๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Eğitim Dünyası => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 01 Aralık 2011, 18:24:19



Konu Başlığı: Öğretmenler Günü'nün hatırlattıkları
Gönderen: Sefil üzerinde 01 Aralık 2011, 18:24:19
   

Ahmed Şahin

   
Öğretmenler Günü'nün hatırlattıkları...

Her defasında olduğu gibi bu defa da Öğretmenler Günü'nde kendime aynı soruyu bir daha sordum:

-Şu anda istediğin meslek sana verilecek olsa, hangi mesleği tercih edersin?

Cevabım yine aynı oldu:

- Öğretmenlik mesleğini tercih ederim!

Neden öğretmenliği bu kadar seviyorum bunca mesleklerin içinde, diye düşünürken bakıyorum ki, değerlendirmelerimin özünde beni etkileyen gerçek hep aynıdır:

- Bir nesil babadan, anneden fazla öğretmenlere teslim edilmekte, öğretmenin vereceği eğitim ve öğretimle zihinlerde doğru düşünce ve sağlam inanç oluşmaktadır.. Halbuki hadisten öğrendiğimize göre, ömür boyu bir tek kişinin hidayetine sebep olan insan, hayatını değerlendirmiş sayılır. Görevinin şuurunda olan öğretmen ise bir değil, beş değil belki binlerce gencin doğru düşünmesine, sağlam değerlendirme yapmasına sebep olmakta, böylece öğretmenin hayatı hedefini bulmakta, yaratılış gayesine ermektedir. Bir ömür boyu tek insanın hidayetine sebep olan adamın hayatı hedefini bulmuş sayılırsa, birçok yavrunun doğru düşünüp doğru inanmasına sebep olan öğretmenin hayatı nasıl hedefini bulmuş, ne türlü bir hizmetle gayesine ermiş sayılır, diye düşünmekteyim.

Evet, ben kanaatimde ısrarlıyım. Bana tüm mesleklerin içinden dilediğini tercih et dense, tereddütsüz öğretmenliği tercih ederdim. Çünkü benim tüm meselem, bir daha yaşayamayacağım bu hayatı en faydalı hizmetle değerlendirmektir. Öğretmenlikte ise yetişen nesle doğru bilgi, sağlam inanç vermekle geçen hayat, tam değerini bulmakta, gayesine ermektedir. Nitekim öğretmenin gördüğü hizmetin yüceliğini yorumlayan Semerkant ulemasından Ebülleys'in şu kıyaslaması da bunu anlatmaktadır. Öğrencilerine doğru bilgiler vermek için çırpınan öğretmenin meşguliyetini yorumlarken diyor ki:

- Cephede vatan topraklarını kurtarmak için savaşırken ölen insan şehit olur da, kafalardaki imanı kurtarmak için hizmet veren öğretmen şehit olmaz mı? Yani imanı korumak toprağı korumak kadar da mühim değil mi? Kaldı ki, bir nesle, maymundan değil de, insandan dünyaya geldiğini anlatıp inandırmak dahi başlı başına bir iman kurtarma hizmetidir, bir imanlı insan yetiştirme hadisesidir..

Unutulmamalı ki imanlı insan yetiştirme meşguliyeti, hiçbir hizmetle kıyaslanamayacak derecede yüce bir hizmettir. Halife Hazreti Ömer'in ifadesiyle, insana yapılan yatırımdan daha üstün bir başka yatırım yoktur.

Nitekim bu önemli konuya dikkatleri tam çekebilmek için çevresindekilere şöyle bir soru sorarak der ki:

- Rabb'imiz istediğinizi hemen verecek olsaydı, İslam'a hizmet etmek için ne isterdiniz?.. Cevaplar farklı olur. Kimi, sandık dolusu altın isterken, kimileri de sahralar dolusu koyun, keçi, deve ister.. Bunlarla İslam'a hizmet etmeyi düşünürler. Halife bu cevapları tatmin edici bulmayınca soruyu kendisine yöneltirler:

- Peki derler, senin istediğin verilecek olsaydı sen ne isterdin Rabb'imizden İslam'a hizmet etmek için?. Cevaba bakın lütfen:

- Ben İslam'a hizmet etmek için sizin gibi ne sandıklar dolusu altın isterdim ne de sahralar dolusu koyun, keçi, deve isterdim. Ben Rabb'imden Ebu Ubeyde gibi, Ebu Huzeyfe ve Salim gibi adam isterdim adam!. Çünkü der, yetiştirilmiş adamın varsa bu saydıklarınız hepsi de var demektir. Yetiştirilmiş adamın yoksa hiçbir şeyin yok demektir.

Demek ki görevini tam yapan öğretmen hem aranan adamdır hem de aranan adamı yetiştiren adamdır.

Gel de sen böyle bir adam olmayı isteme, bu adamları yetiştiren mesleğin adamı olmaya talip olma? Hayatını böyle hizmetlerle değerlendirmeyi mühimseme..

-Peki benim gibi sıradan biri böyle düşünüyor öğretmenler için. Ya büyükler ne düşünüyor acaba? Mesela Bediüzzaman Hazretleri nasıl bakıyor görevini tam yapan öğretmenlere?

Ziyaretçilerinin naklettiği kitaplık çaptaki sözlerinden bazılarına bir bakalım isterseniz.

- Bu zamanın görevini tam yapan öğretmenleri, eski zamanın topluma hizmet eden velileri gibidirler.

- İmkânım olsaydı görevini tam yapan öğretmene her gün on altın verirdim!.

- Sorumluluğunu yerine getiren öğretmen minare başında, ihmal eden ise kuyu dibindedir. Ortası yoktur bunun!.

Bilmem siz nasıl bakarsınız bu bakışlara?..