> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Eğitim Dünyası > Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir?  (Okunma Sayısı 379 defa)
18 Mart 2017, 16:42:48
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 18 Mart 2017, 16:42:48 »



Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir?

Kur’an’ın mucizevi belagatini gösteren en önemli bir gösterge, “Kur’an’ın Nazmı/ Nazm-ı Maani” nazariyesidir.

Bu nazariye, "Bir ifadeyi nahiv ve beyan ilminin kurallarına göre dizmek, kullanılan kelimeler arasında ince münasebetler gözetmek suretiyle meydana getirilen söz örgüsü" olarak tarif edilebilir. (bk. Muhâkemat, 86-88)

- Kur’an’ın her bir kelimesi, kalb ve çekirdek hükmüne geçebilir. (Etrafında, esrardan müteşekkil bir cesed-i manevîye kalb ve bir şecere-i maneviyeye çekirdek hükmüne geçebilir.)

İşte insanın sözlerinde, Kur'an’ın kelimeleri gibi kelimeler, belki cümleler, ayetler bulunabilir. Fakat Kur'an’da, çok münasebat gözetilerek bir tarz ile yerleştirildiği yerde; bir ilm-i muhit lâzım ki, öyle yerli yerine yerleşsin. (Mektubat, 187)

- Bu nazım nazariyesinde, Kur’an’ın  “lengüistik” açıdan da mucizevi yönünü görmek mümkündür. Bu nazariyede harika bir “nazm-ı maani” yanında, mucizevi bir “nazm-ı mebani” de söz konusudur.

Bu iki nazmın uyum içinde, birbirini destekler şekilde omuz omuza vermesi nispetinde ifadenin belagat mertebesi güçlenir.

- Bu açıdan bakıldığında denilebilir ki, belagat: Nazm-ı Mebaniyi ihtiva eden bir Nazm-ı Maanidir. Yani, seçkin lafızlar içinde yer alan mümtaz manaları barındıran bir ifade tarzıdır.

Kur’an’ın en büyük i’caz yönü onun belagatidir. Belagat ise, mukteza-yı hale mutabakattır. Bu ise, ifade tarzında tercih edilen kelimelerin uygun seçimiyle mümkündür. Uygun kelimelerin seçimi ise, ifade sahibinin -arzu ettiği şekilde meramına uygun- sözcükleri bulabilecek kelime hazinesine sahip olmasıyla mümkündür.   

Bu noktadan bakıldığı zaman Kur’an’ın belagatin zirvesinde olmasının sırrı daha iyi anlaşılır. Zira, Allah sonsuz ilim, hikmet ve kudretiyle, meramını ifade edecek her türlü kelime hazinesine sahiptir. Kur’an’da  ıtnab, îcaz gibi farklı üslupların bulunması  bu hakikatin bir göstergesidir.

Bediüzzaman hazretlerinin şu tespitleri, bu hakikati seslendirmektedir:

“Evet (nazm-ı mebanide) lafza zînet verilmeli (kullanılan kelimeler edebi yönden süslü, cazibeli olmalıdır),
fakat tabiat-ı mana istemek şartıyla (fakat nazm-ı maani/seslendirilmek istenen mananın tabiatı bu ziynetli lafızlara yabancı olmaması gerekir)..

Ve suret-i manaya haşmet vermeli (manaya giydirilen lafızlar temsil, teşbih, mecaz, istiare, kinâye nevinden olan nakışlarla dokumak suretiyle, o mananın haşmetini yansıtacak şekilde olmalıdır),
fakat mealin iznini almak şartıyla (ancak, lafızların asıl göstermesi gereken mananın hüviyetine yabancı olmamalıdır)

Ve üslûba parlaklık vermeli (kullanılan ifade tarzına parlaklık verilmelidir),
fakat maksudun istidadı müsaid olmak şartıyla (fakat, bu ifade tarzının sevk edildiği gaye ve maksadın da bu tür bir ifadeyle örtüşmelidir) ..

Ve teşbihe revnak vermeli (Teşbih ve benzeri edebi sanatlarla ilgili ifade tarzına cazibe kazandırılmalıdır), 
fakat matlubun münasebetini göze almak ve rızasını tahsil etmek şartıyla (Fakat, anlatılmak istenen asıl konu göz ardı edilmemelidir)..

Ve hayale cevelan ve şaşaa vermeli (kullanılan ifade tarzıyla, muhatabın hayali canlandırılmalı ve şaşaalı bir şekilde harekete geçirilmelidir.)
fakat hakikati incitmemek ve ağır gelmemek ve hakikate misal olmak ve hakikatten istimdad etmek şartıyla gerektir (fakat, hayali harekete geçirirken, hakikati incitmemeli, hayali hakikatin sırtına yük etmemelidir. Bilakis, hayali canlandıran bu ifade tarzı, hakikati gösteren bir misal olmalı ve ondan destek almalıdır).” (Muhakemat, 88)

Bu kısa girişten sonra, Kur’an’ın bir i’caz parıltısı olan lengüistik konusunu birkaç örnekle açıklayabiliriz:

a) Vereceğimiz ayette yer alan kelimelerden her biri, açıkça seslendirilmeyen bazı gerçekleri lengüistik tema içerisinde ayetin muhtevasına dahil etmişlerdir.

“و مما رزقناهم ينفقون Kendilerine verdiğimiz şeylerden Allah yolundaharcarlar.” (Bakara, 2/3)

Bu cümlede yer alan kelimeler ve cümlenin kendi düzeni; zekât ve diğer sadaka çeşitlerini ihtiva eden "infâk" in makbul olmasının şartlarını nazara verecek şekildedir:

Sadakaya muhtaç olmayacak şekilde sadaka vermek gerekir. Ayette geçen ve "Bir bölümü" ifade eden "مما" lafzındaki "من" kelimesi bu şartı ifade ediyor. Makbul bir sadaka, Ali'den alınıp Veli'ye verilen cinsten olmayıp, kişinin bizzat kendi malından olması gerekir. Ayette geçen "رزقناهم" lâfzı bu şartı gösteriyor.

Sadakanın üçüncü şartı, minnet etmemektir. Bütün malların asıl sahibinin Allah olduğunu gösteren "رزقناهم" daki, çoğul birinci şahıs için kullanılan "نا" zamiridir. Yüce Allah bu ayetin bu işareti ile manen buyuruyor ki: "Ben size rızık veriyorum. Benim malımdan benim kullarıma bir şeyler verirken, minnet etmeye hakkınız yoktur."

Sadakanın bir diğer şartı da sadakayı kötü yerlerde değil iyi ve gerekli ihtiyaç yerlerinde kullanan kimselere verilmesidir.

Sefahete sarf edenlere sadaka vermek makbul değildir. İşte bu şarta "ينفقون" lâfzı işaret ediyor. Beşinci şart sadakayı Allah namına vermektir. Bunu, "رزقناهم" lâfzı ifade ediyor. Bu işaretin lisanı ile Allah buyuruyor ki : "Mal benimdir, benim namımla vermelisiniz"

Demek ki bu ayet, zenginlerin mal sahibi değil sadece birer veznedar olduklarını onlara hatırlatıyor.

Ayrıca "ما" kelimesi sadakanın maldan olduğu gibi, ilim, zekâ, akıl, güç ve nasihat gibi şeylerden de verilebileceğini gösteriyor. (Sözler, 387-388)

b) Kullanılan kelimelerin varlıktaki realiteyle örtüşmesi, hakikatli bir i’cazdan haber verir.

Mesela;

“Güneşi bir ziya (ışık), Ayı bir nur yapan ve yılların sayısını ve hesabınızı bilesiniz diye Aya menziller takdir eden Odur.” (Yunus, 10/5),

"Gökte burçlar kılan, orada parlak bir lâmba(ışıklı) ve aydın­latıcı (Nurlu) bir ay yaratan Allah, yücedir." (Furkan, 25/61) mealindeki ayetlerde ol­duğu gibi, Kur'an'da, Güneş’in ışığı için "ziya" ve bu an­lama ge­len "sirac" gibi sözcüklerin,  Ay için ise "nur" ve bu kök­ten gelen "münir" gibi kelimelerin kullanılması dikkat çekici­dir.

Bu ke­limeler, insanlara değişik ipuçları vermiş, eğitim ve kültür seviyeleri farklı olan kesimlerin Kur'an ayetlerin­den istifade imkânlarını arttırmıştır. Sonuçta aynı ayetten farklı manalar çıkartılmıştır ki hepsi de doğrudur. Mesela;

Alelâde bir insan, bu ayetten, Güneş ve Ay’ın her ikisinin de yeryüzüne ışık gönderdiğini anlar.

Bir Arap filoloğu ise ayette geçen “ziya” ve "sirac" kelimelerinin işare­tiyle, Güneş’te ışıkla birlikte ısındırma özelliğinin de var olduğu manasını çıkartır.

Bir astronomi âliminin bu sözcüklerden elde ettiği ipucu, Güneş’in bizzat ışığın kaynağı, Ay’ın ise ışığını dışarı­dan almakta olduğu hakikatidir. Çünkü Arapçada ışığın kaynağı olan şeyler için"ziya/muzi" tabiri, ışığını dışarıdan alanlar için de "Nur/münir" tabiri kullanılır.

Meselâ: Aydınlık bir oda için "ğurfetün müzîetün" denilmez, aksine" münîre­tün" denilir. Çünkü odanın ışığı dış kaynaklıdır. Buna karşılık bir ateş közü için de "kabesün münîr" denilmez, aksine "müzî"denilir. Çünkü ateşteki ışık, kendisine aittir.

İşte Kur'an-ı Hakîm'in Kur'an'da Ay için "nur-münir," Güneş için "ziya-siraç" tabiri kullanması, bu ince farkı be­lirtmek içindir. (bk.Niyazi Beki, Rahman suresi 5. ayetin tefsiri)

c) Bir ayetin ifadesinde yer alan kelimelerden her birinin, ayetin sevk edildiği maksada hizmet etmesi, lengüistik/dilbilim açısından bir mucize parıltısıdır.

Mealini vereceğimiz şu ayet buna bir örnek olabilir:

"Yemin olsun ki, onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa, şüphesiz ‘eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselermişiz’ diyecekler.” (Enbiyâ, 21/46)

Kur'an, bu cümlede, azabı dehşetli göstermek için, en azının tesir derecesini en şiddetli bir tarzda ifade etmiştir. Şöyle ki:

“ولئن مستهم نفحة من عذاب ربك Onlara, Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa” cümlesinde yer alan altı kelimenin her birisi "azlığı" ifade etmekle, Kur'an'ın "az bir azap ile çok korkutma" maksadına hizmet etmişlerdir.

İlk kelime lâfzı "faraza, eğer" anlamında olup, şek ifade eder. Şek ifade etmekle de "azlığı" gösterir.

İkinci kelime "مس" fiilidir. Bu kelimenin anlamı "hafif dokunmak"tır. Yine azlığı ifade eder.

Üçüncü kelime "نفحة" lafzıdır. Bu kelime üç yönden "azlığı" ifade ediyor.

a. Anlamı bir kokucuk olduğu için azlığı ifade eder.

b. Sarf ilmi açısından kelimenin yapısı, "İsm-i merre" dir. "Biricik" anlamında olup "azlığı" gösteriyor.

c. Kelimenin sonundaki "tenvin", tenkir ve taklil içindir. O da "azlığı" ifade ediyor.

Dördüncü kelime,"tab'iz"i, yani: bir şeyin bir parçasını, az bir kısmını ifade eden "من" lafzıdır.

Beşinci kelime "عذاب" lafzıdır. "Nekâl" ve "ikâb"a nisbeten hafif bir cezadır. Azlığı gösteriyor.

Altıncı kelime "ربك" lafzıdır. Allah'ın Cebbar, Kahhâr, Müntakim isimleri yerine, şefkati gösteren bu kelimenin gelmesi "azlığı" ifade etmek içindir. Bu kayıtların işaretleri çerçevesinde ayetin meali, şöyle verilebilir:

"(Resulüm!) Eğer o inkârcılara, senin şefkatli Rabbinin azabının ufak bir parçasından, görünmeyecek kadar küçük bir kokucuk/esinti, bir defaya mahsus, faraza azıcık dokunu verse; zalimler mahvolduk, diyecekler."

Bediüzzaman'ın kendi ifadesiyle: "âyette geçen kelimelerin her birisi, âyetin asıl maksadına kuvvet veriyor" (bk. Muhâkemat, 93-94; Sözler, 386-87)

d) Bir tek kelimenin lengüistik bakımından ayetin maksadına destek olması, bir i’caz parıltısıdır.   

Meali...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir?
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:58:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? rüya tabiri,Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? mekke canlı, Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? kabe canlı yayın, Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? Üç boyutlu kuran oku Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? kuran ı kerim, Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? peygamber kıssaları,Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir? ilitam ders soruları, Kuran'ın dilsel lengüistik açıdan mucizevi yönü nedir?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes