> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > El-Akl ve Fehmül Kuran > Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası  (Okunma Sayısı 817 defa)
16 Haziran 2011, 17:13:58
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 16 Haziran 2011, 17:13:58 »



Kur'ân'ın Mahluk Olduğu İddiası

 

Dalalet ehlinden bazıları Allah'ın haber ve övgülerinde neshin caiz olmayıp sadece hükümler için söz konusu olduğu noktasında bizimle aynı kanaati paylaşmaktadırlar. [944] Daha sonra bilgisizlik edip 'Allah'ın kelamı mahluktur' diyerek bu iddialarını güçlendir­mek istemişler, emir ve nehiylerinde kendi sözünü yine kendi sözü ile neshettiği için Allah'ın kelamı mahluktur demişlerdir. Kur'ân'ın mahluk oluşu konusunda onların ileri sürdüğü delillerinden biri, Kur'ân'ın bir kısmının bir kısmı tarafından neshedilmesidir.

Onların iddiasına göre, Kur'ân mahluk olmasaydı, nesli ve de­ğişiklik caiz olmazdı.

Onlar, manayı bilmemekte ve gerçeğe haksızlık etmektedirler. Çünkü, Allah (c), kendi sözü ile kendi sözünü neshetmez, ancak emrolunan bir hususu emrolunan başka bir husus ile nesheder ve her ikisi de kendi kelamı olduğu halde yerine diğeri geçmek üzere bunlardan birincisini ibtal eder. İlk ifadeyi yine kendi ifadesi olan ikinci bir ifade ile ancak yalancılar ve sözünden dönenler neshederler. Her ikisi de kendi kelamı, her ikisi de doğru ve gerçek ol­duğuna göre O, insanları bir emirle yükümlü tutmuş, sonra bu yü­kümlülüğü başka bir emir ile değiştirmiş ve onlan bu ikincisini ye­rine getirmekle yükümlü tutmuştur. Her ikisi de Allah kelamı olup her ikisi de farklı iki zaman için geçerli yükümlülüklerdir. Allah (c), kullarını bizzat kendi kelamı ile sonra onun yerine geçmek üzere ikincisi ile yükümlü tutmamıştır. Ancak yaptıkları bir işi em­retmiş, sonra da birinci işi neshetmiş ve kendilerine yükümlülük getiren başka bir iş ile değiştirmiş ve ikincisi birincisini geçersiz hale getirmiştir. İşitmez misin Allah, O'nun sözlerini değiştirecek hiç kimse yoktur [945] buyurmaktadır. Çünkü Peygamber (s.a), Siz asla benim peşime düşmeyeceksiniz [946] buyurmuş ve "Allah, sizin bizimle çıkmanızı ebedi olarak haram kıldı" ifadesini kullanmamıştır. Çünkü onlar Peygamberle birlikte çıkmak isterlerse Allah'a isyan etmiş olurlar, ama Allah'ın kelamını değiştirmiş olmazlardı. Ama Allah, Peygamberine onla­rın kendisi ile asla çıkamayacaklarını haber vermesini emrettiği için, onunla birlikte çıkmaları asla caiz olmaz. Çünkü bu durumda bu ifade Peygamberin onların kendisi ile çıkmalarına izin verme­mesi ile ilgili bir haber olur (haberlerde de nesh caiz değildir). On­lara bu konuda izin vermemiş olup şayet çıkacak olurlarsa bu Allah'ın verdiği haberi yalanlaması anlamına gelir. Allah (c) kendile­rine izin verecek olursa, bu ilk haberi değiştirmesi anlamına gelirdi ki, Allah'ın kendisini yalanlaması demektir ve Allah bundan beri ve münezzehtir. Onlar, Peygamberden, kendisi ile birlikte çıkmayı istediklerinde, çıkmaları durumunda Allah kendi haberini yalanla­mış olurdu. Onlar Peygamber'le birlikte çıkmayı istediklerinde Allah, Onlar Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar [947] bu­yurmuş ve bu ayetle, Allah'ın kelamını değiştirmenin yalanı gerek­tirdiğini dolaylı olarak göstermiştir. Allah kendi kelamını değiştir­mez ve kendi sözünü neshetmez. Ancak farz kıldığı bir hükmü nesheder ve başka bir hükümle değiştirir. Bunların her ikisi de Al­lah kelamıdır.

Görmüyor musun neshedilen bütün hükümler, -Beytu'l-Makdis'e yönelip namaz kılmak gibi- yapılması caiz olmayan hüküm­lerdir. Gece namazı gibi bir kısmını vacib olarak yapmak caiz de­ğildir. Aynı şekilde ana-baba ve varise vasiyet gibi hususlar da ca­iz değildir.

Müslümanları ilk olarak nehyeden ifadenin Allah kelamı, hak ve Kur'ân'dan olduğuna inanmak, kullar üzerine vacibtir. İnkar eden kafir, iman eden mümindir. Müminler hem nasihi hem mensuhu birlikte muhafaza etmelidirler. Müslümanlar, Kur'ân'ın bir kısmını korurken bir kısmını mushaftan çıkarmamalı, okumaktan ve tilavetten vaz geçmemelidirler. Nesh edilen sadece ayetin getir­diği hükümdür; ayetin kendisi nesholunmamıştır. Metin, yerli ye­rinde, gerçek ve doğrudur. Sadece hüküm neshedilmiştir. Sadece ana, baba ve varise vasiyyet yükümlülüğü kaldırılmış olup vasiyyet caizdir. Ana, baba ve benzerlerine vasiyyeti vacib kılan bu ayetten doğan yükümlülük kalkmış olmakla birlikte ayetin, Allah kelamı, doğru ve gerçek olma niteliğini ortadan kaldırmamıştır. Kendilerine iman açısından emredilen bir hükmü nesheden ayetle, neshedilen ayet arasında hiç bir fark yoktur. Her ikisi de gerçek ve her ikisi de doğrudur, fark sadece bu iki ayetle vaz'edilen hüküm­dedir.

