> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > El-Akl ve Fehmül Kuran > Yücelik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yücelik  (Okunma Sayısı 863 defa)
16 Haziran 2011, 17:19:47
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 16 Haziran 2011, 17:19:47 »



Yücelik (El-Ulüvv)

 

O kulları üzerinde her tür tasarrufa sahiptir [888]; Rah­man arşa istiva etmiştir [889]; Gökte olanın (Allah) sizi yere batırmayacağından emin misiniz? [890]; O'na ancak güzel sözler yükselir [891]; Gökten yere kadar o her işi düzenleyip yönetir, sonra (bütün bu işler) sizin saya geldiğinize göre bin yıl tu­tan bir günde O'nun nezdine yükselir (Secde/5); Melekler ve Ruh oraya çıkarlar (Mearİc/4) ayetleri ve yine İsa'ya hitaben söylediği, Ey İsa! Seni vefat ettireceğim ve kendi nezdime yükselteceğim (Al-i İmran/55) ve Bilakis Allah onu kendi nezdine yükseltmiştir [892]; Rabbin katındaki melekler sürekli O'nu teşbih ederler  [893] ayetleri de böyledir.

Başka ilahların O'nun bulunduğu yere ulaşamayacaklarını be­lirterek, De ki; "Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilahlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilahlar arşın sahibi olan Al­lah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı" [894]; Yüce Rabbinin ismini teşbih et  [895]buyurmaktadır. Allah (c), bu gibi ayet­leri asla neshedecek değildir. Ayeti okuduğunda, neshedildiğini ya da zahirî anlama aykırı olduğunu düşünebilirsin. Ancak bunun bir nesih olmadığını ve bu ayetlerin diğerleri ile çelişmediği ve duru­mun, Gökte de ilah yerde de ilah O'dur [896]; Biz ona şah damarından daha yakınız [897]; O göklerdeki ve yerdeki tek Al­lah'tır. Sizin gizlinizi ve açığınızı bilir [898]; Üç kişinin fısıldaştığı bir yerde dördüncüsü mutlaka O'dur[899] ayetle­rindeki durumla aynı olduğu gerçeğini bilmen gerekir. Ne bu ayet­ler ne de Allah'ın yüceliği İle ilgili diğer ayetler bir başka ayetin nasihi değildirler, bu ayetlerde her hangi bir çelişki de yoktur. Ama ayetlerden bir kısmı diğer bir kısmından farklı bir takım an­lamlara sahiptirler.

Bu ayetler doğru anlaşıldığı takdirde Allah'ın, varlıkların en aşağısında, onların yerlerini değiştirmeleri sebebi ile yer değişti­ren, üstünlükleri oranında büyük ve yüce, yok olmaları sebebi ile de yok olan bir varlık murad etmediği görülecektir. Zaten Allah bu gibi nitelemelerden beri ve münezzehtir.

Dalalet ehlinden bazıları Allah'ın arş üzerinde olduğunu iddia ettikleri gibi zatı ile her mekanda var olduğunu da savunmuşlardır ki onlara göre bu (iki iddia arası)nda fark yoktur. [900] Daha sonra onlar dilleri ile inkar ettikleri şeyin kendileri aleyhine sabit oldu­ğunu anladılar ve inkara yöneldiler çünkü, anlam itibariyle bir şeyi kabul edip sonra dil ile inkar eden hiç kimseye dili ile inkarın, her hangi bir faydası olmaz. Böyleleri -anlam kendilerini zorladığı için- inkan, inanç haline getirirler. Nitekim Hristiyanlar, üç tanrı­ya ibadet etmenin, tevhid ile aynı şey olduğunu ve teslisin şirk ol­madığını iddia etmişlerdir. Şirki sözle inkar etmeleri, kendilerine herhangi bir fayda sağlamamış ve gerçekte onlar şirki inanç haline getirmişlerdir. Dalalet ehli de gerçekte kafir oldukları halde, küfre düştüklerini kabul etmekten kaçınmışlardır.

Aynı şekilde bid'atçılar da sözleri ile bid'atçı olduklarını inkar eder ve kabule yanaşmazlar. Halbuki bu görüşleri ile onlar, Al­lah'ın dinine karşı gelmektedirler. İnkarlarının ne anlama geldiğini anladıktan sonra onlar da, bu ayeti [901] delil göstererek Allah'ın her yerde olduğunu savunmuşlardır. Daha sonra bu iddianın ne anlama geldiğini farkedip "O bir şeyin bünyesindeki herhangi bir şey gibi değildir" diyerek içine düştükleri çelişkiden kurtulmaya çalıştılar. Çünkü her ne kadar onlar inkar etseler de, bir şeyin bünyesindeki başka bir şey o şeyin kendisi gibidir.

"Bana bütün bunların ne anlama geldiğini açıkla!" dedim. Şöy­le devam etti: Allah bilir... Allah görecektir... Ben sizinle berabe­rim, her şeyi işitmekleyim... gibi ayetler varlık, varlık haline gelince; yeni bir bilgi, görme ve işitme yetisi yaratmaksızın biz onu var olarak biliriz, işitilir bir varlık olarak işitir ve görülür bir varlık olarak görürüz: Bir şeyi istersek... ayeti ise o varlığın yaratılma za­manı gelince anlammadır.

Arşa istiva etti[902]; Allah kulları üzerinde her tür tasarru­fa sahiptir[903]; O takdirde (bu ilahlar) arşın sahibi olan Al­lah'a ulaşmak için...[904]; Sözler O'na yükselir[905]; Bir gün bütün bunlar O'nun katına yükselir [906] ayetleri ve ben­zer ayetler O'nun arş üzerinde olduğunu, varlıkların bünyesinde gizli olmaktan beri ve münezzeh olduğunu; varlıklara ait hiç bir sırrın O'na gizli olmadığını kesinkes ortaya koymaktadır. Çünkü bu ayetlerde Allah açıkça kendi zatının kullar(dan ayrı) ve onların Üzerinde olduğunu belirtmiştir. Çünkü Allah, Semadikinin (yani arşın üzerinde olan Allah'ın) sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz?[907] buyurmaktadır. Arş semanın üzerindedir. Çün­kü, semanın üzerindeki bir şey üzerinde olan, semanın da üzerin­dedir. Nitekim Allah, Yeryüzünde dolaşın [908] buyurarak, yer üzerinde yürümeyi murad etmiş, yerin içine girmeyi murad et­memiştir. Sizi hurma dallarına asacağım[909] (yani, hurma dallarının içine değil üzerine asacağım) ve Semadakinden emin misiniz? [910] buyurmuştur. Daha sonra Sizi yere geçirmeye­ceğinden... [911] diye açıklamış, "semadaki" ifadesinden sonra yere geçirme ile söze başlayarak bu ifade ile Allah'ın kasdedildiğine açıklık getirmiş ve "semadaki" ifadesinin başka bir anlam çağrıştırmasını engellemiştir. Ancak Allah, sema üzerindeki arş üzerindedir. Cenab-ı Hak, Allah gökten yere kadar her işi dü­zenleyip idare eder. Sonra bütün bu işler birgün O'nun nezdine çı­kar [912] ve Melekler ve Ruh oraya çıkarlar [913] bu­yurmuş ve bu ayetlerle bütün bu işlerin ve meleklerin onun huzuruna çıktıklarını belirtmiştir. Ayrıca yükselmeyi, O'na yükselme olarak, "irtifa" ile niteleyip Güzel söz O'na yükselir [914] bu­yurmuştur.

Allah, Sonra O'na yükselir [915] ve Miktarı .... olan bir günde [916] buyurarak yükseliş miktarını belirtmiş ve "O'na" ifadesine açıklık getirmiştir. Bu, senin "Bir gün veya gece falanın huzuruna çıktım" demen gibidir. Senin söz konusu şahsın huzuru­na çıkman bir günlük bir olaydır. Şayet arşa çıkarlarsa, her ne ka­dar O'nu göremeseler ve yücelikte O'na denk olmasalar da Allah'a yükselmiş olurlar. Onlar yerden yükselmiş ve emri, arş üzerindeki Allah'a ait en yüce makama çıkarmış olurlar.

Allah, Her güzel söz O'nun huzuruna çıkar [917] buyur­muştur.

Meleklerin kelamı, insanlarınkinden daha çok ve temizdir. Bu nedenle ayet, her güzel söz oraya iner dememiştir.

Cenab-ı Hak, İsa hakkında Allah onu oraya yükseltti [918] buyurmaktadır. Belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Musa'nın tanrısını görürüm [919] dedikten sonra Fira­vun, Musa'nın bana söylediğine göre O semadadır: Doğrusu ben onun yalana olduğunu sanıyorum [920] demiş, Musa'nın yalancı olduğunu zannetmesine rağmen onun sözlerine dayanarak Allah'ı görmek istemiştir. Musa, Allah'ın zatı ile her yerde olduğu­nu haber vermiş olsaydı; yerde, evinde veya kendi vücudunda ara­ması gerekir ve yüksek bir bina yapma külfetine katlanmazdı.

Mezhepler arasında tartışılan diğer ayetler okunursa, Allah'ın zatı İle bütün varlıklarda olduğunu anlatmak istemediği açıkça an­laşılacaktır. Çünkü arş üzerinde olduğunu haber verdiği ayetlerde olduğu gibi, kesin ifadeler kullanmamış, aksine yoruma açık ifade­ler kullanmıştır. Hak Teala, Yerlerde ve göklerde olanları Allah'ın bildiğini görmez misin? [921] buyurmuş ve nerede olurlar­sa olsunlar her fısıldaşanın yanında olduğunu haber verdikten son­ra, Şüphesiz Allah her şeyi bilir [922]ifadesiyle sona er­dirmiş, yani ilim ile başlayıp ilim ile son noktayı koymuştur. Bu şekilde ister tek tek, ister bir arada nerde olurlarsa olsunlar, onların ve fısıldaşmalarının Allah'a gizli olmadığını haber vermiştir.

Aşağıların aşağısı bir yerde, bir grup insan bir araya gelse, en yukarıdan Allah kendilerini görür ve söylediklerini işitir ve Ben si­zinle her zaman beraberim, sizi görüyor ve neler fısıldattığınızı bi­liyorum. En yüce sıfatlar Allah'a mahsus olup O yarattığı varlıkla­ra benzemekten münezzehtir buyurur.

İbn-i Mes'ud'un bu paralelde bir rivayeti vardır. Bu rivayete göre, üç kişi Kabe civarında bir araya gelmişlerdi. Biri diğerine "Allah söylediklerimizi işitir mi, ne dersin?" diye sorar, içlerinden bîri "Sesli konuştuğumuzda işittiğine göre fısıltı halinde konuştu­ğumuzu da işitir" der. Bunun üzerine Allah, Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin kendi aleyhinize şahitlik etme­sinden sakınmıyordunuz [923] ayetini nazil buyurmuş­tur. [924] Sadece zahirî anlamından hareket ederek işte biz bunu savu­nuyoruz diyecek olurlarsa, zahirî anlama göre kendi iddialarını terketmiş olurlar. Çünkü iki veya üç, daha fazla veya daha az, bunla­rın hepsi Allah nazarında bir kişi gibidir; Allah onlarla beraberdir, içlerinde değildir. Bir şeyle beraber olan bir şeyin cismi, o şeyden ayrı ve her biri diğerinden farklıdır. İşte bu, onların kendi iddiala­rını terketmeleri anlamına gelir. Çünkü, onlara göre bünyesine Allah'ın girmemiş olduğu hiç bir şey yoktur. Allah onlarla beraber olduğunu söylediği, ve fakat içlerinde olduğunu söylemediği için ayetin zahirine göre bu iddialarını terketmeleri gerekir. Allah, Biz ona şahdamarından daha yakınız [925] buyurmuştur. Bu ifade ile neyi murad ettiğini açıklamak için ayetin baş tarafında, Önce; Şüphesiz insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz[926]; sonra da Biz ona şah damarından daha yakınız [927] buyurmuştur. Bu ayete göre Allah, ilmi sayesinde kalbe bitişik olan şahdamara nüfuz eder. Ayetin zahirî anlamından hare­ketle, bu söylediklerimizi kabul etmeseler bile, bir şeye yakın ol­manın, o şeyin bünyesinde olmakla aynı şey olmadığını kabul edeceklerdir. Olabilecek en büyük yakınlık, bir şeyden hiç ayrılma­maktır. Allah ne, "Ben sizin İçinizdeyim", ne "şahdamarınızdayım", ne de "içinizde şahdamarınızdan daha yakınım" deme...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yücelik
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:11:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yücelik rüya tabiri,Yücelik mekke canlı, Yücelik kabe canlı yayın, Yücelik Üç boyutlu kuran oku Yücelik kuran ı kerim, Yücelik peygamber kıssaları,Yücelik ilitam ders soruları, Yücelikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes