๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 02 Mayıs 2011, 11:42:15



Konu Başlığı: Karar için kritik an
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 02 Mayıs 2011, 11:42:15
Karar İçin Kritik An

Yola çıktıkları günden bu yana oruç tutan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), daha önce ifade ettiği halde orucunu açmak isteme­yen ashabına seslenecek ve:

- Ben orucumu açtım, sizler de açın, diyerek bugünden sonra oruca niyet etmemelerini emir buyuracaktı. Böylelikle ashab-ı kirarn hazretleri, yolculuk ve savaş gibi durumlarda oruç tutmama ruhsatı­nı da öğrenmiş oluyorlardı. Zira Cibril-i Emin'in getirdiği ayetlerde bu konu ele alınmış ve Resülullah da bunları ashabına tebliğ etmiş­ti.

Safra denilen yere geldiklerinde, Resülullah karşılarına çıkan iki dağın adını so rup burada yaşayan ahalinin hangi kabileye men­sup olduklarını öğrenmek istedi. Aldığı cevaplar pek hoşuna gitme­mişti ve yolunu değiştirip Safra'yı sol tarafına alarak Zefirarı deni­len vadi istikametinde sağ tarafı tercih edip yoluna devam etti. Zira, kainatta tesadüf yoktu ve olumsuzluğu ifade eden bu isimler O'na, eşyanın perde arkasından belli mesajlar fısıldamıştı. İçinde yaşadığı varlıkla bu denli bütünleşen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, başka kaynaklardan elde ettiği bilgiler yanında bu isimlerin kendi­sine ilham ettiği şeyleri de esas alıyor ve stratejisini ona göre belir­liyordu.

İşte bu sıralarda, Kureyş'in yola çıkıp da savaşmak için geldiği haberini almıştı. İşin rengi bir anda değişivermişti. Savaş niyetiyle yola çıkmadıkları için, ne malzeme ne de ruhi olarak hazırlardı. Al­dığı kararlarda beraber yürüdüğü insanların katılımına özen göste­ren Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), böylesine kritik bir noktada ashabının görüşüne başvurdu. Önce Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer gibi ileri gelenler fikir beyan ettiler. Mikdôd İbnAmr söz aldı:

- Ya Resülullah, dedi. Allah'ın Sana emrettiği istikamette yo­luna devam et; bizler hep Seninle beraberiz! Allah'a yemin olsun ki bizler, İsrailoğullarının Hz. Musa'ya dedikleri gibi:

- Sen ve Rabbin gidip savaşın; işte bizler burada oturup hiçbir yere gitmiyoruz.> diyecek değiliz! Bizler şunu diyoruz:

32 Bkz. Maide, 5/24

- Sen ve Rabbin gidip savaşın ama bizler de Sizinle birlikte ve Senin sağ ve solunda, ön ve arkanda ölümüne beraber savaşınz. Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, Berk-i Gımad'a kadar yürümeyi murad buyursan, vallahi biz hepimiz, hiç usanmadan Seninle birlik­te oraya kadar geliriz!

Başındaki peygamberle birlikte ölüme koşarak gidiyor olmanın heyecanıydı bu ifadeler ve Efendimiz'i çok memnun etmişti. Nur ce­mali ay ışığı gibi parlıyordu. Önce Mikdad'a hayır duada bulundu ve arkasından genele dönerek ashabına şunları söyledi:

- Ey insanlar! Bana fikrinizi söyleyip yol gösterin!

Demek ki O (sallallahu aleyhi ve sellern), bu kabulün sadece belli kim­selerle sınırlı olmasını istemiyordu ve bunu söylerken de, özellikle Ensar'ı kastediyordu. Çünkü Ensar, Akabe'de söz verirken Medine­'yi kasdetmişlerdi. Şimdi ise mesele, Medine dışına kaymış ve sıcak bir çatışmaya doğru gidiyordu. Aynı zamanda ordunun büyük ço­ğunluğunu da onlar oluşturuyordu. Onun için çok geçmeden Efen­dimiz:

- Bana fikrinizi beyan edip yol gösterin, deyip talebini tekrar­layacaktı.

- Ensar adına ben konuşayım, diyerek Sa'd İbn Muiiz ayağa kalktı:

- Sanki, bizi kasteder gibisin ya Resülullah, diyordu. Efendimiz

de:

- Evet, buyurdu. Bunun üzerine Hz. Sa'd, şunları söylemeye başladı:

- Sanki, Ensar'ın sadece kendi yurtlarında Sizi koruyacaklarına dair bir endişeniz var gibi ya Resülullahl Şüphesiz ki ben, şu an Ensar adına konuşup Size cevap veriyorum; dilediğin yere kadar yürü ... İs­tediğin kimselerle irtibat kur ve istediklerinle de alakanı kes ...

Mallarımızdan istediğini al ve dilediğin kadarını da bize bırak; bil ki, mallarımızdan aldığın miktar, bizim için geride bıraktığından daha çok bizi memnun eder. Senin emrin başımızın üstüne ve bizler emrini bekliyoruz ve hep Seninle birlikte olacağız!

Bizler, Sana iman edip tasdik ettik; getirdiklerinin hak olduğu­nu beyan edip her haliıkarda Sana söz ve ahid verdik. Öyleyse şimdi Sen, istediğin yere yönel ya Nebiyyallah! Biz, hep Seninle beraber

olacağız! Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, şayet şu denize atını sürüp dalsan, istisnasız bizler de gelip oraya at sürer ve denize da­larız! Ve bu konuda inan, bizden bir tek adam bile geride kalmaz! Yarın, bizimle birlikte düşmanla karşılaşman, bizi asla bu yoldan çeviremez. Çünkü bizler, savaş konusunda sabırlı, düşmanla karşı­laştığımızda da, sözümüzün eriyizdir. Göreceksin; umulur ki Allah, bizim vesilerniz ve Resülü'nün de bereketiyle Sana, gözünü aydın kı­lacak lütuflar gösterecek!

Sanırım şimdi Senin karşına Allah (celle celaluhü), hesap etme­diğin bir iş çıkardı. Bizimle birlikte Sen, Allah'ın bereketiyle yürü! Şüphe n olmasın ki bizler, sürekli Senin sağ ve solunda, ön ve arkan­da bulunacak ve Seninle birlikte ölümüne savaşacağız!

Anlaşılan, kıvam tamdı ve bu kıvamda, dünyayı dize getirecek bir potansiyel gizliydi. Zaten, manada yakalanan bu güç, aynı za­manda maddi olanın da üstesinden gelmeye yetecek bir potansiyel demekti. Zira, gözünü budaktan sakınmadan ve Allah ve ResUlü'­nün yoluna karşılık beklemeden baş koyanlara Allah'ın nusret vaadi vardı.

Zaten, Cibril-i Emin de gelmiş, bu vaadin gerçekleşeceği müj­desini getirmişti. Gelen ayetlerde Yüce Mevla, iki topluluktan birisi­ni Müslümanlara vadettiğini söylüyordu. Elbette burada, riski daha az olan kervanı tercih etmek insan fıtratının bir gereğiydi ve belli ki ashab da, başlangıçta böyle düşünmüştü. Ancak Allah (celle celaluhü), emirleriyle hakkı üstün tutmak ve şirkin kuvvetini yok ederek kafir­lerin ardını kesrnek istiyordu. Zira bu, bir fırsat demekti ve böyle­likle hak olan İslam'ın adı yükselecek ve batıl olan şirk ise hezimet yaşayacaktı.P

Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), ashabına döndü ve şöyle buyurdu:

- Allah'ın bereketiyle haydi yürüyün bakalım! Çünkü Allah (celle celaluhü), iki taifeden birisini Bana vadediyor. Vallahi, şu anda da Ben, onların teker teker devri1ip düştükleri yeri görüyor gibiyim!

Artık, kararlılıkla yola koyulmuş, Bedir'e doğru ilerliyorlardı.

33 Bkz. Enfal, 8/7, 8


Konu Başlığı: Ynt: Karar için kritik an
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Nisan 2019, 15:12:24
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Peygamberimiz in yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Karar için kritik an
Gönderen: Züleyha üzerinde 27 Nisan 2019, 15:46:03
Rabbim razi olsun hocam selam ve dua ile


Konu Başlığı: Ynt: Karar için kritik an
Gönderen: Sevgi. üzerinde 27 Nisan 2019, 16:44:38
Aleyküm selâm yolculuk sırasında Efendimiz hep oruç tutmuş ve ashabınada oruçlarını açmaları gerektiğini söylemiştir savaş ve yolculukta oruç tutulamayacağını da yine onlara anlatmıştır