> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Ve hüzünlü veda
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ve hüzünlü veda  (Okunma Sayısı 785 defa)
05 Mayıs 2011, 12:01:53
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 05 Mayıs 2011, 12:01:53 »



Ve Hüzünlü Veda

Evet, bu bir muhabbetin eseriydi; ama bir türlü olmuyor, neticeye gidilemiyordu. İşte bu son hamle de, yeni ve son bir ümitti. Yeğeninin bu kadar içten ümit beslemesini görünce Ebu Talib:

- Ey kardeşimin oğlu, diye seslendi. Daha sesinin tonun­da, "O kadar da iimitli olma!" mesajı gizliydi. Bir anlık dur­gunluktan sonra da:

- Vallahi de, şayet benden sonra atalannın oğluna bu­naklık atfetmelerinden ve Kureyş'in de, ölümden korktuğum için bu kelimeyi söylediğimi zannedeceklerinden endişe edip korkmasaydım mutlaka onu söylerdim. Ancak onu, sadece Seni sevindirmek için söylerim, dedi.

392 Bkz. Kasas, 28/56

Ancak Efendimiz, yine de her anı değerlendirmek isteye­cek ve bulduğu her fırsatta amcasının, kalıcı bir adres bırak­masını isteyecekti.

Küfrün önderleri yine amcasının yanına gelmişlerdi. Bu arada Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), hasta yatağındaki Ebu Talib'in yanına doğru ilerlemeye başladı. Bir başka öz amca, hemen ileri atıldı ve Resülullah'ın hedeflediği boşluğa oturuverdi. Maksadı, Efendiler Efendisi'nin, son demlerinde Ebu Talib'e tesir edip de onu; İslam'a davet etmesinin önüne geçmekti. Ebu Talib'in can derdine düştüğü bu demlerde bile küfür, yine küfrünü eda ediyor; iman adına en küçük bir ham­leye müsaade etmek istemiyordu. Göz göze gelip de şefkatle amcasına bakışlanna bile tahammülleri yoktu. Bir de Efen­dimiz, bulduğu her fırsatta iman talebinde bulunuyordu. İşin özü, Ebu Talib'in son demlerinde bile, imanla küfrün mücade­lesi zirvede yaşanıyordu:

- Ey Ebu Talib! Yoksa, Abdulmuttalib'in dininden vaz mı geçiyorsun, diye sordular.

- Hayır. Ben, Abdulmuttalib'in dini üzere kalıyorum, diye cevap verdi Ebu T5.lib.393

Artık, ölüme daha yakındı. En yakınında ise, bir diğer kardeşi Abbas vardı. Dudaklanndaki hareketi izlemeye çalışı­yordu. Derken, en büyük hami ve müşfik amca, hayata gözle­rini yumuyordu.

Küfrün baskısı altında ve bir türlü imana giden yola gi­remeyen amca Ebu Talib için Allah Resülü, bundan sonra da dua ve istiğfardan vazgeçmeyecek ve şöyle diyecekti:

- Bana gelince vallahi de Ben, bundan nehyedilmediğim sürece senin için istiğfar edeceğim.394

393 Abdulmutta/ib'in dini üzerinde kalma meselesi, EbU Talib'in imanı konu­sunda önemli bir merkezi tutmaktadır.

394 Bkz. Buhari, 1/457 (1294)

Yaşayan Kur'an'ın bu ifadesi, çok geçmeden Cibril'in müj­deleriyle teyid edilecekti. Gelen ayet de, önce mevcut durumu rapor edip sonrakiler için adeta bu tabloyu ebedileştiriyor; ardından da, ataları arasından bir örnek vererek bu konuda ortaya konulması gereken tavrın ne olduğunu bir modelle an­latmış oluyordu:

- Cehennem ehli oldukları kendilerince belli olduktan sonra -akraba bile olsalar- müşrikler hakkında istiğfarda bu­lunup onların affedilmelerini istemek, ne peygamberin ne de mü'minlerin yapacağı bir iştir. İbrahim'in, babası için istiğfar dilernesi ise, sırf ona yaptığı vaadi yerine getirmek için olmuş­tu. Fakat onun Allah düşmanı olduğu kendine belli olunca, onunla ilgisini kesmişti. Gerçekten İbrahim, çok yumuşak huylu ve sabırlı idi.395

Techiz ü tekvin işlerini de gördükten sonra Abbas İbn Ab­dü1muttalib, Allah Resülü'nün yanına yaklaştı ve hüzün kesil­miş yeğenine:

- Ey kardeşimin oğlu! Allah'a yemin olsun ki kardeşim Ebü Talib, Senin ondan istediğin o kelimeyi son anında söy­ledi, dedi.

Resül-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellern), aynı şekilde düşün­müyordu ve amcasına dönerek:

- Ben duymadım, dedi.396 Bunun üzerine Abbas, yeğe­nine yaklaşacak ve amcasıyla ilgili daha yumuşak ve dengeli olmasını talep edecekti. Ancak O, zaten bir denge insanıydı; sırat-ı müstakimin zirve temsilcisiydi O (sallallahu aleyhi ve sellem) ve herkes, dengede O'nu örnek almalıydı. Onun için amca Ab­bas'a şunları söyledi:

- Umarım ki kıyamet gününde, benim şefaatim ona fayda

395 Bkz. Tevbe, 9/113, 114

396 Bkz. İbn Hişam, Sire, 2/265, 266

verir de, cehennemdeki azabı kısmen de olsa hafifler, o süreci daha hafif atlatır.397

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ve hüzünlü veda
« Posted on: 17 Nisan 2024, 02:22:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ve hüzünlü veda rüya tabiri,Ve hüzünlü veda mekke canlı, Ve hüzünlü veda kabe canlı yayın, Ve hüzünlü veda Üç boyutlu kuran oku Ve hüzünlü veda kuran ı kerim, Ve hüzünlü veda peygamber kıssaları,Ve hüzünlü veda ilitam ders soruları, Ve hüzünlü vedaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes