๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 19 Nisan 2011, 11:16:02



Konu Başlığı: Vazife şuuru adına önemli hatırlatma
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Nisan 2011, 11:16:02
Vazife Şuuru Adına Önemli Bir Hatırlatma

Artık Medine'ye gelip gidenlerin haddi hesabı yoktu. Aynı za­manda o günler, değişik vazifelerle Medine'den dışarı gidenlere de şahit oluyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), zekat memuru ola­rak İbn Lüteybiyye'yi Zübyanoğullanna göndermişti; geri geldiğinde huzura giren İbn Lüteybiyye, yanında getirdiği malları göstererek:

- Bunlar sizin, bunlar da bana hediye edilenler, diyordu. O güne kadar yaşadıkları teamüHere göre bunu çok normal karşılamış ve bizzat şahsına verilenlerin tasarrufu konusunda tek yetkili olarak kendisini görmüştü!
Halbuki onun bu cümlesini duyan Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem) hiç hoşnut olmamıştı; farz bir ibadeti yerine getirip insanlar arasında organizasyon yapmak için gönderdiği bir memuru, işi için gittiği yerde şahsı adına hediye alıyordu! İş ile hediyeyi birbirine ka­rıştırmamak gerekiyordu; zira hediyelerin ağırlığı nispetinde insan fıtratının baskı altında kalma ihtimali vardı ve makama verilenler yine makam adına kullanılmalıydı. Belli ki, herkesi bir arada bula­bileceği müşterek bir zaman kolluyordu. Ve derken ashabına yine namaz kıldırmış, onlara dönerek hamd ü senada bulunmuştu. Belli ki yine onlara vereceği mesajları vardı; o günkü nasihatını yapıp ko­nuyu İbn Lüteybiyye'nin söylediği söze getirdi:

- O memurlara ne oluyor ki, diye başladı sözlerine.

- Ben bir insanı zekat memuru olarak gönderiyorum ve o gelip

Bana, "Bu, sizin, bu da bana hediye edilenler!" diyor! Söyler misi­niz, o şahıs şayet babasının veya annesinin evinde oturup bekleseydi bu hediyeler ona gelir miydi? Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olana yemin olsun ki, sizlerden birisi böyle bir şeye nail olur da onu alırsa, kıyamet gününde o aldığı şey boynuna dolanır da, deve ise böğürerek, sığır ise möğürerek ve koyun ise meleyerek ona ıstırap olur!

Tüyler ürperten ikazlardı bunlar ve Sultanlar Sultanı, bu beyan­larının ardından ellerini koltuk altları görününeeye kadar yukarılara kaldırmış:

- Allah'ım! Ben, tebliğ vazifemi yerine getirdim mi, diye Rabbi­ne nida ediyordu!