Bilerek, nesh olunan hükmün vacib olduğunu iddia eden kafir­dir. Nesh olunan hükümün yerine geçen hükmün, vacib olmadığım iddia eden de kafirdir. Allah (c), Beytu'l-Makdis'e yönelerek na­maz kılmayı ibtal etmiştir demek caizdir ama, Allah'ın kelamı batıl addedilmiş olacağı için, Allah kendi kelamını ibtal etmiştir denil­mez.

Kendisi ile bir hüküm nesh olunan söz gerçektir, vaz'ettiği hü­küm de, nesh olunan da, söz de haktır. Şu anda Allah vasiyetin vacib oluşunu neshetmiş, Beytu'l-Makdis'e yönelerek namaz kılma ve gece kalkıp ibadet etme yükümlülüğünü ibtal etmiştir denilir.

Bir müslüman, "Allah, tamamı vacib olan bu hükümleri vaz'eden ayetleri ibtal etmiştir" demez. Böyle dediği takdirde ayetin kendisi batıl bir ifade durumuna gelir. Hükmü nesh edilen ayet de hükmü sabit olan ikinci ayet de Allah kelamıdır. Her ikisi de ger­çek ve doğrudur. Hiç bir şekilde batıl ve yalan söz konusu olma­yıp, sadece iki hükümden biri düşmüştür. Bilerek; mensuh olan bir hükümle amel eden, batıl ve sapkınlığı din edinip onun kullar üze­rine vacib olmasını kabul etmiş olur.

Bu konuda onların bize karşı ileri sürdükleri delillerden biri de Biz bir ayetin hükmünü ortadan kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha hayırlısını veya bir benzerini getiririz [948] ayetidir.

Onlar, "Bir kısmı bir kısmından daha hayırlı olan bir şey makluktur. Çünkü eğer bir şey başka bir şeyden daha hayırlı ise hayırlı olan fazla, diğeri ise noksan bırakılmış olur" demektedirler.

Allah, Ya da bir benzeri [949] buyurmaktadır. Onlar, "Benzeri olan da mahluktur, çünkü benzer bir şey benzeri gibidir. Allah'ın yapmayı caiz görüp yarattığı şey mahluktur. Mahluk olan her şeyin benzeri de mahluktur, çünkü benzer olanın hükmü ben­zeri ile aynıdır" demektedirler.

Onlar te'vil konusunda bilgisizdirler. Çünkü, Biz ondan daha hayırlısını getiririz [950] ayeti, sizin için daha rahat, daha kolay ve daha hayırlı veya rahatlık ve kolaylıkta ona denk bir emir anlamınadır. [951] Kim bir iyilik getirirse kendisine daha hayırlısı ve­rilir [952] ayeti de böyledir. Bu ayette tevhid inancından daha hayırlı bir şey kasdedilmemektedir, sadece getirdiği hayırdan daha hayırlısı kasdedilmektedir. Nitekim 'Para maldan daha hayırlıdır' İfadesi de böyledir. Bu ifadeyle, paranın maldan üstün olduğu de­ğil, iyi olduğu kasdedilmektedir. Şayet onlar ayetin zahirine göre hareket etselerdi, Allah (c), ana-babaya vasiyeti emrettiği zaman birinciden daha rahat bir 'me'murun bih'in emredildiği noktasında bizimle aynı kanaati paylaşacaklardı. Yine sözkonusu varislere mal verilmesini emrettiği zaman da başka bir 'me'murun bih'in ilkin­den daha rahat olduğu noktasında bizimle aynı kanaati paylaşacak­lardı. Peygamberle özel görüşmeler için sadaka ve gece ibadet ile emretmesi vs. hükmü nesholunan diğer konular da böyledir.

Onların bu iddialarının batıl olduğunu gösteren bir delil de şu­dur: Şayet biri gece kalkıp ibadet etmeyi bize vacib kılan ilahî emri terketmenin, bizim için daha rahat ve daha yumuşak bir emir oldu­ğunu söylerse doğru söylemiş olur. Şayet Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun [953] ayeti, Ey örtünüp bürünen (Rasulüm)! Birazı hariç geceleri kalk ve namaz kıl [954] aye­tinden daha hayırlı olduğunu söyler ve bununla ikinci (nesheden) ayetin daha hayırlı ve üstün, birincisinin (mensuh) daha eksik ve aşağı olduğunu kastederse Allah'ı inkar etmiş olur. Çünkü Allah'ın emrini küçümsemiş, O'na kusur ve bayağılık isnad etmiş olur. [955]




[945] En'am: 6/115.; Kehf: /27.

[946] Tevbe: 9/83.

[947] Fetih: 48/15.

[948] Bakara: 2/106.

[949] Bakara: 2/106.

[950] Bakara: 2/106.

[951] Mecazu'l-Kur'ân, c. 1/50. Yani ondan dolayı sana bir hayır yaratırız.

[952] Neml: 27/89.

[953] Müzzemmil: 73/20.

[954] Müzzemmil: 73/20.

[955] Haris El- Muhasibi, El- Akl Ve Fehmü’l Kur’an, İşaret Yayınları, İstanbul, 2003: 323-327.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası
« Posted on: 20 Nisan 2024, 00:38:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası rüya tabiri,Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası mekke canlı, Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası kabe canlı yayın, Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası Üç boyutlu kuran oku Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası kuran ı kerim, Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası peygamber kıssaları,Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiası ilitam ders soruları, Kur'an'ın Mahluk Olduğu İddiasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes