Konu Başlığı: Hevazin tarafından gelen haberler Gönderen: Safiye Gül üzerinde 23 Nisan 2011, 15:09:00 HEVAZİN TARAFINDAN GELEN HABERLER Fetih gerçekleşeli tam on dokuz gün olmuştu.v't Bu süre içinde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke' de kalma niyeti olmadığı için namazlanm da hep kısaltarak kılmıştı; otoriteyi temin edecek ve geri dönecekti. Ancak öyle olmadı; zira Heuôzin tarafından iyi haberler gelmiyordu. Gelen haberlerin doğruluğunu teyit etmek için ashabından Abdullah İbn Ebi Hadred'i: - Git ve onlann haberlerini bize getir, diyerek Hevazin'e gönderdi. Abdullah İbn Ebi Hadred onlann yaşadıklan yerlere kadar gidecek ve bir miktar aralannda kalarak durumu tetkik edip geri gelecekti! Emr-i nebeviyi alır almaz yola koyulan Hz. Abdullah, Hevazin' e geldiğinde gerçekten de onlann, ciddi ciddi savaş için hazırlık yaptıklanm görecek ve daha fazla malumat toplayabilmek için de aralannda iki gün kalacaktı. Hevazin'de fitne kazam çoktan kaynamıştı; Mekke'nin fethiyle birlikte Allah Resülii'nün kendi üzerlerine yürüyeceğini düşünen Hevazin ve Sakif kabileleri, birbirlerine gidip gelmeye başlamış ve: 324 Bu süreyi on sekiz, on yedi, on beş ve on şeklinde rivayet eden sahabiler de olmakla birlikte bu rivayetlerdeki farklılık, büyük ihtimalle giriş ve çıkış günlerinin sayılmamasından veya birini sayıp diğerini hesaba katmamaktan kaynaklanmaktadır ki en kuvvetli rivayet on dokuz gün şeklindedir. Bkz. Siilihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 8/231 - Şimdi sıra bize geldi! Artık üzerimize yürümesi için hiçbir engel kalmadı; iyisi mi, el birliği yaparak üzerine yürüyüp bu işi bitirelim! Çünkü valIahi de Muhammed, bugüne kadar savaşın ne olduğunu bilmeyen insanlarla savaştı. Haydi toparlanın da insanlar arasında dolaşarak orduyu hazır hale getirip, O bize gelmeden biz O'nun üzerine saldıralım, diyorlardı. Zaten hazırlıklı idiler; yaklaşık bir yıldır bu anı bekliyor ve diğer kabilelerden de destek almaya çalışıyorlardı. Onlar için Mekke'nin fethi, bugüne kadar yapageldikleri hazırlıklarını hızlandırmaları gerektiğini gösteriyordu ve onlar da öyle yapacaklardı. Kısa zamanda Hevazinliler, Sakif, Nasr ve Cüşem kabilelerini de ikna etmiş, tamamının desteğini alarak geri dönmüşlerdi. Sa'd İbn Bekr ve Beni Hilal kabilelerinden az miktarda destek bulurken Hevazin'in kendi içinden Ka'b ve Kilab boyları ise: - ValIahi sizler, doğudan batıya kadar herkesi yanınıza alarak Muhammed'in üzerine yürüseniz de O, yine size galip gelecektir, diyerek Hevazin davetçilerini huzurlarından kovmuş ve bu çağrıya katılmamışlardı. Bu kadar dağınık yapıyı toparlaması için aralarından Cüşem kabilesinden yüz yaşını aşkın Düreyd İbn Sımme adında birini reis yapmak istedilerse de o, gözlerindeki zaafı öne sürerek bunu kabul etmeyince Malik İbn Av! adında otuz yaşlarında genç birini kendilerine kumandan seçtiler. Ancak Malik İbn A vfın Düreyd' e aşırı derecede hüsn-ü zannı vardı ve gelip her meselesini ona sormadan karara bağlamıyordu. Bir aralık Düreyd Malik'e: - Ya Malik, diyecekti. Şu anda sen, Arapları hizaya getirmiş, Acemlerle Şam'da bulunanları korkutmuş ve Hicaz Yahudilerini de, ya öldürerek veya burunlarını yerlerde sürtüp hor ve hakir hale getirerek yurtlarından çıkaran çok kerim birine karşı savaşa çıkıyorsun. Unutma ki Muhammed'le senin bu savaşın burada kalmayacak ve mutlaka sonrası da olacaktır! Toy kumandan Malik ona: - Yarın seni de sevindirecek olanı göreceksin, diye karşılık verdi. Gözü dönmüştü ve gemileri bütünüyle yakarak savaş meydanına çıkmayı düşünüyordu. Onun yanına kadar yaklaşmayı başaran Efendimiz'in elçisi Hz. Abdullah, Malik'i şunları söylerken duymuştu: - Muhammed bundan önce aslında hiç savaşmadı; onun karşılaştığı insanlar, savaşın ne olduğunu bilmeyen tecrübesiz kimselerdi ve onun için galip geliyordu! Yarın sabah olunca sizler, hayvanlarınızla kadınlarınızı da arkanıza alarak saf tutmaya başlayın. Ardından da hep birlikte saldırıya geçeriz! Kılıçlarınızın kınlarını da kırın; unutmayın, O'nu kınlan kırılmış yirmi bin kılıçla karşılayacaksınız! Hepiniz aynı anda ve bir adam gibi hamle yapın! İyi bilin ki galibiyet, ilk saldıranlarındır! Malik'in maksadı, dünya adına malik oldukları her şeylerini yanlarına alan adamları için gemileri yakmak ve onlar için geriye, galibiyetten başka bir alternatif bırakmamaktı. Aileleriyle mallarını koruyabilmek için canlarını dişlerine takacaklarını düşünüyor ve bunu, mü'minlere karşı kullanabileceği en büyük koz olarak görüyordu! Derken Eıitôs denilen yerde karargah kurup ordunun toplanması için emir verilmişti. Buraya gelip de kadınlarla çocukların seslerini, koyunların meleyişleriyle develerin böğürmesirıi duyan Düreyd bu işe karşı çıksa da Malik'in ısrarları netice verecek ve Hevazin ordusu, beldelerinde hareket eden her canlıyla birlikte topkeyün saldırı kararı alacaktı. Düreyd'i çileden çıkaran bir hareketti bu ve onun bu tehevvürlerinden Malik de rahatsız olmuştu: - Ne olacak, artık bunamış, diyor ve meseleyi, 'ya o ya ben' konumuna getirerek insanların kendisini dinlemeleri gerektiği konusunda ısrar ediyordu. Sonuçta da onun dediği olacak, halk yarın ölüp gidecek bir insanın peşinden koşturmaktansa yarını olan bir genci tercih edecekti. Olup bitenleri büyük bir inkisarla takip eden yaşlı savaşçı Düreyd, gençliğine olan özlemini dile getirdikten sonra bir hamle daha yapacak ve Malik'e, hiç olmazsa bir süvari birliğini ayırarak onları dağ başlarına yerleştirmesini ve böylelikle, üzerlerine doğru gelen Müslümanları kıskaç altına alacak şekilde onlara tuzak kurmasını öğütleyecekti. |