๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 01 Mayıs 2011, 18:55:15



Konu Başlığı: Ve savaş...
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 01 Mayıs 2011, 18:55:15
Ve Savaş ...

Derken, savaş başlamıştı. Mekke, son bir hamle ile Müslüman­ların işlerini bitirmek için olabildiğince yükleniyor; Müslümanlar ise, on beş yıldır çektikleri eza ve cefanın son bulması adına ve küf­rün sesini kesip imanın yenilmezliğini göstererek Allah'ın adını ci­handa hakim kılabilmek için vuruşuyordu.

Mekkelilerin hesap etmedikleri şeyler vardı; her şeyden önce Muhacirler, onların tahmin ettikleri insanlar değildi. Savaşın gere­ğini de yerine getiren bu insanlar, aynı zamanda karşı konulmaz bir iman gücüne sahiptiler ve bu gücün önünde durmaya imkan yoktu. Savaş sonrasında ayakta kalabilenlerin anlatacakları gibi, o gün hangi kafayı kimin kılıcının indirdiğini, hangi kola da kimin kılıç vurduğu nu takip edemeyecek kadar hızlı bir gündü. 51

Şüphesiz savaşta en önde çarpışan, Efendiler Efendisi olacaktı.

Daha sonra, bunu ifade ederken Hz. Ali şunları söyleyecekti:

- Bedir gelip çatınca biz, Resülullah'a sığınarak kendimizi em­niyette hissediyorduk.

O gün O (sallallahu aleyhi ve sellern), müşriklere en yakın yerde sa­vaşıyor ve insanlar arasında savaşın hakkını da en fazla O veriyor­du. Demek ki, dua ve tazarru ile cihad yanında bedenin de hakkı verilecek ve bir taraftan insanlar teşvik edilirken diğer yandan da nasıl savaşılması gerektiği ümmete gösterilerek iki makam cemedil­miş olacaktı.

50 Şiirinde Ebu Talib şöyle demişti:

- Siz Muhammed'i bugün yalanlıyorsunuz, ama Beytullah'a yemin olsun ki bugün sesimizi çıkarmayız! Gün gelince biz de O'nun etrafında çarpışıp kahramanca mücadele ederiz. O'nun etrafında kütükte doğranmış etler gibi kalmadıkça ve oğullarımızdan ve canlanrnızdan olmadıkça O'nu asla size teslim etmeyiz! Bkz. İbn Hişarn, Sire, 2/111; Taberani, Mu'cernu'l-Kebir, 10/158 (10312)

51 Bkz. İbn Sa'd, Tabakat. 2/26
Bir aralık Efendimiz'in:

- Genişliği dünya ve semalar kadar olan cenneti kazanmak için yarışın! Nefsim yed-i kudretinde olana and olsun ki, bugün burada sadece Allah rızasını hedefleyerek, sabırla ve geri dönmeyi düşün­meden hep hücum ederek savaşıp da şehit düşeni Allah (celle celaluhü), mutlaka cennetine koyacaktır, dediği duyulmuştu. Bu sırada Umeyr İbn Humiim, bir kenara çekilmiş, açlığını bastırmak için hurma yi­yordu. Efendimiz'in sesini duyar duymaz,

- Bak. .. Bak. .. Ya Resülullahl Genişliği dünya ve semalar kadar mı, diye sordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern):

- Evet, dedi.

- Yani şimdi, benimle cennet arasında, sadece şunların beni öl-

dürmesi mi var!

Sonra da elindeki hurmalara bakarak:

- Sizler benim, Rabbime kavuşmama engeloluyorsunuz, dedi ve arkasından da, elindeki hurmayı bir kenara savurarak kılıcına yönel­di. Onu kaptığı gibi düşmanın içine daldı ve gözlerden kayboldu.P Bir aralık Efendimiz'in yanına yaklaşan Hz. Ömer, zırhları için-

de çevik hareketler yapıp düşmana korku salarken O'nun:

- Şüphesiz bunlar, hezimete uğrayacak ve gerisin geriye kaçıp gidecekler.x mealindeki ayeti okuduğunu duymuştu. Kendi kendi­ne düşündü; şayet Allah ve Resfılii bunu söylüyorsa, mutlaka Mekke müşrikleri bugün mağlup olacak ve kaçıp gerisin geriye gideceklerdi!