Konu Başlığı: İhram ve ona ait hükümler Gönderen: Safiye Gül üzerinde 26 Nisan 2011, 14:59:46 İhram ve Ona Ait Hükümler Burada iki rekat namaz daha kıldı; her halinde ibadet neşvesi nümayandı. Esas niyet Kabe'yi tavaftı ve Allah Resülü de ihrama girdi. Niyetteki netliği ashabıyla da paylaşmak istiyordu; onun için devesinin üzerine çıkarak: - Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnne'l-Hamde ve'n-Ni'mete lek; ve'l-miilke la şerike lek, diye telbiye getirmeye başladı. Ümmü Selerne Validemiz de ihram için niyet etmişti. İlk defa karşılaşıyorlardı; ihramla da ilk defa tanışacaklardı. Resülullah'ın adımlan yakın takibe alınmış ve yaptığı her şey ashabı tarafından tekrarlanır olmuştu. Adım adım O'nu takip eden ashab-ı kiramın çoğu burada ihrama girmişti. Burada giremeyenler de Cuhfe'ye gelince girecek ve tam tekrnil ibadet neşvesine bürüneceklerdi; zira Cuhfe'ye kadar kendilerine bir kolaylığın sağlandığını biliyorlardı. Yolculuk devam ediyordu; Beydd denilen mevkiden Beni Bekir, Cüheyne ve Müzeyne kabilelerinin yanına doğru yönelen Efendimiz'in maksadı, onları da bu yolculukta yanında görmekti, Ancak onlar, mal ve mülkleriyle meşguliyetlerini ileri sürerek umre kervanına katılmayacaklardı. Kabe'ye doğru ilerleyen mü' minl eri arkadan süzerken müminler kendi aralarında şöyle konuşuyorlardı: 227 Bu müfrezenin komutanının, Sa'd İbn Zeyd olduğu da söylenmektedir. Bkz. Vakıdi, Megazi, 1/574; Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 5/34 - Muhammed bizi, silah ve mühimmat bakımından son derece hazırlıklı bir kavimle savaşmaya çağırıyor; halbuki O ve ashabı bugün, bir oturumda yenilecek deve gibiler. Muhammed ve arkadaşları bu seferden asla sağ olarak dönemezler; baksanıza yanlarında ne silah var ne de savaşmak için bir hazırlıkları! Her halinde tebliğ ve irşad nümôyan olan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yolda ilerlerken Beni Nehd kabilesine mensup bir kısım insanlarla karşılaşmıştı. Konuyu hemen sohbet-i canana getirdi ve onları Allah'a iman etmeye çağırdı; müspet cevap vermiyorlardı. Kısrnet ayaklarına kadar gelmişti ama kıymet bilememişlerdi. Ancak gelip Allah Resülü'ne süt ikram etmek istediler. Allah Resülü: - Bir müşrikin hediyesini kabul edemem, diyerek geri çevirdi. Ancak, ashabına dönerek bunların satın alınmasını talep etti; denilen hemen yapıldı. Bugüne kadar ellerinde ne varsa yanlarına uğrayanlar tarafından gasbedilen Beni Nehd, karşılaştıkları bu civanmertlik ve inceliği hayranlık ve şaşkınlık içinde seyrediyorlardı. Ashab-ı kiram, daha da ileri giderek Beni Nehd'in avladığı üç tane keleri onlardan satın almış ve oturup aralarında yemek istemişlerdi. Daha önceden ihrama girenlerin aklına hemen, ihramdayken avlanmanın yasak olduğu hükmü geldi ve kendilerinin bizzat avlamadıkları bu hayvanların etinden istifade edip edemeyeceklerini sordular: - Yiyin, diyordu. Kendiniz için bizzat avladıklarınız veya özellikle sizin için avlananlar dışında her türlü kara hayvanı size helaldir; ihramlı olarak bunları yiyebilirsiniz! Her adımda din adına yeni bir şey öğreniyorlardı; Ebva'ya geldiklerinde, kurbanlıkların başında görevli olan Hz. Naciye Allah Resülü'nün huzuruna gelmiş ve: - Ya Resülullah, diyordu. Develerden birisi yolda kaldı; yürüyemiyor. Ne yapalım? - Onu kes ve boynundaki ipini de kanına batır, buyurdu. Ancak onun etinden ne sen ne de arkadaşlarından herhangi biriniz yemesin; onun etini sizin dışınızdaki insanlara bırakın! Ashab arasında EbU Katade henüz ihrama girmeyenlerdendi. Yirmi kişilik öncü birlikle hareket etmiş ve bir hayli mesafe katet- mişlerdi. Mola verdikleri bir sırada o da oturmuş bir kenarda ayakkabısının bağını bağlamakla meşguldü. Bu sırada karşılarına bir zebra çıkıvermişti; onunla birlikte olan birliğin diğer elemanları, ihrama girdikleri için zebraya bir şey yapamıyor, bir an önce Ebu Katade'nin görerek onu avlamasını istiyorlardı. Etinin hel al olabilmesi için kendileri de ikaz edemiyor ve Ebu Katade görmeden önce zebra kaçacak diye büyük üzüntü duyuyorlardı. Nihayet zebrayı Ebu Katade de görmüştü; görür görmez hemen yayına koşup onu kaptığı gibi atının üstüne atladı. Bu sırada ok ve mızrağını almayı unutmuştu; arkadaşlarına seslenerek kendisine onları vermelerini istedi. Ancak hiçbiri buna yanaşmıyordu; zira biliyorlardı ki, zebrayı avlama konusunda ona yardım etseler, etini hiçbiri yiyemeyecekti: - Vallahi de biz, bunun için sana yardım edemeyiz, diyorlardı. Ebu Katade sinirlenmişti; atından aşağıya atladı ve istediği malzemeleri kendisi alarak yeniden atına bindi. Çok geçmeden Ebu Katade, avladığı zebrayı yüklenmiş olarak ashabın yanına geldi. Sevinmişlerdi; yolculuk sırasında yine bir ikram-ı ilahi ile karşı karşıya idiler. Bir taraftan da, ihramda oldukları halde avlanmış bir kara hayvanının etini yeme konusunda şüphe duyuyorlardı; buna rağmen oturmuş ve zebra ile bir güzel karınıarını doyurmuşlardı. Ebu Katade, ön budu Allah Resülii'ne saklamıştı. Huzura gelip de durumu kendisine anlatınca: - Sizden herhangi biri onu gösterip de avlamasını istedi mi, diye sordu. - Hayır, dediler. Bunun üzerine Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem): - Onun geride kalan kısmını da yiyin; zira o, Allah'ın size olan helal bir ikramıdır, buyurdu. Daha sonra da Ebu Katade'ye döndü ve: - Yanında ondan bir şey kaldı mı, diye sordu. Bunun üzerine Ebu Katade, zaten Efendimiz için sakladığı ön budu kendilerine takdim etti; ihramlı olduğu halde Allah Resülü de avın etinden yedi. Hudeybiye'ye geldiklerinde ashab arasından Ka'b İbn Ucre'nin başındaki yara üzerine haşerat üşüşmüş ve onu ciddi manada rahat- sız etmeye başlamıştı. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yanına gelip de durumuna şahit olunca ona: - Başında üşüşüp duran bu haşerat sana eziyet veriyor mu, diye sordu. - Evet, cevabını alınca da: - Senin bu kadar bitkin düşeceğini hiç düşünmemiştim, buyur- du ve başını traş etmesine izin verdi. Ardından da şunlan tembih etti: - Bunun için sen, üç gün oruç tut; altı fakirin karnını doyur veya kolayına geldiği gibi bir kurban kes!228 Bütün bunlar, ihramlı iken bir mü'minin nasıl davranması gerektiğini gösteren örneklerdi ve ashab-ı kiram da bunlarla ilk defa karşılaşıyordu. Her adımlarında din adına yeni bir şey daha öğreniyor ve Allah' a daha yakın bir kulolabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Konu Başlığı: Ynt: İhram ve ona ait hükümler Gönderen: Mehmed. üzerinde 02 Mayıs 2019, 09:12:31 Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: İhram ve ona ait hükümler Gönderen: Ceren üzerinde 23 Ağustos 2019, 20:52:39 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden kullardan eylesin inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: İhram ve ona ait hükümler Gönderen: Züleyha üzerinde 24 Ağustos 2019, 11:09:28 Rabbim razi olsun hocam insallah selam ve dua ile insallah hocam
|