> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Guruba doğru
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Guruba doğru  (Okunma Sayısı 1438 defa)
18 Nisan 2011, 16:47:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Nisan 2011, 16:47:19 »



Guruba Doğru

Bir tarafta bu aksiyon devam ediyor olsa da ALLAH Resülü (sallalla­hu aleyhi ve sellem), ashabıyla vedalaşmaya çoktan başlamış ve yönünü 'Refik-ı A'Ia'ya tevcih etmişti! Bir yıldır bu vedanın işaretlerini veri-yordu; Hz. Muaz'ı Yemen' e gönderirken söyledikleriyle veda haccın­da ashabıyla helalleşmesi hep bu ayrılığın sinyalleriydi.

Önceki senelerden farklı olarak, bu yılın Ramazan ayında yirmi gün irikafa çekilmişti. Halbuki, önceki yıllarda, on günlük itikafı iti­yad edinmişti. Aynı zamanda Cibril-i Emin gelmiş ve bu yıl, iki defa karşılıklı olarak Kur'an'ı mukabele ederek hatmetınişlerdi.

Ashabını emanet ettiği Uhud'u ziyaret etmişti. O sırada etrafın­da bulunanlarla vedalaştığı gibi onlarla da konuşup selamlaşıyor ve teker teker vedalaşıyordu. Onlarla vedalaştıktan sonra minbere çı­kacak ve ashabına şöyle seslerıecekti:

- Şüphe yok ki Ben, size ulaşmak için arzuluyum. Sizin şahi­diniz Benim. ALLAH'a yemin olsun ki, şu anda Ben, havzımı ternaşa ediyorum. Yeryüzü hazinelerinin anahtarlarının Bana teslim edildi­ğini görüyor gibiyim. ValIahi de Ben, Benden sonra sizin şirke gire­ceğinizden değil de, şirk etrafında birbirinizle atışmanızdan korkup endişe ediyorurn.v'"

Sefer ayının son pazartesi günüydü. Ashabından biri hakkında son vazifeyi eda için yine Cennütü'l-Baki'ye gelmişti. Kendisinden önce buraya emanet ettiği ashabını da unutmannştı; onların yanı­na da uğruyor, adeta her biriyle konuşarak helal1eşiyordu. Bu helal­leş me sonrasında, yanında bulunan azatlısı Ebu Müveyhibe'ye şöyle seslenmişti:

- Ey EM Müveyhibe! Şu anda Bana, dünya hayatının hazinele­rine ulaştıracak anahtarlarla burada ebedi kalma imkanı, ardından da cennet vaadedildi ve Ben, Rabbime kavuşmak ve cennetle bunlar arasında muhayyer bırakıldım!

Böyle bir tercihten memnuniyeti dile getirmek isteyen azatlı Ebu Müveyhibe:

- Anam-babam Sana feda olsun ya Resülullah, diyecekti. Önce dünya hayatının hazinelerine ulaştıracak anahtarları ve burada ebedi kalmayı, ardından da cenneti tercih et!

O (sallallalıu aleyhi ve sellern), tercihini çoktan yapmıştı:

- Vanahi de ey Eba Müveyhibe! 'Ben, Rabbimle buluşmayı ve cenneti tercih ettim!

384 Buhari, Sahih, 1/451 (1279), 3/1317 (3401); Müslirn, Sahih, 4/1795 (2296)
Dönüşte, şiddetli bir baş ağrısı başladı. Harareti de yükselmiş ve ateşler içinde kalmıştı. O kadar ki, vücud-ü mübareklerinin hara­reti, mübarek başlarına sardıkları sarığın dışından hissediliyordu!

Belli ki bu, hemen geçecek bir hastalık değildi ve devam eden on bir gün boyunca, bu haliyle namazlarını ashabıyla birlikte kıldı.

Her haliyle edep ve haya dersi veriyordu. Hastalığının şiddetlerı­diği bu dönemde, etrafında toplanan Ezvac-ı Tahirilfa yönelecek ve:

- Yarın Ben, neredeyim?, diye soracaktı. Halden anlayan insan­lardı ve hepsi birden, kendi haklarından feragat ettiklerini ve bun­dan böyle Efendilerinin, Hz. Aişe Validemizin hücresinde kalmasını istediklerini söylediler.

Ayakları üzerinde durmakta zorlamyor ve çoğu zaman ayakları yerde sürüyerek gidebiliyordu. Onun için bir koluna Fadl İbn Abbas, diğerine de Hz. Ali girmiş ve Efendiler Efendisi'ni, Hz. Aişe Valide­mizin hücresine taşımışlardı. Son günlerini burada geçirecektil

Çarşamba günü hastalık daha da şiddetlenmiş, harareti de ar­tınca kendinden geçerek bayılmıştı. Bu haldeyken bile, ashabından ayrı kalmak istemiyordu; birazcık kendine gelir gelmez:

- Değişik kuyulardan alınmış sudan, üzerime yedi kez dökün kı Ben, insanların arasına çıkıp onlarla ahitleşmek istiyorum, diyecek­ti. Denilenler yapılıp da bir miktar kendine gelince:

- Artık yeter' Artık yeter, dedi ve güçlükle ayağa kalkarak mes­cide yöneldi ve burada:

- Ey insanlar! Bana yaklaşın, diye seslendi. Ashabını yanına ça­ğırıyordu; belli ki, önemli bir mesajı vardı ve dikkatlerini bir konuya çekmek istiyordu. Önce, diğer ümmetlerin yanlışlıklarından bahset­ti onlara. Ardından da:

- Sakın, Benim mezarımı, ibadet edilen bir puthaneye çevirme­yin, uyarısında bulundu. Üzerinde, yakında ayrılacak olmanın he­yecanı seziliyordu ve bunun için adeta herkesle helalleşmeye başla­mıştı:

- Sizden kimi incitmişsem, işte sırtım; gelsin ve sopasıyla sırtı­ma vurarak hakkını alsın! Her kime de ağır söz söylemiş ve gönlünü kırmışsam, gelsin ve içindekini Bana söyleyerek hakkını alsın, diyor­du. Diyordu ama kimseden ses çıkıyordu. Ancak O (sallallahu aleyhi ve sellern), ısrarlıydı; öğle namazını kıldıktan sonra aynı talebini yeniden

tekrarlayacaktı. Bu sefer, birisi ayağa kalktı ve kendisinden üç dir­hem alacağı olduğunu söyledi. Bunun üzerine amcaoğluna seslenip: - Ona bunu ver, ey Fadl!, buyurdu. Ardından da, Ensar hakkın­da şunları söyledi:

- Size, Erisar'ın kıymetini bilmenizi vasiyet ediyorum. Çünkü onlar, benim gözümün nuru, göz bebeklerimdir; onlar, kendilerine düşeni hakkıyla yerine getirmişlerdir ve yaptıklarının mükafatını da alacaklardır. Artık insanlar çoğalmış, Ensar ise azınlıkta kalmıştır; onlar, yemekteki tuz gibidirler! Sizden her kim, onlar üzerine emir olur da, onlardan bir fayda veya zarar görürse, iyi ve faydalı olanları kabul etsin ve hoşuna gitmeyen bir muameleye maruz kaldığında da affedici olsun!

Ardından da şunları söyledi:

- Şüphe yok ki ALLAH (celle celaluhü), dünya hayatının güzellikle­rinden dilediğini vermek ve katındakilere nail kılmak arasında kulu­nu muhayyer bıraktı; kul, ALLAH katında olanı tercih etti.

Daha cümlelerini tamamlamamıştı ki, ilk günden beri yanında­ki sadık yari Ebu Bekir'in olduğu yerden bir çığlık duyuldu:

- Anamız-babarnız Sana feda olsun ya Resfılullah, diyordu. Şaşkınlıkla bakıyorlardı sesin geldiği tarafa! Zira onun anladığı­nı anlamamışlardı. Zira o, muhayyer bırakılanın Resülullah'ırı ken­disi olduğunu anlamıştı ve onun için böyle bir tepki veriyordu.

- Adama bak, diyorlardı. 'ALLAH Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), bir adamın dünya ile huzur-u ilahide olan konusunda muhayyer bı­rakıldığını ve onun da ALLAH katındakini tercih ettiğini haber veriyor; Ebu Bekir ise, tutmuş, "Analarımız-babalarımız Sanafeda olsun ya Resiilullah!" deyip ağlıyor!

Anlayan anlamıştı! İlk günlerden beri yanından hiç ayrılmayan sadık yarinin bu duyarlılığını gören Resül-iı Kibriya Hazretleri, as­habı için Hz. Ebu Bekir'i nazara verecek ve onun ashab içindeki ko­numu yerleştirmek isteyecekti; elinden tutmuş şöyle sesleniyordu:

- Benim için EbU Bekir, maddi manevi fedakarlığı açısından in­sanların en eminidir; şayet, Rabbimden başka bir dost edinecek ol­saydım, mutlaka Ebu Bekir'i dost edinirdim. Ancak, bundan böyle sadece İslam kardeşliği ve bu kardeşlik merkezli muhabbet vardır.

Mescide açılan bütün kapılar kapatılsın; ancak, Ebu Bekir'in kapısı açık bırakılsın!

Hastalığının ağırlaştığını duyan, mescide koşuyordu; dışarıda büyük bir kalabalık birikmiş, gelişmeleri merakla takip ediyordu; Resülullah'ın vefatından endişe duyuyorlardı! Önce, amcaoğlu Fadl, ardından sırasıyla Hz. Ali ve Hz. Abbas girdi huzura; her biri, dışa­rıda bekleşen topluluktan bahsediyorlardı. O gün, iki kişinin yardı­mıyla huzurlarına çıkmış ve şunları söylemişti cemaatine:

- Ey insanlar! Bana ulaştığına göre sizler, nebinizin vefatından endişe ediyormuşsunuz; Benden önce hangi peygamber ebedi yaşa­dı ki Ben, burada ebedi kalayım! Dikkat edin! Ben de Rabbime ka­vuşacağım, sizler de!

Sonra da şu hakikati aktardı onlara:

- Şüphe yok ki sizin için, Benim hayatım da hayırlıdır, ölümüm

de!

Zihinlerdeki hatıralar tazelenmeye çalışılıyordu; açıkça bir ve­dalaşmaydı sanki bu sözler! Daha önceki beyanlarını hatırlamaya çalışıyorlardı. Zira bir gün aralarına çıkmış ve onlara şunları söyle­mişti:

- Sizler Beni, aranızda en son vefat edecek olan kişi sanıyorsu­nuz!

- Evet, demişlerdi o gün. Halbuki, o gün O (sallallahu aleyhi ve sel­lem):

- Şüphesiz ki Ben, aranızda en önce vefat edeniniz olacağım, buyurmuştu.

- Şüphe yok ki Ben, yolculuk için davet aldım ve bu davete ica­bet sözü verdim, demişti başka bir gün.

Yaklaşık bir ay önce de, yakın akrabalarını bir araya toplamış ve ruhu pervaz edip vuslata erince, bedeni konusunda kimin ne yapa­cağım anlatmıştı onlara bir bir ...

Amcası Hz. Abbas bir gün, rüyasını anlatmış ve semaya doğru sağlam bir halatın yükseldiğini söylemişti O'na. O zaman da:

- O gördüğün, senin kardeşinin oğlunun vefatıdır, demiş ve bunu, yüce dostluğa pervaz edişi olarak yorumlamıştı.

Artık ALLAH Resülii'niin her günü bir veda idi. Perşembe günü olduğunda ashabına seslenecek ve:

- Haydi! Yanıma yaklaşın, diye onları huzuruna çağıracaktı.

"Size bir şeyler yazdırayım ki bu vesileyle Benden sonra bir daha da­lalete düçar olmayasınız!" diyordu.

Ancak hastalığı her haline aksetmiş. Kendini zorlayarak ayakta durmaya çalışıyordu. Onun için huzurunda bulunan Hz. Ömer gibi önde gelenler:

- Görmüyor musunuz, Resülullah'ırı ağrıları bir hayli arttı ve ıstırap çekiyor! Nasıl olsa aramızda Kur'an var ve ALLAH'ın kitabı her şeye yeter, diyor ve O'nu daha fazla yormak istemiyorlardı. Buna mukabil diğer bir kısım ashab da, Efendiler Efendisi'nin bu talebine karşılık verilmesi ve ıstırap çekse de, söyleyeceklerinin kayda geçi­rilmesi yönünde fikir beyan ediyorlardı. Bu, aralarında ihtilaf konu­su olmuştu; konuşmaların uzayıp gittiğini gören Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), bu durumdan rahatsız olduğunu bildirecek ve başından dağılmalarını isteyecekti.

Bugüne kadar, ağrısının şiddetine ve ateşinin yüksek...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Guruba doğru
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:20:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Guruba doğru rüya tabiri,Guruba doğru mekke canlı, Guruba doğru kabe canlı yayın, Guruba doğru Üç boyutlu kuran oku Guruba doğru kuran ı kerim, Guruba doğru peygamber kıssaları,Guruba doğru ilitam ders soruları, Guruba doğruönlisans arapça,
Logged
16 Ekim 2017, 21:52:26
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 16 Ekim 2017, 21:52:26 »

Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden onun öğütlerine uyan ve ona layık bir ümmet olan kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes