Konu Başlığı: Kabe deki yankı ve Varaka nın yorumları Gönderen: Safiye Gül üzerinde 10 Mayıs 2011, 12:40:58 Kabe'deki Yankı ve Varaka'nın Yorumlan Bir gün Zeyd İbnAmr113 ile Ü meyye İbnu' s-Salt'ın 114 konuşmalanna şahit olmuştu Mekke. Yine sözü, o Son Kurtarıcı'ya getiren Zeyd, şunlan söylüyordu Ümeyye'ye: - Allah'ın hükmü ve Haniflik hariç, kıyamet günü bütün dinler boş ve faydasizdır. Takındığı ciddi tavırla da şunlan ilave edecek ve soracak- tı: - Dikkatli ol! Bu beklenen peygamber, bizden mi, sizden mi, yoksa Filistin ehlinden mi?115 Başka bir dünyadan bahsediyorlardı ve konuşulanlar da, öyle yabana atılacak meseleler değildi. Konuşanlar ise, Mekke'nin en bilge insanlarıydı. Onlann bu konuşmalanna muttali olan bir başka Mekkeli Abdullah İbn Osman (Hz. Ebfı Bekir), işin gerçek yönünü öğrenmek için doğruca Varaka İbn Nevfel'in yanına koşacak ve ona bunlann ne anlama geldiklerini soracaktı. Zira onun da gözleri semadan ayrılmıyor, geleceği ümidiyle sinesi inip kabanyordu. Oturdu yanına ve Kabe'nin avlusunda dinlediklerini anlattı bir bir. Ardından da, meselenin ne olduğunu sordu ona ... - Evet ey kardeşimin oğlu, diye söze başladı Varaka. Hitaptaki kucaklayıcılık ses tonuna da yansımış; kıymetini bilen 113 Zeyd İbn Amr, Efendiler Efendisi zuhür etmeden önce, O'nun gelişini müjdeleyenlerden birisidir. Gelişinin geciktiğini göriince, bir başka yerde ortaya çıkmış olabileceği ümidiyle yollara koyulmuş ve bu yolculuğu sırasında, gelecek Nebi'yi ararken yol kesiciler tarafından öldüriilmüştür. Bkz. İbn Hişam, Sire, 2/58-60 114 Ümeyye, pek yakında bir peygamberin geleceğine kesin gözüyle bakıyor ve bunun kendisi olacağım düşünüyordu. Daha sonra mesele tebeyyiin edip de risalet kendisine verilmeyince, kavmiyet düşüncesinin kurbanı olacak ve bekleyip durduğu Zat'a gelip iman edemeyecekti. Bir gün konuyu Ümeyye'ye getiren Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), "Şiiri iman etti, ama kalbi kafir gitti." buyuracaktır. Bkz. İbn Hacer, İsabe, 1/251 115 Suyüti, Hasaisu'l-Kiibra, 1/42 bir insana kıymetli haberler vermenin hassasiyetine bürünmüştü. Şöyle devam etti sözlerine: - Ehl-i Kitap ve bütün ulema, bu Beklenen Nebi'nin, nesep yönüyle Arap'ın ortasından çıkacağında müttefiktirler. Ben nesep ilmini de iyi bilirim. Senin kavmin, nesep yönüyle Arap'ın ortasıdır, diye de ilave etti. Bu sözleriyle Varaka İbn Nevfel, Ebu Bekir'in dikkatini çekiyor, adres gösteriyor ve kendi kabilesine bu nazarlabakmasını tembihlemiş oluyordu. Bunun üzerine Ebu Bekir: - Ey amca! Bu Nebi ne ile gelecek? Ne söyleyecek, diye sorunca Varaka: - O'na söyleneni söyleyecek. Ancak O gelince ne bir zulüm ne de zulüm yapılacak bir zemin kalacak,u6 dedi. Aynı Ebu Bekir, başka bir gün Zeyd İbn Amr'ı şöyle seslenirken duyacaktı: - Ey Kureyş topluluğu! Nefsim, yed-i kudretinde olana and olsun ki aranızda, benden başka İbrahim'in peşinden gideniniz yok. Şüphe yok ki ben, İbrahim ve O'nun arkasından da İsmail'in peşinden gidiyorum. Ve ben şimdi, İsmailoğullanndan gelecek bir Nebi'yi bekliyorum; sanınm ben O'na da yetişeceğim. Onun bu sözlerini duyan bir başka ihtiyar Amir İbn Rabia seslendi: - Şayet O'na yetişip görürsen, benden de selam söylemeyi unutma!"? Şayet bu bilge ihtiyarların dedikleri doğru ise, dünya nice sürprizlere gebe demekti. O kadar emin konuşuyorlardı ki, inanmamaya imkan yoktu. Aynı zamanda her biri, aynı noktaya parmak basıyor ve en ince detayına kadar hep, gelecek o Son Nebi'den bahsediyorlardı. u6 Suyüti, Hasaisu'l-Kübra, 1/42 u7 İbn Sa'd, Tabakat, 1/161; İbn Kesir, el-Bidaye, 6/64 Artık Ebu Bekir, olaylara daha farklı bakıyordu. Zaman zaman Kabe'ye gidiyor ve insanların acınası hallerini garipseyerek seyrediyordu. Bilgelerden duydukları, ölümün ikizi olan uykularını esir alıyor; rüyalarında bile artık, adım adım gelecek Nebi'nin peşinde gidiyordu. Nasıl gitmesin ki, semtine uğradığı her bilge, aynı şarkının sözüne ritim tutuyor, karşılaştığı her candan dost da, sürekli aynı nakaratı terennüm ediyordu. Bir tarafta insanlığın iflasina inat, diğer yanda kurtuluş reçeteleri yazan bilgelerle insanlar, gelecek Nebi'nin adından evsafına, insanlar arasındaki yadından etrafındaki insanların özelliklerine kadar nice hakikatten bahsediyorlardı. |