> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Peygamberimizin Hayatı > İfk hadisesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İfk hadisesi  (Okunma Sayısı 775 defa)
06 Ocak 2011, 15:09:17
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Ocak 2011, 15:09:17 »



İfk Hadisesi
 
Zahiren îman etmiş görünüp hakikatte îman etmemiş münafıklar güruhu, her zaman her fırsatta Resûli Ekrem Efendimizi ve ashabını rahatsız etmek gayret ve maksadını taşıyorlardı. Bu maksatlarında muvaffak olmak için de ellerinden gelen her yola başvurmaktan asla çekinmiyorlardı. Öyle ki Kâinatın Efendisinin lekesiz, tertemiz mahrem hayatına dil uzatacak kadar küstah ve âdice hareket edebilme cür'etini bile gösterebiliyorlardı.

İfk Hâdisesi, Hz. Aişe (r.a.) Validemize, münafıkların reisi Abdullah b. Übeyy tarafından yapılan iftira hadisesidir. Hâdise şöyle cereyan etmiştir:

Hz. Âişe'den (r.a.) öğrendiğimize göre, Resûlullah (s.a.v.) herhangi bir sefere çıkacakları zaman Ezvacı Tâhirat arasında kur'a çeker, kur'a kime düşerse onu beraberinde götürürdü.313 Benî Müstalık Gazasında ise, kur'a, Hz. Âişe Validemize düşmüştü.314

Hâdisenin bundan sonrasını bizzat Hz. Âişe Validemiz şöyle anlatmıştır:

"Resûlullah'la beraber sefere çıkmıştım. Bu sefer, hicab âyeti inzal buyurulduktan sonra idi. Bunun için ben hevdeçin içinde taşınır, konak yerine de yine hevdeç içinde indirilirdim. Bu suretle gittik.

"Resûlullah (s.a.v.) bu gazasından (Benî Müstalık) dönüyordu. Medine'ye yaklaştığımızda bir konak yerine indi. Gecenin bir bölümünü orada geçirdi. Sonra göç edilmesini emretti.

"Hareket emri verildiği zaman, ben kalkıp ihtiyacımı gidermek için yalnız başıma ordudan ayrılıp gittim. Kazayı hacet ederek, dönüp bindiğim devenin yanına geldim. Göğsümü yokladığımda, Yemen göz boncuğundan dizilmiş gerdanlığımın kopmuş olduğunu farkettim. (Bu gerdanlığı annesi Ümmü Ruman düğün hediyesi olarak takmıştı.) Dönüp gerdanlığımı aramaya koyuldum. Fakat onu aramak beni yoldan alıkoymuştu. Ben öyle zannetmiştim ki, sefere iştirak etmiş olanlar bir ay bekleseler dahi, benim devemi, ben hevdeçte bulunmadıkça sevketmezler. Hâlbuki yolda bana hizmet edenler, gelip hevdecimi yüklemişler, bindiğim deveyi de hareket ettirmişlerdi. Onlar beni hevdeç içinde sanıyorlarmış. Çünkü, o zaman kadınlar hafif idi; iri ve ağır vücutlu değillerdi. Yemek de az yerlerdi. Bu sebeple hizmetçiler, hevdeci yüklemek üzert kaldırdıklarında hevdecin ağırlık derecesinin farkına varamayarak yüklemişler. Hem ben, küçük ve zaîf bir kadındım. Deveyi sürüp gitmişler.

"Gerdanlığımı, ordu ayrılıp gittikten sonra buldum. Hemen dönüp ordugâha geldim. Fakat onlardan kimseyi bulamadım. Hepsi çekip gitmiş. Ben de oradan evvelce bulunduğum yere geldim. Çarşafıma bürünüp yanımın üzerine uzandım. Hevdeçte beni bulamayınca, aramak için yanıma gelirler sandım. O sırada gözlerimi uyku bürüdü; uyumuş kalmışım.

"Safvan b. Muattal, ordunun arkasına kalır, halkın mallarını araştırır, bir şey kalmışsa, kaybolmamak için, alıp diğer konak yerine götürürdü.

"Safvan, askerin arkasından yürüyerek, sabaha karşı bulunduğum yere doğru gelmiş. Uyuyan bir insan karaltısı görünce, gelip başucuma dikilmiş ve beni görür görmez tanımış. Çünkü, bize hicab âyeti inmeden evvel, onun beni görmüşlüğü vardı.

"Safvan, beni görünce şaşırarak 'İnnâ lillah ve innâ ileyhi raciûn=Biz Allah'ın kullarıyız ve muhakkak O'na dönüp varıcıyız.' dedi.

"Hemen onun sesine uyandım. Çarşafımla yüzümü örtüp büründüm.

"Vallahi, onunla ne bir kelime konuşmuşuzdur, ne de istircadan ["İnnâ lillah ve innâ ileyhi raciûn"dan] başka ondan bir kelime işitmişimdir.

"Bundan sonra Safvan, devesini indirdi. Beni, binsin diye ayağını devesinin ön ayağına bastı. 'Bin.' dedi ve kendisi geri çekildi.

"Ben de hemen kalkıp deveye bindim. Kendisi de devenin başını, yularını çekerek askere yetişmek için sür'atle ilerlemeye başladı.

"Sabaha kadar askerin arkasından yetişemedik.

"Nihayet asker, konak yerine inip yerleştiği sırada idi ki Safvan'ın, devenin yularını çekerek konak yerine getirdiği görüldü."315

BAŞMÜNÂFIĞIN DURUMU DEĞERLENDİRMESİ

Safvan b. Muattal, Hz. Âişe Validemizi deve üzerinde getirirken, münafıkların başı Abdullah b. Übey'le karşılaşmışlardı. Abdullah b. Übey, "Bu kimdir?" diye sordu.

"Âişe'dir." dediler.

Kavmi arasında itibarı oldukça sarsılan, bütün nazarları menfî şekilde üstüne toplamış bulunan başmünâfık, bu masum hâdiseyi diline dolamak istedi. Bu meş'um niyetini hemen orada izhar etti:

"Vallahi," dedi, "ne Âişe o adamdan dolayı kurtulur, ne de o adam Âişe'den dolayı kurtulur!"

Daha bir sürü alçakça lâf etti.316

Ordugâh, başmünâfık Abdullah b. Übey b. Selül'ün yaptığı iftirayla çalkalandı. Hz. Âişe der ki:

"İftiracılar, aleyhimde söyleyeceklerini söylemişler, ordugâh çalkalanmış! Vallahi, benim bunların hiçbirinden haberim yoktu!"317

ŞENİ İFTİRA

Görüldüğü gibi, hâdise her türlü şaibeden uzak cereyan etmişti. Hz. Âişe Validemiz, mâkul ve meşru bir mazeret sebebiyle geride kalmış. Bir müddet sonra, ordunun geride kalan veya düşen eşyalarını bulup sahiplerine teslim etmek üzere toplamakla vazifeli gayet saf, temiz kalbli ve sonradan hasur olduğu, yâni erkekliği bile bulunmadığı anlaşılan Safvan b. Muattal tarafından görülmüş ve getirilip orduya yetiştirilmiştir.

Kur'ânı Azîmüşşan'a göre, peygamberler, mü'minlere öz nefislerinden daha üstündür. Ezvacı Tâhirat da, "mü'minlerin anneleri" hükmündedir. Resûli Ekrem Efendimizden sonra bile zevcelerinden herhangi birini nikahlamak kesinlikle yasaklanmıştır.318

Buna binâen, Allah'a ve Resulüne gerçek mânâda îman etmiş hakikî bir Müslümanın, bu kadar kesin ve açık âyetler karşısında, Hz. Resûlullah"ın, gerek sağlığında ve gerek Melei Âlâ'ya yükselişlerinden sonra, zevcelerinden herhangi birisine,değil kötü gözle bakması, hattâ böyle bir kötülüğü kalbinden geçirmesi bile tasavvur edilemez.

Allah ve Resulüne gerçek mânâda îman etmiş ve onların emir ve yasaklarına riâyet eden gerçek bir mü'min ve Müslümanın, canından çok sevdiği Peygamberinin zevcesini, örtüsüne bürünmüş ve yapayalnız uykuya dalmış hâlde görünce, onu hürmet ve saygı içinde deveye bindirip, orduya sür'atle yetiştirmesi kadar tabiî ve zarurî ne olabilirdi?

İşte, gerçek mânâda bir mü'min ve Müslüman olan, hattâ erkeklik özelliğinden bile mahrum bulunan Safvan b. Muattal da, dininin gereği olan bu vazifeyi yapmıştır.

Ne var ki, kalblerinde hastalık bulunan, dilleriyle "îman etti." deyip, kalben îman etmemiş bulunan ve işleri güçleri mü'minleri birbirine düşürmek olan münafıklar, hususan Abdullah b. Übey b. Selül, bunu bir ganîmet bilmiş ve diline dolayarak Hz. Aişe Validemize şen'îce iftirada bulunmuştur. Maksadı, üzerine toplanan nazarları dağıtmak, Resûli Kibriya Efendimizin nâzik ruhunu rencide etmek ve Müslümanları birbirine düşürmek, onların birbirine karşı olan itimatlarını sarsmaktı.

Hz. Aişe nin, Söylenenlerden Uzun Müddet Habersiz Oluşu

Münafıkların reisi Abdullah b. Übey'in başlattığı, Hasan b. Sabit, Mistah b. Üsase, Hamne binti Cahş ve halktan bazı saf Müslümanların, münafıkların tuzağına düşerek etrafa yaydıkları iftira hâdisesinden., Hz. Aişe'nin uzun bir müddet haberi olmamıştı. Bu hususu Hz. Aişe (r.a.) şöyle anlatır:

"Medine'ye gelince, ben, çok geçmeden ağır bir hastalığa (humma) tutuldum. Bir ay çektim. Meğer bu esnada halk arasında Ashabı İfk'in iftiraları dolaşıyormuş! Ben ise olanlardan bütünüyle habersizdim. Aleyhimde iftiraları Resûlullah'la annem ve babam da duymuşlar, fakat bana hiçbir şeyden bahsetmiyorlardı.

"Yalnız, hastalığımda beni şüphelendiren bir husus vardı: Nebî'den (s.a.v.) daha önce hastalığım zamanında görmüş olduğum lütuf ve şefkati bu hastalığım esnasında görmüyordum. Ve adımı bile zikretmeden 'Hastanız nasıl?' diyor ve bununla iktifa ediyordu. Benim, iftiracıların uydurduklarından hiç haberim yoktu."319

Söylenenleri Hz. Resûlullah, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Âişe'nin anneleri duymuş olmasına rağmen, Hz. Âişe'ye bir şeyden bahsetmiyorlardı. Ancak, yukarıda zikrettiğimiz şekilde, Hz. Resûlullah'in kendisine karşı tavrından Hz. Âişe endişe duyuyor ve üzülüyordu. Fakat, bunun sebebinden haberi yoktu.

Hz. Âişe, İftirayı Nasıl ve Kimden Öğrendi?

Hz. Âişe, iftirayı kimden ve nasıl öğrendiğini de şöyle anlatır:

"Aradan 20 küsur kadar gece geçmişti. Hastalığımı atlatmış, nekahet devresine girmiştim.

"Bizler, o zaman Arap olmayanların evleri yanında edindikleri şu helaları, kokusundan tiksindiğimiz için, evlerimizin yanında bulundurmaz, Medine'nin kırlarına çıkardık. Kadınlar, her gece oraya, ihtiyaçlarını gidermek için çıkarlardı.

"Ben, yine bir gece Mıstah b. Üsase'nin annesiyle, hacet giderme yerimiz olan Menası tarafına çıkmıştım. Mıstah'ın annesi, çarşafına takılarak düşünce, 'Mıstah yüzünün üzerine düşsün, kahrolsun!' diyerek oğluna beddua etti.

"Ben, 'Ey ana!.. Ne diye oğluna beddua ediyorsun?' dedim. Sustu, cevap vermedi.

"İkinci kere ayağı dolaşıp düştü. Yine, 'Mıstah yüzünün üzerine düşsün, kahrolsun!' dedi.

"Ben, 'Ey ana!.. Ne diye oğluna beddua ediyorsun?' dedim.

"Yine susup cevap vermedi.

"Üçüncü kere düştü. Yine 'Mıstah yüzünün üzerine düşsün!' diye beddua etti.

"Ben yine, 'Ey ana!.. Ne diye oğluna beddua ediyorsun? Bedir Savaşında bulunmuş bir zâta hiç sövülür, beddua edilir mi?' dedim.

"O, 'Vallahi, ben, ona, senin aleyhinde söylediklerind...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İfk hadisesi
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:20:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İfk hadisesi rüya tabiri,İfk hadisesi mekke canlı, İfk hadisesi kabe canlı yayın, İfk hadisesi Üç boyutlu kuran oku İfk hadisesi kuran ı kerim, İfk hadisesi peygamber kıssaları,İfk hadisesi ilitam ders soruları, İfk hadisesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes