๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Eğitim Dünyası => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 19 Nisan 2010, 15:55:10



Konu Başlığı: Üniversiteler, Anadolu kültürünü keşfetmeli
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 19 Nisan 2010, 15:55:10

(http://www.risalehaber.com/images/news/68093.jpg)
Çocuk terbiyesi, aile içi ilişkiler, evlilik sorunları gibi kişisel ve sosyal içerikli birçok konuda yaşanılan sorunlara çözüm arandığında öncelikle psikoloji uzmanlarının kitaplarına başvuruyoruz


Bu noktada karşımıza, ya Batılı bilim adamlarının çeviri kitapları ya da referansı yine Batı olan yerli yazarların kitapları çıkıyor. Bunlarda da çoğu zaman bu toprakların kültürüne, manevi değerlerine, toplumsal alışkanlıklarına uymayan bakış açıları ve önerilerle karşılaşıyoruz. "Psikolojik sorunlarımıza içinde yetiştiğimiz kültür ve yaşadığımız değerlere uygun çözümleri nasıl bulacağız, Batılı düşünürlerin önerileri her insana uygulanabilir mi?" sorusunu yönelttiğimiz iletişim psikolojisi uzmanı Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, bu konuya ideolojik değil felsefi ve bilimsel bakılması gerektiğini söylüyor. Her insanın bir sosyokültürel bir de evrensel yönü olduğunu belirten Cüceloğlu, "Örneğin, bu toplumun insanı olarak bizim 'edepli' olmaktan anladığımız ortak bir mana vardır. Evrensel yönümüzle de mesela 'yalnızlık' kavramını karşılıklı konuşabiliriz. Bilimsel yöntemin içine girecek kavram ve dinamikler toplumun tarihsel, kültürel derinliğinden gelmek durumunda. Hangi ortamda hangi kavramlardan bahsedildiği konusu toplumsal psikoloji bakımından çok önemli." diyor.

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'na göre, özellikle eğitim ve aile ilişkileri konusunda çalışan uzmanlar, bir yandan evrensel insani değerleri dikkate almalı; bir yandan da bu kültürün içinde oluşan yaşama ve o yaşamın getirdiklerine duyarlı davranmalı. İki yön arasındaki etkileşim ve denge kaybolursa insanın kimliği de yok olur. Çünkü herkesin dini, dili, geleneği, haneviyatı vardır ve bunlar yok sayılamaz.

Cüceloğlu'nun bu konuda önem verdiği evrensel değerlerin temeli 'can' sahibi her şeyin kıymetli olması. 12 yaşında sapanla kuş vurmaya çalıştığını gören üvey annesinin "Canın büyüğü küçüğü olur mu oğlum, can birdir." sözünü hatırlatan Cüceloğlu, bunun manasını, "Türk'ün, Kürt'ün, Amerikalının, Eskimo'nun, Müslüman'ın, gayrimüslimin canı birdir. Hatta, kurdun, kuşun, çiçeğin, böceğin canı birdir." diyerek açıyor. Bunun çok yüksek dereceden kuşatıcı bir bakış açısı olduğunu ifade eden Cüceloğlu şöyle konuşuyor: "Bütün insanlar kardeştir anlayışını aşmış can'lardan oluşan bir aileden bahsediyoruz. Dünyaya böyle bakarsan ekoloji sorunun olmaz. Böcekte, çiçekte ailenin bir parçasını görürsün. Empati yapar, hepsinin rızkını düşünür, cana kıymazsın. 'Biz' bilincin oluşur. Anadolu insanı, tarlada ürününü toplarken kurdun kuşun hakkını bırakır. Ben de bilim insanı oldukça, olgunlaştıkça Anadolu kültürünün önemini ve üniversitelerimizde araştırılması, derslerinin verilmesi gerektiğinin farkına varmaya başladım."

Anadolu'da, çuvalla para versen nimete basılmaz

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, insanların davranışlarına yön veren değerleri tespit etmek için yaptığı bir deneyi şöyle anlatıyor: "Bir seminerimde 19 kişi vardı. Bir dilim ekmeği peçete ile yere koydum. 'Sizinle üç gündür seminer yapıyoruz, herhalde bir ağırlığım vardır, gitsin biri ekmeğin üzerine bassın' dedim. Hayretle baktılar. Cebimde 44 lira vardı, ekmeğin yanına koydum. 'Ricam kafi gelmiyorsa birisi bassın parayı da alsın' dedim. Yine kimse çıkmadı. Ekmeğin yanına 200 dolar daha koyunca birisi kalkıp 'Hoca, çuvalla para koysan nimete basılmaz, al o paranı' dedi. Orada değeri ifade etti. Nimet bir değerdir ve bunu, Anadolu insanı yaşıyor. Bilim insanı olarak değerin neyi ifade ettiğine bakıyorum. Emeği ifade ediyor, çünkü biz emeğe saygı gösteren bir toplumuz, bunda alın teri vardır. İşbirliğine, şükretmeye önem veren bir toplumuz, israf etmeyiz, yerdeki ekmeği alır, öper, kimse basmasın, kuşlar yesin diye duvarın üzerine koyarız."

Bu noktada bilim insanlarına görev düştüğünü ifade ediyor Cüceloğlu. Ona göre, üniversitelerde Anadolu'nun zengin kültürünün ve değerlerinin arkasındaki hikmet keşfedilip bilimsel derinlik içinde sistematik hale getirilmeli ve anaokulundan itibaren bütün eğitim sisteminin içine yerleştirmeli. Çünkü bir tek ekmeğe hürmet davranışıyla birçok dersler verilebilir. Bilgelikler nesilden nesle aktarılabilir.