๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => El-Bidaye Ven Nihaye => Konuyu başlatan: Esila üzerinde 15 Kasım 2010, 21:05:31



Konu Başlığı: Hicretin Altıyüzellînci Senesi
Gönderen: Esila üzerinde 15 Kasım 2010, 21:05:31
Hicretin Altıyüzellînci Senesi


Hicretin Altıyüzkırkıncı Senesi

Müstasım Billah´ın Halifeliği

Hicretin Altıyüzkırkıncı Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Müstansır Bîllah.

Hatun Binti İzzeddîn Mes´ud.

Hicretin Altıyüzkırkbirinci Senesi

Hicretin Altîyüzkırkbirinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh Şemseddîn Ebü´l-Fütûh.

Takîyüddin Ebu İshak.

Kerusiye Vakfının Sahibi Muhammed B. Ukayl

Melik Cevad Yunus B. Memdud.

Mes´ud B. Ahmed B. Mes´ud.

Ebü´l-Hasan Ali B. Yahya B. Hasan.

Hicretin Altıyüzkırkikînci Senesi

Hicretin Altıyüzkırkikincî Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Melik Muğis Ömer B. Salih Eyyub.

Dımaşk Şeyhüşşuyuhu Taceddîn Ebu Abdîllah B. Ömer B. Hameveyh.

Vezir Nasreddin Ebü´l-Ezher.

Nakîbü´n-Nükaba Hatîbü´l-Hutaba.

Hicretin Altıyüzkırküçüncü Senesi

Hicretin Altıyüzkırküçüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh Takiyyüddin Ebu Salah.

Tarih Sahibi Hafız İbn Neccar.

Hafız Ziyaeddîn El-Makdisî

Şeyh Alemüddin Ebü´l-Hasan Es-Sehavî

Rebîa Hatun Bintî Eyyûb.

Muîneddin Hasan B. Şeyhüşşüyuh.

Seyfeddin B. Kılıç.

Hicretin Altıyüzkırkdördüncü Senesi

Melik Mansur.

Saîn Muhammed B. Hassan.

Fakih, Allame Muhammed B. Mahmud B. Abdu´l-Münim..

Zîya Abdurrahman El-Ğumarî

Hicretin Altıyüzkırkbeşînci Senesi

Hicretin Altıyüzkırkbeşîncî Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Hüseyin B. Hüseyin B. Ali

Nahivci Şelübîn.

Şeyh Harirî

Emir İzzeddîn Aybek.

Şihap Gazi B. Adil

Hicretin Altıyüzkırkaltıncı Senesi

Hicretin Altıyüzkırkaltıncı Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Fazlüddin El-Honcî

Ali B. Yahya Cemaleddin Ebü´l-Hasan El-Muharremî

Şeyh Ebu Amr B. Hacip.

Hicretin Altıyüzkırkyedîncî Senesi

Hicretin Altıyüzkırkyedincî Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Fahreddîn Yusuf B. Şeyh B. Hameveyh.

Hicretin Altîyüzkırksekizinci Senesi

Muiz İzzeddin Aybek Et-Türkmanî´nin Eyyubîler´den Sonra Mısır´a Hakim Oluşu.

Halep Valisî Nasır B. Azîz B. Zahirin Dımaşk´a Sahip Oluşu.

Salih Türbesinin Vakfedicisi Salih İsmail´in Biyografisi

Hicretin Altıyüzkırksekizinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Salih Eyyub´un Oğlu Melikü´l-Muazzam Turanşah.

Hatun Erguvanîye.

Eminü´d-Devle Ebu Hasan Gazzal El-Mutatabbip.

Hicretin Altıyüzkırkdokuzuncu Senesi

Hicretin Altıyüzkırkdokuzuncu Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Bahaeddîn Alî B. Hibetüllah B. Seleme El-Himyerî

Kadı Ebü´l-Fadl Abdurrahman B. Abdüsselam..

Hicretin Altıyüzellînci Senesi

Hicretin Altıyüzellinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Cemaleddin B. Matruh.

Şemseddin Muhammed B. Sa´d El-Makdîsî

Abdülaziz B. Ali

Şeyh Ebu Abdillah Muhammed B. Ganim B. Kerim..

Ebü´l-Feth Nasrullah B. Hibetüllah.

Hicretin Altıyüzellibirinci Senesi

Hicretin Altıyüzellîbirinci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Hicretin Altıyüzelliikinci Senesi

Hicretin Altıyüzellîîkînci Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Abdülhamid B. Îsâ.

Şeyh Mecdüddîn B. Teymîye.

Şeyh Kemaleddîn B. Talha.

Seyyid B. Allan.

Nasîh Ferec B. Abdullah El-Habeşî

Nusret B. Selahaddin Yusuf B. Eyyub.

Hicretin Altıyüzellîüçüncü Senesi

Hicretin Altıyüzelliüçüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Ziyaeddin Sakar B. Yahya B. Salim..

Ebü´l-İzz İsmail B. Hamid.

Hicretin Altıyüzellîdördüncü Senesi

Hicretin Altıyüzellidördüncü Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler.

Şeyh İmadüddîn Abdullah B. Hasan B. Nahhas.

Yusuf B. Emir Hüsameddin.

Salîhîye Hastahanesini Vakfeden Seyfeddîn Ebü´l-Hasan.

Mücireddîn Yakup.

Emir Muzafferüddin İbrahim..

Şeyh Şemseddîn Abdurrahman B. Nuh.

Hicretin Altıyüzellibeşînci Senesi

Şeyh Takiyüddîn Abdurrahman B. Ebi´l-Fehm..


Hicretin Altıyüzkırkıncı Senesi


Bu sene halife Müstansır Billah vefat etti. Yerine oğlu Müstasım Billah hilafete geçti. Mü´minlerin emiri halife Müstansır Billah cemazi-yelahir ayının onunda cuma sabahı vefat etti. Ellibir sene dört ay yedi günlük ömrünü noktaladı. Vefatı, minberler üzerinde o gün kendisi için dua edilinceye dek gizlendi. Onaltı sene on ay ve yirmiyedi gün süreyle halifelik yapmıştı. Hilafet sarayına defnedildi. Sonra Rusafe´deki tür­besine nakledildi. Güzel suretli, kalbi temiz, yaşantısı güzel, çokça sada­ka veren, iyilik ve ihsanda bulunan, halkına olanca gücüyle iyilik yapan bir kimseydi. Dedesi Nasır, topladığı altınları hilafet sarayındaki bir sarnıçta biriktirmişti. Bu sarnıcın kenarında durup, «Acaba yaşadığım sürece bu sarnıcı altınla doldurabilir miyim » derdi. Müstansır ise bu sarnıcın kenarında durup, «Acaba bütün bu altınları sarfedecek ve infak edecek kadar yaşayabilecek miyim » derdi. Hanlar, kervansaraylar ve birçok yerlerdeki yollarda köprüler yaptırdı. Bağdat´ın her mahallesin­de yoksullar için ziyafet evi yaptırdı. Özellikle ramazan ayında bu ziya­fet evlerini daha yoğun bir şekilde çalıştırırdı. Kırk yaşına varmış cari­yeleri satın alır, bunları azâd eder, çeyizlerini hazırlayıp evlendirirdi. Her vakitte binlerce altını yoksullara ve hayır yollarına sarfederdi. Bağ­dat´ın bütün mahallelerindeki muhtaçlara, dullara, öksüzlere yardım ederdi. Allah onun bu iyiliklerini ve hayırlarım kabul buyursun. Kendi­sine hayır mükâfat versin. Bağdat´ta dört mezhep için Müstansıriye medresesini yaptırdı. Oraya dârülhadis, hamam ve tıp evi yaptırdı. Bu müessesede çalışanlara maaş bağladı. Yemek, tatlı, meyve ve ihtiyaç duydukları her şeyi verdi. Bu medreseye büyük vakıflar tahsis etti. Hat­ta denildiğine göre bu vakıfların gelirlerinin dörtte birinin samanından elde edilen para medreseye ve medresede çalışanlara yetecek miktar­daydı. Bu medreseye dünyada eşi bulunmayan kıymetli kitaplar vakfet­ti. Bu medrese hem Bağdat, hem de diğer beldeler için bir ziynet haline gelmişti.

Bu sene başında Hâdiye ve Hasan el-Askerî´ye mensup olan Samar-ra´daki meşhed yandı. Burayı, bu mıntıkalara hakim olduğu zamanlar­da yani hicretin 450. senesinde Arslan el-Besasirî yaptırmıştı. Müstan­sır, yanan bu meşhedin onanlıp eski haline getirilmesini emretti. Rafiziler, burada çıkan yangında kendi suçlan olmadığını, anlamsız ve so­ğuk kelimeler kullanarak kendilerini savundular. Yine anlamsız şiirler inşâd edip haberler uydurdular. Burası hakikati olmayan Mehdî el-Müntazar´m çıkacağı yer olarak söylenmektedir. Bunun aslı astarı yok­tur. Burası yapılmamış olsaydı, daha iyi olurdu. Buradan çıkacağını söyledikleri ve bekledikleri zât. Hasan b. A1İ b. Muhammed el-Cevad b Ali er-Rıza b. Musa el-Kâzım b. Cafer es-Sadık b. Ali b. Muhammed b Bakır b. Ali b. Zeynelabidin b. Hüseyin´dir. Bilindiği üzere Hz. Hüseyin Kerbela şehidi olup Ebu Talib oğlu Ali hazretlerinin oğludur. Cenâb-ı Allah tümünden razı olsun. Bunlar hakkında aşırılığa sapanları Cenâb-ı Allah kahretsin. Kendileri sebebiyle kendilerinden daha faziletli olan kimselere buğz edilmiştir.

Müstansır, -Allah ona rahmet etsin- âlicenab, yumuşak huylu in­sanlar tarafından sevilen reis bir kimse idi. Sureti güzel, ahlâkı hoş, alımlı bir görüntüye sahipti. Üzerinde peygamberlik hanesinin nuru vardı. Allah ondan razı olsun ve onu hoşnut kılsın.

Anlatıldığına göre Müstansır, ramazan ayında güneşin batışından önce Bağdat sokaklarından birinde bineğine binmiş, dolaşmakta iken yaşlı bir adam gördü. Yaşlı adamın elinde içi yemek dolu bir kap vardı. Bunu bir mahalleden başka bir mahalleye götürecekti. Müstansır ona şunu sordu:

- Ey ihtiyar adam! Niçin kendi mahallendeki ziyafet evinden ye­mek almıyorsun da bu mahalleden alıyorsun Yoksa her iki mahalleden de alacak kadar muhtaç mısın

- Hayır, vallahi ey efendim -böyle derken Müstansır´m halife oldu­ğunu bilmiyordu- ben yaşlı bir adamım. Yemek dağıtım vaktinde bu ma­hallede bulunduğum ve hemen gidip dağıtım esnasında mahalle halkı­mı rahatsız etmekten utandığım için yemeğimi buradan alayım, dedim. Çünkü mahalle halkını bu yemek dağıtım esnasında sıkıştırıp rahatsız edecek olursam ayıp olur ve beni sevmeyenler de bana iyice yürek soğut­muş olurlar. Bu nedenle mahallemden başka bir mahalleye gidiyor, ye­meğimi oradan alıyor ve insanların akşam namazım kılmaya gittikleri zamanı bekliyor, işte tam o zamanda yemeğimi alıp kimse görmeden evime götürüyorum!

Halife, -Allah ona rahmet etsin- yaşlı adamın bu cevabı karşısında ağladı ve ona 1.000 dinar verilmesini emretti. Paranın kendisine verilişi esnasında yaşlı adam çok sevindi. Hatta denilir ki aşın sevinçten ötürü kalbi çatlamıştı ve bundan sonra sadece yirmi gün yaşayabilmiş, sonra vefat etmiş, geride halifeye verilmek üzere 1.000 dinar miras bırakmış­tı. Çünkü kendisinin mirasçısı yoktu. Bu paradan sadece bir dinar har­camıştı. Halife, bu duruma hayret etti ve «Elimizden çıkan birşey bir da­ha bize geri dönemez. Siz bu parayı o yaşlı adamın mahallesindeki yoksullara sadaka olarak dağıtın» dedi. Allah ona rahmet etsin.

Halife Müstansır geride üç erkek evlat bıraktı. Bunlardan ikisi öz-kardeşti. Biri babasının vefatından sonra hilafete geçmiş olan halife Müstasım, diğeri de Ebu Ahmed Abdullah´tı. Üçüncü oğlu ise Emir Ebü´l-Kasım Abdulaziz´di. Bunlann kızkardeşlerinin annesi ayrıydı. Allah onun iffetini muhafaza buyursun.

Halife Müstansır´m vefatı nedeniyle şairler çok mersiyeler yazdı­lar, îbn Saî bu mersiyelerden güzel bir kıtayı nakletmiştir.

Halife Müstansır kimseyi vezir olarak görevlendirmedi, aksine Ebü´l-Hasan Muhammed b. Muhammed el-Kummî´yi vezir vekilliğinde bıraktı. Ondan sonra da Nasreddin Ebül-Ezher Ahmed b. Muhammed en-Nakidî vezir vekilliğine atadı. Bu zat hilafet sarayının muallimi idi. Doğruyu en iyi bilen yüce Allah´tır. [1]



Müstasım Billah´ın Halifeliği


Emirü´l-Mü´minin olup Bağdat´taki Abbas oğullarının son halifesi-dir. Bu halife, Tatarlar tarafından Hülagu b. Tölî b. Cengizhan´m emri üzerine hicretin 656. senesinde şehid edilmiştir. Bununla ilgili açıkla­ma inşaallah ileride verilecektir. Asıl adı ve şeceresi şöyledir: Emirü´l-Mü´minin Müstasım Billah Ebu Ahmed Abdullah b. Emirü´l-Mü´minin el-Müstansır Billah Ebu Cafer el-Mansur b. Emirü´l-Mü´minin ez-Zahir Billah Ebu Nasr Muhammed b. Emirü´l-Mü´minin en-Nasır Lidinillah Ebü´l-Abbas Ahmed b. Emirü´l-Mü´minin el-Müstadî Billah Ebu Mu­hammed Hasan b. Emirü´l-Mü´minin el-Müstencid Billah Ebü´l-Muzaf-fer Yusuf b. Emirü´l-Mü´minin el-Muktefî Liemrillah Ebu Abdillah Mu~ hamnıed b. Emirü´l-Mü´minin el-Müstazhir Billah Ebü´l-Abbas Ahmed b. Halife el-Muktedî Biemrillah Ebü´l-Kasım Abdullah.

Dedesi Nasır´m biyografisinden bahsedilirken nesebinin Hz. Ab-bas´a dayandığı görülmüştür. İsimlerinden bahsettiğimiz bu zatların tümü peşpeşe hilafet makamına geçmişlerdir, ama Müstasım´a kadar atalan arasında sekiz kişinin, araya başka biri girmeksizin peşpeşe hi­lafete geçtiği başka bir halifede görülmüş bir özellik değildir. Kendisin­den Önceki ata ve dedelerinden sekiz kişi peşpeşe hilafete geçmiş, sonra da dokuzuncu olarak kendisi yüce Allah´ın lütuf ve rahmeti ile hilafet makamına geçmiştir. Yüce Allah kendi lütfuyla ona rahmet etsin.

Babası Müstansır, hicrî 640. senenin cemaziyelahir ayının onunda cuma sabahı vefat edince kendisi Tac sarayında bulunuyordu. O gün na­mazdan sonra davet edildi. Kendisine hilafet biati sunuldu ve Müstasım lakabı verildi. O zaman kendisi otuzbir yaşından birkaç ay almıştı. Gençliğinde Kur´an-ı Kerim´i güzelce ezberlemiş ve tecvidi iyice öğren­mişti. Arapça´yı, güzel yazı yazmayı ve diğer faziletleri zamanındaki Şafiî imamlarından biri olan Şeyh Şemseddin Ebu´l-Muzaffer Ali b.

Muhammed b. Neyar´dan öğrenmişti. Halifeliğe geçince ona son derece ikram ve ihsanda bulunmuştu. Anlatıldığına göre Muştasını, Kur´an-ı Kerinı´i çokça okurdu. Edâ ve sedası güzeldi. Üzerinde huşu ve Allah´a yöneliş emareleri açıkça görülürdü. Tefsire ve tefsirle ilgili problemlerin çözümüne ilgi göstermişti. Hayır yapmakla tanınmıştı. Şükranla karşı­lanacak işler yapmıştı. Babası Müstansır´m yolundan gitmişti, onun gi­bi hayır ve fazilette çaba sarfetmişti. Zamanında işler yoluna girmiş, herşey mükemmel olmuştu. Allah´a hamd olsun.

Kendisine yapılacak bey´at merasimini Şerefüddin Ebü´l-Fezaü İk­bal el-Müstansırî tertipledi. Önce kendisine amcazadeleri ve Abbasiler­den olan ailesi, sonra devlet erkânı, emirler, vezirler, kadılar, alimler, fakihler, ehl-i hail vel akd, avam tabakası ve diğerleri bey´at ettiler. O gün görülmeye değer muazzam, kalabalık, övgüyle karşılanacak bir gündü. Ülkenin diğer beldelerinden, şehirlerinden de bey´at haberleri geldi. Memleketin bütün beldelerinde, bölgelerinde, köylerinde, yakın olsun, uzak olsun doğuda ve batıdaki camilerin minberlerinde, tıpkı ba­basına ve dedelerine okunduğu gibi kendisinin adına da hutbe okundu. Yüce Allah hepsine rahmet etsin.

Bu sene çeşitli olaylar meydana geldi. Şöyle ki: Müstansır´ın hilafe­tinin son günlerinde Irak´ta şiddetli bir veba, şeker ve ilaç kıtlığı görül­dü. Halife Müstansır Billah -Allah rahmet etsin- hastalara çok miktar­da şeker dağıttı. Allah onun bu hayrım kabul buyursun.

Bu sene şaban ayının ondordünde cuma günü halife Müstasmı Bil­lah, faziletli ve zarif bir genç olan Ebü´l-Ferec Abdurrahman b. Muhyid-din Yusuf b. Şeyh Ebü´l-Ferec b. Cevzî´ye, Bedriye kapısında vaaz verme izni verdi. O da orada halka vaaz etti, konuştu, faydalı ve güzel bilgiler sundu. Vaazında halife Müstasım´ı uzun ve fasih bir kasideyle övdü. Bu kasidesini İbn Saî, harfi harfine nakletmiştir. Muştasını, babasına ben­zedi. Zulmetmedi. Arslan yavrusu da deneme meydanında arslan gibi­dir.

Bu sene Halepliler ile Hareznıliler arasında büyük bir savaş mey­dana geldi. Silvan (Meyyafarikin) hükümdarı Şihabeddin Gazî de Ha-rezmliler ile birlikteydi. Halepliler bunları eşi görülmemiş bir hezimete uğrattılar. Çok miktarda malı ganimet olarak ele geçirdiler.

Bu sene Nusaybin bir kez daha yağmalandı. Bu, Nusaybin´in onye-dinci yağmalanışı idi. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun (doğrusu biz Al­lah´a aidiz ve O´na dönücüleriz).

Şihabeddin Gazî, Silvan´a (Meyyafarikin´e) döndü. Harezmliler, li­derleri Berekâthan´m -Allah onu mübarek kılmasın- öncülüğünde ülke­de fesat çıkardılar. Şihabeddin Gazfye, Ahlat şehrini ele geçirmesi için ferman geldi. O da gidip Ahlat´ı, içindeki mallar ve ürünleri ile teslim al­dı.

Bu sene Mısır hükümdarı Salih Eyyub, Şam´a girmeğe karar verdi. Kendisine askerlerin muhtelif ve dağınık oldukları söylendi. O da Şam´a gidecek bir orduyu hazırlayıp harekete geçirdi. Kendisi ise Mısır´da ka­lıp memleket idaresiyle meşgul oldu, [2]



Hicretin Altıyüzkırkıncı Senesinde Vefat Eden Meşhur Şahsiyetler


Müstansır Bîllah


Mü´minlerin emiriydi. Kadri yüce, son derece hürmete layık bir kimseydi. Bu sene vefat etti. Önceki sayfalarda hakkında genişçe bilgi verilmiştir. [3]



Hatun Binti İzzeddîn Mes´ud


Hatun binti İzzeddin Mes´ud b. Mevdud b. Zengi b. Aksungur el-Atabekiye. Dımaşk´m Salihiye mahallesindeki atabekiye medresesini vakfeden hatundur. Sultan Melik Eşrefin zevcesi idi. Bu sene vefat etti. Allah rahmet etsin. Vefat ettiği gece Cebel´deki medresesini vakfetmiş­ti. Türbesi de oradadır. Ebu Şâme´nin dediğine göre bu medresenin ya­nındaki türbesine defnedilmiş tir. Allah kendisine rahmet etsin ve ha­yırlarını kabul buyursun. [4]



Hicretin Altıyüzkırkbirinci Senesi


Bu sene Mısır hükümdarı Salih Eyyub ile amcası Dımaşk hüküm­darı Salih İsmail arasında elçiler gidip geldiler. Salih Eyyub, amcasın­dan Dımaşk kalesinde tutuklu bulunan oğlu Muğis Ömer b. Salih´i ken­disine iade etmesini istiyor, buna karşılık Dımaşk hakimiyetinin amca­sı Salih İsmail´in elinde kalmasını onaylıyordu. Bu şartlar üzerine ara­larında barış antlaşması yapıldı. Dımaşk´ta Salih Eyyub adına hutbe okundu. Salih İsmail´in veziri Eminü´d-Devle Ebü´l-Hasan Gazzal el-Müselmanî bu işin sonucundan korktu ve efendisi Salih İsmail´e; «Sakın şu çocuğu babasına geri verme. Aksi takdirde ülken elinden çıkıp gider. Bu çocuk senin elinde bir nevi Süleyman mührü gibidir» dedi. Onun bu uyarısı üzerine Salih İsmail, Salih Eyyub´la yaptığı antlaşmayı bozdu ve Salih Eyyub´un oğlunu tekrar kale zindanına gönderdi. Dımaşk´ta Salih Eyyub adına hutbe okutulmasına son verdi. Böylece iki hükümdar ara­sında düşmanlık yeniden alevlendi. Bunun üzerine Mısır hükümdarı Salih Eyyub, Harezmlilere haber göndererek Dımaşk´ı kuşatmağa gel­melerini istedi. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun (doğrusu biz Allah´a ai­diz ve O´na dönücüleriz.) Harezmliler bu sene Anadolu