Konu Başlığı: Saklanan hazine Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2011, 11:35:59 Saklanan Hazine Aynı zamanda burada, Huyeyy İbn Ahtab'ın dillere destan hazinesinin olduğu da biliniyordu; halbuki ele geçirilen ganimetler arasında ne altın ne de gümüş cinsinden benzeri bir hazineye rastlanmıştı. Halbuki Beni Nadir Yahudileri, yurtlannı terk edip de Hayber'e doğru giderlerken Ebu Rafi Sellam İbn Ebi'l-Hukayk, içinde altın, gümüş ve diğer kıymetli madenlerden mamul değişik ziynet eşyalarının saklandığı deve tulumunu göstererek: - Bu, bizim dünyayı alçaltıp yükseltmek için hazırladığımız şeydir, demiş ve bunlar sayesinde bir gün yeniden eski kazanımlarına döneceklerine dair umut taşıdığını ifade etmişti. Zira bu hazine, sadece Ebu Rafi'e ait bir değer değil, ataları Ebu'l-Hukayk hanedanından bu yana birikmiş bir emeğin neticesiydi. İlk zamanlarda koyun postuna sığabilen bu değerler, zamanla gelişmiş ve önce inek, ardından da deve postuna bile girmez hale gelmişti. Düğün zamanları geldiğinde Mekke eşrafı, bu hazineye müracaat eder ve rehin karşılığında bir aylığına buradan dilediği kadar mücevherat alır, işini bitirdikten sonra da yine gelip onları teslim ederlerdi. Bir defasında bu eşyalardan bir kısmı kaybedilmiş ve onu kaybeden şahıs bunun bedelini, on bin altın olarak ödemek zorunda kalmıştı. Kısaca dillere destan bir hazineydi. Şimdi ise Hayberliler, bununla ilgili olarak anlaşma metninde ağır müeyyideler yer almasına ve bunu kabul etmelerine rağmen bu hazineyi ortaya çıkarmak istemiyorlardı. Bunun üzerine, o gün için Ebu'l-Hukayk hanedanını temsil eden Kinane İbn Rebi ve kardeşiyle amcasının oğlu Efendimiz'in huzuruna getirildi; ortada açık bir söz ihlali vardı ve Allah Resülii onlara: - Ey Ebu'l-Hukayk oğulları, diye seslendi. Ben sizin, Allah ve Resülü'ne karşı duyduğunuz düşmanlığı biliyorum; bununla birlikte sizin bu düşmanlığınız, adamlarınıza verdiğim eman ve himayeyi size de vermeme engelolmamış, ganimet mallarından herhangi bir şeyi Benden gizlememek ve kaçırmamak şartıyla bu emanı sizlere de vermişimdir! Sizler de bilirsiniz ki, Benden bir şey gizleyecek olursanız, bizim için kanlarınızı dökmek helal olur, Allah ve Resülü'niin eman ve himaye taahhüdünden uzak kalırsınız! Şimdi söyleyin bakalım; sizi Medine'den sürüp çıkardığımız zaman yanınızda getirdiğiniz, zaman zaman Mekkelilere emanet olarak veregeldiğiniz ziynet eşyası ile nakit paralarınızı içinde sakladığınız tulumlarınız nerede? Mesele, altın ve gümüşlere ulaşmak değil; her şeye rağmen adamların iki yüzlülüğünü ortaya çıkarıp daha sonraki şirretlikle- rine engelolmak, yeniden güç oluşturarak Müslümanlara zarar vermelerinin önüne geçmekti. Ancak adamlar, yalancılıkta da mahir idilerve: - Ey Eba'l-Kasım, diyorlardı. Biz onları, savaşlarımızda harcadık; vallahi de onlardan elimizde hiçbir şey kalmadı! Bizi Medine'den sürüp çıkardığın zamandan beri hep onlarla geçindik; savaşlar ve maişet ihtiyacı, onların hepsini eritip tüketti; onlardan geriye hiçbir şey kalmadı! Göz göre göre yalan söylüyorlardı ve Allah Resülü de, bu yalanlarının üzerine gidecek ve bu tercihlerinin kendilerine çok pahalıya min olabileceğini hatırlatacaktı. Bunun için önce: - Söylediklerinize dikkat ediniz, buyurdu. ° günden bu yana geçen zaman az, ancak gizlenen mal ise ondan daha fazla; az zamanda bu kadar mal nasıl tükenir! Ne dersiniz; bu hazineyi sizin yanınızda bulursam, o zaman Allah ve Resülü'nün size verdiği himaye ve eman sözü ortadan kalksın mı? - Evet, ortadan kalksını Kinane bunları söylerken aralarından bir Yahudi ona yaklaşacak ve şunları söyleyecekti: - Muhammed'in senden istediği şey şayet sende bulunuyorsa veya sen onun hakkında bir şeyler biliyorsan onu bildir de canını da kanını da kurtar! Aksi takdirde 0, vallahi de bunu elde etmeye muvaffak olacaktır; çünkü Allah, O'nu bundan başka bizim bilmediğimiz şeylere de muttali kılmaktadır! Daha cümlelerini bile bitirmeden adam, Kİnane'nin şiddetli te'dibiyle karşılaşacak ve geri çekilip de bir köşeye sıkışıp kalacaktı. Kİnane'nin otoritesi karşısında diğerleri de sesini kısmış, bildiklerini de söyleyemiyorlardı. Derken Allah Resülü'nün yanına, Sa'lebe adında aklı kıt bir Yahudi getirildi; adam, Kİnane'yi her sabah mezbelelik bir mekanda dolaşırken gördüğünü söylüyordu. Bunun üzerine Efendiler Efendisi yeniden Kinane'ye döndü ve: - Ne diyorsun; şayet burada hazineyi bulursak seni öldürmek zorunda kalacağız, dedi. Yine o: - Öldürün, diyor ve sır vermiyordu. Ashabından birisini yanına çağırdı Allah Resülii ve Sa'lebe'nin tarif ettiği yeri kazmasını, çıkan eşyayı da alıp huzura getirmesini emretti. Adamın aklı kıttı ama dedikleri doğruydu; zira işaret edilen yere giden sahabi, çok geçmeden hazinenin bir bölümünü çıkanp Allah Resülü'nün huzuruna getiriyordu. Ancak bu, sözü edilen hazinenin tamamı değildi; anlaşılan iki parçaya ayırmış ve her ikisini de farklı yerlere gömmüşlerdi. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellero), bir kez daha Kinane'ye dönüp sordu; ancak adamda hala ses yoktu. Kinane'yi konuşturmak için devreye Zübeyr İbn Avvam da girmişti ama yine netice yoktu. Adamın malı canından kıymetliydi ve bütün uğraşlara rağmen canını vermeye razıydı, malı konusunda tek bir kelime bile etmiyordu. Hazinenin kalan kısmıyla ilgili mesele kilitlenmiş gibi gözüküyordu; ortada bir hazinenin olduğu biliniyordu ama kimse onun yerini söylemeye yanaşmıyordu. İşte tam bu sırada Allah Resülii'niin yanına Cibril-i Emin geldi ve Efendimiz'e hazinenin yerini haber verdi. Bunun üzerine Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellero), Ensar'dan bir sahabiyi yanına çağırarak Cibril'in tarif ettiği yeri gösterip orasını kazmasını ve bulduklarını da alıp getirmesini talep etti. Bu arada Kinane'ye dönen Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): - Sen artık semalar ötesinden tescilli bir dolandıncısın, diyor- du. Bir adım daha attı Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellero) ve önce bu işe ashabından Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Zübeyr gibi önde gelenlerle Yahudilerden de on kişiyi şahit tuttu. Nelerle karşı karşıya olduğunun farkındaydı ve kararın ittifakla alınmasını arzuluyordu. Bu arada tarif edilen yere gidip de çıkardığı deve postunu getiren Ensar'ın elinde şimdi, on bin dinar değerinde bir hazine duruyordu. Ağzı açılıp da ortaya döküldüğünde meydana, çil çil altınlar, bilezik ve halhallar, küpe ve gerdanlıklar, pazubent ve yüzüklerle inci, mercan ve zümrüt gibi değerli taşlardan yapılmış envai çeşit mücevherat saçılıvermişti. Her şeyortaya çıkmıştı; şimdi insanlar, Kinane'nin ne zaman öldürüleceğini merak ediyordu. çünkü Kinane, kullanamayacağı malına bedel, ihlal ettiği anlaşma gereği göz göre göre ve iradi olarak ölümü tercih etmişti. Daha önce şehit ettikleri kardeşi Mahmfıd'a bedel Muhammed İbn Mesleme'ye teslim etti Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) onu ve kardeşi Rebi'i. Konu Başlığı: Ynt: Saklanan hazine Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Nisan 2019, 12:58:10 Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Saklanan hazine Gönderen: Ceren üzerinde 23 Nisan 2019, 21:55:08 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..
Konu Başlığı: Ynt: Saklanan hazine Gönderen: Sevgi. üzerinde 01 Mayıs 2019, 12:25:16 Aleyküm selâm. Paylaşım için Allah razı olsun kardeşim
|