Kureyşliler Ebu Talib'e gidip onunla konuştular. Gidenler arasında Utbe bin Rebia, Şeybe bin Rebia, Ebu Cehil, Ümeyye bin Halef, Ebu Süfyan bin Harb ve Kureyş'in ileri gelenlerinden bir grup vardı. Onlar: "Ey Ebu Talib! Senin aramızdaki makamını bili-yorsun. Gördüğün ölümde gelmiş sana çatmış. Biz hakkında endişeliyiz.
Bizimle yeğenin Muhammed arasındaki hadiseyi biliyorsun. Onu çağır da bizim için ondan, onun için de bizden söz al. O bizden, biz de ondan şerrimizi uzaklaştıralım. O bizi, biz de onu diniyle başbaşa bırakalım." dediler. Ebu Talib Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i çağırarak, ona: "Yeğenim, bunlar kavminin şereflileridir. Senin yanına gelmişler ki sana bir şey versinler ve senden bir şey alsınlar." dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet, bir tek kelimeyi bana vereceksiniz ki o kelime ile Araplara hakim olacaksınız, acemler de size başeğecektir." dedi.
Ebu Cehil: "Söyle o kelimeyi, babanın başı üzerine yemin olsun ki sana on kelime bile veririz." dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Lâ ilâhe illallah diyeceksiniz. Allah'tan başka taptıklarınızı bırakacaksınız." deyince yerlerinden fırlayıp şöyle dediler: "Ey Muhammed! Tanrılarımızı bir tek tanrı mı yapmak istiyorsun? Kesinlikle senin teklifin hayret vericidir!"
Sonra Kureyşliler birbirlerine: "Yemin olsun ki bu, isteklerinizden hiçbirini size vermez. Gidin, Allah bizimle bunun arasında hükmedinceye kadar ataları-nızın dinine devam edin." dediler ve sonra ayrıldılar. Ebu Talib: "Ey yeğenim, Allah'a yemin ederim, senin onlardan hududu aşacak bir şey istediğini görmedim." deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Talib'in iman edeceğine ümid bağladı ve: "Ey amcam! O halde sen bari bu kelimeyi söyle de bu kelimeden ötürü kıyamet gününde şefaatim sana helal olsun." dedi.
Ebu Talib, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu husustaki ısrarını görünce: "Ey yeğenim, eğer benden sonra senin ve senin babaoğullarının üzerinde bir ar korkusu olmasaydı, Kureyşliler bu kelimeyi ölümden korktuğum için söylediğimi sanmasaydılar söylerdim. Ben bu kelimeyi ancak seni sevindirmek için söylerim." dedi. (İbn İshak)
Diğer bir rivayette şöyledir: Ebu Talib ölüm döşeğinde iken Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun yanına girdi. Yanında Ebu Cehil ile Abdullah bin Ebî Ümeyye vardı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Talib’e: "Ey amcam! Lâ ilâhe illallah de ki bu kelimeyle Allah katında seni müdafaa edeyim." dedi. Bunun üzerine Ebu Cehil ile Abdullah bin Ebî Ümeyye, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu sözüne karşılık: "Ey Ebu Talib! Sen Abdulmuttalib'in dininden ayrılmak mı istiyorsun?" dediler ve durmadan Ebu Talib ile konuştular. Son kelime olarak Ebu Talib onlara:
"Abdulmutalib'in dini üzerindeyim." dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"Andolsun ki, senin için, yasaklanmadıkça af talebinde bulunacağım." dedi. (Buhari, Müslim) Bunun üzerine şu ayet-i kerimeler indi:
“Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur.” (Tevbe; 113)
“(Resulüm!) Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” (Kasas; 56)
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın