> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > El-Akl ve Fehmül Kuran > Kitap Ve Sünnette Akıl
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kitap Ve Sünnette Akıl  (Okunma Sayısı 1509 defa)
05 Temmuz 2011, 10:25:12
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 05 Temmuz 2011, 10:25:12 »



Kitap Ve Sünnette Akıl


Doğrusu Yunan düşüncesi daha ilkbaharında akla bağımsızlık kazandırmayı başarmış, akım hakimiyetini artırmış ve daha önce hiç bir felsefe akımının elde edemediği bir takım sonuçlar elde etmişti. Özellikle Aristo ve Aristo okulu daha sonra da Epikür ve Epikür okuluna mensub filozoflar; Tanrı, ruh ve alem gibi metafi­zik sorunları ele alırken soyut ve bağımsız rasyonel düşünce kri­terlerini kullanmışlar, ancak bunların hiç biri; şüphe-kesin bilgi ya da kabul-red arasında bocalayan çelişik, kesinlikten uzak bir ta­kım sonuç ve teoriler olmaktan öte bir değer ifade etmemiştir. [304] Bir grup müslüman düşünür bu çelişkiyi görmüş ve 'delillerin denkliği teorisi' çerçevesinde ortaya koymuşlardır.

Her ne kadar el-Farabî ve İbn-i Sina gibi bazı filozofların hataya düşmüş veya ilk sufî liderlerin çoğunun yaptığı gibi; aklın felsefî-metafizik sorunlarda çelişkiye düşebileceği ihtimaline dikkat çekmiş olsalar bile İslâm'da akıl sorunu bunlara rağmen önemlidir. Biz sorunu önce ilk kaynaklar yani Kitap ve Sünnet açısından, sonra da aklın çelişkiye düşme ihtimali karşısında hem İslâmî hem de aklî anlamda ihtiyatlı ve suffyane bir tutum sergilemiş olan, ori­jinal ve hâlâ duruluğunu yitirmemiş sufî kaynaklar, yani Haris b. Esedi'l-Muhâsibî'nin felsefî ürünleri açısından ele almalıyız.

Kur'ân: Kur'ân'da İslâmî anlamda akılcı eğilimler bulunduğu gerçeği son derece açıktır. Kur'ân ayetleri insanı gereği gibi düşünme'ye (teemmül), düşünme'ye (tefekkür), sonunu düşünme'ye (tedebbür) ve dikkatli düşünme'ye (itina) davet etmektedir. Çok sayıda ayet; Allah'ı tanıma sürecinde, yaratıcıyı tanıyabilmek için açık bir biçimde varlıkları düşünmeye davet etmektedir. İnsan yaratıcıyı ta­nıdığında, yaratıcının emirlerini de tanır ve bu emirler doğrultusun­da hareket eder. Allah'ın yasaklarını öğrenir ve onlardan kaçınır. Aklî bir içeriğe sahip olan bu terimlerin yanı sıra bunların eşanlam­lıları ve türevleri Kur'an'da otuz dört ayrı yerde geçmektedir. Biz ileriki satırlarda bunların bir kısmına değindikten sonra akıl madde­si ile ilgili Kur'ân'daki bazı anlamlara açıklık getirmeye çalışacağız. Allah (c) buyuruyor ki:

Hurma ve üzümün meyvelerinden içer ve temiz rızk elde edersiniz, bunda düşünenler için bir takım ayetler vardır. [305] Onlar hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette dü­şünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu; ama gerçek şu ki göz­ler kör olmaz lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur. [306] Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün peşpeşe gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde; Allah'ın gökten indirip de ölü toprağı canlandırdığı suda, her tür canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için bir çok deliller vardır. [307]  Andolsun ki biz aklım kullanacak bir kavim için orada apaçık bir ib­ret nişanesi bırakmışızdır. [308]

Andolsun ki onlara: 'Gökten su indirip, o su ile ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?' diye sorsan elbette: 'Allah' derler. De ki: "(Öyleyse) hamd de Allah'a mahsustur". Fakat onların çoğu düşünmezler.  [309]

Yine O'nun delillerindendir ki size korku ve ümid vermek üzere şimşeği gösteriyor, gökten su indirip ölümünden sonra arzı onunla diriltiyor. Doğrusu bunda aklını kullanan bir kavim için dersler var­dır.  [310] Yeri döşeyen, orada oturaklı dağlar ve ırmaklar ve bütün meyveler­den çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtü­yor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunla­rın hepsi aynı su ile sulanır. (Böyle iken) meyvelerinde biz onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kulla­nan bir toplum için ibretler vardır. [311] Bu ve benzeri ayetleri Kur'ân'a uygun bir akıl mezhebinin ilk örnekleri olarak kabul edersek; aşağıdaki ayetleri de ikinci tür ör­nekler olarak kabul etmeliyiz:

Siz Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor, aklınızı kullanmıyor musunuz? [312] Sizden ölüp de dul eşler bırakan kimseler, zevcelerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hu­susunda (hayattayken) vasiyet etsinler. Eğer o kadınlar (kendilikle­rinden) çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeyler­den ötürü size bir günah yoktur. Allah azizdir, hakimdir. Boşanmış kadınların, hakkaniyet ölçülerinde (kocalarından) menfaat sağlamaları onların haklarıdır; bu, muttakiler için bir borçtur. Allah size işte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız. [313] Ey iman edenler! Allah ve Rasulü'ne itaat edin, işittiğiniz halde on­dan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olma­yın. Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sa­ğır ve dilsizlerdir. [314] Akıl mezhebi için Kur'an'da yer alan bu iki tür örnekten yola Çıkarak, aşağıdaki son derece önemli sonuçları tesbit edebiliriz:

1- Duyu organlarına (havas) güvenmemiz gerekir; çünkü dü­şünme ve ibret almamız için gerekli ön verileri bize duyu organları sağlar. Hurma, meyvesi gözle görülen ve tadı hissedilen bir mey­vedir, rızık ve nimet veren yaratıcının varlığına delil niteliğinde bir düşünme ve ibret objesidir. Yukarıda anlamlarını aktardığımız me­tinler ve başka metinlerde bu noktaya tekrar tekrar dikkat çekil­mektedir. Gökteki bulut, denizdeki gemi ve benzeri örnekler sade­ce birer bilgi objesi ve yaratıcının varlığını ortaya koyan deliller­den ibarettirler. Uyumak ve rızık kazanmak gibi insanî meşgaleler, yıldırım ve yağmur gibi doğal fenomen ve olaylar da düşünme ve mantıkî sonuçlar elde etmek için gerekli birer araçtan ibarettirler. Bu varlık ve oluş aleminde, son derece düzenli ve önceden düşü­nülmüş bir sistem vardır. Varlıkta gördüğümüz bu formu varlığa veren Allah'tır. Bütün bu fenomenler iki bakımdan aklîdir. Birinci­si: İstidlalidir, yani bilinenden bilinmeyene doğru sistematik bir düşünme cehdi ile insan, varlığın arkaplanına, Allah'a ulaşabilir. İkincisi: Determinaldir, yani gördüğümüz bu sonuçlar aklen kaçı­nılmaz bir biçimde ilk sebeple yani Allah (c) ile bağlantılıdır.[315]

2- Yukarıda serdettiğimiz iki grup ayetten elde ettiğimiz mantı­kî sonuçlar; sözkonusu düşünme, ibret alma ve akletmenin basit ve son dedece açık sonuçlarıdırlar ve kapsamlı bir düşünme, araştır­ma veya karmaşık zihnî çözümlemeler gerektirmezler. Çünkü id­rak veya modern bir ifade ile sezgi yoluyla kolayca kavranılabilirler. Ancak birinci grup ayetlerde verilen örnekler hissî ve bedihî (akıl yürütmeye ihtiyaç hissettirmeyecek kadar açık) delillerdir. Bu örneklerde insan eserden müessire (eser sahibine), mükemmel varlıktan mükemmel yaratıcıya ulaşır. İkinci grup örnekler de ah­lâkî ve içtimaî anlamda bedihî bilgilerdendir. İnsan Allah'ın emir ve yasaklarından hareketle kendisi için neyin faydalı neyin zararlı olduğunu anlar ve bu emir ve nehiylerin kendi iyilik ve mutluluğu için olduğunu bilerek Allah'a kulluğa yönelir.

3- Bu sonuçlara göre; akıl Allah'a İman ve nazar (düşünce) dü­zeyinde bedihî akıldır; eylem yani Allah (c) ve Rasulü'ne itaat düze­yinde amel eden, kulluk eden akıl olarak yeni bir anlam kazanmış olur ki bu anlamda akıl Allah'ın insan için yarattığı benzersiz bir ka­rakter, bir seciye mesabesindedir. Çünkü bu akıl sayesinde insan ön­ce anlar, sonra gereğince amel eder. Bu noktadan itibaren de kişinin kendisine ve yaratıcısına karşı sorumluluğu söz konusudur.

4- Akıl Allah'ın düşünen insana verdiği, insana özgü bir karak­ter ve bir seciye olarak, anlayıp iman ettiği, iman edip amel ettiği sürece; Kur'ân'a dayalı akıl soyut ve kendi kendine var olabilen bir cevher yani Yunan felsefesinde tanımlanan akıl ile aynı şey olamaz. Kur'ânî akıl, sınırları bizzat Allah (c) tarafından belirle­nen ve dikkat çekilen konularda düşünmesi için insana seciye ola­rak Allah (c) tarafından verilen ilahî bir fenomendir. Bu şekilde, insanın sahip olduğu Kur'ânî akıl; Allah'a itaat bilincine sahip, kendisine emredilenleri tercih ve onlara itaat eder, nehyedilenlerden de kaçınır. Bu akıl; yaratıcısından ve vaz'ettiği hayat ilkelerin­den bağımsız, soyut bir akıl, yani kendi basma var olan bir cevher değildir. Böyle bir durum aklen imkansızdır; çünkü yaratılan yara­tıcıyı, küçük büyüğü içermez.

5- Bütün insanların sahip oldukları akıl aynı akıldır. Çünkü Al­lah'ın insanlarda yarattığı bir cevher olarak akıl bütün insanları kapsamalıdır. Bu durumda akıl, Kur'ân nazarında iki doğrultuda hareket etmelidir. Bunlardan biri iman, ikincisi ise ahlâktır. Birinci grupta alıntı yaptığımız ayetler imanı, İkinci grupta alıntı yaptığı­mız ayetler ise ahlâkîdir.

Artık Kur'ânî aklın; soyut akıl ile çelişmek üzere gelmediğini söylemeliyiz. Halbuki Yunan felsefesinde gördüğümüz gibi soyut akıl bizzat kendisi ile çelişkiye düşmüştür. Kur'ânî akıl, ezelî tü­mel gerçekten ayrı kendine ait bîr hakimiyet alanı oluşturmak iste­yen soyut akla yol göstermek üzere gelmiştir. Bu anlamda vahy, akıl ile çelişik değildir. Ne var ki muhkem ayetlerde verilen bilgi­ler; akıl tarafından anlaşılır bilgiler iken, müteşabih ayetlerde yer alan bilgiler akıl ile çelişmeyen bilgilerdir. Vahiy, aklı çelişki ve şüphelerden kurtarmak ve kesin bilgiye klavuzluk yapmak üzere gelmiştir. Nitekim Kur'ânî akıl, insan aklının kendi yetersizliği se­bebi ile derinliğine nüfuz edemediği bir şeyi tekrar tekrar incelemek üzere gelmemiştir. [316] Aksi takdirde din kendi kendine soyut aklın hakimiyetine girmiş olurdu ki bu bir çelişkidir.

Genel çerçevede Kur'ânî aklın konumu bu olduğuna göre;...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kitap Ve Sünnette Akıl
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:37:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kitap Ve Sünnette Akıl rüya tabiri,Kitap Ve Sünnette Akıl mekke canlı, Kitap Ve Sünnette Akıl kabe canlı yayın, Kitap Ve Sünnette Akıl Üç boyutlu kuran oku Kitap Ve Sünnette Akıl kuran ı kerim, Kitap Ve Sünnette Akıl peygamber kıssaları,Kitap Ve Sünnette Akıl ilitam ders soruları, Kitap Ve Sünnette Akılönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes