๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 18 Nisan 2011, 17:22:04



Konu Başlığı: Hac farizasının gelişi
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Nisan 2011, 17:22:04
Hac Farizasının Gelişi

Dokuzuncu yılın Zilkade-?" ayı içinde gelen ayetlerde:

- Ziyarete gücü yeten herkese Beytullah'ı ziyaret etmek, Allah'-

377 Tevbe,9/80 378 Tevbe,9/84

379 Bu emrin, Zilhicce ayında indiği de söylenmektedir.

ın onun üzerindeki hakkıdır, denilmek suretiyle bundan böyle hac ibadetinin de farz olduğu bildiriliyordu.

Emr-i ilahiyi alan ve Kabe'yi ziyaret etmeyi gönülden isteyen Efendiler Efendisi, müşriklerin orada yaptıkları yanlışları hatırlaya­cakve:

- Beytullah'ta bulunacak ve onu çınlçıplak tavaf edecekler; bu halortadan kalkmadıkça Ben hac vazifesini yapmak istemem, bu­yuracaktı. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir'i yanına çağırarak onu hac emiri olarak görevlendirecek ve Mekke'ye gönderecekti. Gönderir­ken ona, hac ibadetlerini yerine getirirken insanların, nelere dikkat etmeleri gerektiğini gösterip öğretmesini talim edecekti. Kabe'de, ilk defa İslam adına bir hac yapılacaktı!

Ashabdan üç yüz kişilik bir grupla birlikte Hz. Ebu Bekir (radıyal­lahu anh) hemen yola çıkacaktı; ancak vahiy, ardı arkası kesilmeden gelmeye devam ediyordu. Onun ayrılışından sonra Tevbe suresinin baş tarafındaki ayetler de gelmiş ve bundan böyle Harem bölgesinde bulunan müşriklerle ilgili yeni hükümler getirmişti. Hemen yanına Hz. Ali'yi çağıran Efendiler Efendisi, bu hükümleri bildiren bir ta­limatla birlikte onu arkadan Hz. Ebu Bekir'e gönderecek ve bu hii­kümlerin de tebliğini isteyecekti.

Talimatları alıp hemen yola koyulan Hz. Ali, Are veya Dacnan denilen yerde hac kafilesine yetişecekti; Hz. Ebu Bekir de telaşlan­mıştı. Ona dönüp önce:

- Emir olarak mı geldin, memur olarak mı, diye sordu. Zira böyle bir zeminde ihtilafa mahal olmamalıydı ve zaten Hz. Ebu Bekir de, Hz. Ali'nin memuru olmaya gönülden razıydı! Bu sorusuyla o, Efendimiz'e ait bir tasarrufu netleştirip adımlarını ona göre atmak istiyordu. Hz. Ali:

- Hayır, memur olarak geldim, dediğinde gelen ayetleri ondan alacak ve birlikte Mekke'ye doğru yol almaya başlayacaklardı.

Tavaflar yapılmış ve Safa ile Merve arasındaki sa'yler de yeri­ne getirilmiş; Arafat'ta vakfeye durulup Müzdelife'de konaklanarak nihayet Mina'ya gelinmişti. Kurbanların kesildiği yere gelen Hz. Ali o gün, Cemre'nin yanında duracak ve Allah Resülü'nün tebliğ etme­sini istediği hususları teker teker insanlara duyuracaktı; şunları di­yordu:

- Hiçbir kafir cennete giremez!

Bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac yapmayacak!

Bundan sonra Beytullah'ta hiç kimse çıplak tavaf yapmayacak! Kimin, Resülullah ile bir anlaşması varsa bu anlaşma, süresi bi-

tinceye kadar geçerli olacak!

Müddet tayin edilmeyen anlaşmalar için dört ay süre tanına­cak!

Bunlar dışında kalan her bir müşrike, emniyet ve güven içinde yurtlanna dönebilmeleri için, kendilerine tebliğ yapıldığı andan iti­baren dört ay mehil verilecek!

Bundan böyle hiçbir müşrikle ne bir anlaşma ne de himaye söz konusu olacak; zira Allah ve Resülü, müşrikleri himayeden uzaktır!

Böylelikle Resülullah'ın arzusu da gerçekleşmiş oluyordu ve o gün için bu ilan, putçuluk düşüncesinin Harem'den tamamen uzak­laştırılması anlamına geliyordu!