Konu Başlığı: Süt anneyle geçen seneler Gönderen: Safiye Gül üzerinde 10 Mayıs 2011, 18:16:47 SÜT ANNEYLE GEÇEN SENELER ~ Yeni doğan çocuklan, daha gürbüz büyümeleri ve pürüzsüz bir dil öğrenmeleri için süt anneye verme, Mekkelilerin bir adeti haline gelmişti. Çünkü Mekke, sıcak ve yorucu bir iklime sahipti. Bir de, uzaklarda yaşayan bazı kabileler, hem şehir hayatının olumsuzluklarından uzak kalıp kendilerine ait kültürü muhafaza edebiliyor hem de cahiliyeye ait çirkinliklere bulaşmadan nezih bir hayat yaşıyorlardı. Her yönüyle bunaltan bu atmosferden uzaklaşarak çocukların daha tabii şartlarda büyümesi, genel bir alışkanlık haline gelmiş ve adeta Mekke'de, bu işin de bir pazan kurulmuştu. Belli zamanlarda bu pazara gelinir ve yeni doğmuş çocukların ebeveynleriyle burada buluşularak yavruları alınır; yeniden badiyeye geri dönülürdü. Bu maksatla Beni Sa'd yurdundan yola çıkan Haris İbn Abduluzza ve onun hanımı Halime Binti Abdullah İbn Haris, beraberlerindeki on kadınla birlikte Mekke yollarına düşmüşlerdi. Zira, uzun zamandır devam edegelen kıtlık, her yanı kavurmuş; elde avuçta bir şey bırakmamıştı. Bu yüzden, beraberlerindeki küçük çocuklar açlıktan kıvranıp ağlaşırlarken, anneleri bunları doyuracak bir yiyecek imkanı bulamıyordu. Kendileri de bir şeyler yiyip içemedikleri için sütleri kurumuş, çocuklan teskin edebilecek bir damlaya hasret kalmışlardı. Tek umutlan, serinleten bir yağmurun yağmasıydı. Bu yüzden yol, bir türlü bitmek bilmiyordu. Bir de, Halime'nin üzerine bindiği cılız merkeple Haris'in ihtiyar devesi, yürümekte zorlanıyor ve bundan dolayı arkadaşlanna yetişemiyorlardı. Mekke'ye ulaştıklannda, yol arkadaşlan çoktan işlerini bitirmiş ve her biri, birer süt yavru alarak dönüş hazırlıklanna bile başlamışlardı. Halime ve Haris de, aynı maksatla kapı kapı dolaşmaya başladılar. Süt anneye verilmeyen sadece, Abdullah'ın yetimi Muhammed kalmıştı. Kapıyı her çalan, O'nun yetim olduğunu öğrenince, hizmetlerine karşılık bir bedel alamayacağı endişesiyle geri dönmüş ve bir başka kapıya yönelmişti. Bilmiyorlardı ki O, herkesin kendisine yöneleceği beklenen şahıstı. Nihayet Halime ve Haris de bu kapıya geldiler ve öncekiler gibi onlar da başka süt yavru buluruz ümidiyle aynldılar oradan. Ancak, sonuç olumsuzdu. Bu kadar yol teptikten sonra eli boş dönmek de olmazdı. Kocası Haris' e dönerek: - Süt yavru almadan arkadaşlannun arasına dönmeyi istemiyorum; gel, o yetimi alalım ve öyle dönelim, dedi Halime. - İstiyorsan öyle yap; belki de Allah, O'nun vesilesiyle bize bereket ihsan eder, hayır ve yümün verir,s8 diye cevapladı Haris ve böylelikle yeniden Abdulmuttalib'in kapısına geldiler. Yeniden geldiklerini görünce Hz. Amine, talip olduklan çocuğun herhangi bir çocuk olmadığını anlattı önce onlara. Ardından da, hamile kaldığı zaman yaşadığı kolaylıklardan, gördüğü rüyadan ve bu rüyayı tevil ettirdiğinde anlatılanlardan bahsetti bir bir. Zira bu, sadece Hz. Amine'nin değil, kıyamete kadar gelecek insanlığın emanetiydi ve ona göre hassasiyet gösterilmeli; kılına bile zarar getirilmemeliydi. S8 İbn Hişam, Sire, 1/300; İbn Sa'd, Tabakat. 1/110, 111 Haris ailesi, anne .Amine'den çocuğu aldığında, içlerinde büyük bir huzur duymuşlardı. Halime-i Sa'diye, kucağına aldığı yavruyu, hemen oracıkta emzirmek istedi. Beklemediği bir sonuçla karşılaşmıştı: Hiç süt olmayan göğüsleri sütle dolup taşmaktaydı! Önce Efendiler Efendisi, ardından da, aylardan beri karnı doymadan uyumak zorunda kalan Halime'nin oğlu Abdullah emdi doyasıya. Her ikisi de uyumuşlardı. Halbuki Abdullah, sürekli huzursuzdu ve bir türlü uyumak bilmiyordu. İhtiyar devenin yanına geldiklerinde onda da bir hareketin olduğunu müşahede edeceklerdi; onun da memeleri süt dolmuştu ve o da ayrı bir berekete mazhar olmuştu. Sağıp kendileri de içtiler doyasıya. Mekke'de geçirdikleri o gece, hayatlanmn en mesut gecesiydi. Ertesi sabah Haris, Halime'ye dönmüş şunlan söylüyordu: - ValIahi şunu iyi bil ki ey Halime, sen ne mübarek bir nesilden süt yavru tercih etmişsin! Kocası gibi, bu bereketi Halime de fark etmişti. Bunun için: - Allah'a yemin olsun ki, ben de öyle umuyorum, dedi Haris'e. Daha sonra da, Mekke'deki işleri biten ve bir süt yavru bulan aile, yurtlanna dönmek için yola koyuldular. Arkadan biricik oğluna şefkatle bakan Hz . .Amine, O'nu uzun uzun siizecek, ardından da başına bir şeyler gelmemesi için izzet ve celal sahibi Rabb-i Rahim'ine emanet edecekti. Merkebine binen ve Efendiler Efendisini de kucağına alan Halime-i Sa' diye, o zayıf ve cılız bineğin birdenbire değiştiğini ve ayrı bir çeviklik kazanarak koşarcasına yürüdüğünü görüyordu. Hatta, kendilerinden bir gün önce yola çıkmalanna rağmen Mekke'ye beraber geldiği arkadaşlanna yetişmiş ve dönüşte yaşadıklan gibi bu sefer arkada kalmayacaklanm fiilen de göstermişlerdi. Kendileri yorgun ve bitkin olmalarına rağmen Halime ve Haris'in yol almadaki hızlanna ve üstüne üstlük üzerlerinde yorgunluk emaresi bulunmamasına bakanlar, bütün bu gelişmelere bir mana vermeye çalışıyorlar, ama işin içinden çıkamıyorlardı. Çok geçmeden Halime'ye dönecek ve şöyle sesleneceklerdi: - Ey ZüeyboğuHannın kızı, bu ne hal? Hani sen hep bizim arkamızda kalıp gecikmiyor muydun? Yoksa bu, senin gelirken bindiğin merkep değil mi? Kendinden emin olan ve yaptığı işin bereketiyle coşan Halime: - Vallahi de evet! Bu, gelirken bindiğim merkebin ta kendisi, diye seslenecek ve arkasından da: - Vallahi de ben, bugüne kadar gördüğüm bereket yönüyle en hayırlı çocuğu tercih edip almışım, diyecekti. Hemen sordular: - Yoksa 0, Abdulmuttalib'in oğlu mu? Evet, bu işte bir hayır vardı ve haynn,peşinde olan Halime ve kocası Haris, şimdi bu hayra mazhariyet yaşıyorlardı.ö? Ancak bu mazhariyet, sadece bunlardan da ibaret değildi; normal şartlarda kurak ve verimsiz olan topraklannda ayrı bir bereket kendini gösterecek ve koyunlan da, kannlannı doyurmuş olarak geri gelip bol miktarda süt verecekti. Hatta diğer sürü sahipleri çobanlannı çağırıp: - Yazıklar olsun size! Sizler de Halime'nin koyunlannın otladığı yerlerde dolaştırsanız ve bizim koyunlanmızın da karnı doymuş olarak gelse, aynı şekilde biz de bol süte kavuşsak, diye azarlıyorlardı. Artık Halime-i Sa'diye, yaşadıklan bereket ve ihsandan dolayı arkadaşlannın kendisine gıpta ve hayranlıkla baktıklan bir kişiydi. Altı aylık dilimlerle Mekke'ye gelinip ana yurdun ziyaret 59 İbn Hişam, Sire, 1/ 301; İbn Sa'd, Tabakat. 1/111; Taberi, Tarih, 2/127 edilerek geri dönüldüğü iki yıl, böylece gelip geçivermişti. Kainatın Efendisi büyüyüp gelişmişti. Artık, sütten de kesilmiş ve konuşulan süre dolmuş; ayrılık vakti de gelmişti. Gönülleri rıza göstermese de verdikleri bir söz vardı ve küçük Muhammed'i alıp annesine teslim etmek için Mekke'ye getirdiler. Bir taraftan da, O'nun öz annesi gibi olan Halime-i Sa' diye'nin yüreği yerinden kopacak gibi, sinesi daraldıkça daralıyor; aynlığı düşündükçe vücudundan bir parça koparcasına ıstırap duyuyordu. Kainatın İftihar Vesilesi, bir müddet daha yanında kalsa ne olurdu? Evet, aklında şimşekler gibi çakan bu fikir ve baskın duygular altında bir ümit de olsa .Amine'ye: - Mekke vebasının O'nu da vurmasından endişe duyuyorum. Ne olur, müsaade edin de bu oğulcuğum, bir müddet daha bizimle birlikte kalsın, diye candan bir teklifte bulundu. Öz anne için bu, kabullenilmesi zor bir teklifti. Onun için Hz . .Amine, başlangıçta buna çok sıcak bakmadı. Ancak beri tarafta, gerçekten bir salgın vardı ve biricik yavrusunun da bundan etkilenmemesi için bağrına bir taş daha basmayı uygun görüp teklifi istemeyerek de olsa kabul etti. Hep beraber yeniden Sa' doğulları yurduna dönen Haris ailesinde, tarifsiz bir neşe hakim olmuştu. Konu Başlığı: Ynt: Süt anneyle geçen seneler Gönderen: Ekvan üzerinde 10 Mayıs 2011, 18:51:27 Hz.Amine validemiz için ne zor bir imtihan olmuş..Ve Efendimiz için;'' Hüzün Peygamberi ''diyenler, sadece bu konu düşünüldüğünde bile, haklılar bana göre..Rabbim; Efendimiz (s.a.v.) gibi annesiz ve babasız büyüyen çocukların,iki cihanda da yüzünü güldürsün,inşaallah.. |