๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Eğitim Dünyası => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 21 Ekim 2010, 11:58:54



Konu Başlığı: Yeni üniversiteliler anne şefkatini özlüyor
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Ekim 2010, 11:58:54
Yeni üniversiteliler anne şefkatini özlüyor

(http://www.risalehaber.com/images/news/62601.jpg)

Derya, İmren, Ayşe ve Elif İstanbul'a okumaya gelen binlerce öğrenciden birkaçı.

Üniversiteyi kazanıp gurbete çıkan öğrencilerin ilk haftalarının nasıl geçtiğini sorduk. Öne çıkan sorunlar; aile özlemi, maddi sıkıntılar ve yalnızlık oldu. Annesinin yemeklerini, şefkatini özleyen kızlar, en çok da komşularının kapılarını çalmamasından dert yandı.

Yükseköğrenim kurumlarında eğitim öğretim birkaç hafta önce başladı. Üniversiteye yeni başlayan öğrenciler, 'üniversiteli olma' heyecanını ve yeni hayatlarının sıkıntısını bir arada yaşıyor. Aile özlemi ise en büyük sıkıntı. Kimi doğup büyüdüğü şehre dönmek istiyor kimi de tanıdık bir sima görmeyi bekliyor. Memleketlerinden kilometrelerce uzağa okumaya gelen öğrenciler birkaç hafta içinde hayata atıldıklarını fark ediyor. Derya, İmren, Ayşe ve Elif bu öğrencilerden sadece birkaçı. Onlar, farklı üniversite ve bölümlerde okumalarına rağmen ortak sıkıntıları paylaşıyor: Aile özlemi, maddi sıkıntılar ve yalnızlık duygusu...

İki yıl boyunca istediği bölümü kazanmak için bekleyen İmren Çottuk, şimdi Yıldız Teknik Üniversitesi kimya bölümü öğrencisi. Üniversite hazırlık sınıfında olan İmren, "Üniversite benim için başlangıç noktası oldu, hayata atıldığımı anladım " diyor. Ailesinden ilk defa ayrı kalan İmren, anne-babasının onu İstanbul'a yerleştirip döndüğü günü hiç unutamıyor. O güne kadar ailesinden ayrılacağına ihtimal vermeyen İmren, geceyi ağlayarak geçirdiğini gözleri dolarak anlatıyor. İmren Çottuk, "Üniversiteden önce sorunlarımla baş etmek zorunda kalmamıştım. Ama şimdi kirayı, faturaları, para idaresini düşünmek zorundayım." diyor. İmren'in ev arkadaşı Ayşe Sadan ise inşaat mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisi. Akrabaları aracılığıyla tanışan İmren ve Ayşe aynı evde kalmaya karar vermiş. İki arkadaş ev bulabilmek için çok zorlanmış. Öğrenci oldukları için onlara ev kiralamak istememişler. Ev kirası nedeniyle kimi zaman maddi sıkıntı çektiklerini belirten Ayşe, "Kendi evimdeki eşyalarımı bile özlüyorum. Bu evdeki eşyaları ikinci el eşya satan yerlerden aldık. Havalar soğudu; ama doğalgaz faturası yüksek gelecek korkusuyla yakamıyoruz." diyerek sıkıntılarını anlatıyor.

Her akşam eve telefon ediyorum

Yurtta kalan öğrencilerin temizlik yapma, kira ödeme, yemek yapma gibi zorunlulukları bulunmuyor. Fakat yalnızlık, hasret duyguları onların da üniversiteye alışmasını zorlaştırıyor. Özel bir yurtta kalan Derya Akyıldız, İstanbul Üniversitesi Fizik bölümü öğrencisi. Akyıldız, yurtta 80 kişi kalmasına rağmen bir hafta boyunca yalnız başına ağladığını belirtiyor. Memleketi Zonguldak Ereğli, İstanbul'a 6-7 saatlik mesafede olduğu halde her hafta sonu evine giden Derya, "İlk hafta hep eve geri dönmek istedim. Derslere bu yüzden gitmek istemedim. Neden geldiğimi sorguladım durdum. Şimdi ise daha başarılı olup memleketime geçme hayalim var." diyor. Matematik bölümü öğrencisi olan Derya, dersleri çok ağır olduğu için gürültüden de rahatsız olduğunu söylüyor. Derya annesinin özlemini biraz hafifletmek için yanında annesinin parfümünü taşıyor. Her gece babasının ve kardeşlerinin fotoğraflarına baktığını da dile getiren Derya, her akşam evi arayıp sonra uyuduğunu anlatıyor.

Üniversiteye küçük bir şehirden gelmenin de ayrı sıkıntıları olabiliyor. Çanakkale'nin Biga ilçesinden gelen Elif Özaydın, Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik bölümü öğrencisi. İstanbul'un trafiğinden ve kalabalığından yorulan Elif, komşuluk ilişkilerinin zayıf olmasından da şikâyetçi. İlk günler hep kapının çalınmasını bekleyen Elif, "Bir tabak sıcak yemekle gelip, 'Kızım bir ihtiyacınız var mı?' diye soracak birini bekledim." diyerek duyduğu şaşkınlığı dile getiriyor. Yaşadığı sıkıntılara rağmen üniversitenin kendisine birçok şey kazandıracağına inanıyor Elif Özaydın. Özaydın, "Üniversite okuyan yakınlarımdan üniversite hayatı hakkında bilgiler almıştım ama çok zor olduğunu yaşayınca anladım." diyor.

Yemek tarifi almak için sık sık annemi arıyorum

Anne şefkati hiçbir nöbetçi eczanede bulunmadığı için, aileden uzaktayken hastalıklar da uzun sürüyor. İmren, "Arkadaşlarım çok ilgilendi ama ne içsem annemin elinden olmayınca bana iyi gelmedi, bir türlü iyileşemedim." diyerek anne özlemini dile getiriyor. Aile fotoğraflarını hiç yanından ayırmayan İmren, annesinin, en çok bu hastalık döneminde yanında olmasını istemiş. Yemek yapmayı öğrenmeye çalışan İmren Çottuk, "Annemin yemeklerini çok özlüyorum. Yemeklerin tarifini almak için onu arıyorum. Annem de iyi beslenemediğimi düşünüp üzülüyor." diyor.

Zaman