> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > El-Bidaye Ven Nihaye >  Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu  (Okunma Sayısı 2270 defa)
03 Şubat 2011, 14:30:21
Esila

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 967


« : 03 Şubat 2011, 14:30:21 »



Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu.


Firavun´un Boğulmasından Sonra Îsrailoğullarî

İsrailoğullarının Tih Çölüne Girmeleri Ve Orada Başlarına Gelen Garip Haller.

Allah´ı Görme İsteği

Hz. Musa´nın Gıyabında Kavminin Buzağıya Tapması

İsrailoğullarının İneği

Musa Île Hızır´ın Kıssası

Musa´nın Kıssasını Baştan Sona İçeren Fitneler Hadisi



Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu


Mısır Kıptîleri, kralları Firavun´a uyup Allah´ın peygamberi ve Al­lah ile konuşma şerefine nail olmuş İmran oğlu Musa´ya muhalefet ede­rek, kafirlik, azgınlık ve inatlarını sürdürünce, Cenâb-ı Allah onlara, bâtılı ezen çok büyük hüccetler ve deliller gönderdi. Gözleri kamaştırıp akılları hayrette bırakan harikulade halleri onlara gösterdi. Bütün bunlara rağmen küfürden dönmediler. Sapıklık, inat ve azgınlıklarına son vermediler. Pek azı müstesna, onlardan iman eden olmadı. Rivayete göre, iman edenler üç kişiydi. Bunlardan biri, Firavun´un karısı (Asiye) idi. Ehl-i Kitabın bu kadınla ilgili haberlerden bilgisi yoktur. Diğeri, Fi­ravun´un akrabasından olan mü´min adamdır ki onun kafirlere karşı delil ileri sürmüş, onlara öğüt vermiş olduğunu ve onunla ilgili bilgileri daha önce anlatmıştık. İnananların üçüncüsü ise, şehrin öbür ucundan koşarak gelip Musa´ya öğüt veren (ve Mısır´dan çıkıp gitmesini tavsiye eden) öğütçü adamdır. O, Hz. Musa´ya demişti ki: «Ey Musa! İleri gelen­ler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Hemen uzaklaş. Doğrusu, ben sana öğüt veriyorum.» (ci-Kasas, 20.)

İbn Abbas´ın dediğine göre, nasihatçının "ileri gelenler" dediği kim­seler, büyücülerden başkalarıdır. Çünkü onlar Kıptîlerdendiler.

Başka bir rivayete göre Musa´ya, Firavun´un milleti olan Kıptîler-den bir grup ile büyücülerin ve İsrailoğullannın tümü iman etmişlerdir. Şu ayet-i kerime de bu rivayeti doğrulamaktadır:

«Firavun ve erkanının kendilerine fenalık yapmasından korktukla­rından milletinin bir kısım gençleri dışında kimse, Musa´ya inanma­mıştı. Firavun, o yerde-hakim di. O gerçekten aşırı gidenlerdendi.»{Yûnus, 83.)

Bu ayette geçen "milletinin" kelimesinden kasıt, Firavun´un mille­tidir. Çünkü ayetin akışı buna delâlet etmektedir. Bu kelime, cümle içinde "Musa" kelimesine yakın olduğundan dolayı, milletinin kelime­siyle, Musa´nın milletinin kastedildiğini söyleyenler de olmuştur. Ama İbn Kesir Tefsiri´nde de açıkladığımız gibi, birinci görüş kuvvetlidir. Musa´ya inanan gençler, Firavun´dan, onun gücünden, satvetinden, zorbalığından ve adamlarının onu kendilerine karşı kışkırtıp dinlerinden zorla döndürmesinden korktukları için, imanlarını gizlemişlerdi. Şahid olarak kafi olan Cenâb-ı Allah, Firavun hakkında şöyle demekte­dir. «Firavun, yeryüzünde çok ululanan ve çok aşırı gidenlerdendi.» Ya­ni bütün işlerinde ve durumlarında aşırı giderdi. Ama o, sonu gelmiş olan bir mikrop, devşirilme zamanı yaklaşan murdar bir ürün, telef edilmesi kaçınılmaz olan lanetli ve köhne bir adam olmuştu. İşte o sıra­larda Musa, kavmine şöyle demişti: «Ey milletim! Allah´a inanıyorsanız ye teslim olmuşsanız Ona güvenin." Dediler ki: "Allah´a güvendik; Ey, Rabbimiz! zalim bir millet ile bizi sınama, rahmetinle bizi kafirlerden kurtar."» (Yûnus, 84-86.)

Hz. Musa (a.s.), Allah´a dayanıp ondan yardım dilemelerini ve ona iltica etmelerini kavmine tavsiye etti. Onlar bu tavsiyeye uyunca Cenâb-ı Allahda onları, içinde bulundukları sıkıntıdan çıkardı.

«Musa´ya ve kardeşine: "Kavminiz için Mısır´da evler hazırlayın ve evlerinizi karşı karşıya kurun, namaz kılın ve mü´minleri müjdeleyin." diye vahyettik.» (Yûnus, 87.)

Cenâb-ı Allah, Musa´ya ve kardeşi Harun´a, İsrailoğulları için Kıptîlerinkinden ayrı bir yerde evler yapmalarını vahyetti, birbirleri­nin evlerini tanısınlar ve göç emrini alınca da göçmeye hazır vaziyette bulunsunlar diye.

"Evlerinizi karşı karşıya kurun." Bazıları, bu ayetin şu manaya gel­diğini söylemişlerdir: "Evlerinizi mescidler edin." "Evlerinizi kıble edin." yani evlerinizde çok namaz lalın. Çok namaz kılarak, yaşamakta olduğunuz zorluk ve sıkıntılara karşı Allah´tan yardım dileyin. Mücahid, Ebu Malik, İbrahim en-Nehaî, Rabî´, Dahhak, Zeyd b. Eşlem ve oğlu Abdurrahman ile diğer bazı müfessirler ayetin bu manaya geldi­ğini söylemişlerdir. Nitekim namazın ilahî yardım aracı olduğu, şu ayetle de bildirilmiştir:

«Sabır ve namazla (Allah´dan) yardım isteyin.» (el-Bakara, 153.) Pey­gamber (s.a.v.) Efendimiz de birşeyden dolayı üzüldüğünde namaz kı-larmış.

Bazı müfessirler ise bu ayetin şu anlama geldiğini söylemişlerdir: Firavun zamanında İsrailoğulları, toplantı yerlerinde ve mabedlerinde açıkça ibadet edemiyorlarrmş. Bu sebeple de namazlarını kendi evlerin­de kılmaları emrolunmuş. Daha önce dini vecibelerini yerine getireme­yişlerinin zararını telafi etmek için, hiç değilse evlerinde namaz kılma­ları kendilerine emrolunmuştu. Firavun ve adamlarından korktukları için, evlerinde kılmaları gerekiyordu. Mezkur ayet-i kerimede "mü´min­leri müjdele" cümlesi de mevcud olduğu için, - her ne kadar ikinci mana­ya aykırı değilse de - birinci mana daha kuvvetlidir. Doğrusunu Allah bi­lir.

Said b. Cübeyr ise ayetinin, "Evlerinizi karşılıklı yapın."

manasına geldiğini söylemiştir.

«Musa: "Rabbimiz! Sen Firavun ve adamlarına dünya hayatında süs (ler) ve nice mallar verdin. Rabbimiz, (insanları) senin yolundan saptırsınlar diye mi Rabbimiz, onların mallarını yok et. Kalblerini sık ki, acı azabı görünceye kadar inanmasınlar!" dedi. (Allah): "Duanız ka­bul olundu. Doğru olun, bilmezlerin yoluna asla uymayın!" dedi.» (Yûnus, 88-89.)

Bu, All´ah ile konuşma şerefine nail olan Musa´nın, Allah düşmanı Firavun´a yaptığı büyük bir bedduadır. Musa, Allah için ona öfkelen­mişti. Hakka uymaya karşı büyüklendiği, insanları Allah yolundan geri çevirdiği, inatçılık edip azdığı, bâtıl davasını sürdürdüğü, maddeten ve manen apaçık olan hakla ve kesin burhanı kabule yanaşmayıp büyük­lük tasladığı için Musa (a.s.), ona kızmış ve beddua etmişti. Demişti ki: «Rabbimiz! Sen, Firavun ve adamlarına (milleti olan Kıptîlere, dinin­den olanlara) dünya hayatında süs (ler) ve nice mallar verdin. Rabbi­miz, (insanları) senin yolundan saptırsınlar diye mi »

Tabiî ya.. Dünyayı ve dünyalığı her şeyden üstün tutanlar, bunların servet ye zinet sahibi oluşlarına aldanırlar. Cahil kimseler, bunların haklı olduklarını sanırlar. Ama güzel bineklerle şık elbiselerin, şahane binalarla sarayların, iştah çekici yiyeceklerle göz alıcı manzaraların, yüksek hükümranlıkla itibar ve maddi imkanların dinî değil de, dün­yevî olduğunu bilemezler.

Rabi´ b. Enes ile Dahhak ve Ebu´l- Aliye, "Rabbimiz! Onların malla­rını yok et!" ayetinin şu manaya geldiğini söylemişlerdir: Rabbimiz! On­ların mallarım, olduğu gibi nakışlı taşlara döndür. Katade dedi ki: Aldı­ğımız haberlere göre onların ekinleri taşa dönmüştür. Muhammed b. Ka´b ise şöyle demiştir: Şekerleri, hatta bütün malları taşa döndü. Bu mesele Ömer b. Abdülaziz´e anlatılırken bir hizmetçisini çağırarak, "Bana bir torba getir." demiş. Hizmetçi torbayı getirmiş. Bir de bakmış­lar ki, torbanın içinde taşa dönüşmüş olan nohut ve yumurtalar var!.. Bunu İbn Ebu Hatîm rivayet etmiştir.

Rabbimiz! «Kalblerini sık ki, acı azabı görünceye kadar inanmasın­lar!» Kalblerini mühürle ki, iman etmesinler. Musa, onlara; Allah´a, di­nine, burhanlarına öfkelendiklerinden dolayı böyle bir bedduada bu­lunmuştu, Cenâb-ı Allah da, onun isteğini kabul edip yerine getirmişti. Nitekim Nuh´un da bedduasını kabul etmişti. Nuh, inançsızlara şöyle beddua etmişti:

«Rabbim! Yeryüzünde kafirlerden tek kişi bırakma. Çünkü sen on­ları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve yalnız ahlaksız, nankör (insan­lar) doğururlar,» (Nüh, 26-27.)

Bu nedenle Cenâb-ı Allah, kendisi, Firavun ve adamlarına bedduda bulunup kardeşi Harun´un amin dediği ve dolayısıyla beddua etmiş gibi sayıldığı bir esnada Musa´yla Harun´a hitaben şöyle demiştir:

(Allah): "Duanız kabul olundu. Doğru olun, bilmezlerin yoluna uy­mayın." dedi.

Tefsirciler ve diğer kitabîler dediler ki: İsrailoğulları, kendi bay­ramlarını kutlamak maksadıyla şehir dışına çıkmak için Firavun´dan izin istediler. Firavun, gönülsüz olarak izin verdi. Ancak İsrailoğul-larmm bu izni almaktaki amaçları, kurtuluşu elde etsinler diye, Fira­vun ve adamlarına karşı baş kaldırmaları ve bu iş için gerekli olan ha­zırlığı yapmaktı.

Ehl-i Kitap kaynaklarında anlatıldığına göre Cenâb-ı Allah, Fira-vun´un adamlarından iğreti olarak zinet istemelerini îsrailoğullarma emretti. Firavun´un adamları da onlara bol miktarda zinet eşyasını iğ­reti olarak verdiler. İsrailoğulları da geceleyin şehirden çıkıp hemen Şanı beldelerine yöneldiler.

Gittiklerini haber alan Firavun çok öfkelenerek peşlerine düşüp ya­kalamak ve yok etmek için, asker toplamaya başladı. Bu konudan Kur´ân-ı Kerîm´de şöyle bahsedilmektedir: «Musa´ya: "Kullarımı gece­leyin (Mısır´dan çıkar), yürüt; siz takip edileceksiniz." diye vahyettik. Firavun, (îsrailoğullarının gittiğini duyunca) şehirlere (asker) toplayı­cılar gönderdi, (onlara şöyle dedi): "Şunlar, az bir topluluktur. Ve onlar bizi kızdırmaktadırlar. Biz, ihtiyatlı (koca) bir cemaatiz." Böylece biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, çeşmelerden çıkardık. Hazi­nelerden ve şerefli makamdan (çıkardık). Böylece, bunları İsrailoğul-lanna miras yaptık. (Firavun ve adamları), Güneş doğarken onların r ~-dına düştüler. İki topluluk (yaklaşıp) birbirini görünce Musa´nın adam­ları: "İşte yakalandık." dediler. (Musa): "Hayır, doğrusu Rabbim benim­le beraberdir. Bana yol gösterecektir." dedi. Musa´ya: "Değneğinle deni­ze vur!" diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı. (On iki...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:02:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu rüya tabiri, Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu mekke canlı, Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu kabe canlı yayın, Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu Üç boyutlu kuran oku Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu kuran ı kerim, Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu peygamber kıssaları, Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşu ilitam ders soruları, Firavun Ve Askerlerinin Mahvoluşuönlisans arapça,
Logged
09 Ekim 2014, 15:48:22
8c nazlı

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 282


« Yanıtla #1 : 09 Ekim 2014, 15:48:22 »

İlim dünyasına kaydolduğum için çok mutluyum önceden bir konu
arastırırdım ve konu harici saçma şeylerde oluyor ama burası çok
güzel burda konu harici saçma seyler yazmıyor burayı söyleyen
Ögretmenlerime teşşekkür ediyorum.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes