Konu Başlığı: Kulluk ve sükunet Gönderen: Safiye Gül üzerinde 09 Mayıs 2011, 13:45:09 Kulluk ve SükUnet İlk günlerde namaz, sabah ve akşam vakitlerinde ikişer rekat olarak kılınıyordu. Efendiler Efendisi, belli ki namazlannı kılmak için sakin bir yer anyordu ve bunun için de, genellikle Mekke dışına çıkıyor ve hurma ağaçhklannın arasında sükunet içinde Rabb-i Rahim'ine içini döküyordu. Yine bu maksatla Mekke dışına çıkmışlar ve yeğeni Hz. Ali ile birlikte namaza durmuşlardı. Halbuki, Hz. Ali'nin Müslüman olduğundan daha ne amcalannın ne de babasının haberi vardı. Olacak ya, babası ve düne kadar Efendimiz'in hamisi Ebu Talib'in de yolu o gün oradan geçiyordu. Yeğeni ile oğlunun hareketleri Ebu Talib'in dikkatini çekmişti. Akşam olup da geri geldiklerinde, gözüne ilişen manzaranın ne olduğunu sordu: - Ey kardeşimin oğlu! Şu senin din olarak kabullendiğin şeyin mahiyeti de ne? - Ey amcacığım, diye söze başladı Allah Resülii. Gönlüne işleyen bir ton vardı seslenişinde. Ardından da: - Bu, Allah ve meleklerinin dini, peygamberlerinin ve atamız İbrahim'in dinidir. Allah, onunla beni bütün kullanna vazifeli olarak gönderdi. Sen ise -ey amcacığım!- bu davet ve nasihate en çok layık olan, hidayet güneşinden istifade edecek ve bu mayanın tutmasında bana yardımcı olacak en liyakatli insansın, dedi. Ebu Talib öyle düşünmüyordu: - Ey kardeşimin oğlu, diye söze başladı ve şöyle devam etti: - Ben, atalanmın dinini ve üzerinde karar kıldıklan geleneği terk edemem. Ancak, Allah'a yemin olsun ki Sen bu işini yaparken ne zaman hoşlanmadığın bir şeyle karşılaşsan Sana yardımcı olurum.' Bir taraftan bunlan söylüyordu; ama diğer yandan da ilave etmeden geçemiyordu: - Dediklerin konusunda söylenecek bir şey yok. Ancak valIahi de ben, bundan sonra toplum içinde yüzü m yerde dolaşamam. Daha sonra da oğluna döndü: - Ey oğulcuğum! Sana ne oldu, bu yeni halin de ne böy- le? - Ey babacığım! Ben, Allah ve Resülü'ne iman ettim. Aynı zamanda O'nunla gelen her şeyi gönülden tasdik ettim. O'nunla namaz kılıyorum ve artık, hiç ayrılmamak üzere hep O'nun peşindeyim. Ebu Talib'in buna itirazı olamazdı. Yüzünü çevirip giderken, dudaklanndan şunlann döküldüğü duyuldu: - O'na gelince O, seni sadece hayra davet eder; ayrılma peşinden! Çünkü bu, güzeldir. Ben de biliyorum ki, kardeşimin oğlunun dedikleri doğru ve haktır. Şayet Kureyş kadınlarının beni ayıplamasından endişe etmeseydim ben de gelir O'na tabi olurdum.v" Bu ne saadetti! Daha kimseciklerin olmadığı bu zaman dilimlerinde bile O'nunla birlikte zamanlanm paylaşmak ve daha ilk günden itibaren kullukta O'nunla omuz omuza, Hak kapısında yalvanşa geçmek ne büyük bir bahtiyarlıktı! Ama kaderin bir cilvesi ki, en yakınlanndan olan birisi ve küçüklüğünden bu yana gözünü kendisinin üzerinden eksik etmeyen öz amcası bu saadetten mahrum kalıyordu. Böyle bir manzaraya şahit olup da yıllar sonra kaçırdığını telafi yanşına giren Mf İbn Ömer ismindeki bir sahabe, yıllar sonra üzüntü ve hicran içinde şunları anlatacaktı: - Ben, ticaretle uğraşan bir adamdım. Bir hac mevsiminde Mekke'ye gelmiştim. Abbas İbn Abdulmuttalib, kadim dos- ı68 Halebi, Sire, 1/436. Aradan bir müddet daha zaman geçecek ve EbU Talib'in diğer oğlu Cafer de Müslüman olacaktı. Bir gün, onun da namaz kıldığına muttali olunca, "Arncaoğlunun yanında, sol yanında kıl!" diye onu teşvik edecek ve diğer çocuğunun da Müslüman olmasını hiç garipsemeyecekti. tumdu; ben ondan mal alırdım, o da benden alışveriş yapardı. Onu sordum ve Mina'da olduğunu öğrenince de doğruca buraya geldim. Nihayet arayıp bulmuştum. Oturup bir müddet muhabbete daldık. Biz, kendi halimizde vakit geçirirken oraya birisi geldi. Önce şöyle güneşe bir baktı ve ardından da beklerneye durdu. Tam güneş zevale kaymıştı ki, kalktı ve namaza durdu. Ardından da bir kadın geldi ve o da namaza durdu. Sonra bir çocuk yetişti onlara ve o da onlarla birlikte namaza durdu. Abbas'a sordum: - Bu da ne ey Abbas? Yeni bir din mi? - Bu, Abdullah'ın oğlu Muhammed; Allah'ın kendisini pey- gamber olarak gönderdiğini söylüyor ve Kisra ile Kayser saraylannın kendisine açılacağını sanıyor. Kadın ise, O'na ilk inanan insan Hatice Binti Huveylid. çocuğa gelince o da, Ali İbn Ebi Talib'dir; O'nun amcasının oğlu ve o da O'na ilk inananlardan |