๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ => Eğitim Dünyası => Konuyu başlatan: zahdem üzerinde 18 Mayıs 2010, 11:30:09



Konu Başlığı: DES: Arapça üzerinden din düşmanlığı yapılıyor
Gönderen: zahdem üzerinde 18 Mayıs 2010, 11:30:09
Arapça'nın seçmeli diller arasına girmesine tahammül edemeyen CHP'li vekillerden din düşmanlığı...

İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Çince, Japonca, Rusça gibi seçmeli yabancı diller arasına Arapçanın da girmesi için Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde başlatıp yürüttükleri çalışmalar neticesinde 14 Mayıs 2010 tarihinde ‘Örgün eğitim kurumlarında Arapça eğitim ve öğretiminin yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesini;

“1925’de kapatılan tekke ve zaviyeler 85 yıl aradan sonra yeniden açıldı. Arapça da geldi. Bir tek hilafetin geri gelmesi kaldı” şeklinde yorumlayan CHP Milletvekili Muharrem İnce ile

“Arapçayı dil derslerinden biri haline getirip Kuran’ı Kerim’i öğrenmek için bir dersi de ilköğretim ve liseye koyduğunuz zaman bütün okulları imam hatip seviyesine getirmiş oluyorsunuz. Bunun Arapça kısmı hayata geçirildi” şeklinde yorumlayan CHP Milletvekili Nur Serter’in açıklamalarını;

Talihsiz siyasi açıklamalar olarak gördüğünü söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, İtalyanca, İngilizce nasıl seçmeli yabancı dil olabiliyorsa, Arapça neden olmasın? Kaldı ki Arap ülkeleri inanç ve kültür beraberliğimiz olan komşu bir coğrafyadır. Bu olayda öne sürülen yersiz korkulara baktığımız zaman ülkemizde eğitime ve eğitimle ilgili birçok konuya pedagojik değil ideolojik bakma alışkanlığı maalesef devam etmektedir. Bazı kesimler eğitimle ilgili konularda popülist ve sloganik bakma alışkanlıklarını bir yaşam kültürüne dönüştürmüşlerdir. Hükümeti eleştirme adına eğitimi dahi siyasi emellerine alet etmekten çekinmeyen bu tavır doğru değildir. İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça eğitime ses çıkarmayan ama Arapçaya karşı alerjisi bulunan bu yaklaşımı batı hayranı ve emperyalist kültürün yanaşması kof bir anlayış olarak görüyorum. Batı kültürünün öğreti ve telkinleriyle kendi kültürünü küçümseyen, emperyalist kültürün şemsiyesi altında güya antiemperyalist, güya Atatürkçü olduğunu olduğunu iddia eden, ama aslında Atatürkçü geçinen ve Atatürkten geçinen bir anlayışının çok sade bir tezahürüdür bu. ‘Kurtuluş savaşında Araplar bizi arkadan vurdu’ gerekçesini Arapça düşmanlığına bahane kılan bu istismarcı ve ajitasyoncu zihniyetin vatanımızın dört bir tarafını işgal eden, ülkemizi parçalayan, milyonlarca insanımızı sürgüne gönderen-katleden, kadınlarımızın namusunu lekeleyen ülkelere ve bu ülkelerin dillerine karşı aynı duygusallığı ve husumeti niçin gösteremediklerini anlamakta zorlanıyorum. Milletimizin dini, milli ve kültürel değerlerine hakaretamiz şekilde yaklaşan, her fırsatta hilafet ve şeriat çığırtkanlığı yapan, dini değerlerimize karşı kayıtsızca yaklaşabilen bu anlayış sözde laik ve sözde çağdaş zihniyeti temsil etmektedir. Kutsal kitabımız Kuran’ın öğrenilmesinden rahatsızlık duyan zihniyet kendini değiştirmediği ve özeleştiriye açmadığı takdirde milletimizin nezdinde her geçen gün itibarsızlaşmaya devam edecektir, dedi.

‘Örgün eğitim kurumlarında Arapça eğitim ve öğretiminin yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye başta olmak üzere Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve diğer Arap ülkeleriyle başlattığı diyalog ve ilişkilerin tamamlayıcı bir parçası olduğunu söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı; Sayın Serter ve Sayın İnce böylesine önemli bir adımın atılmasında tüm emeği geçenleri takdirle ve teşekkürle anmaları gerekirken popülist ve pragmatist davranmışlardır.
Sayın Serter ve Sayın İnce’nin Avrupa Birliğinin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi sorunlar göz önünde bulundurulduğunda ekonomik gücün ve parasal kaynakların komşularımız olan Arap ülkelerinde olduğunu ve Arap ülkeleriyle artan ekonomik, sosyal, kültürel, turizm, siyasal ve sağlık alanlarında yapılacak faaliyetlerde Arapça’yı çok iyi bilen insan unsuru ihtiyacının öne çıkacağını görebilecek kadar vizyon sahibi olduklarını düşünüyorum.

Kaldı ki Arapça'nın, orta öğretimde seçmeli yabancı dil olması için 90'lı yıllarda MGK'da tavsiye kararı alınmış, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş bu ihtiyacı 20 yıl önce görmüştü.20 yıl geçte olsa Arapçanın da zorunlu yabancı dil kapsamına alınmasını Türkiye’nin komşularına ve eski vilayetlerine dönük açılımlar yapmasını, böylesine tarihi ve önemli bir konjonktüre rastlamış olmasını da bir şans olarak değerlendiriyoruz, şeklinde konuştu.