> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Sakif heyeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sakif heyeti  (Okunma Sayısı 1232 defa)
19 Nisan 2011, 10:21:11
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 19 Nisan 2011, 10:21:11 »



Sakif Hey'eti

Sakif kabilesinin reisi olan Urve İbn Mes'iid, Efendimiz'in Taif seferinden dönüşünde gelmiş ve Müslüman olmuştu. Büyük bir he­yecan duyuyor ve bir an önce kavminin arasına dönüp onları da İs­lam'a davet etmek istediğini söylüyordu. Ancak Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellern), onun içinde bulunduğu ruh halini okumuş ve Sakif kabilesinin genel karakterini de nazara alarak ona:

- Onlar seni öldürürler, diye ikazda bulunmuştu. Zira tebliğin de belli kuralları olmalıydı; yeni doğmuş bir çocuğa verilen gıdalar konusunda gösterilen hassasiyet ve duyarlılık kadar hassas davra­nılmalı ve insanları Allah'a davet ederken de belli kurallar uygulan­malı, muhatabın ihtiyacı mutlaka göz önüne alınmalıydı. Ancak Hz. Urve'nin heyecanı, muhtemel arızaları görmesine mani idi ve:

- Ya Resülullah, diye seslendi. Onlar katında ben, insanların en sevimlisiyim ve kesinlikle onlar benim sözümden dışarı çıkmazlar!

Konumundan dolayı kimsenin kendisine karşı çıkmayacağı ve davet ettiği İslam'a hepsinin müspet cevap vereceği düşünceleriyle memleketine dönen Hz. Urve, daha onlara ilk seslendiği andan itiba­ren tepki almaya başlayacak ve neticede kavminin hışmına uğrayıp

şehit edilecekti. Üzücü bir durumdu; bunca yıldır el üstünde tutulan liderlerini, sırfMüslüman olduğu için hunharca öldürüyorlardı!

Ancak gidiş at onlar açısından hiç de iyi gözükmüyordu; Mek­ke'rıin fethi ve Huneyn'den sonra şimdi de Müslümanlar, Bizans'a meydan okumuş ve Tebük'ten mutlak bir zaferle dönmüşlerdil Her geçen gün, etraf1arındaki çember daralıyordu ve mutlaka bir gün kendileri de bu çemberin içinde kalacaktı. Aradan birkaç ay geç­tikten sonra bu düşüncelerle aralarında oturup durumu müzakere etmeye başladılar ve içlerinden birisini Resülullah'a gönderip ken­dileri adına bir anlaşma yapmasını kararlaştırdılar. Bunun için ça­lınan kapı, Abdiyaleyl İbn Amr'ın kapısıydı; durumu ona arz edip kendileri adına elçilik yapmasını istiyorlardı! Ancak Abdiyaleyl, Hz. Urve'nin başına gelenlerin kendi başına da geleceğinden endişe du­yarak yalnız başına bu işi yapamayacağını beyan edecekti. Bunun üzerine onlar, yanına beş kişi daha katarak Ahdiyaleyl'i Medine'ye gönderme kararı aldılar. Bu sırada Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sel­lem), Tebük'ten yeni dönmüş, Ramazan orucunu tutuyordu.

Onların Medine'ye gelişlerini gören ashab, müjdeli haberi Allah Resülü'ne ulaştırmak için birbirleriyle yarışıyorlardı; zira Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellern), Sakiflilerirı Müslüman olmasını çok arzuluyordu.

Onları bir anda karşısında bulan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sel­lem), Mescid-i Nebevi'nin bir köşesinde onlar için çadır kurduracak ve böylelikle onların, Allah kelamını duyup ibret almalarını, namaz vakitlerine muttali olup kulluktaki derinliği görmelerini hedefleye­cekti. Nihayet bir gün Abdiyaleyl Efendimiz'e gelip:

- Bize de bir emanname yazsan da memleketimize geri dönsek, diye talepte bulunmuştu. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ona:

- Evet, yazarım ama şu durumda olmaz; zira sizler hala Müs­lüman olduğunuzu beyan etmediniz! Bu durumda ne aramızda bir sulh olabilir ne de size bir emanname yazarım, dedi.

Ancak onların birtakım takıntıları vardı; Müslüman oldukları zaman kendilerini bekleyen namaz gibi mükellefiyetler konusunda muafiyet beklentisi içindelerdi. Halbuki ibadet olmadan dindarlık da olamazdı. Kaldı ki onlar, kendi elleriyle inşa ettikleri putlara ta-

pıyorlar, senenin belli günlerinde onun yanına gelip kurban kesiyor­lardı! Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellern), onlara:

- Bünyesinde namaz olmayan bir dinde hayır yoktur, buyura­cak ve kapıyı kapatacaktı.

İbadet konusundaki kapı kapanmıştı ama onlar, yasaklar konu­sunda da bir taviz peşine düşmüşlerdi; Allah Resülü'ne yaklaşan Ab­diyaleyl:

- Peki, zina konusunda ne diyorsun? Bizler, sıklıkla yolculuk yapan bir topluluğuz ki bunu yapmamız kaçınılmaz; bu uzun ayrılık­lara dayanamayız, diyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ona:

- O, Allah'ın mü'minlere haram kıldığı bir cürümdür; Allah (celle celaluhü) bu konuda, "Zinaya da yaklaşmayın; zira zina, apaçık bir kötülük, aynı zamanda da yolların en kötüsüdür!,,370 buyuru­yor, cevabını verdi.

Zina konusunda arzu ettiği tavizi koparamayan Abdiyaleyl bu sefer de:

- Peki, faiz konusuna ne diyorsun, diyerek buradan bir pay ko­parmayı denedi. Efendimiz'in duruşundaki netlikte hiç değişiklik yoktu. Önce:

- Faiz de haramdır, buyurdu. Abdiyaleyl:

- Bizim mallanmızın hepsi de faizdir, diye tepki gösteriyor-

du. Ancak hükm-ü ilahi, şahısların arzusuna göre şekil alamazdı ve Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem):

- Sadece ana paranızı geri alabilirsiniz, buyurarak faiz alış ve­rişlerindeki fazlalığın kendilerine de haram olduğunu hatırlatıyor ve onlara, "Ey iman edenler! Allah'a itaat konusunda daha titiz ve du­yarlı olun ve şayet mii'min isenizfaizden arta kalan paraya el siir­meyin!"'371 ayetini okuyordu.

Bu kapının da kendilerine kapalı olduğunu görmüştü; bu sefer yeni bir konu daha ortaya attı:

- Öyleyse içki konusuna ne diyorsun? Bizler, üzümlerimizi sıkıp şırasını içiyoruz ve bizim için bundan kaçma imkanı da yok!

Aynı temkinle yaklaşan Sultan-ı Rusül Efendimiz:

370 İsra, 17/32 371 Bakara, 2/278

- Şüphe yok ki Allah (celle celaluhü), Ey iman edenler! Şüphesiz ki içki, kumar,Jal oklarz ve Allah'tan başkasz adına kesilip de putlara adanan sunaklar, şeytan işi pisliklerdir; onlardan sakının ki kur­tuluşa eresinizls?" demek suretiyle onu da haram kılmıştır!

Bu kapı da kapalıydı ve attıkları her adımın kendilerini çıkmaz sokağa götürdüğünü gören Sakif heyeti, huzurdan kalkıp durumu kendi aralarında müzakere etmeyi denedi. Abdiyaleyl onlara:

- Yazıklar olsun size, diye çıkışıyordu. Şu üç konudan da mah­rum olarak memleketimize geri döneceğiz! Vallahi de, billahi de Sa­kifliler, ne içki içmeden durabilir ne de zinadan uzak kalabilirler!

Süfyan İbn Abdullah onun gibi düşünmüyordu; ayağa kalktı

ve:

- Eyadam, diye başladı sözlerine. Şayet Allah onlar hakkında hayır murad etmişse, onlar da bu konularda sabreder ve el uzat­mazlar! Baksana, O'nunla birlikte olanlar da farklı değiller ama onlar sabredip eski alışkanlıklarını bir kenara bırakabiliyorlar! Biz, bu adamdan çekinmeliyiz; baksanıza O, yeryüzünü bir baştan bir başa hükmü altına alırken bizler, dünyanın bir köşesinde kalemizin içinde sıkışıp kaldık ve her geçen gün İslam, etrafınızı kuşatıyor! Vallahi de şayet O, bir ay gelip bizi kalemizde kuşatıverse, hepimiz açlıktan ölürüz! Ben, Müslüman olmaktan başka bir yol görmüyo­rum. Aksi halde başımıza, Mekke günü gibi bir günün gelmesinden korkarım!

Bu sırada Allah Resülü onları yemeğe davet etmişti; ancak on­ların, yemekten daha önemli bir işleri vardı ve her şeye rağmen ken­dilerine gösterilen bu civanmertlik karşısında gelip Müslüman ol­dular!

Müslüman olmuşlardı olmasına ama bu sefer de, 'Rabbe' ismin­deki meşhur putlarını dile getiriyor:

- Rabbe konusunda ne düşünüyor ve ne yapmamızı istiyorsun, diye soruyorlardı. Efendimiz (sallallalıu aleyhi ve sellern), kesin korıuşu­yordu:

- Onu da yıkmalısınız!

- İmkansız, diyorlardı. Arkada kalan Sakiflilerle kadın ve ço­cukların buna müsaade etmeyeceklerini düşünüyor ve böyle bir ha­reketin çok büyük problemleri beraberinde getireceğine inanıyor­lardı. Onun için önce üç yıl, ardından iki yıl, daha sonra da bir yıl zaman isteyecek; bütün bunlara olumsuz cevap alınca da, en azın­dan kendilerine bu konuda bir ay zaman tanınması talebinde bu­lunacaklardı. Ancak Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), bunların hiçbirine 'evet' demiyor ve O'na şerik koşulmasına razı olmuyordu! Hatta Abdiyaleyl'in bu ısrarları karşısında dayanamayan Hz. Ömer:

- Yazıklar olsun sana ey Abdiyaleyl, diye çıkışacaktı. Rabbe de­diğin bir taştan ibaret; kimin kendisine ibadet edip kimin etmediği­ni bile bilmekten aciz!

Doğru söylüyordu ve bu kapının da kendilerine kapalı olduğunu görmüşlerdi; anlaşılan İslam, şek ve şüphesiz dupduru yaşanması gereken bir sistemdi. Artık namaz kılıp oruç tutmaya da başlamış­lardı; yaklaşık on beş gün Medine'de kaldıktan sonra memleketleri­ne geri döneceklerdi.

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara, aralarında yaş itiba­riyle en küçükleri olan Osman İbn Ebi'l-As'ı imam tayin etti; zira Osman, İslam'ı anlayıp kavramada hepsinden daha titiz duruyor ve meseleleri özümsernede yürekten bir duruş sergiliyordu!

Diğerlerinde olduğu gibi, memleketlerine geri dönen Sakif hey' eti de, kavimlerini İslam'a davetle işe başlayacak ve kısa zaman­da bu kabileler de gelip Müslüman olacaklardı.v" Çok geçmeden Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara, Halid İbn Velid, Muğire İbn Şu'be, Ebu Süfyan gibi ashabından önemli isimleri göndererek putlarını da kırmalarını emredecek ve onlar için zor da olsa, böyle­likle Sakifliler de şirkten temizlenmiş olacaklardı.

373 Memleketlerine geri geldiklerinde Sakif heyetinin, Müslüman olduklannı giz­ledikleri ve Efendimiz'e yaptıklan tekliflerden bahisler açarak onlan Allah Resülü'nün kabul etmediğini söyleyip neticede savaştan başka seçenek kalma­dığını ifade etmeleri üzerine Sakiflilerin, savaş için hazırlıklara başladıklan da anlatılmaktadır. Üç gün sonra gelip de savaşmanın makulolmadığında karar kıldıklannda, kendilerine gerçek söylenecek ve onlar da bu durum karşısında Müslüman olacaklardı. Bkz. İbn Kayyim, Zadu'l-Mead, 3/521 vd; Zehebi, Tari­hu'l-İslam, 1/350[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sakif heyeti
« Posted on: 24 Nisan 2024, 13:04:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sakif heyeti rüya tabiri,Sakif heyeti mekke canlı, Sakif heyeti kabe canlı yayın, Sakif heyeti Üç boyutlu kuran oku Sakif heyeti kuran ı kerim, Sakif heyeti peygamber kıssaları,Sakif heyeti ilitam ders soruları, Sakif heyetiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes