> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma  (Okunma Sayısı 734 defa)
29 Nisan 2011, 12:11:26
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Nisan 2011, 12:11:26 »



Kahramanlar Geçidi ve Yeniden Toparlanma

Efendimiz'in öldüğü şayiasının çıktığı andan itibaren Uhud, O'nun dizinin dibinde yetişenlerin kahramanlıklarını sergileyecek­leri bir alan haline dönüşüvermişti. Abdullah İbn Cahş ile Sa' d İbn Ebi Vakkas'ın ölümüne dua yanşına girdikleri bu demlerde Hayse­me İbn Hayseme gibi daha nice yiğitler ölüme koşuyor, Hanzala İbn Ebi .Amir misali fütüvvet ruhlu insanların zifafa gidercesine şeha­dete uzandıklan bu akıl almaz badirede Amr İbn Cemüh gibi insan­lar cennette reftare yürüyüşe çıkarcasına ön saflara doğru hücum ediyorlardı. Amr İbn Sabit gibi daha o gün gelip çok az bir gayretle ebedi kurtuluşun reçetesine ulaşanlara sahne oluyordu Uhud. Hu­seyl ve Sabit İbn Vakş gibi Medine'de ölümü beklemektense Uhud'a gidip son demde ebedi gençliğe talip olan pir-i fanilerin koşuştur-

masına şahit oluyordu dağ taş. Bir kahramanlar geçidi vardı er mey­danında ve aynı zamanda o gün Uhud, Nesibe Binti Malik'in aslanlar gibi kükreyip Efendimiz'i müdafaa yarışına giriştiğine, kadın erkek ashab arasından daha nice meçhul kahramanın da çıkıp Mekke or­dusunun yüreğine korku saldığına şahitlik ediyordu.

Neyse ki bu durum çok uzun sürmeyecekti; O'nun yeniden as­habı arasında olduğuna şahit olan Kays İbn Muharris'in125 kararan dünyası bir anda değişivermişti. Onun için bu ayrı bir moralolmuş ve kendisini yeniden düşman saflarının arasına bırakmıştı; artık ölse de gam yemezdi. Artık o, önünde durulmaz bir küheylandı. Önüne çıkanın kellesini alıyordu. Nihayet onu, uzaktan attıkları bir mızrak­la durdurabileceklerdi.

Çok geçmeden Uhud meydanında Hubôb İbn Münzir'in gür sesi duyulacaktı; insanları yeniden toparlanmaya çağırıyordu. Bu çağrı­nın geldiği mekan yeniden toparlanmanın adresi olmuş ve Uhud'­dan yükselen bu ses de, adeta Hakk'ın sesini ali kılmanın yeni ham­lesi haline gelmişti.

Mü'minlere yeniden hayat veren bir müjdeydi bu aynı zamanda ve bu sözü duyan herkes, bunu diğer arkadaşlarına da duyurmanın gayreti içine girmişti. Abbas İbn Ubôde, Harice İbn Zeyd ve Evs İbn Erkam'ın dilinde bu pelesenk haline gelmişti ve sürekli tekrar edi­yorlardı. Şöyle diyordu Abbas İbn Ubade:

- Ey Müslüman cemaati! Haydi, Allah'a ve Nebi'nize koşup gelin! Sizin başınıza gelen musibet elbette Nebi'nize de isabet etmiş­tir. Ancak O size, sabır kuvvetine istinad edip mukavemet gösterdi­ğiniz sürece nusret vadediyor.

Hz. Abbas bir taraftan bunları söylerken diğer yandan da üze­rindeki zırhını çıkarıp miğferini bir kenara atıyordu. Derken, yanın­daki Hz. Harice İbn Zeyd'e döndü ve:

- Bunlara senin ihtiyacın var mı, diye sordu. Anlaşılan birbirle­rini çok iyi tanıyorlardı ve daha soruyu duyar duymaz Harice de ona: - Hayır, diye mukabelede bulundu. Ardından da, dünyayı is­tihkar eden bir mii'minin neler yapabileceğini gösteren niyetini şu cümlelerle ilan etti:

125 Bu sahabinin, Kays İbnü'l-Haris olduğu da söylenmektedir.

- Ben de senin düşündüğünü düşünüyorum!

Artık üçü de düşman saflarının içine dalmış kıyasıya savaşıyor­lardı. Bir aralık Abbas İbn Ubade'nin şunları söylediği duyuldu:

- Neler olup bittiğini gören bu gözler bizdeyken, Resülullah'a bir zarar gelirse yarın Rabbimizin huzurunda bizim elimizde hangi mazeret olabilir?

Bir taraftan kılıç sallayan Hz. Harice yine mukabelede bulunu­yordu:

- Rabbimiz katında o zaman, ne bir delilirniz ne de bir özrümüz olabilir!

Resul-ii Kibriya'yı sağ salim gören herkes derin bir nefes alıyor ve o ana kadar yaşanan sıkıntıları bütünüyle unutup sevince gark oluyordu. Belli ki artık Uhud'da yeni bir maya tutmuş ve Resülul­lah'ın etrafında yeniden bir toparlanma yaşanmaya başlanmıştı. Moraller yeniden yerine gelmişti ve dünyayı ayaklar altına alıp da istihkar edenlerin omuzlarında yeni bir zafer daha kazanmanın te­melleri atılıyordu.

Bedir sonrasında esir alınan Übeyy İbn Halej, savaş sonrasın­da fidye verip de esaretten kurtulurken kendi kendine ahdetmiş ve Mekke'ye döner dönmez en iyisinden bir at alıp en kaliteli yemlerle onu besleyeceğine dair sözler vermişti. Gerçekten dediğini de yapmış ve Resülullah'ı öldürme planlarıyla yatıp kalkarak Uhud'a hazırlan­mıştı. Onun bu niyetini Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de bili­yordu ve Uhud eteklerine çekildiği bu sıralarda ashabına şöyle dedi:

- Ben, Übeyy İbn Halefin arkadan saldıracağından endişe edi­yorum; şayet onun geldiğini görürseniz mutlaka Bana haber verin!

Gerçekten de çok geçmeden Übeyy, yanında bir grup adamla birlikte ve demir zırhları içinde atına binmiş olarak arkada beliri­verdi:

- Muhammed nerede? Bugün O kurtulacaksa ben yaşamaya­yım, diyor ve açıktan meydan okuyordu. Ashabdan biri hemen ileri atılıp onun hakkından gelmek istedi; ancak buna güç yetirmeye ta­kati yetmemişti. Onun arkasından başkaları da gitmek isteyince Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem):

- Bırakın onu! Yolunu açın da gelsin, buyurdu. Hayasız bir adamdı ve ağzını da bozarak Efendimiz'i yalanla itham ediyor ve

sözde, savaş meydanından kaçtığını söylüyordu. Haddini çoktan aş­mıştı; bizzat mübaşeret etmek gerekiyordu ve Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, Hôris İbn Szmme'nin elindeki mızrağı alarak ona karşılık vermek istedi. Efendimiz'in bütün heybetiyle üzerlerine gel­diğini gören Übeyy'in yanındakiler, çoktan sağa-sola kaçışmaya baş­lamışlardı! Her işi zirvede temsil eden Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem), belli ki iş başa düşünce savaşın hakkını vermenin en zirve örneğini ortaya koyacaktı.

Bir mızrak darbesi yetmişti; atından düşen Übeyy, daha ne ol­duğunu anlamadan yerde yuvarlanmaya başlamış, feryad ü figanı basmıştı:

- ValIahi de beni Muhammed öldürdü, diye bağırıyordu. Resülullah'ın bir darbesi, Übeyy'in ödünü koparmış, yıllar ön­cesinde Mekke'de duyduğu sözler aklında şimşeklerin çakmasına sebep olmuştu. Halini ayıplayıp da bu kadar bir hamleyle pes edip geri durmasını ayıplayanlara karşılık şöyle diyordu:

- Lat ve Uzza'ya yemin olsun ki benim başıma gelen bu hadise Zü'l-Mecaz ehlinin tamamına bile isabet etmiş olsaydı, mutlaka on­ların hepsini de öldürmeye yeterdi! Çünkü O Mekke'de iken bana, "Seni Ben öldüreceğim." demişti. ValIahi de O, şayet benim üzerime tükürse bile mutlaka beni öldürür!

Haksız da sayılmazdı; zira müşrik ordusuyla birlikte geri dö­nerken Serif denilen yerde Übeyy ruhunu teslim edecek ve bir daha Mekke'ye dönmek ona nasip olmayacaktı.

Efendimiz'i öldürme rüyaları gören bir diğer müşrik de Osman İbn Abdullah idi. O da Bedir esirleri arasındaydı ve fidye verip de Mekke'ye dönünce, Mekke'nin en iyi bineğini bu iş için hazırlamış ve tam tekmil zırhları içinde Resülullah'ı öldürmek için fırsat kolla­maya başlamıştı. Şimdi bu fırsatı yakaladığını düşünüyordu. Übeyy gibi o da:

- Şayet bugün Sen kurtulursan bana yaşamak haram olsun, diyor ve atını mahmuzlamış Resülullah'ın üzerine doğru geliyordu. Osman'ın karşısına da Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem) dikile­cekti. Herkes, bu gelişin sonunu merak ediyordu.

Atıyla birlikte doludizgin gelen Osman, hiç beklenmedik bir anda gözden kayboluverdi. Herkes şaşırmıştı; sanki yer yarılmış

da Osman içine girmişti. Meğer Osman'ın atı bir çukura düşmüştü. Bunu gören Hôris İbn Sımme, kılıcını kaptığı gibi Osman'ın karşı­sına dikildi ve bir müddet çarpıştıktan sonra da Osman'ın işini biti­riverdi. Onun da yıkılışını haber alan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), hamd makamında şunları söyleyecekti:

- Onun şerrini de bertaraf eden Allah'a hamd olsun!

Sa'd İbn Ebi Vakkas'a seslenen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem):

- Onları geri çevir, diyerek az da olsa Uhud'un eteklerine doğru tırmanarak üzerlerine gelmek isteyen müşriklere karşı onun ok at­masını söylüyordu. Bunun üzerine önce Hz. Sa' d:

- Tek başıma onları nasıl geri çevirebilirim ki, diyecekti. Hatta bu sözünü üç kere tekrarladı; zahir itibarıyla bir insanın üstesinden gelemeyeceği büyüklükte bir güç vardı karşısında. Ancak bunu söy­leyen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) olunca iş değişirdi. Hemen sadağına yöneldi ve eline aldığı bir oku yayına koyarak hedeflediği bir müşrikin üstüne doğru attı. Ok hedeflenen noktaya tam isabet kaydetmiş ve adam oracıkta düşüp ölüvermişti! Arkasından bir di­ğerini fırlattı; o da isabet etmiş ve bir müşriki de o ok öldürmüştü. Üçüncüsünü de atıp bir adamı daha yere devirince, Allah Resülü­nün bulunduğu yere doğru gelmek isteyenler bu manzaradan ürk­müş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Demek ki geri durma­mak, yaşanılan olumsuzluklar karşısında yılmadan daima iman ve azimle hamle üstüne hamle yapmak gerekiyordu. Zaten gelen ayette Cenab-ı Mevla, bu durumu nazara verecek ve şunları söyleyecekti:

- Sakın yılmayın, üzüntüye kapılmayın, eğer iman ediyorsa­nız mutlaka üstün gelirsiniz. Şayet siz yara aldı iseniz, karşınızdaki düşman topluluğu da benzeri bir yara aldı. İşte Biz, Allah'ın gerçek mürninleri meydana çıkarması, sizden şehitler edinmesi, miiminle­ri tertemiz yapıp kafirleri imha etmesi için, zafer günlerini insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz. Allah zalimleri sevrnez.F"

Demek ki, hakiki manada imanı elde eden mii'min, dünya bomba olup patlasa bile endişeye kapılmaz ve yapılması gerekenler konusunda asla geri durmazdı, durmamalıydı. Mii'min olanın hedefi

hep ilerisi olmalıydı. Elde iman gibi bir hakikat var iken başkaları­nın yaptıkları karşısında endişeye kapılmak hiçbir mü'mine yakış­mazdı. Çünkü o, Allah rızası gibi yüce bir gaye ile ve O'nun dinini yüceltmek için mücadele veriyordu. Karşı cephede yerini alanlar ise şeytan y...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:29:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma rüya tabiri,Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma mekke canlı, Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma kabe canlı yayın, Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma Üç boyutlu kuran oku Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma kuran ı kerim, Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma peygamber kıssaları,Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanma ilitam ders soruları, Kahramanlar geçidi ve yeniden toparlanmaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes