๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2011, 11:14:47



Konu Başlığı: Hayber sonrası gelişmeler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2011, 11:14:47
HAYBER SONRASI GELİŞMELER ~

Hayber ganimetleriyle Medine'ye dönen Efendiler Efendisi, bu imkanlarla iki önemli icraat yapacaktı: Öncelikle, mal ve mülklerini Mekke'de bırakarak Medine'ye hicret eden Muhacirlere, kapılarını açıp da mallannı onlarla bölüşen Ensar'a bu ma1lannı geri vermele­ri talimatı verecek ve kendisi de bunu bizzat uygulayacaktı. Zira Hz. Enes'in annesi Ümmü Süleym'in, hicret sonrasında kendisine hedi­ye ettiği bir hurmalık vardı ve o gün bu hurmalığı Allah Resülü (sallal­lahu aleyhi ve sellern), kullanmaları için kendilerine tahsis ettiği Ümmü Eymen'den alarak sahibine geri iade edecekti.

İkinci icraat de yine Mekke ile ilgiliydi. O gün Mekke'de büyük bir kuraklık baş göstermiş ve insanlarla hayvanlar büyük bir kıtlıkla karşı karşıya kalmışlardı. Bunu duyan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), O güne kadar her fırsatta kendisine kılıç kaldırıp hayatına kasteden bu insanların bile elinden tutma adına bir adım atacak ve Hayber'den elde ettiği ganimetlerle Mekkelilere yardım gönderecek­ti! Resülullah'ın hareketi, mü'minin şefkat ve duyarlılığını gösteri­yordu. Allah'ın kulu olduklan için onların da ellerinden tutmayı he­defliyor ve icraatindeki mesajla O (sallallahu aleyhi ve sellern), onları da Allah'a kulolma zeminine çağırıyordu.

Yardımı götüren sahabi, Amr İbn Ümeyye idi. Yardım gönder­diği isimler yine Ebu Süfyan, Süheyl İbn Amr ve Safvan İbn Ümey­ye idi; lider konumundaki insanlardı ve bu vesileyle düşünceleri yoklanmış ve böylelikle, İslam adına bulunduklan konum yeniden
kontrol edilmiş oluyordu. Zira bunların üçü de, yarın gelip huzurda teslim olacak ve Allah Resülii'niin sahabisi olma şeretine nail ola­caklardı.

Ancak o gün Süheyl İbn Amr ile Safvan İbn Ümeyye, bu yardımı kabule yanaşmayacaklardı. Etraflarındaki insanların ihtiyaçlarını görüp durmakla birlikte, düne kadaryapmadık kötülük bırakmadık­lan bir kapıdan böyle bir yardımın gelmesini gururlanna yedireme­mişlerdi! Ancak bu, yüreklerine kadar işleyen bir mesajdı; zira geç­mişi gözlerinin önünden geçirdiklerinde herhangi bir insanın dönüp de kendilerine bu yardımı yapmayacaklarını çok iyi biliyorlardı; böylece Resülullah'ın farkını bir kez daha görmüş oluyorlardı.

Ebu Süfyan, daha temkinliydi; her ne kadar arkadaşları müspet bakmasa da ortada insanı çizgide bir cemile vardı ve bu iyiliğin gö­rülmemesi şık kaçmazdı. Onun için o gün:

- Allah, kardeşimin oğlunu hayırla miikafatlandırsm; çünkü O, akrabalığın gereği olanı yerine getirip bizi gözetti, demiş ve bunların hepsini alarak Mekke' deki fakirlere dağıtımştı. 287 Mekke'nin kıyme­tini bilemediği Muhammedii'l-Emin, sıkıntılarının farkına varmış ve ellerinden tutmak için kendilerine yiyecek ve altın göndermişti; gö­nüIlerde, yarını adına umumiyet kesbedecek bir fetih yaşanıyordu!

Bu arada, Devslilerle birlikte Medine'ye gelen Ebu Hureyre, Mescid-i Nebeviye'ye yerleşmiş ve Ashab-ı Suffe arasına katılmıştı. Aradığını bulmanın huzuruyla doluydu ama kendisiyle birlikte Me­dine'ye kadar gelen annesinin bir türlü Müslüman olmayışı karşısın­da duyduğu üzüntü sevincini kursağında bırakıyordu. Nihayet me­seleyi Allah Resülü'ne açmayı denedi ve annesi için dua talebinde bulundu:

- Ya Resülullah, diyordu. Ben, annemi her defasında İslam'a davet ediyorum ama o, bana karşı koyup hakaret ediyor. Bugün de aynı teklifte bulundum; ancak yine o, Senin hakkında hoşlanmaya­cağını ve asla kabul edemeyeceğim sözler söyledi. Ebu Hureyre'nin annesinin de hidayete ermesi için Allah'a dua buyuruverseniz!

287 Hatta Efendimiz, EbU Süfyan'dan kendisine deri göndermesini talep etmişti.

Belki de bu, gönderilen emtiayı kabullenmemeleri ihtimaline karşı, ihtiyat akçe­si olarak düşünülmiıştü. Yardımlan alan EbU Süfyan, Efendimiz'in bu isteğini de yerine getirecek ve talep edilen deriyi Medine'ye gönderecekti.
Çok samimi ve içten gelen bir talepti ve Resül-ü Kibriya Haz­retleri de, ellerini açıp Ebı1 Hureyre'nin annesi için dua etmeye baş­ladı.

Ebı1 Hureyre'nin sevinçten ayakları yerden kesilmişti! Şüphe­si yoktu; Resı1lullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dua etmişse mutlaka bu duaya icabet olunur ve annesi de dünya ve ukbasını kurtarma yoluna girerdi. Bir çırpıda huzurdan çıkarak evlerine yöneldi; yaşadıklarını annesiyle paylaşacaktı! Kapının önüne geldiğinde kapalı olduğunu gördü; içeriden de su sesi geliyordu. Kapıyı açmak için zorladığında annesi ona:

- Olduğun yerde kal, diye seslendi. Nihayet annesi üzerine ör­tüsünü takmış halde kapıyı açıp ona:

- Gir içeri, diyecekti. Bir şeylerin değiştiği muhakkaktı; ancak Ebı1 Hureyre henüz olanların farkında değildi. Nihayet Ebı1 Hurey­re' nin annesi Meymfıne Binti Subeyh:

- Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve Muham­med de, O'nun kulu ve Resı1lü'dür, deyiverdi. Dünyalar onun olmuş­tu; Devs'in aslanı Ebı1 Hureyre (radıyallahu anh), sevincinden ağlıyor­du. İman dolu bir gönül için dünyadaki en büyük bahtiyarlıktı bu ve müjdeli haberi, Allah Resı1lü'yle de paylaşmak istiyordu; koşarak mescide geldi:

- Ya Resı1lullah! Müjde, diye seslenmeye başladı. Allah (celle ce­laluhi'ı), Senin duanı kabul etti ve Ebı1 Hureyre'nin annesini de İsla­miyet'e hidayet etti!

Efendiler Efendisini de sevindiren haberdi bu ve önce, Allah'a hamd ü sena ettikten sonra, sonucunun da hayırlı olması için dua etmeye devam etti:

- Allah'ım, diyordu. "Şu kulun ve annesi hakkında, mü'min kul­larınının kalbinde muhabbet hasıl eyle ve mü'min kullarını da onla­ra sevdir!"

Allah Resı1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), habeşistan'dan dönen Hz.

Ca'fer için Hayber dönüşünde Mescid-i Nebevi'nin yakınında bir ev yaptırıp ona, kendisine Rum hükümdarının hediye ettiği atlastan cübbeyi hediye etti.288 Habeşistan muhacirlerine kucak açan Neca-

288 Ertesi günü bu cübbeyi Hz. Ca'fer'in üzerinde göriince, "Ben sana, onu giyesin diye

şi'nin, Müslümanları koruyup kollama adına yaptıklarını duyunca da, önce gidip abdest alacak ve sonra da, onun için ellerini kaldınp Rabbine dua dua yalvaracaktı.

Bu arada güvenlik adına atılması gereken adımlardan da taviz verilmiyor; hala içlerinde Medine'ye baskın düşüncesini barındı­ranları ve bu konuda müşahhas adımlar atanları sindirmek ve artık Hicaz'da İslam'ın hakimiyetini tescil etmek adına etrafa güvenlik güçleri gönderilmeye devam ediliyordu. Bu maksatla Efendimiz (sal­lallahu aleyhi ve sellern), Hz. Ömer başkanlığında otuz kişilik bir birliği Türebe'ye, Hz. Ebu Bekir kumandasındaki bir müfrezeyi de Necid bölgesindeki Hevazinlilere göndermişti. Bunun dışında Beni Mürre, Meyfaa ve Cin ab gibi bölgelere de seferler düzenlenmiş ve böylelikle Hicaz'daki umumi sulhun temini hedeflenmişti.