Konu Başlığı: Harun El-Vasık B. Mutasım´ın Halifeliği Gönderen: Esila üzerinde 20 Kasım 2010, 01:17:04 Harun El-Vasık B. Mutasım´ın Halifeliği
Mutasım´în Ammuriye´yi Fethetmesi Abbas B. Me´mun´un Öldürülmesi Hicretin İkiyüzyirmîdördüncü Senesi Hicretin İkiyüzyîrmibeşinci Senesi Said B. Mes´ade. Nahivci Ceremî Hicretin İkîyüzyirmialtıncı Senesi Ebu Dülef El-İclî Şair Bekir b. en-Nattah, onun hakkında şöyle bir güzel şiir söylemiştir. Sonra bana: "Anladın mı " diye sordu. Ben de anladığımı söyledim ve uykudan uyandım.». Hicretin İkiyüzyirmiyedinci Senesi Mutasım Billah´ın Biyografisi Hişam b. Kelbî dedi ki: «Mutasım´ın vefatından sonra yerine oğlu Harun el-Vasık halife oldu.» Harun El-Vasık B. Mutasım´ın Halifeliği Meşhur Zahid Bişr El-Hafî İbn Hallikan dedi ki: «Bu zatın dedesi Abdullah el-Gayyur´du. Hz. Ali (r.a.) vasıtasıyla Müslüman oldu.» Hicretin İkiyüzyirmisekizinci Senesi Şair Ebu Temmam Et-Taî "Yüce bir kişidir. Sen bu sözlerinle onu bedevi Araplardan ayak takımlarına benzetmiş oldun." O da bir süre başını önüne eğdi, sonra kaldırıp şöyle dedi: Hicretin İkiyüzyirmidokuzuncu Senesi Hicretin İkiyüzotuzuncu Senesi Abdullah B. Tahir B. Hüseyin. Mutasım´în Ammuriye´yi Fethetmesi Mutasım, Babek işini tamalayıp onu öldürdükten ve ülkesini ele geçirdikten sonra, ordunun yanına gelmesini istedi. Orduyu daha önce hiçbir halifenin hazırlamadığı şekilde hazırladı. Yanına misli duyulmamış şekil ve miktarda savaş aletleri, yükler, develer, su tulumları, binekler, neft, atlar ve katırlar aldı. Dağlar misali büyük bir orduyla Ammuriye´ye doğru yola koyuldu. Afşin Haydar b. Kavus´u Suruç tarafına gönderdi. Askerlerini misli duyulmamış bir şekilde tabiye etti. Savaşçılıkta meşhur komutanlarının bir kısmını kendinden önce yola çıkardı. Bu senenin receb ayında kendisi Tarsus´a yakın Li-si nehrine kadar ulaştı. Öte yandan Bizans imparatoru da askerleriyle birlikte harekete geçerek Mutasım´a doğru geldi. İkisi birbirlerine yaklaştılar. Öyle ki, iki ordu arasında dört fersahlık bir mesafe kalmıştı. Afşin ise diğer taraftan Bizans ülkesine girdi. Bizanslılar da onun peşinden geldiler. Bu durumda Bizans imparatoru sıkıntıya düşmüştü. Çünkü o halife ile uğraşacak olursa arkadan Afşin gelip onunla savaşacak ve kendisi mahvolacaktı. Eğer biriyle uğraşır, diğerini bırakırsa bıraktığı arkadan gelip onun hakkından gelecekti. Nihayet Bizans imparatoru, askerlerinden az bir grupla Afşin´e doğru ilerledi. Gerideki asıl ordunun başına komutan olarak yakınlarından birini bıraktı. Bu senenin şaban ayının bitimine beş gün kala, perşembe günü, imparatorla Afşin karşı karşıya gelip savaşmaya başladılar. Afşin, sebat etti. Bizanslılardan bir kısmını öldürdü, bir kısmını yaraladı. Zor durumda kalan Bizans imparatoru, bu esnada gerideki ordunun, vekil bıraktığı yakınının komutasına itaat etmediklerini, dağıldıklarını duydu. Acele olarak geri döndü. Ordunun disiplininin bozulduğunu, askerlerin dağıldığını, düzenin kalmadığını gördü. Vekil bıraktığı yakınma öfkelendi ve boynunu vurdurdu. Bütün bu haberler Mutasım´a ulaştı. Mutasını, buna sevindi ve hemen harekete geçip Ankara´ya gitti. Afşin de beraberindeki askerlerle birlikte Ankara´da Mutasım´la buluştu. Ankaralıların kendilerinden kaçtıklarını gördüler. Yerli halkın bıraktığı erzakı alarak güçlendiler. Sonra Mutasım, askerlerini üç gruba ayırdı. Bunlardan sağ cenahın başına Afşin´i, sol cenahın başına da Eşnas´ı komutan olarak tayin etti. Kendisi de merkez birliklerinin başında kaldı. Ordusunun sağ ve sol cenahları ^arasında iki fersahlık mesafe vardı. Sağ ve sol cenahlardan her birinin komutanına, kendi birliklerini sağ ve sol cenahlara, merkeze, öncü ve artçı gruplara ayırmasını, uğradıkları bütün köy ve kasabaları yakıp yıkmasını, insanları esir edip mallarını ganimet almalarını emretti. Kendisi de askerleriyle birlikte Ammuriye´ye doğru ilerledi. Ammuriye ile Ankara arasında yedi konaklık mesafe vardı. Ammuriye´ye u |