๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 03 Mayıs 2011, 11:45:31



Konu Başlığı: İlk konak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Mayıs 2011, 11:45:31
İlk Konak

Kuba'daki aynı heyecan, Medine ahalisinde de yaşanı­yordu. Herkes, yol kenarlarına dizilmiş ve Efendimiz'i kendi evinde misafir etme yarışına girişmişti. Kapısına yaklaşılan her ev halkı "Bizim evde konaklayacak" ümidini taşıyor ve bu

533 İbn Kesir, el-Bidaye, 3/197. Bazı rivayetlerde bu neşidelerin, Tebük sorırasın­da Medine'ye girilirken terennüm edildiği bilgisi vardır. Bkz. İbn Kesir, Sire, 4/38

534 Ebu Cafer et-Taberi, er-Riyadu'n-Nadıra, 1/480. Bazı alimler, sözü edilen neşidelerin, hicret sonrasında Medine'ye ilk girişte değil de, Tebük Savaşı­'ndan dönüşte söylendiğini anlatmaktadır. Konuyla ilgili rivayetler birleşti­rildiğinde bu beyitlerin her iki zamanda da söylendiği anlaşılmaktadır. Bkz. İbnii'l-Kayyim, Zadü'l-Mead, 3/10; Mübarekfüri, er-Rahiku'l-Mahtüm, 162

535 İbn Mace, Sünen, 1/612 (1899)

iştiyakla Efendimiz'i evine davet ediyordu. Ancak O (sallallahu aleyhi ve sellern), bütün taleplere karşılık:

- Devenin yulannı serbest bırakın; çünkü o memurdur, buyurmuş ve Medine'deki ikamet işini, tam bir tevekkül için­de kaderin hükmüne bırakmıştı. Aynı zamanda bu, farklı niyet besleyenlerin de önünü alacak bir çözümdü. Mübarek binek Kasısô; adım adım Medine'de yürürken, arkasında bir insan seli oluşmuş, onun gittiği yere doğru akıyordu.

Medine sokaklannda yürürken sırasıyla Utbôn İbn Ma­lik, Abbas İbn Ubôde, Ziyad İbn Velid, Ferve İbn Amr, Sa'd İbn Ubôde, Miuızir İbn Amr, Sa'd İbn Rebi', Harice İbn Zeyd, Abdullah İbn Reıiôha, Adiyy İbn Neccôr, Selit İbn Kays ve onun babası EbU Selit'in evlerinin, önünden geçiyor ve yanına yaklaştığı her evde aynı heyecan duyuluyor ve Efendimiz'i evi­ne davet ediyordu. Her davet karşısında Habib-i Ekrem Efen­dimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), deveyi kastederek:

- Onun yolunu serbest bırakın, çünkü o memurdur, ifa­desini tekrarlıyordu.sô"

Neccaroğullarının kız çocuklan, daha bir coşmuş; mahal­lelerine konak gelen Efendiler Efendisi'ne hoşarnedi yapıyor­lardı. Bulunduklan yerden:

- Bizler, Beni Neccar'ın komşu çocuklanyız; ne mutlu ki bize, komşumuz artık Allah Resülü, sesleri yükseliyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), onlara döndü ve:

- Sizler, Beni seviyor musunuz, diye sordu. Sevmek de ne demekti; bir anda ortalık çınlayıverdi:

- Evet, ya Resülallahl Evet, ya Resülallahl

Bu kadar gönülden gelen sevgi seline mukabil Allah Re­sülü de:

536 Rivayetler göstermektedir ki Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu ifade­yi, tam yedi kez tekrarlamıştır.

- Vallahi, Ben de sizi seviyorum! Vallahi, Ben de sizi sevi­yorum! Vallahi, Ben de sizi seviyorum, buyurdu.537

Derken Kasva, bir evin önünde durdu; etrafına bakınıyor­du. Sonra, biraz hareket edip yürüdü. Ardından da, yeniden ilk durduğu yere geri döndü. Anlaşılan o, üzerine yüklenen ta­rihi misyonunu eda edebilmek; kaderin kendisine çizdiği rolü yerine getirmek için çabalıyordu. Bir müddet daha bekledi ve daha sonra da orada durup çöküverdi.s'"

Erisar ve Muhacirin, birbirine bakıyordu; artık, Efendi­miz'in konaklayacağı ev belli olmuştu. Ebu Eyyub Halid İbn Zeyd'in yanaklarından sevinç gözyaşları damlıyordu. Çünkü, devenin çöktüğü yere en yakın olan ev, onun eviydi. Efendiler Efendisi sordu:

- En yakın ev kimin?

- Benim ev, ya Resülallah, diye ileri atıldı Eba Eyyüb Haz-

retleri. İşte şu, benim evim ve işte onun kapısı da şu, dedi.

- Öyleyse, haydi senin evinde konaklayalım, buyurdu Al­lah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem).

- Öyleyse, içeri buyurun, dedi Eba Eyyüb ve böylelikle, yedi ay sürecek bir misafirlik başlamış oluyordu.F"

Bu evin bir özelliği daha vardı; bu ev, yüzyıllar öncesin­den Tubba' meliki Es'adü'1-Hzmyeri'nin,540 ôhir zaman Ne-

537 İbn Mace, Sünen, 1/612 (1899)

538 Devenin çöktüğü yer, Sehl ve Süheyl adındaki iki yetim delikanlıya ait bir arsa idi ve koyun ağılı olarak kullanılıyordu.

539 İbn Hişam, Sire, 3/22 vd.

540 Es'adiil-Hımıjeri, güçlü bir kraldı. Önceleri, Medine'yi kuşatmak için ordu­suyla birlikte buraya kadar gelmiş, karşısına çıkıp da kendisine, "Sen burayı kuşatamazsın; çünkü burası, geleceğini beklediğimiz Son Nebi'nin hicret edeceği yerdir." diyen iki Yahudi genci de yanına alarak geri dönmüştü. Ar­tık o, ehl-i imandı. Daha sonra da, Mekke'ye gelecek ve ilk defa Kabe'ye örtü diktirerek yeni bir gelenek başlatmış olacaktı. Daha sonra Medine'ye gelen bu kral, burada dört yüz din alimini kendisini beklerken bulacak ve bunun sebebini sorduğurıda ise, "Bu beldenin şerefi, burada Muhammed adında

bi'si buraya hicret ettiôi gün içinde kalsın diye yaptırdığı evdi.

Es'adü'l-Hımyeri, bir gün taç ve saltanatını Yemen'de bı­rakarak, gelecek Son Nebi'nin hicret edeceği belde olarak bil­diği Yesrib'e gelmişti. Geldiği zaman da, O'nun geleceğinden sadece kendisinin haberdar olmadığını ve nice samimi gônü-lün O'nu burada beklediğini görmüş ve kendisi de burada kal-

maya karar vermişti. Çok geçmeden, samimi bir niyetle bir ev inşa ettirecek ve bu evde, gelecek Son Nebi'yi misafir etmek isteyecekti.s-' Niyet güzel, gayret de samimiydi; buna mukabil ömür kısa ve hayat da sınırlıydı. Ölüm emareleri belirince, gü­vendiği en bilge adamı yanına çağınp ona bir mektup bıraktı; zamanına yetişip de göremediği Son Nebi'ye vermesini isti­yordu. Şayet o da göremezse, görebilecek birisine bu mektubu emanet etmesini istiyor ve bunu bir vasiyet olarak arkadaki­lere bırakıyordu. Ve, O'nun gelişini beklerken, bir gün Tübba' meliki de yola revarı olacaktı.e"

Çocuklan Lemis ve Vahabı, babalan kadar hassas değildi

ortaya çıkacak bir Nebi'den dolayıdır; burası da, O'nun hicret edeceği yer" cevabını alacaktı. Daha sonra bu zat, Medine'de kalacak ve herkesin bekledi­ği Son Nebi için, buraya hicret ettiği gün içinde kalması için evini inşa ede­cekti. Kendisini görerneden Efendimiz'e olan bağlılığını ilan eden bu melik için Allah Resnlü de, "Tübba' hakkında olumsuz şeyler söylemeyin. Zira o, Müslüman idi. Kdbe'ye ilk defa örtüsünü giydiren de, Es'adii'l-Hımueri idi." (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, 4/340; Hindi, Kenzü'l-Ummal, 12/80, 81) di­yerek onun faziletini anlatacak, "Nebi midir, yoksa değil midir bilmiyorum." (Hindi, Kenzü'l-Ummal, 12/81) diyerek de iltifat buyuracaktı.

541 Es'adü'l-Hımyeri Medine'ye geldiğinde burada dört yüz kadar din alimi var­dı; bunlann hepsi de, geleceğini bildikleri Son Nebi'yi beklerneye durmuşlar­dı. Sebebini sorduğunda kendisine, "Biz, kitaplarımızda görüyoruz ki, Ai­lah'ın göndereceği son peygamber Muhammed, buraya hicret edecek. Biz de, O'nu burada karşılamak için bekliyoruz." diyorlardı. Onlann bu samimi hilllerini göriince, her birisine birer ev yaptıran Hımyeri, bu şahısların diğer ihtiyaçlannı da giderecek ve Efendisi'ne hasret gönüllerin böylelikle gönlünü almaya çalışacaktı. Bkz. SiIlihi, Sübülü'l-Hüda, 3/274

542 Bkz. Halebi, Sire, 2/278, 279

ve babalarının yaptırdığı bu evi, ellerinden çıkarıp satacaklar­dı. İşte bu ev, mirasla el değiştire değiştire şimdi Ebu Eyyu­b'a intikal etmiş; onun taht-ı tasarrufunda bulunuyordu. Bel­ki Yemen meliki Es'adü'l-Hımyeri O'nu misafir edememişti; ama Allah (celle celaluhü), onun samimi ve yürekten bu gayretini boşa çıkarmamış, hicret ettiği gün içinde kalsın, diye yaptır­dığı bu evde. şimdi Resülü'nü ağırlıyordu. Kainatta tesadüfe yer yoktu ve:

- Devenin yularını serbest bırakın; çünkü o memurdur, sözünün anlamı, şimdi daha iyi anlaşılıyordu!

Elbette Hz. Eba Eyyüb, Medine'nin en bahtiyar kişisi olarak kendisini görüyordu. Bu sevincini ashab-ı kiramla da paylaşmak isteyen Eba Eyyüb'un, bir şiir terennüm ettiği du­yuldu. Şöyle diyordu:

- Ben Ahmed diye birisini biliyorum ki O,

Allah tarafından herkese gönderilen bir Resul ve yaratıl­mışların en şereflisidir.

Şayet ömrüm, O'nun ömrüne yetişirse, O'na en sadık bir vezir,

Ve yanındaki amcaoğlu gibi olacağım.

Bugün ben kılıcımla, O'nun düşmanlarına savaş ilan et­miş bulunuyorum ki,

Böylelikle O'nun sinesinde meydana gelebilecek sıkıntıla­rı şimdiden bertaraf etmiş olayırn.v<'

Bu şiir de, yıllar öncesinden, Allah'ın Son Nebi'si geldi­ğinde içinde kalsın diye bu evi inşa eden Es'adü'l-Hzmyerl'ye ait bir şiirdi. 544

543 Bkz. İbn Kesir, Tefsir, 4/183

544 Hatta, zayıfbile olsa bazı rivayetlerde Eba Eyyfıb el-Ensari'nin, hanesine teş­rif ettiklerinde bizzat, eline aldığı bu şiirleri Efendimiz'e verdiği (Bkz. Salihi, Siibiilii'l-Hiida, 3/274); yahut, zuhür ettiğini duyıınca, EbU Leyla adındaki bir elçi ile bu mektubun Efendimiz'e ulaştırıldığı anlatılmaktadır. Ebu Leyla ile karşılaşan Allah Resülü (sallallalıu aleyhi ve sellern), "Sen, Tübba' meli

