๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 18 Nisan 2011, 16:56:34



Konu Başlığı: Veda haccı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Nisan 2011, 16:56:34
Veda Haccı

Artık Kabe, müşriklerden temizlenmiş ve Beytullah da, kendi­ne yakışır şekilde ibadetle tanışmıştı; onu tavaf edenler ne alkış tu­tuyor, ne de elbiselerini çıkarıyorlardı! Resül-ii Kibriya Hazretleri­nin gelip de hac vazifesini yapmasına mani bir durum kalmamıştı ve onuncu yılın Zilkade ayına gelindiğinde Allah Resülü (sallallahu aley­hi ve sellern), ashabına da ilan ederek hac vazifesini eda etmek üzere Mekke'ye doğru yürüyeceğini söyledi. İnsanlar akın akın Medine'ye geliyor ve Efendiler Efendisi'yle birlikte hac vazifelerini eda edebil­mek için hazırlık yapıyorlardı!

Zilkade ayının bitimine beş gün kala bir cumartesi günü, öğle namazını müteakip Medine'den hareket etti; şecere yolunu tutup Zü'l-Huleyfe'ye kadar gelecek ve o geceyi burada geçirecekti. Sabah olunca ashabına dönecek ve geceleyin Rabbinden kedisine bir elçi geldiğini ve bu mübarek vadide namaz kılmasını emrettiğini söyledi; aynı zamanda bu yolculukta hac ve umreye aynı anda niyetlerıdiğini ifade ediyordu.

İhrama girmeden önce gusül abdesti alan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), güzel kokular sürmüştü ve bayrama gider gibi hac yolculuğuna çıkıyordu. Yola çıkmadan önce insanlara dönmüştü ve ihramdan tekbir ve telbiyeye kadar birçok konuda ashabını bil­gilendiriyordu. Kurban etmek için yanına yüz kadar da deve almış

ve kurbanlık olduklarını bildirmek için bunların hepsine de işaret koymuştu!

Derken ashabı da O'nun telbiyesine iştirak etmiş:

- Lebbeyk, Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke leb­beyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-miilk; la şerike lek, diye­rek yeri göğü inietiuorlardıl

Hicret yolunu takip ediyordu ve sırasıyla Beudô; Melel, Şere­jii's-Seyyale, Revha, Irku'z-Zıbıia, Munsaraf, Esôue, Are, Lahy-ı Cemel, Sükya, Ebıiô, Cuhfe, Humm, Erzak, Kudeyd, Müşellel, Ufsôn, Gamittı, Merru'z-Zehrôrı, Serifve zi Tuva güzergahım tercih etmişti! Bir hafta sürecek bir yolculuk sonrasında Zi Tuva'ya geldi­ğinde mola verecek ve geceyi de burada geçirecekti. Zilhicce ayının dördüncü günüydü ve Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), sabah namazını kıldıktan sonra gusül abdesti alarak Mekke'ye yürüyecekti. Güneşin tam zeval vaktinde Mekke'ye girecekti; yine üst tarafından giriyordu!

Gelir gelmez Kabe'ye yöneldi; Rüknü istilam etti ve ardından tavafa başladı. İlk üç şaftta adımlarını hızlandırmış reml yapıyordu; geri kalan dört şavtını ise, normal yürüyüşle tamamlayacaktı. Tava­fını bitirir bitirmez Makam-ı İbrahim'e yöneldi:

- Beytullah'ı Biz, insanlara sevap kazanmaları için toplantı ve güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrahim'i namazgah edininiz! İb­rahim ile İsmail'e de, "Tavaf edenler, itikôfa girenler, riikii ve seede edenler için bu Eoimi tertemiz bulundurıuıt'w" diye emretmiştik, mealindeki ayeti okuyordu! Makamı, Kabe ile kendi arasına alarak burada iki rekat namaz kıldı; Kafirün ve İhlas surelerini okudu.

Sonra yeniden Rükn' e gelip onu istilam ettikten sonra Safa'ya yöneldi; buraya yaklaştığında da:

- Safa ile Merve, Allah'ın belirlediği nişanelerdendir. Kim hac veya umre niyetiyle Kabe'yi ziyaret ederse, oraları tavaf etmesinde bir beis yoktur. Her kim de, farz olmadığı halde gönlünden kopa­rak bir hayır işlerse, mükafatını görür. Zira Allah, şükrün karşılığını

verir; O, az amele çok mükafat verir ve her şeyi bilir,381 mealindeki ayetleri okumaya başlamıştı.

Artık Resı1lullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Kur'an'ın zikrindeki önceliğe iktida ederek sa'yine Safa'dan başlamış Merve ile Safa ara­sında gidip geliyordu! Safa'nın üzerine çıktığında Kabe'ye dönecek ve tekbir getirdikten sonra ellerini kaldırıp dua edecekti.

Ardından da, Hacim'si yöneldi; burası, ashabıyla birlikte üç yıl yaşadığı çile dolu günlerin geçtiği yerdi; amcası ve en büyük destek­çisi Ebu Tülib burada vefat etmiş, kerim zevcesi ve 25 yıllık hayat ar­kadaşı Hz. Hatice validerniz de, buradan Hakk'a yürümüştü. Mezarı da buradaydı; vefa insanıydı ve belli ki, ashabına da ehl-i vefa olma yollarını gösteriyordu.