Konu Başlığı: Üstün yetenekli çocukları keşfetmek Gönderen: Sefil üzerinde 15 Haziran 2011, 02:00:54 Üstün yetenekli çocukları keşfetmek...
ÜSTÜN yetenek konusu çok geniş ve bir o kadar karmaşık muhtevaya sahiptir. Bu sebeple konuya genel hatlarıyla değineceğim. Üstün zekâ, normal insanlar arasında en ileri olan (normalüstü) zekâ olarak tanımlanmaktadır. IQ (Intelligence Quotient) olarak 90’ın üstü normal, 130 üzeri üstün zekâdır. Üstün zekânın genetik faktörlerle ilgisi vardır, ancak doğuştan üstün zekâya sahip bireyin içinde bulunduğu hayat şartları, geçirdiği rahatsızlıklar bunun ortaya çıkmasını engelleyebilir. Üstün yetenek ve üstün zekâ her zaman bir aradadır diyemeyiz. Bazen kişiler çok yetenekli olup, zeki olmayabiliyorlar. Zekânın geleneksel IQ testleriyle sınırlandırılamayacak kadar çok boyutu vardır. Üstün yetenek ise kısaca, belirli alanlarda diğer insanlardan farklı algılama, daha hızlı ilerleme olarak tanımlanabilir. Eğitim sisteminin yapısı doğrultusunda sözel-dilsel ve matematik mantıksal zekâ daha ön plana çıkmaktadır. Üstün yetenekli insanlara baktığımızda ise bunun dışında pek çok alanda kendilerini ispatladıklarını görüyoruz. Bu zekâ alanları: Sözel-dil zekâ, mantık-matematik zekâ, görsel -uzaysal zekâ, müziksel-ritim zekâ, bedensel-kinestetik zekâ, sosyal zekâ, tabiat zekâ, özel zekâ alanı şeklinde sayılabilir. Üstün yetenekli çocukların fiziksel, bilişsel ve sosyal yönleri Üstün yetenekli çocukların beden (fiziksel) gelişimleri diğer çocuklardan farklı değildir. Konuşmaya daha erken başlarlar. Kendilerini çok rahat ifade ederler, kelime hazneleri gelişmiştir. Soyut kavramları yerli yerinde kullanırlar, espri yetenekleri güçlüdür. Çoğunluğu okuma yazmayı erken yaşlarda ve okul öncesi dönemlerde öğrenirler. Yaşıtlarına göre daha kolay öğrenir, bağıntı kurar ve benzerlikleri rahatlıkla fark ederler. Arkadaşlarına oranla daha geniş düşünürler, gelişim yaşlarının üzerinde kitapları okurlar. İlgilerini ve motivasyonlarını uzun süre muhafaza edebilirler, meraklıdırlar. Her gördüklerini hafızalarına işlerler, çokbilmiş ve uyanık aynı zamanda girişken yapıdadırlar. Herkesi çok rahat etkilerler, bilgilerini karşı tarafa kolay aktarırlar. Kendilerine güvenleri her zaman tamdır ve kolay kolay pes etmezler. Problem çözmeyi (birkaç sınıf büyük ağabeyinin matematik ve fen ödevleri gibi), okulda yüksek not almayı severler. Yalnız çalışmaktan hoşlanırlar. Bununla birlikte arkadaş canlısı ve sosyal bireylerdir, pek çok faaliyet ya da hobiyle uğraşmaktan büyük keyif alırlar. Yazarlıkla ilgili üstün yetenekten kesin olarak söz etmek doğru olmaz. Çünkü yazmak, birikim ve gözlem işidir. Bu tür yetenekler ancak uzun süre çalışmayla geliştirilebilir. Erken okuma üstün zekâ belirtisi olarak görülse de; erken okuyan bazı çocuklarda otizm belirtileri ve sosyalleşme eksiklikleri görülebilmektedir. Bazen de IQ’ su yüksek çocuklar disleksi gibi rahatsızlıklar dolayısıyla yaşıtlarına göre daha geç okumakta ya da yazmaktadırlar. Aileler çocuklarını doğru yönlendirebilmeli Üstün yetenek ya da zekâ çocuğun başarılı olması için yeterli değildir. Bu özellikler dikkate alınmadığında zamanla kaybolup gider. Çocuğunun farklı olduğunu keşfeden aileler, çocuğun üzerine çok fazla gitmemelidirler. Çocuğun mükemmel olmasını planlamak da doğru değildir. Çocuğun hangi zekâ veya yetenek alanında potansiyele sahip olduğu gözlenmeli ve o alana yöneltilmelidir. Çocuk, üstün yeteneğe ya da zekâya sahip diye baskı altına alınmamalı ve arkadaşlarından uzaklaştırılmamalıdır. Çocukların içerisinde bulundukları şartları nasıl en verimli biçimde kullanacakları, neleri yapıp neleri yapamayacaklarını öğrenmeleri teşvik edilmelidir. Erken çocukluk döneminden itibaren çocukların yeteneklerini keşfedebilecekleri materyaller (kitap, sanatsal faaliyet, tanıtıcı CD, ses kasetleri, görsel araçlar) sunulmalıdır. Üstün yetenekli çocuklar, zor durumları çok severler. Belirsizlikler ve daha iyisini yapmayı sağlayıcı faktörlere ilgi duyarlar. Bu çocukların düşüncelerini dinlemek ve onların düşüncelerine değer vermek gerekir. Aileler de çocuğun gelişimine katkı sağlayacak faaliyetlere katılmalıdırlar. Durumlar arasındaki benzerlik ve farkların bulunmasına dayalı çalışmalar faydalı olacaktır. Çocuğa nasıl yaklaşılması ile ilgili bütün kaynakların araştırılması ve öğrenilen bilgilerin diğer ailelerle, öğretmenlerle paylaşılması çocuğun gelişimini hızlandıracaktır.. Sınavlarda özellikle sözel-dilsel ve matematik mantıksal zekânın değerlendirmeye tutulması diğerlerinin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Eğer diğer alanların bir önemi olmasaydı, üniversitelerde özel yetenek sınavları ve uygulamaları gerçekleşmezdi. Einstein, Newton, Edison, Michael Jordan, Stephen Hawking, Beethoven vb. hangi alanlarda kendilerini gösterdiklerine dikkat edersek durum daha kolay anlaşılmaktadır. Çocukların potansiyelini açığa çıkarmada çoklu zekâ teorisini de vurgulamak gerekir. Aileler çocuklarını tek başına bırakmamalı, onun gelişimine ne ölçüde katkı sağlayabileceklerini sürekli araştırmalıdırlar. Demokratik ortam hazırlanmalı, çocuğun da görüşü alınmalıdır. Ona bilimsel ve tabiat kitapları okutmak, onunla müzelere ya da sanat faaliyetlerine katılmak, klâsik müzik dinletmek önemlidir. Son olarak daha geniş bilgilere Bilim ve Sanat Merkezleri’nden ulaşabilirsiniz. TARIK ÜNAL |