> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > İsra ve Miraç
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İsra ve Miraç  (Okunma Sayısı 1600 defa)
05 Mayıs 2011, 11:39:48
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 05 Mayıs 2011, 11:39:48 »



İSRA VE MİRAÇ


Hira'daki vuslattan bu yana on bir yıl geçmişti. Takvim­ler, Recep ayının yirmi yedisini gösteriyordu. Bu süre içinde çok gayret edilmiş; ama Mekke akıl almaz bir tepki gösterip bu gayretlere müspet cevap vermemişti. Gerçi, müspet cevap verenler de yok değildi; ama, imanla bütünleşmeleri adına ortaya konulan ölümüne gayretlere karşılık, bırakın müspet cevap vermeyi, koşarak gelmeleri gerekiyordu! Çünkü Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), kendi adına yaşamıyor; can alıcı

434 İsra ve miraç, Kur'an ve sahih sünnetle sabit mütevatir bir mucizedir. Bu se­yehate Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), ruh ve bedeniyle birlikte gitmiş, Cibril'i de geride bırakarak nail olduğu olağanüstü iltifatlara rağmen yine ümmetinin arasına dönerek onlar için de, günde beş vakit eda edilecek bir miraçla yükselme ufkunu ortaya koyup kapıyı da sonuna kadar aralık bırakmıştır.

Bilhassa Kur'an açısından bakıldığında konuyla ilgili ayetlerin müphemiyet içinde meseleyi ele aldıkları göriilmektedir. Zira bu, imanı bir meseledir ve imanın dürbünüyle hareket edilmeden kavranılması zor bir hadisedir. Belki de, iradenin elinden ihtiyarı almamak için Yüce Mevla, isra ve miraçla ilgili ayetlerde, sadece güçlü bir imanla bakanların anlayabileceği bir üslup kul­lanmış ve böylelikle, sınırlı alanda bocalayan aklına meseleyi onaylatama­yan1ar için de merhamet kapısını açık bırakmıştır. Aksi halde, sarih ayetiri ifade ettiği manayı inkar eden, şüphesiz bu rahmetten mahrum kalacak ve bu mahrumiyet ise, o insanı her şeyden mahrum edecekti

düşmanlannın bile iman şerbetinden kana kana yudumlaya­bilmeleri için elindeki bütün imkanlan ortaya koyuyor ve bu­nun için de hemen her gün kapı kapı dolaşıyordu.

Alkışlanması gereken bu gayretlerin gördüğü muamele de ortadaydı; bilhassa Ebu Talib ve Hz. Hatice'nin vefatından sonra Mekkelilerin takındığı tavır, Taif'te yaşadıklan ve tek­rar geri döndüğünde insanlann, mübarek yüzüne ekşimeleri pak ruhunu sıktıkça sıkmıştı ve bu bunaltan ortamda Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), kendini ancak ilahi rahmetin sıcak iklimine atarak bir teselli bulabiliyordu. Zaten, bu rah­met meltemleri de olmasa, Mekke'nin kasveti kaldınlacak gibi değildi!

Derken bir akşam Efendiler Efendisi, amcası Ebu Talib'in kızı Ümmü Hani'nin evinde bulunduğu bir sırada, evin tavanı adeta birden açılmış ve buradan yanına Cibril-i Ebrnin nüzül etmişti.435 Belli ki bu seferki geliş, öncekilerden çok farklıydı. Yanında, daha önceki peygamberlerin de üzerine bindikleri, merkepten biraz büyük, kahrdan da bir miktar küçük boyda 'Burak' adında bir binek vardı. Belli ki, bir davet vardı ve Cib­ril de, bu davete muhatap olan en kutlu misafiri almak için gelmişti; Sultan-ı Resül, Şah-ı Mümecced, biçôrelere devlet-i sermed, divan-ı ilahide seramed, Ahmed ü Mahmud u Mu­hammed (sallallahu aleyhi vesellem), Hakk'ın özel davetlisi olarak, gökler velimesine çağnhyordu.

Demek ki bugüne kadar yaşanan mukaddes hüzne, Al­lah tarafından lutfedilmiş bir ikram vardı ortada ... Vicdanın­da duyup hissettiği gerçekleri, göz ve kulağıyla da müşahede edebilmesi için Allah (celle celahıhü), kulu Muhammed Musta-

435 Bazı rivayetlerde bu hadisenin başlangıç yeri, Ümmü Hani'nin evi değil de Kabe olarak anlatılmaktadır. Muhtemelen, Ümmü Hani'nin evinde bulun­duğu o akşam Allah Resı1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), ibadet maksadıyla Kabe'ye gelmiş ve bir müddet ibadet ettikten sonra Hatim denilen yerde bu hadise vuku bulmuştıı.

fa'yı Mekke'den alacak ve kim bilir ne sırh bir yolculuğa çı­karacaktı.

Ancak, bu yolculuk öncesinde, süt annesi Halime-i Sa'di­ye'nin yanında yaşadığı hadiseye benzer bir ameliye gereki­yordu. Onun için Cibril-i Emin, Efendimiz'in göğsünü yardı ve içini Zemzem suyu ile yıkadı; ardından da, altın bir kase içinde, elinde tuttuğu iman ve hikmetle göğsünü doldurarak kapattı. Sonra da, semanın emini Cibril, insanlığın emini Hz. Muhammed Mustafa'nın elinden tutarak tarifi imkansız bir yolculuğa başladı.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İsra ve Miraç
« Posted on: 18 Nisan 2024, 21:07:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İsra ve Miraç rüya tabiri,İsra ve Miraç mekke canlı, İsra ve Miraç kabe canlı yayın, İsra ve Miraç Üç boyutlu kuran oku İsra ve Miraç kuran ı kerim, İsra ve Miraç peygamber kıssaları,İsra ve Miraç ilitam ders soruları, İsra ve Miraçönlisans arapça,
Logged
29 Aralık 2015, 08:16:52
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 29 Aralık 2015, 08:16:52 »

Mirac olayinin baslangicinda Efendimizin nerede bulunduguna ve hicretten tam olarak ne kadar once olduguna dair farkli rivayetler var.Rabbimiz en dogrusunu bilir elbette.
Allah razi olsun payladiminiz icin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes