๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 03 Mayıs 2011, 11:43:16



Konu Başlığı: Üst kata taşınma
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Mayıs 2011, 11:43:16
Üst Kata Taşınma

Kainatın İftiharı, Ebfi Eyyüb el-Ensari'nin evine yerleş­mişti; ama bu yerleşme Eba Eyyüb'un içine hiç sinmemişti; çünkü Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), alt katı tercih etmiş­ti ve gecelerini burada geçiriyordu. Hanımı Ümmü Eyyüb'la birlikte, bu halden duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar ve aralannda şöyle konuşuyorlardı:

- N asılolur; Efendimiz alt katta ve bizler, O'nun başı üs­tünde yürüyoruz!

Nihayet, kendilerini rahatsız eden bu konuyu Efendimiz'e açmaya karar verdiler ve O'nu üst kata davet etmek için huzu­runa girdiler:

- Ey Allah'ın Nebi'si! Annem-babam Sana feda olsun!

İnan ki, Senin alt katta, bizim de üst katta olmamız, bize çok ağır geliyor ve bu bizi çok rahatsız ediyor; Siz yukarı buyur­sanız da bizler alt kata taşınsak, diyorlardı. Ancak Efendimiz (sallallahu aleylıi ve sellern), onlar gibi düşünmüyordu. Kendilerini rahatsız eden bu konuyu defalarca O'nunla da paylaşmışlardı; ama Allah Resülü (sallallalıu aleylıi ve sellem) hep:

- Ey Eba Eyyübl Bizim için en uygun olan ve bizi kuşatan nimetler açısından, bizim alt katta bulunmamızdır, diyerek bir türlü bunu kabul etmiyordu.s-?

Bir gün Eba Eyyüb, yine aynı teklifte bulunmuş ve yine hüsn-ü kabul görmeyince:

546 Bkz. Salihi, Sübülü'l-Hüda, 3/275 547 Müslirn, Sahih, 3/1623 (2053)

- Altında Senin bulunduğun üst katta ben, asla yaşaya­rnam, demiş ve bir kez daha ısrar etmişti. Yine sonuç değiş­miyordu. Nihayet bir gün Eba Eyyüb, içi su ile dolu bir testiyi üst katta devirmiş ve kınlan testinin içindeki sular bütünüyle alt kata dökülüvermişti. Daha su alt kata ulaşmadan, Ümmü Eyyfıb'la birlikte hemen kendileri alt kata ulaşmış ve ellerinde­ki havlu benzeri bezlerle suyun yayılmasını engellemeye çalış­mışlardı. Efendimiz'in üzerine döküleceği endişesiyle yürekle­ri ağızlanna gelmiş ve üzüntüden saranp solmuşlardı. Belli ki; bu iş böyle yürümeyecekti. Bu sefer daha kararlı bir şekilde:

- Ya Resülallahl Bizim artık Senin üstünde olmamızın imkanı yok! Ne olur Sen, artık yukanya geç! İsteğin ötesinde bir yalvarmaydı bu ve şöyle diyordu:

- Alt katında Senin olduğun bir yerde ben, üst kata asla çıkmam!

Bu samirniyet ve bu kadar ısrar karşısında Allah Resülü (sallallalıu aleylıi ve sellern), artık Eba Eyyüb'u kırmayacak ve o gece üst kata taşınacak.s-" bundan sonra da, Mescid-i Nebevi inşa edilineeye kadar burada ikamet edecekti.

Dünyanın en bahtiyar ev sahibi olarak Eba Eyyüb ve ai­lesi, Efendimiz'i memnun edebilmek için artık o kadar hassas davranıyor ve gönlünü kırmamak için de o denli hassasiyet gösteriyorlardı ki, Allah Resülü'ne yiyecek bir şeyler gönder­diklerinde, geri gelen sofranın üzerine titizlikle bakıp inceli­yor ve böylelikle, O'nun ilgi duyduğu yiyecekleri tespit etme­ye çalışıyorlardı. Bir başka hassasiyetleri de, kendi gıdalarını Efendimiz'in mübarek ellerinin değdiği yerlerden almaya ça­lışmaktı O'nun artığıyla kannlannı doyurmayı en büyük bah­tiyarlık sayıyorlardı.

Bir gün, içinde bol miktarda soğan veya sanmsak olan bir yemek yapmışlar ve yemesi için bunu göndermişlerdi Al-

548 Müslim, Sahih, 3/1623 (2053); Ahmed İbn Hanbel, Müsned, 5/420 (23616)

lah Resülü'ne. Yine beklerneye durdular; yemeğini yiyecek ve onlar da, arta kalan kısımla kannlannı doyurarak bereket talebinde bulunacaklardı. Ancak o gün öyle olmadı; gönder­dikleri yemeğe el sürülmeden yemek geri gelmişti. Ailecek, Efendimiz'e yanlış bir yiyecek göndermiş olmalannın korku­sunu yaşıyorlardı. Bir çırpıda huzura çıktı Eba Eyyüb:

- Ya Resülallahl Anam-babam Sana feda olsun; yemeğe el sürmeden onu geri göndermişsiniz! Yoksa bu haram mıydı, diye sormaya başladı. İçlerine su serpen bir cevap geliyordu: - Hayır! Anıa Ben, bu yemeği hoş bulmuyorum. Çünkü içinde soğan (veya sanmsak) kokusu aldım. Biliyorsun ki Ben, Rabbimle miinacat halindeyim, Hemen tepki verdi Eba Eyyüb:

- Senin hoşlanmadığından ben de hoşnut olmam, dedi.

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), bir adım daha atacaktı ve böylelikle, belli ki bir yanlış anlamanın daha önüne geçmek istiyordu:

- Fakat siz ondan yeyin!

Her ne kadar Efendimiz'den böyle bir ifade duymuş olsa­lar da, bir daha bu yemekten asla yapmayacaklardı.sw İşte bu, bir sahabe hassasiyetiydi; bırakın emir ve tavsiyelerini, arzu ve isteklerinde bile O'nu takip ederler, yüzündeki bir hoşnut­suzluktan bile hüküm çıkararak Allah'ın en sevgili kulunu memnun etmeye çalışırlardı.