Belli ki; hatıralar canlanmış ve şükür adına tahdis-i ni­met olarak Allah'ın kendilerine olan ikramlan dile getiriliyor ve böylesine önemli bir tevafuk, bütün ümmete mal edilmek isteniyordu. Belki de, şiddetle tepki veren Mekke'ye mukabil Medine'nin, O'nu kabulde bu denli aktif olmasının altında, böylesine bir tarihi arka plan yatıyordu.545

Gerçi Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellem), Eba Eyyüb'un evine misafir gelmişti; ama Erisar'ın tamamı aynı heyecanı du­yuyordu; çünkü O (sallallahu aleyhi ve sellem), kendilerine misafir 01-

kinin mektubunu getiren Ebu Leyla mısın?" diye soracak ve o da, "Peki Sen kimsin?" diye mukabele edecektir. "Ben, Muhammed'im. O mektubu getir!" dedikten sonra da alıp onu okuyacaktır. Üzerinde şunlar yazılıdır:

- Alemlerin Rabbinin Resülü ve peygamberlerle nebilerin hatemi, Abdul­lah'ın oğlu Muhammed'e, Hımyer'in ilk Tübba'ından.

Daha, mektubun dışındaki ifadelerde bile Melik'in, Resülullah'a olan say­gısını dile getirmesi ve Allah Resülü'niin adını kendi adından önce yazıyor olması ayrıca dikkat çekmektedir.

Mektupta ise şunlar yazmaktadır.

- Ya Muhammed! Ben, Sana, Senin ve her şeyin Rabbine, Rabbinden getirdi­ğin her şeyin iman ve İslam şeairi olduğuna iman ettim. Bunun sebebi ise, bu kitap vesilesiyle Sana ulaşıp yann ahiret gününde bana şefaat etmen ve beni unutmaman içindir. Şunu bil ki ben, daha Sen gelmeden ve Allah, daha Seni göndermeden önce Sana iman etmiş öncüllerdenim. Ben, Senin ve İbrahim'­in dini üzereyirn,

Mektubu okuduktan sonra, başlangıçta da sonuç itibariyle de her iş Allah'a aittir, manasındaki ayeti okuyan Efendiler Efendisi, üç kere:

- Sana da merhaba ey Tübba beldesindeki Salih kardeş, diye mukabelede bulunacaktı. Bkz. Halebi, Sire, 2/278,279

545 Medine ahalisinin menşei konusunda farklı rivayetler bulunmaktadır; Hz.

Musa ile birlikte hacca gelen İsrailoğullanndan bir grup gelecek Son Nebi'­nin özelliklerini bildikleri için burada kalıp O'nu beklemek istemişlerdi. Aynı zamanda, bulunduklan yerde Buhtunnasır adında zalim bir hükümdar vardı ve orada kendilerini güvende hissetmiyorlardı. Şam'dan Yemen'e kadar ka­lacak yer aramış ve Tevrat'ta anlatılan özelliklere uyan yer olarak en sonunda Medine'yi bulmuşlardı. Bunlann ilk geldikleri yer, Beni Kaynukô. çarşısının olduğu bölge idi. Daha sonralan, diğer Arap topluluklar da bunlara katılarak Medine'yi oluşturmuşlardı. (Diğer bir rivayette ise, bunlardan önce Arneli­kalılann buraya yerleştikleri belirtilmektedir.) Evs ve Hazreç ise, Yemen ta­rafından buraya gelmiş ve oradaki sıkıntılardan emin olmak için Medine'ye yerleşmişti. Bkz. Salihi, Sübülü'l-Hüda, 3/271 vd.

muş, Mekke'nin hiddet soluyan havasına mukabil Medine'nin sıcaklığını tercih etmişti. Artık Ebu Eyyüb'un evi, Erisar'ın uğ­rak yeri olmuştu; her akşam kapıda, en az iki veya üç Ensar yemek getiriyor, Allah Resülü ve yanına gelen misafirlerini do­yurarak Ensar cömertliğini göstermek istiyorlardı.