> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Ehli Beyti ve Sahabeleri > Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1  (Okunma Sayısı 2218 defa)
31 Ekim 2010, 15:55:42
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 31 Ekim 2010, 15:55:42 »



Nebevî Ahlâkın Sahâbedeki Tezâhürleri -1-


İslâm dîninin en kıymetli asrı, hiç şüphesiz, cihânın nübüvvet nûruyla aydınlandığı “Asr-ı Saâdet”tir ki, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve O’nun güzîde ashâbı, o kudsî zamânın en kıymetli zînetleri olmuşlardır. Onlar, insan neslinin ulaşabileceği en son seviyeye nâil olmuşlardır.

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi îmân nûru ile görerek îlâ-yı kelimetullâh uğrunda canlarını ve mallarını cömertçe sarf etme bahtiyarlığına eren ashâb-ı kirâm, âdetâ ümmet-i Muhammed’e “örnek bir nesil” olmak üzere lutfedilmiş, ilâhî bir armağandır. Bu bakımdan, îmân şerefine sâhip her gönül, yüce dînimizin bugünlere intikâlinde mühim hizmetleri bulunan “Ashâb-ı Güzîn” Efendilerimize hürmet, muhabbet ve minnettarlık duygularıyla dolu olmalıdır. Onlardan birinin ismi anıldığında, “radıyallâhu anh” yâni “Allâh ondan râzı olsun!” diyerek duâ etmek, dînî ve vicdânî bir vazîfemizdir. Çünkü onlar, Muhammedî hidâyet kâfilesinin büyüklü-küçüklü yıldız şahsiyetleridir.

Onlar, hem yaşadıkları zamanı hem de kendilerinden sonraki çağları şekillendirdiler. Onlarla, geceler gündüze döndü, kışlar bahar oldu. Onlar, beşeriyete derin bir tefekkür ve tahassüs dünyâsı kazandırdılar. Onlar, insanı özüyle tanıştırdılar, kâinâtın yaratılış hikmetini öğrettiler. İnsan vücûdunun bir damla sudan, kuşların basit bir yumurtadan, ağaçların yok denecek kadar minicik bir çekirdekten meydana gelişi, mikrodan makroya kadar cisimlerdeki sır ve hikmetler gibi sonsuz ilâhî kudret akışları karşısında beşeriyete duygu ve tefekkür derinliğini tâlim ettiler. Mü’min gönüller, yine onlar vesîlesiyle şükür, sabır ve hamd gibi ulvî duyguların hassâsiyetine büründü.

Mâlum olduğu üzere Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nübüvvetinden önce Arabistan kıtası bir fâcia sahrâsı idi. Kavimlerin aralarındaki düşmanlıklar, kan dâvâları, kız çocuklarını analarının yüreklerinden sökerek diri diri toprağa gömmeler, zina, içki, tefecilik, putlara tapma, akıl ve hayâle gelmez türlü hurâfeler, velhâsıl cümle kötülükler bir salgın hâlinde idi. Tevrat ve İncil’in içi boşaltılarak nefsânî arzulara göre doldurulmuş ve yalnız adları kalmıştı. Cenâb-ı Hak, böylesine bir zulüm ve kasvet girdabında kıvranan topluma hidâyet nûrunu lutfetti. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nübüvvet nûru ile cihân bu derin gaflet uykusundan uyandı. Zîrâ O, cihâna hidâyet ve âlemlere rahmetti.

Âlemlerin Efendisi Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-, zulüm ve anarşi içinde boğulmakta olan insanlığı, îmânın en kıymetli meyvesi olan merhamet ve şefkat ile kucakladı. O, rahmet ve muhabbet dolu davranışlar manzûmesiyle de insanlığa numûne olmak yolunda ebedî bir zirve teşkîl etti. Kısa zamanda öyle parlak ve nezih bir ümmet yetiştirdi ki, onlar, kıyâmete kadar menkıbeleri beşeriyete fazîlet tabloları sergileyip gönüllere huzur kaynağı oldu.

Zîrâ onlar, bütün his ve davranışlarının, Allâh rızâsına muvâfık olmasının gayreti içinde yaşadılar. Bütün enerjilerini îlâ-yı kelimetullâh uğrunda cömertçe sarfettiler. Onların nazarında hayatın en zevkli ve mânâlı anları, insanoğluna tevhîd mesajını tebliğ ettikleri vakitlerdi. Îdâm edilmek üzere iken, kendisine son arzusunu gerçekleştirmek için üç dakikalık fırsat tanınan sahâbî, kendisine bu fırsatı veren papaza teşekkür etti. Ona: “–Bu üç dakîkayı bana bağışladığın için sana ne kadar minnettârım! Zîrâ bu ikrâm ettiğin üç dakikada belki sana tevhîd hakîkatini tebliğ edebilme şansım olur.” dedi.

O Varlık Nûru’nun muhabbet ve merhamet toprağında yeşeren ashâb-ı kirâm, târiflere sığmayan bir aşk iklîminde yaşadılar. Onların ibâdetlerindeki rûhâniyet, muâmelâtlarındaki zarâfet, ahlâklarındaki nezâket, gönüllerindeki letâfet, duygularındaki derinlik ve incelikler, hep O Varlık Nûru’ndan akseden rûhânî parıltılardır. Onların, Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi’ni örnek alarak ulaştıkları ahlâkî seviyeyi aksettiren sayısız hâdiseler mevcuttur. Ashâbın Hazret-i Peygamber’e duydukları engin aşk ve muhabbet ile sâhip oldukları mânevî seviyeyi, duygu derinliğini ve davranış mükemmelliklerini kelimelerin mahdut imkânlarıyla îzâh mümkün değildir. Ancak onların davranış mükemmelliklerini yansıtan sayısız misâllerden birkaçını takdîm ediyoruz:

Ashâbın, mü’min kardeşini kendi nefsine tercih edişini gösteren şu kıssa ne güzel bir İslâm ahlâkı sergilemektedir:

Birgün Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Benî Nadîr’den alınan ganîmetleri Muhâcirler’e taksim etmiş, Ensâr’dan da ihtiyâcı olan üç kişiden başkasına vermemişti. Daha sonra Ensâr’a hitap ederek:

“–Dilerseniz daha önce Muhâcirler’e verdikleriniz onlarda kalır, siz de bu ganîmetten pay alırsınız. Dilerseniz verdiklerinizi geri talep eder, bu ganimetin tamamını onlara bırakırsınız.” buyurdu.

Bunun üzerine Ensâr -radıyallâhu anhüm ecmaîn- büyük bir diğergâmlıkla, mü’min kardeşlerini kendilerine tercih ederek şu güzel cevâbı verdiler:

“–Yâ Rasûlallâh! Muhâcir kardeşlerimize hem mallarımızdan ve evlerimizden hisse veririz, hem de ganîmetin tamamını onlara bırakırız.”

Bunun üzerine, samîmî bir fedâkârlıkla yapılan infakların kulu kurtuluşa erdireceğini müjdeleyen şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“Muhâcirlerden önce (Medîne’yi) yurt edinen ve îmâna sarılan Ensâr, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilen şeylerden ötürü gönüllerinde bir sıkıntı ve rahatsızlık duymazlar. İhtiyaç içinde kıvransalar dahî, mü’min kardeşlerini kendi nefslerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, gerçekten felâha erenler işte onlardır.” (el-Haşr, 9) (Râzî, XXIX, 250; Kurtubî, XVIII, 25)

Câbir -radıyallâhu anh- da, Ensâr’ın Muhâcir kardeşlerine olan îsâr ve diğergâmlığını şöyle anlatır:

“Ensâr, hurmalarını devşirdiklerinde bunları ikiye ayırır, bir tarafa çok, diğer tarafa da az hurma koyarlardı. Daha sonra, az olan tarafa hurma dallarını koyar(ak o tarafı çok gösterir), Muhâcirler’e «–Hangisini tercih ederseniz alın.» derlerdi. Onlar da (çok görünen yığın Ensâr kardeşlerimizin olsun diye az görünen yığını alırlar) ve böylece hurmanın çoğu Muhâcirler’e gelirdi. Ensar da bu yolla az olan kısmı kendilerine bırakmış olurlardı...” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, X, 40)

Çünkü Ensâr, içinde yaşadıkları toplumun maddî ve mânevî sıkıntı ve problemlerinden kendilerini mes’ûl hisseden zirveleşmiş bir rûh ve hassas bir vicdâna sâhiptiler. Muhâcirler de mâruz bulundukları fakr u zarûrete rağmen mümkün olduğunca müstağnî bir hayat yaşayıp kimseye yük olmamaya bilakis yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Zîrâ onlar dünyâ nîmetlerini nefslerine tahsis etmek yerine infak yolunda seferber ederek îmânın vecd, lezzet ve halâvetini tercih ediyorlardı

Ashâb-ı kirâm, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine emânet ettiği dünyevî makam ve mevkîleri de hiçbir zaman gurur ve kibir gibi nefsânî bir üstünlük vehmine âlet etmemiş, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in her hâlükârdaki mütevâzî yaşayışını kendilerine hayat düstûru edinmişlerdir.

Nitekim Selman -radıyallâhu anh- Medâin vâlisi iken, Şam’dan Teymoğulları kabilesine mensup bir zât gelmişti. Yanında bir yük de incir getirmişti. Selman’ın sırtında bir elbise, bir de aba vardı. Şamlı, Selman’ı tanımıyordu. Onu bu hâlde görünce de:

“_Gel şunu taşı!” dedi.

Selman -radıyallâhu anh- gitti, yükü sırtlandı. Halk kendisini görünce tanıdı. Adama:

“_Yükünü taşıyan bu adam vâlidir!” dediler. Şamlı:

“_Özür dilerim, seni tanıyamadım.” dedi.

Selman -radıyallâhu anh-:

“_Zararı yok, yükü evine götürene kadar sırtımdan indirmeyeceğim.” dedi. (İbn-i Sa’d, Tabakât, IV, 88)

Selman -radıyallâhu anh-’ın bu hâli, hangi makam ve mevkîde bulunulursa bulunulsun, her hâlükârda tevâzû ehli olmayı hatırlatan:

“O Rahmân’ın kulları ki, yeryüzünde tevâzu ile dolaşırlar.” (el-Furkân, 63) âyet-i kerîmesinin fiilî bir misâliydi.

Ashâb-ı kirâmın toplumdaki yetimleri koruyup sâhiplenme husûsundaki hassâsiyetini ifâde eden şu vâkıa da, İslâm’daki ictimâî yardımlaşma rûhunun ve tek bir yürek hâline gelişin ne güzel bir misâlini sergilemektedir:

Berâ bin Âzib -radıyallâhu anhümâ- Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Mekke fethinden bir yıl önce yaptığı kazâ umresindeki bir vak’ayı şöyle anlatıyor:

Allâh’ın Elçisi umresini tamamlayıp Mekke’den çıktı. İşte o sırada, Uhud’da şehîd edilmiş olan Hazret-i Hamza’nın kızı Umâme, “Amcacığım! Amcacığım!” diye bağırarak arkalarından gelmeye başladı.

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- küçük kızı kucaklayıp, devenin üzerinde bulunan eşi Fâtıma’ya:

“–Amcanın kızını al!” diye uzattı.

Medine’ye varınca, bu çocuğun kimde kalacağı husûsunda Hazret-i Ali, ağabeyi Cafer ve Zeyd bin Harise arasında anlaşmazlık çıktı.

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-:

“–O benim amcamın kızıdır. Onun terbiyesini ve bakımını üstlenmek herkesten çok benim hakkımdır.” dedi.

Câfer-i Tayyar -radıyallâhu anh-:

“–O benim de amcamın kızıdır; üstelik zevcem onun teyzesidir.” dedi.

Zeyd bin Hârise -radıyallâhu anh- da:

“–Onun babasıyla beni Rasûl-i Ekrem kardeş yaptı. O benim kardeşimin kızıdır.” dedi.

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Teyze anne sayılır.” diyerek çocuğu Câfer-i Tayyâr’ın zevcesine verdi. Sonra çocuğu himayesine almak isteyenlerin ayrı ayrı gönlünü aldı:

Hazret-i Ali’ye:

“–Sen bana muhabbetle bağlısın, ben de sana.” buyurdu.

Câfer-i Tayyâr’a:

“–Senin hem görünüşün, hem de huyun bana benzer.” dedi.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:09:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 rüya tabiri,Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 mekke canlı, Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 kabe canlı yayın, Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 Üç boyutlu kuran oku Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 kuran ı kerim, Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 peygamber kıssaları,Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1 ilitam ders soruları, Nebevî ahlâkın sahâbedeki tezâhürleri 1önlisans arapça,
Logged
04 Ağustos 2015, 22:34:00
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 04 Ağustos 2015, 22:34:00 »

Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla.Rabbim bizleri Ashabı kiram gibi Allaha bağlı olan,teslim olan,peygamber efendimizin yolunda giden ve Allahın rızasını kazanan kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

10 Şubat 2018, 14:12:05
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 10 Şubat 2018, 14:12:05 »

Aleykumselam.rabbim bizleri sahabelerin yolunda giden onlar gibi imanlı tevekkul içinde ıslam yolunda çalışan ve cennet ehli olan kullardan eylesin inşallah. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

11 Şubat 2018, 01:04:40
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #3 : 11 Şubat 2018, 01:04:40 »

 Aleyküm Selam. Mevlam bizleri sevdiği kullarının yolundan hiç ayırmasın inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

11 Şubat 2018, 19:50:48
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #4 : 11 Şubat 2018, 19:50:48 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimizin sünnetlerinden ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes