๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 24 Nisan 2011, 11:46:38



Konu Başlığı: Medineden Mute
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 24 Nisan 2011, 11:46:38
Medine'den Mute

Beri tarafta Allah Resfılii (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine' de dur­muş, ashabına savaşın safhalarını haber veriyordu. Gözlerine yaş yürümüş, ağlamaktan sakal-ı şerifleri ıslanmıştı:

- Sancağı Zeyd aldı ve şehit oldu. Sonra onu Ca'fer aldı ve o da şehit düştü. Daha sonra ise onu İbn Revaha aldı ve o da şehit oldu. Şimdi ise onu, Allah'ın kılıçlarından bir kılıç aldı! İşte şimdi esas savaş başladı ve Allah (celle celaluhü), onun vesilesiyle bir fiitfıhat nasip etti!

Bunları söyledikten sonra her biri için Allah'ın cennette hazır­ladığı ikramlardan bahisler açtı; isimlerini de zikrederek onlara dua ediyordu.

Bu sırada Ya'ld İbn Ümeyye Medine'ye gelmiş ve Müte'nin ha­berini Allah Resülü'ne vermek istemişti. Resı1lullah:

- İstersen onu sen Bana anlat; dilersen Ben sana anlatayım, bu­yurdu. Hz. Ya'la da şaşırmıştı: kendisinden önce bir başkasının gelip de olup bitenleri haber vermesine imkan yoktu. Ancak belli ki, yine Cibril gelmiş ve herkesten önce Müte'nin haberini Resı1lullah'a ulaş­tırmıştı:

- Ya Resı1lullah, dedi. Onu Sen bana anlat!

Bunun üzerine Allah Resülü, başından itibaren saflıa saflıa Mı1­te'de yaşanılanları anlatmaya başladı. Dinledikçe Hz. Ya'la'nın göz­leri yerinden fırlayacak gibi oluyordu; eksiği yok fazlası vardı!

- Seni hak beyan ile gönderene yemin olsun ki, diye başladı söz­lerine. 'Sen, miicahidlerin yaşadıklarından bir harf bile eksik bırak­madan hepsini anlattın; onların haberlerini ben vermiş olsaydım, ancak bu kadar aktarabilirdim!

Bu taaccübün ardından Efendiler Efendisi, minnet sadedinde şunları söyleyecekti:

- Benim için Allah (celle celaluhü), yeryüzü mesafelerini aradan kaldırdı da, onların savaş meydanlarını gözlerimle gördüm!

Daha sonra Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), hicret dolayısıy­la yaklaşık on beş yıl ayrı kaldıktan sonra henüz bir yıl önce yeni­den kavuşma fırsatı bulduğu amcaoğlu Hz. Ca'fer'in evine gidecek ve çocuklarının başını sıvazlayıp onları şefkatle kucaklayacaktı. Esrna Binti Ümeys, bu durumdan endişelenmiş ve:

- Ya Resı1lullah, diye seslenmişti. Anam babam Sana feda olsun; niçin oğullarıma yetim çocuklar gibi bakıp gözyaşı döküyor­sun? Yoksa Ca'fer ve arkadaşlarından Sana acı bir haber mi geldi?'

- Evet, buyurdu Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem). Onlar, bugün şehit oldular!

Bunu duyar duymaz:

- Vah efendim! Vah Ca'fer'im, diyerek ağlamaya başlayan Hz.

Esma'ya dönecek ve şehidin arkasından takımlması gereken tavır adına da şunları tembih edecekti:

- Ey Esrnal Sakın ola ki ağzından kaba ve uygunsuz sözler kaçı­rıp kendini döverek ağlamaya kalkma!

Hz. Ca'fer'in çocuklarım dizine alıp da başlarını okşayan Allah Resülü'nün gözlerinden süzülen damlalar sakalım ıslatmıştı; mah­zun Nebi, her zamankinden daha hüzünlüydü! Daha sonra da elleri­ni kaldırıp şöyle dua etti:

- Allah'ım! Hiç şüphe yok ki Ca'fer, sevabın en güzeline doğru gidip ulaştı. Öyleyse Sen, iyi kullarına bulunduğu ihsanlarla ve en güzel şeylerle onları mükafatlandır!

Bir süre Hz. Ca'fer'in evinde kalan Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem), oradan aynlacak ve kızı Fatıma validemizin kapısını çalacak­tı. Bu sırada o da haberi almış:

- Vah amcacığım, diyerek ağlıyordu. Önce ona:

- Ağlayacaksan Ca'fer gibisine ağla, diyerek amcaoğlu Hz. Ca'-

fer'i takdir eden sözler söyledi. Ardından da:

- Ca'fer ailesi için yemek yapmayı ihmal etmeyin; onlar bugün başlarının derdiyle ve kaybettikleri aile büyüklerinin acısıyla meş­guller! Onlar için yemek yapın, buyurdu.

O gün için bu da, daha sonraları adet haline gelecek yeni bir uygulama idi ve Müte şehitleri için Medine'de üç gün yemek pişiri­lecekti.

Aradan üç gün geçtikten sonra yeniden Hz. Ca'fer'in evine gelen Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem), artık onlar için ağlamayı yasak­layacak, arkada kalanları için de hayır ve bereket duasında buluna­caktı. Ardından Ca'fer İbn Ebi Talib'in çocuklarının bakımını kendi üzerine aldığını bildirecek ve anneleri Hz. Esrna'yı da, bundan son­rası için endişelenmemesi konusunda teselli edecekti.

Aynı hassasiyeti diğer şehitler için de gösteren Efendiler Efen­disi, Hz. Zeyd'in küçük kızımn mahzun ve mükedder duruşu karşı-

sında duygulanıp kendini tutamayacak ve gözyaşı dökecekti. Bunu gören ashabdan:

- Ya Resülullah! Bu da ne, diye soranları da:

- Bu, sevgilinin sevgilisine özlemidir, şeklinde cevaplayacaktı.