๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2011, 11:29:58



Konu Başlığı: Güvenlik çemberi genişletiliyor
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2011, 11:29:58
Güvenlik Çemberi Genişletiliyor

Diğer taraftan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), Muhayyısa İbn Mes'fıd'u Fedek halkına göndermiş ve onları da İslam'a davet et­mesini istemişti; zira zaman zaman onlardan da farklı haberler geli-

280 o gün Habeşistan'dan gelenler, on altı kişiydi; geri kalan otuz dört kişi ise Habe­şistan'da kalmayı tercih etmişlerdi.

Ashabdan bazıları, kendileriyle Habeşistan muhacirlerini kıyaslamış ve kendile­rinin daha hayırlı konumda olduklarını söylemeye başlamışlardı. Bu husus Allah Resülü'nün kulağına gidince Resülullah meseleye açıklık getirmiş ve Habeşistan muhacirlerinin iki kat hicret sevabı kazandıklarını beyan ederek yüreklerine su serpmişti. Bkz. İbn Esir, Usudu'l-Ğabe, 2/491; Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 5/136

281 Adını öğrenir öğrenmez, "Güneşin kulu olmaz" diyerek ona 'Abdurrahman' adını takan Allah Resülü (s.a.s.), daha sonraki yıllarda ona, kucağına aldığı kedi yavru­larını göriince, 'EM Hirr' diye hitap edecek ve bundan sonra Hz. Abdurrahman, kediciğin babası manasında hep Ebu Hureyre diye anılacaktır. Bkz. Hakim, Müs­tedrek, 3/579 (614ı); İbn Hacer, el-İsabe, 7/426 vd.: İbn Esir, Usudu'l-Ğabe, 3/258

yol' ve Medine üzerine yürüme planları yaptıkları söyleniyordu. Hz. Muhayyısa Fedek'e geldiğinde onları İslam'a davet etti ve burada iki gün kaldı; ancak Fedek ehli, buna pek yanaşmak istemiyorlar; Hay­berlilerin Müslümanları yenecekleri günü bekliyorlardı, Hatta on­lardan biri ileri atılmış ve:

- Natat'da Amir, Yasir, Haris ve Yahudilerin efendisi Merhab gibi adamlar var; Muhammed'in, onların taşlıklarına yaklaşabilece­ğini bile sanmıyoruz! Kaldı ki orada on bin de asker var, diyordu. Anlaşılan bunlar, Hayberlilerin galip gelecekleri zamana kadar mu­hatapıarını oyalama taktiği uyguluyor ve Muhayyısa'yı boşuna meş­gul ediyorlardı. Bunu gören Hz. Muhayyısa, tam da geri dönmeye karar vermişti ki, bu sefer de:

- Seninle birlikte biz, anlaşma yapmak üzere adamlarımızdan bazılarını göndereceğiz, diyor ve bir miktar daha beklemesini söylü­yorlardı. Taktik devam ediyordu!

Derken Hayber'den hiç beklemedikleri haberler gelmeye baş­lamıştı; kaleler teker teker düşmüş ve güvendikleri kahramanlar da birer birer yere serilmişlerdi! Kol ve kanatlarını kıran bir haberdi bu ve anında fikir değiştiriverdiler, Eski durum muhal olduğuna göre şimdi yeni hale göre bir tavır belirleme yolunu seçmişler, en az zararla bu işin içinden nasıl kurtulabileceklerinin hesabını yap­maya başlamışlardı. Bu sefer liderleri Nun İbn Yüşa' başkanlığında bir ekiple birlikte yola çıktılar ve Resülullah'la barış akdi imzalamak üzere Hayber'e geldiler. Can güvenliklerinin sağlanması karşılığın­da, geride bir tek çöp bile bırakmadan mallarıyla birlikte yurtların­dan ayrılıp gitmeyi teklif ediyorlardı. Ancak Resül-ü Ekrem Efendi­miz (sallal1ahu aleyhi ve sellem) bunu kabul etmeyecekti. Hatta onların bu tavrını gören Hz. Muhayyısa:

- Elinizde ne savaşacak adamınız ne sığınacak sağlam kalele­riniz ne de sizi koruyacak bir gücünüz olduğu halde size ne oluyor. Şayet Resülullah size, yüz adam bile gönderse, hepiniz önünde sıra­ya girer, teslim olursunuz, diyor ve onların bu üstten tavırlarını hoş karşılamadığını belirterek burunlarını kırmak istiyordu.

Önceki yandaşlarının başına geldiği gibi fazla ısrarın kendile­rine daha pahalıya patlayacağını anlayan Fedekliler, mallarının ya­rısını Müslümanlara vermek şartıyla anlaşmak zorunda kaldılar.

Buna göre Fedek arazisinin yarısı Allah Resülü'nün tasarrufu altın­da olacak ve bu araziyi işlemelerine karşılık da Fedekliler, Efendi­miz'e mahsulün yarısını teslim edeceklerdi.