๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 27 Nisan 2011, 11:12:11



Konu Başlığı: Hükmün uygulanması
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 27 Nisan 2011, 11:12:11
Hükmün Uygulanması

Artık hüküm verilmiş ve sıra uygulamaya gelmişti. Zilhic­ce ayının sonlarına doğru bir perşembe günüydü. Esirler bir araya toplanarak Medine'ye getirildi; eli silah tutan erkekler Üsôme İbn Zeyd'in, kadınlarla çocuklar da Ramle Binti Hôris'uı kontrolüne ve­rilmişti. Kalelerindeki silahlarla diğer eşyaların Binti Haris'in evine gönderilmesi, koyunlarla develerin de o bölgedeki ağaçlıklarda otla­tılması emredilmişti.

Bu manzara, şefkat ve merhamet nebisi Efendimiz'in (sallalla­hu aleyhi ve sellem) rikkatine dokunmuştu; esirleri bu halde görünce, önce onlara iyi muamele edilmesini emretti ve ardından da yük yük hurma getirtip esirler arasında dağırtırdı. Havanın sıcaklığının da etkisiyle perişan bir görüntüleri vardı ve Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellern), daha önceleri olduğu gibi yine ashabını uyaracak, esirlere iyi davranmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatacaktı.

İş, sadece kendi şahsına bırakılmış olsaydı, onların hepsini de affeder ve yollarını serbest bırakırdı; ancak mesele artık çoktan ka­muya mal olmuştu. Kamuya min olan meselede Allah hakkı söz ko­nusuydu ve hakkullahın olduğu yerde şahsi tasarrufta bulunmanın imkanı olmazdı. Toplum içinde huzursuzluk çıkarmayı alışkanlık haline getiren insanlar, zamanında ve hak ettikleri karşılıkla ceza­landınlmazlarsa bu, daha sonrakiler için de bir örnek olur ve böyle­likle sosyal hayatta sökün eden yeni problemlerle insanlarda huzur kalmaz, her tarafta yeni eşkıyalar türerdi. Öyleyse toplumun selame­ti adına, toplumda problem çıkarmayı itiyat haline getirenler ceza­landınlmalı ve böylelikle masum insanların hukuku, koruma altına alınmalıydı.

Daha sonra da, Beni Kurayza' dan haklarında hüküm verilenler teker teker çıkarılıp idam mahalline getirilmeye başlandı. Araların­dan teker teker alınıp da giden arkadaşlarını gören esirler, liderleri olan Ka'b İbn Esed'e:

- Ya Ka'b, diyorlardı. Muhammed bize ne yapacak?

Derdi başından aşkın Kab, derin bir nefes çektikten sonra şu cevabı verdi onlara:

- Hiç hoşunuza gitmeyecek bir şey; yazıklar olsun size! Ne

kadar da ahmak adamlarsınız! Görmüyor musunuz; giden bir daha geri gelmiyor! Vallahi de bunun sonucu kılıçtan başkası değil! Daha önce ben sizi uyarmış ve içinde bulunduğunuz tavırdan vazgeçirme­ye çalışmıştım; ama dinlemediniz!

- Şimdi yüze vurup da azarlama sırası değil, diyorlardı. Zaten bizler, senin görüşüne muhalefet etmiş olmaktan çekinmeseydik, Muhammed'le aramızdaki anlaşmayı asla ihlal etmezdik!

Beri yanda bu konuşmalara şahit olan Huyeyy İbn Ahtab, duru­mu sezmiş, onlara şöyle sesleniyordu:

- Birbirinizi suçlamayı bir kenara bırakın; çünkü bu durumda hiçbir fayda getirmeyecektir! En iyisi siz, dişinizi sıkın ve kılıca karşı direnç kazanmaya çalışın!

Şefkat Nebisine ait bir uygulama daha dikkat çekiyordu; öğle sıcağı bastırınca esirlerin dinlenmesi için ashabını uyaran Allah Re­snlü (sallallalıu aleyhi ve sellern), sadece hükmün uygulanmasını, bunun dışında bir zararın verilmemesini tembihleyerek:

- Onları aynı anda, hem güneşin harareti hem de kılıcın sıcak­lığıyla cezalandırmayın, buyuracaktı.

Efendimiz'in talimatı hemen yerine getirilecek ve ashab- ı kiram, esirleri istirahat etmeleri için uygun bir yere alıp su ikram edecek ve dinlenmelerine imkan vereceklerdi.

Bir aralık Efendiler Efendisi, Ka'b İbn Esed'le göz göze gelmiş­ti; ona:

- Ka'b, diye seslendi. Hukukullahı ihlalden hüküm giymiş bi­risine, eşyayı şefkatle kucaklayan enginliğin yürekten gelen sesiydi bu. Allah'a ve Resnlü'ne karşı gelişin bedeli ödenecekti ama Allah Resnlü (sallallahu aleyhi ve sellern), üzerinde hüküm icra edilecek olan şahsa şefkat nazarlarıyla bakıp, hiç olmazsa öbür aleme giderken ebedi yok oluşla tükenmemeleri adına fırsat veriyordu. Kab da bunu hissetmişti; döndü ve:

- Buyur, ya Eba'l-Kasım, dedi. Bunun üzerine Efendimiz (sallal­lahu aleyhi ve sellern):

- İbn Cevvas'ın size olan nasihatini niye dinlemediniz, buyur­du. Çünkü o, Beni tasdik edip muhataplarına Bana ittiba etmeyi em­rediyor, Beni gördüğünüz zaman da onun selamını Bana söylemeni­zi talep ediyordu!

Ka'b'ın kaçabileceği bir yer kalmamıştı; gerçekten de söyledi­ği gibiydi! Zaten, daha birkaç gün önce İbn Cevvas'ın söylediklerini kavmine o hatırlatmıştı ama onlar buna şiddetle karşı çıkınışlardı. O gün olduğu gibi şimdi de, üzerinde kavminin ağır baskısı vardı ve son cümleleri olarak şunlan söyleyecekti:

- Tevrat'a yemin olsun ki, doğru söylüyorsun ey Eba'l-Kasım!

Şayet Yahudilerin, benim kılıçtan korktuğum için sana tabi oldu­ğumu dillerine dolayıp ayıplayacaklan endişem olmasaydı, ben de Sana tabi olurdum; ancak ben, Yahudi dini üzereyim!

İhanetin sembolü haline gelen bu insanların cezalandınlma işi, o günün akşam vaktine kadar devam etti. Sa'd İbn Muaz, bütün aşa­malannda bizzat başlannda bekliyor, olası bir kargaşaya müdahil olup herhangi bir problemin zuhuruna engelolmak istiyordu.


Konu Başlığı: Ynt: Hükmün uygulanması
Gönderen: Mehmed. üzerinde 30 Nisan 2019, 22:25:05
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hükmün uygulanması
Gönderen: Züleyha üzerinde 01 Mayıs 2019, 10:53:51
Rabbim razı olsun inşallah hocam selametle...