Mü´minin laka |