> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Huneyn'de karşılıklı hazırlık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Huneyn'de karşılıklı hazırlık  (Okunma Sayısı 828 defa)
23 Nisan 2011, 15:02:52
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Nisan 2011, 15:02:52 »



Huneyn'de Karşılıklı Hazırlık

Şevval ayının onuncu gününün akşamı Huneyn'e gelinmişti; günlerden salı idi! Hevazinlilerin lideri Malik İbn Avf da, üç atlısı­nı görevlendirmiş ve farklı yönlere göndererek keşif yapmalarını is­temişti. Resülullah ve ashabına muttali olan Hevazirı casuslarının, kumandanIarı Malik'in yanına geri döndüğünde renkleri atmıştı. Korkudan tir tir titriyorlardı! Durumlarından endişelenen Malik on­lara:

- Yazıklar olsun size! Bu haliniz de ne, diye sordu.

- Vallahi de bizler, alaca at1ar üzerinde beyaz giysili adamlar

gördük, diye başladılar sözlerine. Allah'a yemin olsun ki, şu anda gördüğün hale düşmekten kendimizi alamadık; zira bizler, yeryü­zünde yaşayan insanlarla değil, sanki yedi kat sema ehliyle savaşa

hazırlanıyoruz! Şayet bizi dinlersen; kavminle birlikte hemen geri dönersin! Çünkü, yarın insanlar da bizim gördüklerimize muttali olunca aynı hale düçar olacak ve onların da elleriyle ayakları tutu­şacak!

Adını koyamadıkları bir manzaraydı; Bedir, Uhud ve Hendek'­te olduğu gibi yine melekler gelmiş ve Allah Resülü'ne destek olma­sı için düşmanın gözüne hafifçe gözüküvermişlerdi! Ancak Malik'in canını sıkan sözlerdi bunlar ve önce onlara:

- Canınız cehenneme korkak herifler, dedi. "Meğer sizler, ne de korkak askerlermişsiniz!" diye de ilave ediyordu. Kendince bir ted­bir alarak bu üç askeri hapsettirip diğerlerinin de moralini bozma­maları için onları kimseyle görüştürmedi. Bu sefer de:

- Aranızdan kahraman birisini bana gönderin, diye seslendi.

Çok geçmeden aradığı adamı huzuruna getirmişlerdi. Malik, onu da aynı maksatla gönderecekti! Ancak sonuç, öncekilerden farksızdı; o da gidip gelmişti. Aynı şeyleri tekrar edip tir tir titriyor, gördüğü manzarayı tasvir edip geri dönmelerini tavsiye ediyordu!

Ancak bunların hiçbiri Malik'i yolundan çevirmeye yetmeye­cekti ve gecenin geç saatlerinde askerlerine emir vererek vadinin iki tarafına dağılıp gizlenmelerini, savaş başlayıp da Müslümanlar ken­dilerine doğru gelinceye kadar da buradan çıkmamalarını tembih ediyordu. Maksadı, Allah Resülii (sallallalıu aleyhi ve sellem) ve ashabı çember içine alarak ani baskınla yok etmektil

Sabahın erken saatleriyle birlikte Fahr-i Kainat Efendimiz (sal­lallalıu aleylıi ve sellem) de ashabını savaş düzenine sokmuş, sancak ve bayrakları sahiplerine vermişti. Üzerinde iki zırhla bir miğfer ve kal­kan olduğu halde onlara hitap ederek beyaz katırının üzerinde asha­bını cihada teşvik ediyor, dişlerini sıkıp da sabah ettikleri taktirde Allah'ın kendilerine zafer vereceğinin müjdesini veriyordu.

Artık ordu harekete hazırdı ve Huneyn vadisine doğru akmaya başlamıştı! Bu sırada Efendimiz (sallallalıu aleylıi ve sellern), yine ashabı­nın arasına giriyor ve safları teker teker dolaşarak yol gösteriyordu. Bir aralık kulağına:

- Bugün asla biz, sayı azlığından dolayı mağlup olmayız, diye bir söz gelmişti. Mekke ve Medine ehli yan yana gelip omuz omuza vermiş, artık mağlubiyet yüzü görmeyeceklerini düşünmeye başla­mışlardı. Halbuki nice sayıca az ordular, kendilerinden sayıca çok
daha fazla ve daha güçlü orduların üstesinden gelmişti ve buna, Be­dir'den itibaren bugüne gelinceye kadar Hicaz da şahit olmuştu! Nusret, her zaman Allah'ın inayetiyle doğru orantılıydı; O'nun aziz kıldığını zelil edecek kimse olmadığı gibi zelil kıldığını aziz hale ge­tirecek bir güç de olamazdı! Önemli olan, inayet-i ilahiyeye güvenip, bir kulolarak yapılması gerekli olanları yerine getirdikten sonra da Allah'a tevekkül etmekti ve işte Allah Resülü, böyle bir yanlış telakki karşısında çok rahatsız olmuştu. Anında sesin geldiği yöne döndü . .Adeta bakışlarıyla söylenilenlerin yanlışlığını ortaya koyuyor ve as­habı arasındaki bir hatayı tashih ediyordu!

Gerçekten de bu, tashih edilmesi gereken bir düşünceydi; zira muvaffakıyet, kesret-i etba ile değil ihlas ile mümkündü. Nihayet Huneyn vadisine doğru bu inişte hiç beklemedikleri bir tuzakla karşı karşıya kalacaklardı. Önceki savaşlarda olduğu gibi safların yan yana gelip de artık savaşın başlayacağını düşündükleri bir sırada vadinin iki tarafından çekirge sürüsü gibi askerler akın etmiş ve İslam asker­lerini ateş çemberi içine alıvermişlerdi! Ortada ne mübareze ne de karşılıklı sözlü atışma vardı! Bugün Hevazin, genel savaş kriterleri­ni bir kenara bırakmış, yiğitçe vuruşma yerine tuzak kurarak kes­tirmeden sonuca gitmeyi düşünmüştü. İslam ordusu henüz kılıcını çekmemişti ve zaten önde gidenlerin çoğunu da, galibiyeti garanti gören Mekkeli toy delikanlılar oluşturuyordu; çoğunun elinde silah bile yoktu veya olsa da savaşmak için yeterli değildi. Etrafına dönüp de sağına soluna bakan herkes, dört bir yanının düşman askerleriyle dolup taştığını görüyordu. Zira Hevazinliler, cepheye gelirken yan­larına aldıkları kadınlarını da develere bindirmişlerdi ve onları da arka saflarda savaş düzeninde tutuyor, yine yanlarına aldıkları ko­yunlada develeri de Müslümanların üzerine doğru salıyorlardı.

Huneyn'de ürperten bir manzara vardı ve bu hengamede önden giden süvari birlikleri sarsılmış ve çareyi geri çekilmekte bulmuş­lardı. Onları, ganimet beklentisiyle orduya katılan Mekkeliler takip ediyordu! Bu manzara, diğer insanların da moralini bozmuş ve Müs­lümanlar adına Huneyn'de, hiç beklenmedik bir çözülme başlamış­tı! Belli ki bu, sayılarına güvenmenin bir neticesiydile'"

328 Bkz. Tevbe, 9/25, 26,27

Hatta bu arada fırsat kollayıp da kargaşa içinde Efendimiz'i öl­dürmek isteyenler vardı; Nadir İbn Hôris onlardan biriydi. Mekke ileri gelenleriyle birlikte Hevazin'e doğru yola çıkmış ve İslam ordu­sunda görülebilecek en küçük bir zaaf anında saf değiştirerek karşı tarafa geçmeyi planlamışlardı. İşte şimdi, onlann bekledikleri bu fırsat ellerine geçmişti ve Nadir de Efendimiz'i öldürmek için fırsat kolluyordu! Bu sırada Allah Resülii (sallallalıu aleylıi ve sellern), bineğini mahmuzlamış müşriklerin üzerine doğru yürüyordu. Arkadan yanı­na yaklaşıp da kılıcını kaldıracağı sırada:

- Hey, sen! Olduğun yerde kal, diye bir ses duydu. Bu ses o kadar derinden geliyordu ki, yüreğine işlemiş ve korkudan titreme­ye başlamıştı. Zira sesin geldiği yöne doğru dönüp baktığında kar­şısında, Bedir'deki gibi beyaz tenli adamlar görüyordu! Nadir'in eli kolu tutulmuştu; kendisinde adım atacak takat bile bulamıyordu! Anlamıştı; öldürmeye yeltendiği şahıs, Allah tarafından korunan ve meleklerle müeyyed kılınan Resülullah'tı ve kılıcını kınına koyduğu gibi oradan aynlıp kayıplara kanşacaktı.

Bu arada musibeti ikileştiren sözler de dolaşıyordu; Müslüman olmadığı halde ganimeti garanti gördüğü için orduya katılan veya henüz İslam'ı olduğu gibi sindirme fırsatı bulamamış olanlar:

- Bugün büyü bozulmuştur; bu iş burada biter, türünden sözler saıf ediyor ve diğer insanların da moralini bozuyorlardı. Bu sözler, henüz müşrik olduğu halde Efendimiz (sallallalıu aleyhi ve sellem) ile bir­likte Huneyn'e kadar gelen ve gelişmeleri uzaktan seyretmeyi tercih eden Safvan İbn Ümeyye'yi bile kızdırmıştı; yanına koşup da:

- Müjdeler olsun; Muhammed ve arkadaşlan hezirnet yaşıyor!

Vallahi de artık ebediyen ayağa kalkamazlar, diye seslenince yerin­den kalkmış ve haberi getiren üvey kardeşi Kelde İbn Hanbel'e tepki olarak:

- Kes sesini ve çeneni kapa, diye bağırmıştı. Sen bana, çöl be­devilerinin zafer haberini mi getiriyorsun! Vallahi de ben, Hevazinli birisinin ökçesi altında yaşamaktansa Kureyşlinin bana efendi ol­masını tercih ederim!

Bunlan söylerken burnundan soluyordu ve Resülullah'ın rnağ­lup olmasını istemiyor ve içine sindiremiyordu. Durumu tetkik için de, yanına kölelerinden birisini çağıracak ve:

- Git bakalım; şu anda meydanda ne türlü parola hakim, diye­rek onu savaş meydamna gönderecekti.

Bu sırada sağ taraftan bir ses yükseliyordu:

- Ey insanlar! Bana doğru gelin! Ben Allah'ın kulu ve Resülii'< yüm; bunda yalan yok! Ben, Abdulmuttalib'in oğlu Muhammed'im!

Etrafında yüz civarında ashabının kaldığı Huneyn'de, yeniden maya tutacak bir çıkıştı bu ve Sultanlar Sultam, sadece ashabına seslenmekle kalmıyor, beyaz katırının üzerinde düşmanın üzerine doğru hamle yaparak ashabına yol gösteriyordu! O kadar ki, Efen­dimiz'in bineğinin dizginlerini tutan Hz. Abbas ile diğer yanında O'ndan ayrılmamaya and içmiş Ebu Süfyan kan ter içinde kalmıştı! Diğer yandan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), Rabbiyle mü na­sebetini de ihmal etmiyor ve savaşın yeni kızıştığı bu demIerde elle­rini kaldırıp:

- Allah'ım! Nusretinle imdadımıza yetişip Senin Bana vaadet­tiklerin hatırına muzafferiyet ihsan et! Allah'ım! Onlar karşısında bize mağlubiyet yaşatma! Allah'ım! Şayet aksi olursa bundan sonra yeryüzünde Sana ibadet eden kimse kalmaz. Allah'ım! Hamd sadece Sana takdim edilir, sıkıntı veren haller Sana arz edilir ve yardım da sadece Senden dilenilir, diye dua ediyordu. Bu sırada Cibril-i Emın'­in inşirah veren sesi duyuldu:

- Önünde deniz ve arkasında da Firavun olduğu gün, deniz ya­rılıp da dalgalarından kurtulduğunda Allah'ın Hz. Musa'ya öğrettiği kelimelerle O'na dua ettin, diyordu. Resül-ü Kibriyft'ya inşirah veren cümlelerdi bunlar ve aynı zamanda sahil-i selamete ulaşılacağının müjdesini ihtiva ediyordu.

Ancak yine de esbaba tevessülde kusur gösterilmemeliydi ve bu manada iş, samIdığından da ciddiydi. Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellern), yanında bulunan Hz. Abbôs'a dönüp:

- Ey Abbas, diye seslenecekti. 'Ensar topluluğuna seslen; "Ey Hudeybiye'de ölümüne söz verenler! Ey Bakara suresinde cömertlik ve misafirperverliği anlatılanlar!" diye onlara nida et!

Resfılullah (sallal...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Huneyn'de karşılıklı hazırlık
« Posted on: 23 Nisan 2024, 18:54:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Huneyn'de karşılıklı hazırlık rüya tabiri,Huneyn'de karşılıklı hazırlık mekke canlı, Huneyn'de karşılıklı hazırlık kabe canlı yayın, Huneyn'de karşılıklı hazırlık Üç boyutlu kuran oku Huneyn'de karşılıklı hazırlık kuran ı kerim, Huneyn'de karşılıklı hazırlık peygamber kıssaları,Huneyn'de karşılıklı hazırlık ilitam ders soruları, Huneyn'de karşılıklı hazırlıkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes