> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Cinayet ve kan davası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cinayet ve kan davası  (Okunma Sayısı 767 defa)
13 Ekim 2010, 18:02:42
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Ekim 2010, 18:02:42 »



Cinayet ve Kan Davası

Ahlâksızlıkları önlemek devletin asıl görevidir. Hatta bu sorumluluğunu yerine getirmek için, cezaî müeyyideler de kullanmalıdır. Fert, hırsızı cezalandıramaz, zina edene hadd tatbik edemez.. evet o, cezaî müeyyidelerden hiçbirini kendi adına kullanamaz. Aksi hâlde anarşi olur; sokağa dökülen herkes, önüne gelene ceza tatbik etmeye kalkarsa, nizam adına kargaşa hâkim olur.



İnsanoğlunun sahip kılındığı yüksek değere gerek Kur’ân’da gerekse Nebevî beyanda dikkat çeken birçok ifade mevcuttur.

Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerim’in birçok ayetinde insanı, varlık hiyerarşisi içinde en güzel konum ve kıvam içinde yarattığını, diğer varlıkları da onun hizmetine verdiğini beyan buyurmaktadır. Mesela:

“لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
- Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık.” (Tin sûresi, 95/4);
“ وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ - Gerçekten Biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık.” (İsra sûresi, 17/70);
“ أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا

فِي الأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً
- Görmüyor musunuz ki Allah göklerde ve yerde olan şeyleri sizin hizmetinize vermiş. Görünen görünmeyen bunca nimete sizi garketmiş?” (Lokman Sûresi, 31/20)1

Allah’ın bu kadar büyük değer verdiği insanın kendi değerini bilmesi ve konumuna yaraşmayacak kötü fiilleri yapmaması gerekmektedir. Diğer taraftan Kur’ân, Hak katında bu kadar değerli olan insanın hayatına haksız yere kıymanın tarif edilemeyecek kadar büyük bir suç teşkil ettiğini vurgulamaktadır: “
وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَاؤُهُ

جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
- Kim bir mü'mini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa Sûresi, 4/93)

Görüldüğü gibi ayet-i kerimede haksız yere bir insanı öldürmenin ne kadar büyük bir suç olduğuna dair peş peşe ağır cezalar sıralanmıştır: Ebedî cehennem azabı, Allah’ın gazabı, Allah’ın laneti, büyük azap. Ayetin zahirinden anlaşıldığına göre kâtil de tıpkı kâfirler gibi ebediyen cehennemde kalacaktır. Cumhur-u ulemâ; "Allah şirkin dışında her günahı affeder" (Nisa sûresi, 4/48) ayeti ve Furkan sûresinin 70. ayetine göre katil tövbe ederse kabul edileceğinin bildirilmesi gibi delillere istinaden Allah katile azab ederse de bunun ebediyen olmayacağı tespitini ortaya koymakla birlikte İmam Müslim, İbn Abbas’ın (r.a.) şöyle dediğini rivayet etmektedir: “Bu ayet, bu konuda inen son ayettir ve nesh edilmemiştir. Dolayısıyla Müslüman olduktan sonra bir mü’mini öldüren kişi, ebediyen cehennemde kalacak ve tövbe etse bile tövbesi kabul olmayacaktır.2

Bu çerçevede başka bir ayet-i kerimede ise şöyle buyrulmaktadır:
“مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ

فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا
- Kim katil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur.” (Maide sûresi, 5/32)3 İmam Taberî, ayetle ilgili yorumları naklettikten sonra şunları söylemektedir: “Ey insanoğlu! Bütün insanları öldürmeye denk bir günah işleyip de seni bundan kurtaracak bir amelin olduğunu sanıyorsan, Allah’a yemin ederim ki nefsin ve şeytan seni aldatıyor, demektir.”4

Bu ayet-i kerimeler, çok açık bir şekilde insanın başkasına zarar vermemesi, yeryüzünde fitne fesat çıkarmaması, insanların güven ve huzurunu sarsacak davranışlardan kaçınması gerektiğini ifade etmektedir.

Peygamber Efendimiz de (s.a.s.) bu minvalde şu hususlara dikkat çekmiştir:

“ مَنْ أَعَانَ عَلى قَتْلِ مُؤْمِنٍ بِشَطْرِ كَلِمَةٍ لَقِيَ اللّٰهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَكْتُوبٌ عَلى عَيْنَيْهِ آيِسٌ مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ
- Kim yarım kelime ile dahi olsa bir mü’minin öldürülmesine yardım ederse kıyamet günü, alnında “Allah’ın rahmetinden mahrumdur.” yazılmış şekilde Allah’ın huzuruna çıkar.” (İbn Mace, Diyat 1)

“Allah katında dünyanın yok olması, bir mü’minin haksız yere öldürülmesinden daha hafiftir.” (Tirmizî, Diyat 7; Nesaî, Tahrîm 2)

“Gökte ve yerde bulunanlar, bir mü’minin öldürülmesinde ortak olsalar Allah onların hepsini yüzüstü cehenneme atar.” (Tirmizi, Diyat 8)

Allah Resûlü (s.a.s.) bir gün, “İki Müslüman kılıçları ile karşı karşıya geldiklerinde, öldüren de öldürülen de Cehennem'dedir.” buyurdu. “Ya Resûlallah! Öldüreni anladık; ama öldürülen kişi neden Cehennem'e gidecek?” diye sorulunca; “Çünkü o da arkadaşını öldürmeye kararlıydı.” dedi.” (Müslim, Fiten 14; İbn Mace, Fiten 11)

Görüldüğü üzere hadislerde de, bir insanı öldürmenin ne denli büyük bir cinayet olduğu açıkça dile getirilmekte ve bu cinayeti işleyenlere düşünülebilecek en ağır cezaların uygulanacağı vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, hem kâtil hem maktül tarafı için yuvalar yıkan, çocukları yetim, kadınları dul bırakan, huzur ve güveni yok eden kısacası hem dünya hem ahiret hayatını zehir eden bu cinayetin ne kadar korkunç bir cürüm olduğunu iyice düşünmek ve buna yeltenmemek gerekir.

I. İslâm Hukukuna Göre Katlin (Öldürmenin) Cezası

İslâm’da suç ile ceza arasında bir dengenin ve eşitliğin olmasına titizlikle dikkat edilmiş yani işlenen suça uygun ağırlıkta bir cezanın verilmesi öngörülmüştür. Çünkü bir suça verilen ceza, o suça göre daha hafif ise, o ceza caydırıcı olmaz; daha ağır ise adaletsizlik olur. İşte konumuz olan öldürme cinayetinin de bu çerçevede düşünülmesi gerekir.

İslâm Hukuku’na göre bir insanı hatâen öldürmenin cezası “diyet”, kasten öldürmenin cezası ise “kısas”tır. Diyet, bir insanın kanına biçilen maddî değerdir. Tam diyetin miktarı duruma göre şu mallardan birisidir: 1000 dinar (4250 gr. altın), 10.000 dirhem (29.270 kg. gümüş), 200 sığır, 2000 koyun, 200 takım elbise.5 Kısas ise, insanın şahsına yönelik işlenen bir fiilin aynısını câniye uygulamaktır.6 Buna göre kısas, bir insanı öldüreni öldürmek, bir insanın göz, kulak, el, ayak gibi bir organını yok edenin aynı organını yok etmektir. Kur’ân-ı Kerim’de “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Böylece korunmayı umabilirsiniz.” (Bakara Sûresi, 2/179) Başka bir ayet-i kerimede de şöyle buyrulmaktadır: “Tevrat’ta onlara şu hükmü de farz kıldık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır. Hülasa bütün yaralamalar birbirine kısas edilir. Fakat kim bu kısas hakkından feragat edip bağışlarsa bu, kendi günahları için keffaret olur. Kim Allah’ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam zalimdirler.” (Maide sûresi, 5/45)

İslâm Hukuku’nda, öldürme cinayetine karşı, caydırıcı bir nitelik taşıyan kısas cezası uygun görülmüştür. Bu cezanın infazı, gelişigüzel değil, belli şartlara bağlanmıştır:7 1) Her şeyden önce öldürme suçunun ciddi bir muhakeme ile ispatlanması ve cezanın devlet mekanizmasınca infaz edilmesi. 2) Katilin mükellef (akıllı ve baliğ) olması. 3) Katilin, hür iradeye sahip olması (zorlanmamış olması). 4) Katilin, maktüle asıl (baba, dede) olmaması. 5) Maktulün ma’sûm olması 6) Öldürme suçunun kasten olması. 7) Öldürme suçunun doğrudan olması. 8) Öldürme suçunun gayrimeşru olması.

Kısaca ifade etmek gerekirse, İslâm’da kısasın uygulanması için hayli ağır şartlar konmuştur. Bir insanın kendi başına gelişigüzel bir şekilde kısası uygulamaya kalkışması, haksızlığa, adaletsizliğe ve anarşiye yol açar. Dolayısıyla hiçbir surette böyle bir teşebbüse izin verilmez/verilmemelidir.

II. İslâm’a Göre Kan Davası

Kan davası, aralarında akrabalık bağı bulunanlardan bir veya birkaçının öldürülmesinden dolayı hayatta kalan akrabaların intikam amacıyla karşı tarafa yönelik işledikleri cinayettir. Kan davaları, düzensiz ve ölçüsüz bir misilleme şeklinde gerçekleştiği için genelde zincirleme cinayetler silsilesine dönüşür ve gittikçe genişleyerek telafisi mümkün olmayan büyük boyutlara ulaşır. Kan davalarında, kişiler, son derece yanlış bir anlayışla hareket ederek bazen bir kişinin yerine birkaç kişiyi, bazen kâtilin kendisine ulaşamayınca onun yerine cinayetle hiç ilgisi olmayan hatta karşı olan masum akrabalarını, bazen de kâtile göre sırf daha niteliklidir diye başka akrabalarını öldürürler. Kan davalarında taraflar, çevrenin de kışkırtması veya psikolojik baskısı ile kendi akıllarınca suçlunun cezasını kendileri vermekte ve hukuk tabiri ile “bizzat ihkâk-ı hak” yaparak ölçüsüz bir şekilde, intikam duygularını tatmin etmektedirler. Ayrıca bu uygulama ile kendilerince onurlarını kurtardıklarını düşünmektedirler.

Bu yanlış uygulamalar sonucunda birçok kişi haksız yere hayatını kaybetmekte, aileler yok olmakta, evler, köyler harabeye dönüşmekte ve rakamlarla anlatılamayacak ekonomik zararlar meydana gelmektedir. Bu çerçevede iki örnekle konuya açıklık getirmenin yararlı olacağını düşünmekteyiz:

Birinci örnek:
Diyarbakır’ın Hazro İlçesi’ne bağlı 700 nüfuslu Meşebağları köyünde son 70 yılda, kan davası sebebiyle 100’den fazla kişi cinâyete kurban gitmiş, 400’den fazla kişi de köyü terk etmek zorunda kalmıştır. Ancak yerlerini terk etmek de insanların kan davasından kurtulmaları için yeterli olmamıştır. Nitekim adı geçen köyden göç edenlerden beş kişi, Tarsus ilçesinde, bir çay bahçesinde kafalarına kurşun sıkılarak öld...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cinayet ve kan davası
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:07:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cinayet ve kan davası rüya tabiri,Cinayet ve kan davası mekke canlı, Cinayet ve kan davası kabe canlı yayın, Cinayet ve kan davası Üç boyutlu kuran oku Cinayet ve kan davası kuran ı kerim, Cinayet ve kan davası peygamber kıssaları,Cinayet ve kan davası ilitam ders soruları, Cinayet ve kan davası önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes